USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Engelleri kaldırmanın bir bahanesi de SPOR olsun!

14-04-2019

Spor, yapılan her işin bahanesi olmakta. Biz bunu söylerken, araç olarak kullanılır hale gelen spor çarkı, öncesi ve sonrasıyla birileri tarafından yapıcı veya yıkıcı özelliğiyle döndürülmeye devam ediyor.

Toplumun en değerli parçası insanın menfaatleri düşünüldüğünde, önem arz eden, bir olmak, birlikte olmak, iri-diri olup, fani dünyayı yaşanabilir hale getirerek, ebedi hayata hazırlıklı olmak; daha anlamlı/manalı daha ne olabilir ki! 

Olması gereken bu durum, durduk yere gerçekleşmeyeceğine göre, olması gerektiği şekilde hareket etmek gerekiyor.

"Yaşanabilir bir dünya" dendiği vakit, bu süreçten en çok etkilenen kesim, toplumda "engelli" olarak tanımlanan dezavantajlıözel gereksinimli bireyler olmakta. 

Her olayın hassasiyeti, sahip olunan düşünce anlayışıyla önem taşıdığı için, onların sosyal hayatın içinde yer almaları, sahip olduğumuz manevi anlayışımızla mana kazanıp, şekillenmektedir. 

Nerede doğru, nerede yanlış yapıp yapmadığımız, üstlenmemiz gereken görevleri, İslam esasları açık şekilde ortaya koyuyor…

Kişinin toplumla barışık olabilmesi için, ne yaptığını bilmesi gerekiyor.

Böyle bir süreç de saygı ve saygınlıkla başlar. 

"Özel gereksinimli bireyler” için sağlık, eğitim, gibi hizmetlerin yanında sosyal katılımcı olmaları bakımından toplumla uyumsuzlukproblemlerinin giderilmesi de beraberinde farklı yaklaşımları getirmekte. 

Bunun en önemli sebebi, oluşturulan “yapamaz ve “başaramaz” türünden olumsuz algı. 

Bu algıyı ortadan kaldırmak ya da tersine düzenlemenin en önemli unsuru, nasıl yapılacağı ve nasıl başarılabileceğinin örneklerle ortaya konularak bu temelleri sağlamlaştırmaktan geçer. 

Bunun için kişilerin günlük hayat içindeki rolleri, ‘kişisel’ inisiyatiflere değil, konuyla ilgili kanunlara dayalı, yasal düzenlemeler gerçekleştirmek. 

Böylelikle güçlenen özgüvenle birlikte, toplumsal sürece aktif katılım da söz konusu olmaktadır. 

Sporun engelli bireyler üzerinde sayısız yararlarının ayrıntısından önce, günlük yaşantının öncelik noktaları da önemsenmesi gereken bir durum. 

Tüm bu sürecin içerisinde, engelli bireylerin nerede olmasının gerekliliğinin en önemli yansımasını, ‘kaynak’ olarak yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de, Asr-ı saadet döneminde görmek mümkün…

Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de "Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez” (Teğabut-11) buyuruyor. 

Yüce Yaradan, yaşanan her olayın ilâhi bir imtihandan kaynaklandığını Bakara suresi 155’inci ayetinde; "Yemin olsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz noksanlaştırmak suretiyle imtihan ederiz.” diye açık şekilde gösteriyor.

Yine Enbiya süresinde Allah (cc) buyuruyor; "Her canlı ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ve şer ile deneriz.”

Her insan, musibet ve mükâfatla imtihan olmaktadır.

İnsanoğlunun hayatının her aşamasında, imtihan gerçeği göz önünde bulunduğundan, olayı bizzat yaşayan ve yaşatan unsurların kaynağının insan olduğunu görmekteyiz. 

Görev ve sorumluğumuzun bilinciyle hareket etmek, insanlığa yarar sağlanmasına da sebep olmakta. 

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de olduğu gibi Hadis-i Şerifler de imtihan dünyasındaki insanoğluna kılavuz olmakta.

Peygamber (a.s.) Efendimiz, "Müslümana, fenalık, hastalık, keder, hüzün, eza, can sıkıntısı ârız olmaz, hatta vücuduna bir diken batırılmaz ki Allah bu musibetler sebebiyle onun hatalarını ve günahlarını bağışlamış olmasın” hadisi de bu noktadaki hassasiyeti gözler önüne sermekte...

Peygamber Efendimizin (a.s.) engelli bireylerin toplum hayatına katılım sağlaması hususunda, görme engelli sahabeye, “Sen namaz için ezan okunduğunu işitiyor musun?” sorusuna, “Evet" cevabını alması, ile Hazreti Peygamberimizin "O halde davete icabet et, cemaate gel” buyurmasındaki hassasiyeti görmekteyiz. 

Yine Hazreti Peygamberimizin bedensel engelli Zâhir isimli sahabiyle birlikte çölde bulunan güzel meyve ve çiçekleri Medine pazarında satışı, konunun ehemmiyetini gözler önüne sermekte. 

Bedensel engelli Muaz b.Cebel’i idari makamın en üst basamağı olan valilik makamına ataması; Peygamberimizin, psiko-sosyal problemleri iyi bilmesi ve özel gereksinimli bireylere verilen hassasiyeti göstermektedir… (Devam Edecek) 

.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?