USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Emekleyerek geldiği spor salonundan yürüyerek çıkan Suriyeli Zeynep’in hikâyesi

06-01-2019

Suriye… Yahudi ve Hıristiyan anlayışının yansıması olan zulmün, mazlumları da büyük imtihana tabi tutttuğu kadim coğrafyamızın ayrılmaz parçası. Ve bölgenin en zor anında, sevgi ve şefkatle bölgeye yardıma koşan Türkiye.

Vicdanların nasırlaşmaması adına, tüm dünyaya örnek olacak davranışıyla, Hakk’ın ve halkın yanında olma düşüncesiyle, bölgeye yardımlarını sürdürüyor. 

Gün oluyor Suriye’ye yerinde müdahale, gün oluyor yaşama şartları ağırlaşan bölge insanını ülkemize getirerek, ‘insanlık’ dersi veriliyor.

İşte o hayat hikâyelerinden bir tanesi de Suriyeli 13 yaşındaki Zeynep Sido’nun hayatı. 

Ayakları tutmadığı için, yürüme güçlüğü çeken savaş mağduru Sido’nun hayatı, Bağcılar Belediyesi Hizmet Bültenine yansıyınca, bu yazımızın da konusu oldu. 

Gerek ülke olarak gerekse belediye gibi kamu ve özel yerlerde neler yapılacağını en anlamlı örneği olabilecek bir hayatın/iyiliğin yansıması.

EMEKLEYEREK GELDİ, YÜRÜYEREK ÇIKTI...

“Akşemsettin İköğretim Okulu 7. sınıfta okuyan 13 yaşındaki Zeynep Sido, Suriye’deki savaş mağduru bir ailenin çocuğu. Doğuştan yürüme engelli olan Zeynep’in sırt ve bacak kaslarında güçsüzlükler ile ayaklarında içe basma problemi var. Elleri ve dizleri üzerinde emekleyen Zeynep, annesi olmadan ne oturduğu yerden kalkabiliyor ne ayakta durabiliyordu. Tuvalet ihtiyacından okula götürülmesine kadar bütün işleri annesinin yardımıyla gerçekleşiyordu."

“Maddi imkânsızlıklar ve ilgisizlik nedeniyle Zeynep, bugüne kadar tam anlamıyla bir tedavi göremedi. Kızlarının büyüdükçe artan sıkıntılarına çare arayan Suriyeli aileye Bağcılar Belediyesi kapılarını açtı. Bağcılar Belediyesi Şehit Mehmet Selim Kiraz Kültür Merkezi Spor Salonu’nda, spor eğitmeni Ayşe Aydın’a teslim edildi.” 

“Zeynep’e hocadan öte abla şefkatiyle yaklaştığını söyleyen Ayşe Aydın, tedavi sürecini şöyle anlattı: 

Zeynep, 6 ay önce buraya annesinin kolları arasında geldi. Oturduğu yerden kalkamıyordu. En önemlisi çok mutsuz ve motivasyonu düşüktü. Kendisiyle konuşmaya başladım ama yüzü bir türlü gülmüyordu. Öncelikli olarak moralini düzeltmemiz gerekiyordu. Spora başladıktan sonra morali yerine geldi."

"Spor ortamındaki diğer üyelerle iletişim sağladıkça morali artmaya başladı. Zeynep’in özgüveni artınca gerisi çorap söküğü gibi geldi. Zeynep’e fizik tedavisi uyguluyoruz. Alt ve üst kısmındaki refleksler zayıftı; sağ kolunda his kaybı, sol ve sağ ayağında içeri basmalar vardı. Biz bunları klinik fitness yaptırarak toparladık. Artık destek almadan, kimseye tutunmadan yürüyebiliyor.” 

“Emekleyerek geldiği salonda uygulanan tedavi sonucu yürümeye başlamanın mutluluğunu yaşayan Zeynep ise ‘Tek başıma evden çıkmıyordum. Annem bana yardım ediyordu. Artık tek başıma hareket ediyorum. Spor yapıyorum. Şimdi hedefim koşmayı başarmak. Koşmayı ve arkadaşlarımla gezmeyi çok istiyorum. Malatya’da öğretmen ablamın yanına gidip onunla gezmek istiyorum’ dedi.”

MUHACİRE ENSAR OLMAK…

Evet, "Neler yapılabilir ki?" sorusu karşısında karamsarlığa kapılmadan muhacire ensar olmanın, elle gösterilir bir hayat hikâyesi.

Spor, spor dendiğinde, içinin anlamlı şekilde doldurulduğunda, ayak ve kolları tutmayan bir insanın, sonu mutlulukla tamamlanacak bir sürece vesile olunabiliyormuş demek ki. 

Niyet hayır olduktan sonra, kişinin akıbetini hayrı da kaçınılmaz olduğuna şahit olmak. 

Tıpkı, Suriye’de hüzünle başlayıp, İstanbul Bağcılar’da mutluluğa dönüşen bir Suriyeli Zeynep’in hayatı gibi. "Allah var, gam yok” inşallah…

Bir umudun, binbir umuda dönüşmesine vesile olan herkesi kutluyoruz…

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?