USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Dikkat! FETÖ asla uyumuyor!

Dikkat! FETÖ asla uyumuyor!
27-05-2025

DİKKAT! FETÖ ASLA UYUMUYOR!

Bir CIA operasyonu olan ve asrın münafığı Fetullah kanalıyla uygulama sahasına konan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) aldığı çok ağır darbelere rağmen Türkiye içindeki faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor. Örgüt liderinin ölmesinin de bu hızı kesmediğini, emniyet güçlerimizin yaptığı operasyonlarda görüyoruz. Her ne kadar liderleri Gülen’in ölümünün ardından örgüt içi bazı iç çatışmalar yaşansa da kurdukları 12 kişilik bir yönetim ile bütün dünyadaki faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedirler. Türkiye içinde, devletimizin operasyonları sonucu büyük bir güç kaybı yaşamış olsalar da yurt dışında 160’tan fazla ülkede şeytani faaliyetlerine hala devam etmektedirler.

Yurt içinde yapılan operasyonlarla büyük darbe yiyen örgüt, yeniden toparlanma, eleman elde etme, gizlenmiş örgüt militanlarını organize etmek, kaçak olan ve cezaevlerindeki elemanlarını beslemek için faaliyetlerini ara vermeden sürdürmektedirler.

Mayıs 2025 ayı içinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalarda, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yönelik bir FETÖ operasyonu yapılmış olması ve aktif vazifede bulunan 63 asker personel hakkında gözaltı kararı verilmesi, örgütün yurt içinde de faaliyetlerini hala etkin bir biçimde sürdürdüğünün en açık göstergesidir. (*)

Hakkında FETÖ mensubu olmaktan soruşturma açılan TSK mensuplarının sekizinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı, on üçünün Jandarma Genel Komutanlığı, otuz altısının Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve altısının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na mensup olmaları, örgütün bütün TSK’daki faaliyetlerinin hız kesmeden devam ettiğini gözler önüne sermektedir. Bu askeri personelin rütbelerine baktığımızda da çok büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. 4’ü Albay, 8’i Yarbay, 12’si Binbaşı, 15’i Yüzbaşı ve 24’ü Astsubay/ Uzman Çavuş rütbelerinde olmak üzere hala aktif görevde bulunan FETÖ şüphelilerinin ülkemizin geçirmekte olduğu bu kritik dönemde görev aldıkları konumlar itibariyle de nasıl bir tehlike arz ettiklerini herhalde anlatmaya gerek olmayacak kadar açıktır.

Tarihin en sofistike, dijital ve aldatıcı örgütlerinden biri olan FETÖ’nün geçmiş dönemde nasıl karanlık operasyonlara imza attığını hatırladığımızda neden tehlikenin geçmediğini daha iyi anlıyoruz.

Malum olduğu üzere 1960’lı yıllarda CIA’nın, halkı Müslüman olan ülkelerde uygulamaya koyduğu “Yeşil Kuşak Projesi” dâhilinde piyasaya sürülen örgüt, zamanla özellikle devlet dairelerinde, TSK, Emniyet ve Yargıda hücre tipi yapılanmaya giderek, oldukça güçlenmiş ve devleti tehlikeye sokacak birçok operasyona imza atmıştı. Bunlardan önemli birkaç tanesini meselenin önemine binaen hatırlatmak istiyorum:

12 Eylül darbesinde örgüt lideri Gülen, sözde aranırken bizzat darbe liderinin damadı tarafından kollanmış, örgütünün yapılanması için elinden gelen desteği vermiştir. Ardından Özal iktidarı, bu yapının devlet içinde yapılanmasının önünü alabildiğine açmıştır.

İlk başlarda çok destek vermesine rağmen onların akıl almaz büyümeleri karşısında dehşete kapılan ve artık isteklerine evet dememeye başlayan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı zehirleyip, kendilerine her türlü desteği veren Mesut Yılmaz’ı da iktidara taşıyan yine bu karanlık örgüttür.

28 Şubatçılarla işbirliği yaparak faizsiz bankacılıkta en önde olan İhlas Finans’ı batırıp, (Bu batırmada İhlas Holdingin yaptığı yolsuzlukları kullandığı da bir gerçek) kendi bankaları olan Bank Asya’ya yol veren yine bu karanlık örgüttür.

Tarihimizin en karanlık dönemlerinden biri olan 28 Şubat’ta iktidar olan Necmettin Erbakan’a darbe yapanların yanında yer alarak şefaat edeceğini açıkladığı Ecevit’in iktidarına yol açan da yine FETÖ olmuştur.

Bu karanlık ortamda kadınlarımızın, kızlarımızın örtülerine el uzatan, İHL’lerin önünü kesmek için bütün Meslek liselerini budayan ve milleti kendi eleman devşirdiği özel okullarına yönlendiren de yine bu karanlık örgüttür.

Allah ile aldatmayı kendisine ilke edinerek milletten aldıkları, daha doğrusu dalavere ile soydukları paraları, Amerika ve İsrail gibi dostlarına aktaran, İHH ve Deniz Feneri gibi milli yardım kuruluşlarına yönelik operasyonlarla onları yıpratıp, kendi kurduğu yardım teşkilatı “Kimse Yok mu?” Örgütünü büyüten yine bu karanlık yapı olmuştur.

Kendi önünde büyük bir engel olarak gördüğü 28 Şubat sürecinde “Namlusunu millete çeviren askere selam durmam” açıklamaları ile örgütün ağababalarına meydan okuyan Muhsin Yazıcıoğlu’nu bir suikast sonucu şehit eden, Ermeni asıllı vatandaşımız gazeteci Hrant Dink’i öldürüp, Diaspora’ya yol açan, yine kendilerine itaat etmeyi reddeden Deniz Baykal’a kaset kumpası düzenleyip itaat etmeyi taahhüt eden Kılıçdaroğlu’na yol açan da yine bu karanlık FETÖ örgütüdür.

Bu şeytani yapı, orduya yönelik yaptıkları Ergenekon, Balyoz, İzmir casusluk, Atabaylar gibi operasyonlarla TSK içinde kendilerine muhalif ne kadar subay varsa cezaevine attırmış ve onların yerine kendi militanlarını yerleştirmiştir.

Tarihin en büyük ihanetlerinden birini sergileyip PKK/KCK içine sızan MİT mensuplarını deşifre ederek bir kısmının şehit edilmesini sağlayan, sürmekte olan çözüm sürecini baltalayan, yine MİT’e sızarak elde ettikleri istihbaratları Güneydeki dostları İsrail İstihbaratı MOSSAD ile paylaşan, Kozmik Oda’daki bilgileri, bir dalavere ile alıp yurt dışına pazarlayan da yine tarihin en karanlık örgütü olan bu şer şebekesidir.

7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarına yönelik tutuklama operasyonu yapan, bunu başaramayınca 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde yaptığı sahte ve kurgulanmış operasyonlarla seçilmiş hükümeti devirmeye çalışarak, ipini elinde tutan efendisi Amerikan çıkarlarına hizmet eden de yine FETÖ isimli şeytani yapıdır.

2014 yılında birkaç ağacı bahane ederek seçimle işbaşına gelen hükümeti devirmeyi planlayarak Gezi kalkışmasını organize eden ve düşman ülkelerin eline koz veren de yine bu örgüttür.

Uludere’de vatandaşları vurarak devleti uluslararası arenalarda zor duruma düşüren, Rus uçağını düşürerek, Rusya ile Türkiye’yi savaşın eşiğine getiren bu şer şebekesi, yaptığı ekonomik operasyonlarla da ülkemizi zor duruma sürüklemiştir.

Kendi önlerinde gördükleri en büyük engellerden biri olan MHP’ye yönelik önce kaset kumpası, sonra da kongre oyunlarıyla Sayın Devlet Bahçeli’yi liderlikten düşürmek için Akşener’e yol açan, başaramayınca da MHP’den ayırarak yeni bir parti kurduran da yine bu karanlık örgüttür.

Yaptıkları alçakça operasyonlarla ülkemizi iç ve dışarıda zor durumda bırakan bu şeytani yapı, 15 Temmuz 2016 yılında da ülkede darbe yapmaya kalktı ve 251 vatandaşımızı şehit ederken 3 bine yakın vatandaşımızı da tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle ateş ederek yaraladı.

CIA aparatı bu örgüt, ülke içinde 15 Temmuz sonrası yapılan operasyonlarla büyük darbe yemesine rağmen bugün hala yeniden yapılanma, güç kazanma, taraftar bulma, kaçak olan ve cezaevlerinde bulunan örgüt elemanlarına ekonomik destek sağlamak için faaliyetlerine durmadan devam etmektedir. Geçtiğimiz aylarda yapılan ve “Maydanoz Döner” çevresinde örgütlenen bu karanlık yapı, bugünlerde de “Künefeler zinciri” kurarak örgüte ekonomik destek sağlamaktadır.

Makalenin başında bahsettiğim TSK içinde operasyonda gözaltına alınan 59 kişinin birçoğunun 15 Temmuz darbe girişimi ardından TSK’ya sızdığının anlaşılması, nasıl bir tehlike ile karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından TSK içindeki operasyona ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerinde halen deşifre edilemeyen örgüt mensuplarının, 15 Temmuz darbe girişimine katılanlara oranla daha fazla olduğunun” söylenmesi ise gerçekten tehlikenin boyutlarını ortaya koyma bakımından çok önemlidir. Çünkü yapılan açıklama ile FETÖ’nün devletin anayasal düzeni ve bekası açısından halen çok büyük bir tehlikeyi ihtiva eden terör örgütü konumunda bulunduğu ortaya konmuştur.

TSK’ya sızmış FETÖ örgüt mensuplarının yaptıkları faaliyetler de bu şeytani yapının hala içimizde olduğunu açıklamaktadır. Örgüt mensuplarının TSK içindeki örgüt elemanları ile irtibat kurmak için büfe, market, fatura ödeme merkezi, dönerci, künefeci vs. yerleri kurduğu, kendi aralarında ankesörlü hatlarla örgüt içi iletişim sağladıkları da yapılan soruşturmada tespit edilmiştir.

Bu operasyonlar sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı, örgütün geçmişine yönelik yapılan operasyonlar hakkındaki bilgilendirme açıklaması da bu şeytani örgütün 15 Temmuz’dan sonra da durmadığını, yeniden yapılanmaya çalışıldığını açık biçimde gözler önüne sermektedir:

Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı ile birlikte yürüttükleri çalışma sonucunda kurulan ve ülke genelindeki diğer 80 il adli birimlerinin kullanımına açılan sabit hat veri havuzundan faydalanılmak suretiyle ülke genelinde darbe girişiminden sonra günümüze kadar darbe girişimi veya münhasıran terör örgütü mensubiyeti nedeniyle haklarında işlem tesis edilmeyen diğer asker şahıs şüpheliler için bin 915 operasyon gerçekleştirildiği, bu operasyonlar kapsamında 28.194 şüphelinin tespit edildiği, bu sayıdan 25.801’inin gözaltına alındığı, gözaltına alınan sayıdan 8.992’sinin tutuklandığı, 13.968’nin adli kontrol kaydıyla, 2.841’nin kayıtsız serbest bırakıldığı, 2.393’inin firari konumda bulunduğu, ilerleyen aşamalarda bir çoğunun yakalandığı, serbest bırakılmasına karar verilen toplam sayıdan 9.533’ünün etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle örgüt mensupları ve işleyişi hakkında faydalı bilgi verdikleri, yakalanan toplam şüpheli sayısına göre itirafçı oranının yüzde 37 olduğu tespit edilmiştir.”

1999 yılından beri bu şeytani yapıyla hayatı pahasına mücadele eden biri olarak her zaman çok dikkatli olmamız gerektiği hususunda kitaplar yazdım, makaleler kaleme aldım, TV programlarında konuştum. Çünkü siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, İslami öğeleri kullanan böyle bir şeytani yapı, ancak ondan daha güçlü olan bir yapılanma ile yok edilebilir. Bu hususta atılan hamasi nutukların ise hiçbir değeri yoktur.

FETÖ, bugün de sadece TSK’da değil, hemen her alanda yeniden yapılanmasını sürdürmektedir. Üniversitelerdeki olayların arka planında bu karanlık örgütün parmağı olduğu açıktır. Yine örgüt, dini alandaki gücünü kaybetmemek için ülkemizde mevcut tarikat ve cemaatlerdeki yapılanmalarına da devam etmektedir. Son dönemlerde medyaya da yansıdığı gibi özellikle adına Süleymancılar denen ve en az kendileri kadar karanlık olan yapı ile ilişkileri de dikkat çekmektedir.

FETÖ’nün eleman devşirdiği en büyük alan, bir türlü kapatılamayan dershaneler, liseler ve üniversitelerdir. Bu açıdan buralardaki yapılanmalara, öğretim üyeleri ve öğretmenler arasındaki örgütlenmelere de dikkat etmek gerekir.

FETÖ denen örgüt, tıpkı “Bukalemun” gibi her renge bürünmeyi çok iyi başarmaktadır. Esnaf, işadamı ve Sivil Toplum Kuruluşlarında da önemli FETÖ yapılanmaları olduğu elde ettiğimiz bilgiler arasında bulunmaktadır.

Yine örgütün katalog evlilik oyunlarının devam ettiği de açıktır. Özellikle kaçak olan örgüt militanları arasında gizli evliliklerin tesis edildiği ve böylelikle örgütten kopmaların engellenmeye çalışıldığı da bilinmektedir.

Yapılan son operasyonlar bir kez daha devletimizin ve milletimizin çok uyanık olması gerektiğini ortaya koymuştur. Bugün FETÖ hakkında açılan onlarca davada müşteki ve tanık olarak bulunan biri olarak şunları bir kez daha hatırlatmak istiyorum:

CIA aparatı olan ve halen 160 ülkede yapılanması faaliyette bulunan FETÖ ile mücadele ara vermeden her alanda ve özellikle TSK, Emniyet, Yargı, siyaset, dini yapılanmalar, tarikatlar, cemaatler, üniversiteler ve ekonomik alanlar içinde devam etmelidir. Çünkü örgüt, bugün bile bütün gayretiyle devletin kurumlarına sızmaya devam etmektedir.

Örgütün siyasi kanadına bir operasyon yapılmaması ne yazık ki örgüt mensuplarını cesaretlendirmekte ve faaliyet alanını genişletmektedir. Bu hususta bazılarının ‘FETÖ bitti’ gibi mugalatalarına asla aldanmamak gerekir.

Örgüt özellikle sosyal medya üzerinden her zaman siyasi, sosyal ve ekonomik algı operasyonlarına devam etmektedirler. Böyle karanlık bir örgütle 7/24 siyasi, sosyal, ekonomik, askeri, eğitim, emniyet ve yargı alanlarında topyekûn bir mücadele şarttır. Örgüt militanlarının devlete sızmaları önlenmeli, bu alanda ne gerekiyorsa yapılmalıdır. FETÖ ile mücadele üst kurulu kurularak, yapılan mücadeleler daha organize hale getirilmelidir. FETÖ ile özellikle sosyal medya üzerinden mücadele güçlendirilmelidir. Örgüt mensuplarının etkin pişmanlıktan faydalanma imkânları genişletilerek itirafçıların çoğalması sağlanmalıdır. Yine örgütün özellikle ekonomik alanda palazlanmaması için gereken tedbirler alınmalı, yurt dışında kaçak olarak bulunan örgüt militanlarının ülkemize getirilmesi için gereken bütün önlemler alınmalıdır.

Yukarıda saydığımız önlemler alınarak bu karanlık örgütü 10 yılda yok edebiliriz. Aksi halde PKK ile 40 yıldır uğraştığımız gibi PKK’dan daha örgütlü bu yapı ile en az 50 yıl uğraşırız. Zaten PKK, FETÖ vb. örgütleri ülkemizin başına bela edenler bizim onlarla meşgul olmamızı ve böylelikle ülkemizin her alanda gelişmesi için harcayacağımız enerjimizin boşa gitmesini hedeflemişlerdir.

Ey vatanını, milletini seven Türk milleti! Sakın uyumayın ve gaflette bulunmayın. ÇÜNKÜ FETÖ DENEN ŞEYTANİ YAPI VE MİLİTANLARI ASLA UYUMUYOR. BAĞLI OLDUKLARI İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNE SADIK BİRER KÖPEK GİBİ HİZMET EDİYORLAR. TÜRKİYE’NİN GELİŞMEMESİ VE ULUSLARARASI ARENALARDA ZOR DURUMA DÜŞMESİ İÇİN HER TÜRÜ ŞEYTANLIĞI SERGİLİYORLAR.

.

Selim Çoraklı, dikGAZETE.com

(*) İstanbul merkezli 36 ilde terör örgütü FETÖ'ye yönelik operasyonda 56 zanlı yakalandı

https://www.dikgazete.com/haber/istanbul-merkezli-36-ilde-teror-orgutu-feto-ye-yonelik-operasyonda-56-zanli-yakalandi-950055.html

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?