USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Afganistan’daki küresel rekabette Çin, İngiltere ve Türkiye’nin rolü!

Afganistan’daki küresel rekabette Çin, İngiltere ve Türkiye’nin rolü!
26-11-2025

Afganistan’daki küresel rekabette Çin, İngiltere ve Türkiye’nin rolü!

Türkiye’yi Afganistan’da ne bekliyor? Türkiye, uluslararası toplumla birlikte Afganistan’daki geçici hükümetle dengeli ve pratik bir angajman politikası izliyor. Bunun kuşkusuz tarihî ve kültürel sebepleri var. Afganistan’ın, 1 Mart 1923’te Sovyetler Birliği’nden sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ikinci ülke olması, bu bağın başlıca göstergelerinden biridir. Ancak bu tanımanın arka planına bakıldığında daha derin bir jeopolitik okuma yapmak da mümkündür.

Mustafa Kemal Paşa, 20 Ağustos 1920’de Afganistan’a gönderdiği ilk Türk temsilcisi Abdurrahman Bey’le birlikte Kral Emanullah Han’a gönderdiği mektupta, “İngilizlere karşı birlikte savaşalım” teklifinde bulunmuştu. Bu, dönemin İngiliz hâkimiyetine karşı ortak direniş perspektifinin açık bir ifadesiydi. 

Arabistan’da görev yaptığı dönemde hem İngiliz ordusuna hem de isyancı Araplara kök söktüren Medine Müdafii Fahrettin Paşa başkanlığındaki Türk elçilik heyeti, 19 Mart 1922’de Ankara’dan yola çıktı. Heyet, TrabzonBatumBakü güzergâhını izleyerek 25 Mayıs’ta Afganistan’ın Herat kentine ulaştı ve büyük bir törenle karşılandı. O dönemde Afganistan’da 200’e yakın Türk subayı, Afgan ordusunu İngilizlere karşı eğitiyor, sevk ve idaresine katkı sağlıyordu.

-Medine Müdafii, Kabil Sefiri Fahrettin Paşa (sağda) ile Afganistan Kralı Amanullah Han

Mustafa Kemal Paşa’nın Afganistan’a verdiği önem son derece belirgindir. Medine’nin kahraman müdafii Fahrettin (Türkkan) Paşa’nın Kabil’e elçi olarak atanması ve 26 Haziran 192212 Mayıs 1926 tarihleri arasında görev yapması, bu stratejik tercihin somut bir göstergesidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Afganistan’daki varlığı ve destek faaliyetleri sayesinde İngilizler, Hindistan üzerinden Orta Asya’ya genişleyemedikleri gibi Tahran ve Bakü hattına da ulaşamamışlardır. Bu durum, Ankara’nın bölgesel denge kurma kabiliyetini daha Cumhuriyet’in ilk yıllarında ortaya koyan kritik bir sayfa olarak tarihte yerini almıştır.

Her iki ülke, zaman içinde eğitim ve kültürel değişim programları geliştirdi. Afganistan’da Türk okulları açıldı; Türk eğitimciler ve uzmanlar Afgan gençlerinin yetişmesine katkıda bulundu. Ayrıca Türk ordusundan subaylar, Afgan askerlerinin eğitimine yardımcı oldu ve bu eğitimin belirli bölümlerini bizzat yönetti.

Bu işbirliği, Afganistan’ın dış ilişkilerinde olduğu kadar siyasi, sosyal ve ekonomik dönüşümünde de önemli etkiler yarattı. Türkiye’nin desteği, Afgan kurumlarının modernleşmesine ve Afganistan’ın uluslararası sistemle daha uyumlu bir çizgiye yönelmesine katkı sağladı.

Afganistan’da Rus işgaline karşı savaşan Türkiyeli Türkler!..

12 Eylül 1980 askerî darbesinin ardından Türkiye’de faaliyet gösteren bazı İslamcı örgüt mensupları —özellikle Akıncılar Derneği’nin yönetici ve aktivist kadroları— takip ve baskı ortamından kaçarak, İran üzerinden Afganistan’a geçti. Bu kişiler, Sovyetler Birliği’nin 1979 işgaline karşı mücadele eden Afgan Mücahid gruplarına katılarak sahada aktif rol aldılar.

O dönemde Türkiye’den giden gruplar, Afgan direnişinin iki önemli figürü olan Hizb-i İslami lideri Peştun kökenli Gulbeddin Hikmetyar ile Cemiyet-i İslami’nin lideri Tacik asıllı Burhaneddin Rabbani’nin komutasındaki yapılarda yer aldı. Bu birliktelik hem ideolojik yakınlık hem de Sovyet karşıtı küresel blokajın etkisiyle ortaya çıktı.

Bu süreç, soğuk savaş yıllarında Türkiye’deki bazı muhafazakâr–İslamcı çevrelerin uluslararası jeopolitik gelişmelerle doğrudan temas ettiği nadir dönemlerden biri olarak dikkat çeker. Türkiye’den giden gönüllüler, Afganistan’daki direniş hareketi içinde sınırlı fakat sembolik açıdan önemli bir etki oluşturdu; aynı zamanda Türkiye’deki İslamcı çevrelerde Afgan cihadı söyleminin güçlenmesine vesile oldu.

Mevcut jeopolitikte Ankara - Kabil ilişkisi…

Ankara, Afganistan İslam Emirliği’nin ana omurgasını oluşturan Taliban örgütünün uluslararası platformlarda imajının onarılmasında öncü rol üstlendi. Hatta 13 Mart 2022’de dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Diplomasi Forumu’nda yaptığı konuşmada, insani yardımın tek başına Afganistan’ın sorunlarını çözmeye yetmeyeceğini ve ülkelerin İslam Emirliği’ni diplomatik olarak tanımaları gerektiğini belirtmişti. Bu, Afganistan için yabancı bir siyasi liderin böyle bir çağrıyı ilk kez kamuoyu önünde yapması anlamına geliyordu.

Bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi ve terörizm ile uyuşturucuyla ilgili suç tehditleriyle mücadelede Kabil’e desteğin devam ettirilmesi önemlidir. Bu nedenle eğitim, spor, kültür ve insani yardım alanlarındaki bağların derinleştirilmesi, Afganistan-Türkiye dostluğunun güçlendirilmesi açısından değerlidir.

İlk etapta Çin, Özbekistan ve BAE gibi ülkelerle birlikte Türkiye, Afganistan İslam Emirliği’ni temas ve söylemler yoluyla fiilen tanımayı tercih etmiş; bu kapsamda Ankara ile Kabil arasında büyükelçilik düzeyinde diplomatik ilişkiler tesis edilmiştir. Haziran 2025’ten bu yana Türkiye’deki mevcut Afganistan Büyükelçisi Saniullah Farahmand’dır. 1 Ekim 2023 tarihi itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti Kabil Büyükelçiliği Maslahatgüzarı ve Misyon Şefi görevini Cenk Ünal ifa etmektedir. Kabil’deki Türkiye Büyükelçiliği ile Mezar-ı Şerif ve Herat’taki Başkonsolosluklar, Türkiye’nin Afganistan ile ilişkilerine aracılık etmeye devam etmektedir.

Afganistan ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin büyükelçilik düzeyine yükseltilmesi, iki ülke arasındaki güçlü işbirliğinin ve köklü dostluk bağlarının önemli bir göstergesidir. Bu adım, karşılıklı güvenin derinleştiğini, siyasi diyaloğun kurumsal bir çerçevede güçlendiğini ve geleceğe yönelik ortak beklentilerin arttığını ortaya koymaktadır. Türkiye ile Afganistan arasındaki diplomatik temasların daha üst seviyeden yürütülmesi, ekonomik, güvenlik ve insani alanlardaki işbirliğine de ivme kazandıracaktır.

Afganistan İslam Emirliği’nintemas diplomasisi” kapsamında Türkiye ile görüşmelerinin diğer ülkelere kıyasla daha yoğun olduğu söylenebilir. İslam Emirliği’nin bu diplomasi uygulaması şöyle gelişti: Ağustos 2021’den Ağustos 2023’e kadar IEA temsilcileri, 72 farklı ülkeden yetkililerle toplam 944 diplomatik görüşme gerçekleştirdi.

Toplantı sayısına göre ilk beş ülke şunlardır: 1. Türkiye – 150, 2. İran – 141, 3. Katar – 99, 4. Pakistan – 92, 5. Özbekistan – 58. Bu toplantıların 471’i Kabil’de, 146’sı Doha’da, daha az sayıda toplantı ise İslamabad, Tahran, Ankara, Moskova ve diğer şehirlerde düzenlendi.

Bu verilere bakıldığında, Afganistan İslam Emirliği’nin diplomatik önceliklerini anlamak mümkün. Görüşme sayılarının dağılımı Türkiye’nin, Emirlik açısından diğer ülkelere kıyasla öne çıkan bir diplomatik partner olduğunu gösteriyor. Türkiye ile yapılan 150 görüşme, İran’la yapılan 141 görüşmeyi hafifçe geride bıraksa da, bölgesel etki ve güvenlik perspektifinden Türkiye’nin önemini ortaya koyuyor.

Toplantıların büyük kısmının Kabil’de yapılmış olması, diplomatik sürecin merkezî olarak Afganistan içinde yürütüldüğünü ve yabancı temasların çoğunun doğrudan Emirlik tarafından yönetildiğini gösteriyor. Doha’nın 146 toplantı ile ikinci sırada olması, Katar’ın uluslararası arabuluculuk ve diplomatik destek bağlamında oynadığı rolü yansıtıyor. Diğer şehirlerde, örneğin Ankara, Tahran, İslamabad veya Moskova’daki toplantı sayısının görece az olması, bu temasların daha çok stratejik veya ikincil düzeyde olduğunu düşündürüyor.

Genel olarak, Afganistan İslam Emirliği’nin diplomatik yaklaşımı hem bölgesel hem küresel aktörlerle teması önceliklendirerek meşruiyet ve uluslararası görünürlük sağlamaya yönelik planlı bir stratejiyi işaret ediyor. Türkiye’nin öne çıkması, Emirlik için sadece diplomatik bir bağ değil, aynı zamanda bölgesel güvenlik ve siyasi etki açısından da kritik bir unsur olarak değerlendirilebilir.

Türkiye: Afganistan’ın kötü gün dostu…

Türkiye, Afganistan’daki insani krizin hafifletilmesi için hem ikili düzeyde hem de BM ve diğer uluslararası kuruluşlar aracılığıyla çalışmalarını sürdürmekte ve insani yardım sağlamaya devam etmektedir. Ayrıca, eğitim ve sağlık sektörlerini desteklemeyi amaçlayan BM Afganistan Özel Güven Fonu’na katkıda bulunmaktadır.

Türkiye, Afganistan’a en fazla insani yardım ulaştıran ülkelerden biridir. AFAD, TİKA, Türk Kızılayı, Diyanet Vakfı ve çeşitli STK’lar bu yardım faaliyetlerini yürütmektedir. Türk Kızılayı, 2018 yılında Afganistan Delegasyonu’nu kurmuş olup, ülkedeki faaliyetlerini sürdürmektedir. 19952023 yılları arasında Türk Kızılayı’nın Afganistan’da gerçekleştirdiği insani yardım ve kalkınma faaliyetlerinin toplam tutarı 18,1 milyon doları bulmaktadır.

AFAD koordinasyonunda çok sayıda STK ile birlikte hazırlanan ve toplamda 9.530 tondan fazla insani yardım malzemesi taşıyan 21İyilik Treni”, Afganistan’a ulaştırılmıştır.

7 Ekim 2023’te Herat yakınlarındaki Zende Can ilçesinde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait kargo uçaklarıyla bölgeye yardım ekipleri ve insani yardım malzemesi gönderilmiştir. Eğitim alanında Türkiye Maarif Vakfı, ülke genelinde yaklaşık 6.000 öğrencinin eğitim gördüğü 48 okulla Afgan gençliğine hizmet vermektedir.

Afgan Göçü: Türkiye’nin sosyal ve diplomatik sınavı…

Son dokuz yılda Türkiye, 1 milyon 811 bin kaçak göçmeni yakalayarak sınırlarını korudu. Bu göçmenlerin 651 bini Afganistan uyruklu; yani yakalanan her üç düzensiz göçmenden biri Afgan. 2024’te de tablo değişmedi: Türkiye’ye gelen düzensiz göçmenler arasında Afganlar en kalabalık grup olmayı sürdürdü.

Türk yetkililer, ülkede kayıtlı ve kayıt dışı toplam 300 bin Afganistanlı göçmen olduğunu açıklamıştı. 2016’dan bu yana sınır dışı edilen göçmen sayısı 398 bini buluyor. Sadece 2022’de Afganistan’a düzenlenen 178 charter (özel uçak) seferiyle 32 bin 744 kişi, tarifeli uçuşlarla 10 bin 204 kişi geri gönderildi. Güncel olarak her ay yaklaşık 1.500 Afgan, ülkelerine geri dönüyor.

Ancak bu sayıların ötesinde, Türkiye’nin durumu, bir güvenlik meselesi kadar diplomatik bir dengeyi de işaret ediyor. Afgan göçmenleri sadece sınır güvenliği açısından yönetmekle kalmıyor; insani yardım, eğitim ve entegrasyon konularında da sorumluluk üstleniyor. Bu noktada Türkiye, Afganistan ile olan diplomatik ilişkilerini güçlendirerek hem bölgesel güvenliği destekliyor hem de göçün yarattığı toplumsal baskıyı azaltmayı amaçlıyor.

Göç yolculuğunun arkasında yalnızca rakamlar değil, aynı zamanda sosyal uyum ve diplomasi hikâyeleri de yatıyor. Her Afgan göçmeni, Türkiye’nin sınır politikaları, insani yardım kapasitesi ve bölgesel diplomasideki etkisinin bir göstergesi. Bu nedenle Afgan göçü, Türkiye için sadece bir sınır meselesi değil, aynı zamanda sosyal dayanışma ve diplomatik istikrar sınavı olarak öne çıkıyor.

Dini öğrenim üzerinden güçlenen Türkiye - Afganistan ilişkileri...

Afganistan ve Türkiye, sınır komşusu olmasalar da yakın ilişkiler içindedir. İkili ilişkilerde Türkiye, güvenlik, teknik yardım ve ikili ticaret konularında net ve yardımcı bir profil ortaya koymaktadır.

Afganistan İslam Emirliği, lisans seviyesinden doktora seviyesine kadar çeşitli seviyelerde dini ve İslami ilimler alanında Afgan öğrenciler için burs kontenjanlarının artırılacağını açıkladı. Ayrıca Darul Ulum’dan 9. sınıftan 12. sınıfa kadar öğrenci ve yeni hafız kabul etme imkânı sağlanacağını duyurdu.

Afgan tarafı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bilimsel ve eğitim alanındaki iş birliğini takdir ederken, lisans ve doktora seviyesinde öğrencilerin kabul edilmesi, Darul Ulum’dan ve ortaokul-lise seviyesinden öğrencilerin çekilmesi ve İslami ilimler mezunlarının uzmanlık alanlarında eğitimlerine devam etme fırsatları konularında kapsamlı görüşmeler ve fikir alışverişinde bulunmuştur.

Türkiye ve Çin-Rus pragmatizmi…

Rusya, 3 Temmuz 2025’te Taliban tarafından kurulan Afganistan İslam Emirliği’ni resmen tanıyarak Kabil’deki diplomatik izolasyonu kaldıran ilk ülke oldu. Bu hamlesini özellikle Horasan İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı terörle mücadeleyi güçlendirme gerekliliği ve enerji, tarım ile altyapı sektörlerinde iş birliğini geliştirme arzusu ile gerekçelendirdi.

Kasım 2023’te Pekin, Taliban eski sözcüsü Bilal Kerimi’yi IŞİD’in Pekin’deki ilk büyükelçisi olarak kabul ederek sembolik bir adım attı. Çin, bu hamleyi “normal bir diplomatik prosedür” olarak nitelendirerek, bunun siyasi bir tanıma teşkil etmediğini, sadece Kuşak ve Yol Girişimi’ne yaptığı yatırımları koruma ve bölgesel istikrarı sağlama aracı olduğunu açıkladı.

Birleşik Arap Emirlikleri, özellikle başkentin havalimanının modernizasyonu ve diğer altyapı projelerini denetlemekle görevli bir büyükelçiyi Kabil’e gönderdi ve Çin’den sonra böyle bir resmi temsilcilik kuran ikinci ülke oldu. Tahran ise İran’daki yaklaşık üç milyon Afgan mültecinin kaderini görüşmek üzere Kabil’e yedi diplomat atadı. Umman ve Irak da enerji iş birliği ve cihatçılıkla mücadele konularını yönetmek için Kabil’deki ofislerini yeniden açtı.

Katar ise, özellikle 29 Şubat 2020’de Taliban ile ABD arasında imzalanan ve Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekilmesini öngören anlaşmalar aracılığıyla Batı ile Afgan rejimi arasında arabuluculuk rolü üstleniyor.

Afganistan Türklüğü…

Afganistan’da yaşayan Türk toplulukları hem etnik çeşitlilik hem de ekonomik katkıları açısından ülkenin önemli bileşenlerinden biridir.

Özbekler, genellikle esnaf ve çiftçi olarak çalışır ve Afgan Türkistanı olarak adlandırılan bölgelerde yoğunlaşmıştır. Günümüzde Özbek nüfusunun 5 milyonu geçtiği tahmin edilmektedir. Belh, Cevizican, Kunduz, Tahar, Faryab, Saripul, Katagon ve Bedahşan, Özbeklerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler arasındadır.

İkinci büyük Türk grubu olan Türkmenler, Özbeklerden farklı olarak daha çok hayvancılık yapar. Afganistan ihracatında canlı hayvan önemli bir kalem teşkil ettiği için Türkmenler, ülke ekonomisine ciddi katkı sağlamaktadır. Geleneksel geçim kaynaklarından biri de halıcılıktır; özellikle Türkmen-Andkhoy-Bilçik halıları oldukça değerlidir.

Türkmenlerin yaşadığı başlıca bölgeler arasında Herat, Faryab, Cevizican, Parwan, Kunduz, Belh ve Badgis bulunmaktadır. Nüfuslarının 3 milyonu geçtiği tahmin edilmektedir. Türkmen topluluğu içinde Alieli boyu ile Teke, Salur, Sarık, Çavdar ve özellikle Ersarı boyları öne çıkan oymakları oluşturur.

Afganistan’daki üçüncü büyük Türk topluluğu Kızılbaş Türkleridir. Sayıları yaklaşık 400 bin olarak tahmin edilmektedir. Bu topluluk, 1738’de Nadir Şah tarafından HeratKabil arası güvenliği sağlamak amacıyla yerleştirilen Türkmenlerin torunlarıdır.

Bunların dışında, Kırgızlar, Büyük ve Küçük Pamir dağlık bölgelerinde yaşamaktadır. 1950’lerde Doğu Türkistan’daki zulümden kaçanlarla birlikte sayıları 100 bini aşmıştır. Ayrıca Hazara, Kazak, Aymak ve Tatar gibi daha küçük Türk grupları da Afganistan’ın çeşitli bölgelerinde dağınık şekilde yaşamaktadır.

Afganistan’da etnik dinamikler, Peştun Milliyetçiliği ve sınır çatışmaları…

Afganistan’da en kalabalık etnik grup olan Peştunlar, sadece Taliban içinde değil, mevcut yönetimde de önemli bir etkiye sahiptir. Tacikler, Hazaralar ve Özbekler gibi diğer etnik topluluklar, Peştun milliyetçiliğinin etkisi ve Taliban’ın etnik ağırlığı nedeniyle temsil eksikliği hissi yaşamaktadır. Çin ve İngiliz istihbaratının yönlendirdiği iddia edilen bazı ideolojik araçlarla kışkırtıldığı ileri sürülen Peştun milliyetçiliği, Afganistan’daki etnik dengeleri ve bölgesel istikrarı yakından etkilemektedir. Peştunlar, Afganistan’ın güney ve merkez bölgelerinde yoğun olarak yaşamakta ve ülke nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Ayrıca Pakistan’ın Afganistan sınırındaki dağlık bölgelerinde de Peştun nüfus bulunmaktadır.

Peştun milliyetçiliğinin dikkat çeken ve rahatsızlık veren yönü, Taliban ile olan bağlantılarıdır. Taliban, görünüşte çok etnikli bir örgüt gibi görünse de Pakistan’ın Peştun bölgesinden önemli bir destek almaktadır. Tarihsel olarak Peştun milliyetçiliği ve Taliban arasındaki ilişkiler oldukça yoğun olmuştur. Afganistan’ınBüyük Peştunistan” ideali, Pakistan açısından ciddi bir tehdit oluşturabilir. Şimdiye kadar Pakistan, toprak bütünlüğünü ve bekasını korumak amacıyla, Peştun milliyetçiliğinin bastırılmasında İslam ümmetçiliğini bir araç olarak kullandı ama işe yaramadığını da gördü.

Son aylarda, Taliban güçleri ile Pakistan sınır birlikleri arasında, özellikle Durand Hattı boyunca şiddetli silahlı çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalar, sınır noktalarının geçici olarak kapatılmasına, sivil kayıplara ve göç dalgalarının oluşmasına yol açtı. Bu durum, Afganistan’daki etnik ve ideolojik gerginliklerin sınır ötesi bir stratejik çatışmaya dönüştürdüğünü ortaya koydu.

Bu bağlamda Çin ve Rusya’nın Afganistan ile pragmatik temasları önem kazanmaktadır.

Bu tablo, Peştun milliyetçiliği, Taliban yönetimi ve sınır çatışmalarının yalnızca Afganistan iç siyasetiyle sınırlı kalmadığını, bölgesel istikrar ve büyük güç rekabeti ile doğrudan bağlantılı olduğunu göstermektedir. Taliban yönetimi, etnik ve ideolojik dengeleri korumak, sınır güvenliğini sağlamak ve uluslararası pragmatizmi yönetmek zorundadır. Çin ve Rusya’nın pragmatik yaklaşımı, kısa vadede Taliban’ın diplomatik izolasyonunu azaltırken, uzun vadede Peştun milliyetçiliği ve sınır çatışmaları istikrarı tehdit etmeye devam edebilir.

Türkiye, bu denklemde kritik bir rol oynamaktadır. Afganistan ile kurduğu bağları insani yardım, diplomasi, eğitim ve kültür alanlarında güçlendiren Türkiye, Taliban’ın Peştun ağırlıklı yönetimi ve sınır çatışmalarına doğrudan müdahil olmadan “yumuşak güç” diplomasisini sürdürebilir. Ancak etnik baskı, milliyetçi politikalar ve sınır çatışmalarının artması halinde Türkiye’nin diplomatik dengeyi yeniden gözden geçirmesi gerekebilir. Çünkü bu durum hem insani krizleri derinleştirir hem de göç akışlarını etkileyerek bölgesel güvenlik ve Türkiye’nin diplomatik konumunu test eder.

Peştun milliyetçiliği, Taliban rejimi ve AfganistanPakistan sınır çatışmaları, Afganistan’ı yalnızca iç siyasette değil, bölgesel ve uluslararası dengelerde de kırılgan hâle getirmektedir. İstikrarın sürdürülebilirliği hem etnik dengeye hem de diplomatik hassasiyetlere bağlıdır. Her çatışma bir göç, her göç bir toplumsal baskı ve her siyasi hamle bir bölgesel stratejik risk olarak öne çıkmaktadır.

Afganistan Türklüğünün karşısında en tehlikeli iki faktör var!..

Bunlardan ilki Peştun eksenli etnik milliyetçilik, diğeri de dini fanatizm. Taliban içerisinde bulunan hem Türkiyeli Türkler hem de Afganistan’ın yerli Türk unsurların, Taliban’ın Peştun etnik liderliğine kaymasından rahatsızlık duyması her an patlayabilir.

Afganistan’daKuzey İttifakı” olarak bilinen Özbek/Tacik yapılanması ile Taliban içerisindeki Türk unsurların bir araya gelmesi, bugün olmazsa yarın mukadder. Belki Türk Devletleri Teşkilatının bu konuda söyleyeceği söz, uygulayacağı bir proje ve sahaya süreceği ‘Beyaz Hayaletler’i vardır.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

омюр челикдёнмез, Дикгазете

Seçilmiş Kaynakça

https://www.bbc.com/turkce/articles/c79nzjy0gdxo

https://www.gazeta.ru/politics/news/2025/09/08/26681138.shtml

https://www.alemarahenglish.af/advancements-in-kabul-ankara-relations/

https://www.afghanconsulate.org.tr/www.afghanconsulateistanbul.com.tr/word/

https://www.mfa.gov.tr/turkiye_afghanistan-bilateral-political-relations.en.mfa

https://www.habervakti.com/talibanin-turkleri-ve-taliban-ordusunda-turkiyeli-turkler

https://www.ariananews.af/afghanistan-and-turkey-relations-almost-normalized-acting-fm-muttaqi/

https://iz.ru/1915498/elena-sobkova/diplomatiia-taliba-rossiia-priznala-islamskii-emirat-afganistan

https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/turkey-calls-recognition-talibans-islamic-emirate

https://tr.euronews.com/2022/11/21/turkiyeye-en-cok-hangi-ulkelerden-kacak-gocmen-geliyor-grafik

https://ilkha.com/guncel/turkiye-afganistan-islam-emirliginin-ankara-buyukelcisini-resmen-tanidi-464303

https://timesca.com/recognition-of-the-islamic-emirate-of-afghanistan-between-law-diplomacy-and-pragmatism/

https://www.kureselakdeniz.com/haber-turkiyenin-perspektifinden-afganistanda-istihbarat-savaslari-26316.html

https://www.la-croix.com/international/russie-chine-qatar-quel-pays-entretiennent-des-relations-avec-l-afghanistan-des-talibans-20250704

https://www.dikgazete.com/yazi/nato-zirvesi-abd-taliban-ve-turkiyeyi-afganistanda-bekleyen-en-buyuk-tehlike-makale,3698.html-3698.html

https://www.dikgazete.com/yazi/ataturk-ingilizlerle-kibris-azerbaycan-misir-afganistan-ve-irak-ta-nasil-savasti-makale,3518.html-3518.html

https://www.avapress.com/en/note/333887/inconclusive-talks-in-turkey-a-test-of-islamabad-s-sincerity-_and-the-stability-islamic-emirate-s-diplomacy

https://avapress.com/en/news/336186/afghanistan-s-cultural-ambassador-in-turkey-meets-with-head-of-foreign-relations-the-turkish-directorate-religious-affairs

https://www.alemarahenglish.af/statement-of-the-spokesman-of-the-islamic-emirate-of-afghanistan-regarding-negotiations-with-the-islamic-republic-of-pakistan-in-turkiye/

Afganistan Haberleri

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?