USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Açmayın, dedeler… Pardon, atalar!

Açmayın, dedeler… Pardon, atalar!
12-09-2022

Atalar

Atalardan gelen

Atalarımızdan kalan korkularımız, travmalarımız…

Ortada bir top var!..

Kusurlarımız, eksikliklerimiz, hatalarımız, yaralarımız ve travmalarımızdan oluşuyor. 

Bu topu sahiplenmek istemiyoruz. 

Yönetime, eğitime, dine, topluma ve şimdilerde de atalarımıza atmak kişisel sorumluklardan kaçmak için harika bir bahane oldu. Sahiplenmeyelim yeter ki.

Atalar konusu Mark Wolly’nin kaleme aldığı “Seninle Başlamadı” kitabıyla yankı uyandırdı. “Atiye” dizisi ile ufak ufak gündeme taşındı, “Zeytin Ağacı” dizisiyle şimdilerde dillere pelesenk oldu…

Kimin bir kusuru, yetersizliği, korkusu veya travması var; artık sorumlusu belli: Atalar...

Onlardan aktarılanlar olmasa mükemmel hayatlar yaşacaktık; fakat yok mu o atalar...

Zaten kendinde kusur bulma özürlüsü bir toplumuz, şimdi de topu, ölmüş dedelerimize, ninelerimize atıyoruz. 

Bizim kültürümüzde ölünün arkasından konuşulmaz.

Kul hakkına riayet edilir. Fakat görülen o ki çok hoşumuza gitti bu topu atalara atma durumu. 

Konuyla ilgili çalışma yapan bilim dalı epigenetik. Son yıllarda giderek artan sayıda araştırma gösteriyor ki; bizi biz yapan bütün özelliklerimiz aslında sadece genlerimizle aktarılmıyor.

Epigenetik bilimine göre DNA’ların dışında da kalıtımsal rolü olan mekanizmalar var.

Nedir Epigenetik?

Epigenetik, biyolojide, DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmayan ama aynı zamanda ırsi olan gen ifadesi değişikliklerini inceleyen bilim dalıdır. Diğer bir deyişle, ırsi (kalıtımsal) olup genetik olmayan fenotipik varyasyonları incelemektedir.

Bu değişiklikler hücreyi ya da organizmayı doğrudan etkilemektedir ancak, DNA dizisinde hiçbir değişiklik gerçekleşmemektedir.

Epigenetik çalışmalarıyla ünlü Profesör Rachel Yehuda, travmatik deneyimlere maruz kalan savaş gazilerinin çocuklarında, diğer yetişkinlere kıyasla daha yüksek oranda travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve yüksek tansiyon sorunları gözlenmesini epigenetik kalıtımla ilişkilendiriyor.

Savaş sırasında stres altındaki ebeveynlerde değişen hormonal düzenin, çocuklarının yetişkinlik döneminde, benzer stres koşullarını hiçbir şekilde deneyimlememelerine rağmen, depresyon ve anksiyete olarak görülmesi epigenetik olarak kalıtılan düzensiz hormonal aktiviteler olduğunu gözledi. 

Yine farelerde yapılan bir çalışmaya göre; fiziksel olarak daha çok strese maruz bırakılan babaların yavrularının daha agresif olması savaş gazilerinde gözlenen bu durumu kanıtlar nitelikte.

“PubMed” veritabanına göre, bugüne kadar "epigenetik" ile ilgili yaklaşık 50 bin çalışma yayınlanmış ve bunlardan yaklaşık 20 bin tanesi 2013'ten bu yana yayınlanan çalışmalar. Bu çalışmaların büyük çoğunluğu klinik araştırmalar.

Kötü aktarımlar kadar sadece iyi aktarımlar da olsa gerek. 

Belki de insanlarda stres yaratmadan önce iyi olanlara odaklansak teşekkür edeceğiz atalarımıza. 

Her ne kadar doğru olsa da bazı sorunların ana nedenini verse de önce hatayı kendi bünyemizde aramak daha makul bir yol.

.

Nickola Berrygele, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?