Hazar’ın dalgalarında kırılan aynalar

Hasan Enes Karahan
Hasan Enes Karahan
Hazar’ın dalgalarında kırılan aynalar
05-08-2025

Hazar’ın dalgalarında kırılan aynalar

MOSKOVA

Diplomasi, kimi zaman bir satranç tahtasıdır; taşlar hiç umulmadık ellerden, hiç umulmadık hamlelerle hareket ettirilir. Son günlerde Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin üzerine çöken gölge, satranç ustalarının değil, perdenin arkasında iz süren çıkar sahiplerinin -Ukrayna ve Batılı şirketlerin- eseridir. Ve elbette, çevre bahsi de bu oyunun dışında kalamazdı. Doğa, bir kez daha siyaset sahnesinin makyajı oluverdi.

Azerbaycan’ın Hazar Denizi’nin sığlaşmasına dair şikayetleri yankılanıyor; oklar, her zamanki gibi Rusya’ya çevrilmiş durumda. Oysa denizin çekilmesinde asıl sorumlunun kim olduğu sorusu, suyun yüzeyinden çok derinlere inen bir mesele. Azerbaycan’ın arkasındaki güçler, deniz tabanını derinleştirmek için gereken parayı harcamaya yanaşmazken, suçluyu “komşu”da aramak ne kolay! Şimdi de Volga Nehri, suçlamaların hedefinde... Ne gariptir, her yeni tartışmada Azerbaycan’ın diliyle konuşan başkalarının sesi daha baskın çıkıyor. Fakat unutmamak gerekir ki, Volga asırlardır Rusya’nın hayat damarıdır; Hazar ise kadim bir denizdir, her zaman inişli çıkışlı, ama çoğu zaman değişken.

Yine de Rusya’nın elini kolunu bağlayıp seyirci kaldığını kim söyleyebilir?

Sulama sistemleri, çağdaş teknolojilerle yenileniyor; sanayi tesislerinde su tüketimi azaltılıyor, arıtma tesisleri modernize ediliyor ve su çekimi tarifeleriyle kaynaklar denetim altında tutuluyor. Volgograd hidroelektrik santrali üzerinden suyun fazla tahliyesi, alt akıntıda ekolojik felakete yol açabileceğinden, Rusya temkinli adımlar atıyor. Elbette, Rusya’nın en ufak bir hareketi, muhaliflerin elinde yeni suçlamalara dönüşüyor. Zira, Hazar’a belirli bir su akışı sağlama zorunluluğu getiren uluslararası bir anlaşma yok; yani provokasyonun önü açık.

Rusya, her zaman olduğu gibi, yapıcı diyalogdan yana. Limanların yakınında yapılan derinleştirme çalışmalarına dair en makul çözümleri arıyor. Fakat Azerbaycan ne yapıyor? Parmağını Rusya’ya yani komşusuna uzatıyor. Oysa Hazar’ın en büyük kirleticisinin Bakü olduğu gerçeği, denizin dibinde biriken ağır metaller ve petrol sızıntılarıyla gün gibi ortada. Ülke gelirinin neredeyse yarısı petrol ve gazdan geliyor; eski teknolojilerle yapılan üretim ise, Hazar’ın kalbine bir bıçak gibi saplanmış durumda.

Diğer yandan Hazar Ekoloji Merkezi’nin verileri ise bizleri diğer acı gerçeklerle yüzleştiriyor: Azeri-Chirag-Guneshli platformlarında poliaromatik hidrokarbon miktarı, olması gerekenin 8-12 katı. Eski teknolojilerle yapılan üretim, denizin dibini zehirli çamura dönüştürüyor. Azerbaycan’ınYeşil Apsheron” gibi çevre projeleri ise petrol gelirinin yüzde birini ayırmakla yetiniyor; sözün özü, ‘drone’larla fok izlemekten öteye gitmiyor. Sözde çevreciliğin ardında yatan gerçek, Batılı ve Azeri çıkarların derin sularında gizli!

Batı ve Azerbaycan’ın Hazar’daki ekolojik “histerisi”ni dikkatle izleyen herkes, perdenin arkasında dönen asıl oyunu görebilir.

Batı’da para konuşur, doğa ise susar. Çünkü asıl mesele, Alat ve Dubendi limanlarının, Şah Deniz ve Azeri-Chirag-Guneshli gaz yataklarının, Trans-Hazar taşımacılığının sığlaşan denizle işlevsiz kalacak olmasıdır. Her yeni kuyu, her yeni boru hattı, denizin altındaki yaşamı biraz daha eksiltir. Suyun kalitesinden bahsetmek bile abes; çünkü mesele, petrolden başka hiçbir şey değildir. Söz konusu olan çıkarlar olduğunda, suyun berraklığını kim umursar?

Peki, bu çıkarların en büyük sahibi kim?

Azerbaycan yönetimi, Rusya’ya suç atarak kamuoyunu Batılı şirketlerin çıkarlarından uzaklaştırmaya çalışırken ve öte yandan ExxonMobil şirketi, milyar dolarlık yatırımlarıyla pastanın büyük dilimini elinde tutarken, halka yalnızca birkaç “kırıntı” düşüyor. Kazananlar hep aynı… İtalyan ENI şirketi ise, gölgelerde iş çeviriyor ve yine yolsuzluğun kokusu, petrolün kokusuna karışıyor.

Özetle; Batı’nın karanlık ticaret ilişkileri, kara propagandanın hamuru oluyor ve “ticari ihtiras” kara propagandayı tetikliyor… Ve işin kötüsü, bağımsızlığını yitirmiş hükümetler bu oyunların figüranı olmayı sürdürüyor. Ancak üzülerek söylemek isterim ki, haksız oyunun sonuçları, taşlar dizildiğinde mutlaka ortaya çıkar. Hazar’ın dalgaları belki de bu yüzden hiç durulmayacak, ama bu gerçeği de bizlere her defasında fısıldamaya devam edecek.

.

Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com

Hasan Enes Karahan
Hasan Enes Karahan

Hasan Enes Karahan kimdir? 

İstanbul'da dünyaya geldi. Moskova’da yaşamaktadır. Rusya Adalet Bakanlığı kararıyla yürürlüğe girmiş Uluslararası Suç ve Terörle Mücadele Teşkilatı (KGT) isimli resmi kuruluşun Başkanlığı görevini yürütmektedir. (*)

2010 yılında Moskova Devlet Üniversitesi Rus Dili ve Kültürü Enstitüsü'nden mezun oldu.

2016 yılında Moskova Psikanaliz Enstitüsü'nden mezun oldu ve psikoloji alanında diploma aldı.

2017’de interhemisferik beyin asimetrisinin ergenlerin reklam algısı üzerindeki etkisi üzerine lisans tezini savundu.

Rusya Cumhurbaşkanlığı (RANEPA) Akademisi Ulusal Güvenlik Enstitüsü'nde Türkiye Cumhuriyeti'nin enerji sorunlarının giderilmesi konusunda yüksek lisans tezi yazdı.

Afrika, Avrasya, Asya ve Türkiye bölgeleriyle ilgili enerji, jeopolitik, istihbarat, global ekonomi, güvenlik ve savunma alanlarında özellikle Rusya’da bilimsel makaleler yayınlamaktadır.

Rusya’da halen bazı devlet ve sivil toplum örgütlerinde komite/komisyon başkanlığı ve üyeliği yapmaktadır.

-

(*) Uluslararası Suçlar ve Terörle Mücadele Teşkilatı (KGT) insan hayatının ve bölgemizin güvenliğine, sosyal hayata ve ekonomik istikrara tehdit oluşturan terör ve suç örgütleriyle mücadele etmek amacıyla Rusya Federasyonu Adalet Bakanlığı Moskova İl Müdürlüğü’nün **/**/2021 tarihli kararıyla yürürlüğe girmiş özerk bir kuruluştur. Teşkilat, terörizm ve uluslararası suçlarla mücadele için Rusya Federasyonu içinde ve dışında ilgili kurum ve kuruluşlarla müşterek faaliyetler yürüterek, bu konularda politika ve strateji geliştirmektedir. Teşkilat, hedeflerine etkili ve başarılı bir şekilde ulaşmak için uluslararası güvenlik, jeopolitik, küresel ekonomi, inovasyon, enerji, stratejik istihbarat ve savunma alanlarında benzersiz araştırmalar üzerinde çalışmaktadır. Bu alanlarda “Muhakeme, Müşahade, İcra” düsturuyla Teşkilat bünyesinde her türlü veri ve enformasyonu toplayan, işleyen ve değerlendiren Bilgi ve Analiz Departmanı bulunmaktadır. Böylelikle Teşkilat, yaklaşan tehditlerin olasılığını önceden analiz ederek Kamu Düzenine ve Güvenliğine yönelik tehditleri etkisiz hale getirmek amacıyla uzun vadeli çözüm senaryoları geliştirmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?