Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP’yi eleştirerek, "Bu millete Türkçe ezan dayatılıyordu, şimdi Kürtçe ezan dayatılıyor. 70 yıl önce Türkçe ibadet dayatılıyordu, şimdi Kürtçe ibadet dayatılıyor" dedi.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu için de şöyle dedi: "Sayın Kılıçdaroğlu, ben Kuran’la büyüdüm. Kuran’la yaşıyorum. Onu sen kendine söyle. Kendi şahsında Kuran’ın yerinin ne olduğu malum..."
Erdoğan'ın, "Kuran’la büyüdüm. Kuran’la yaşıyorum" demesi son olarak medyaya yansıyan "Şehit Savcı Kiraz'ın taziyesi için gittiği evde Kur’an-ı Kerim okuması"nı hatırlattı... İşte 1 Nisan'daki o anlar ve ardından da Siirt konuşması...
Hafta
sonu Batman ve Diyarbakır’a giderek,
bir dizi ziyaret ve açılışlarda
bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünkü ilk durağı Siirt oldu. Saat 12.30 civarında Cumhurbaşkanlığı’na ait uçak ile Siirt Havaalanı’na inen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a,
eşi Emine Erdoğan’ı, bakanlar, milletvekilleri ve milletvekili adayları ile Siirt
Valisi Mustafa Tutunmaz karşıladı. Buradan Valiliğe geçmesi beklenen Erdoğan, direk açılışların yapılacağı
Cumhuriyet Meydanı’na geçti. Vatandaşlar
tarafından büyük bir coşku ve heyecanla karşılanan Erdoğan,
açılış öncesinde halka hitap etti.
Siirt’in kendisine her
zaman kalbini ve gönlünü açtığını belirten Erdoğan, kendisini yalnız bırakmayan tüm Siirtlilere şükranlarını sunduğunu
ifade etti. Bir dönem milletvekilliği yaptığı Siirt’e her gelişinde
sadece hasret gidermediğini bunun yanı
sıra birçok eserin de açılışını yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, “Bugün yine böyle bir açılış nedeniyle buradayız. 162 trilyon lira
yatırım bedeli
olan 40 eser ve hizmetin açılışını yapıyoruz. Az önce
Milli Eğitim Bakanımız eğitim
ile ilgili olanları ifade etti. Toplam 33 trilyon yatırım bedeli olan bu eğitim kurumlarını bir kısmı ayrıca hayırseverlerinizin destekleri ile
inşa edildi. Bunların hepsini
tebrik ediyoruz.
Merkez Anadolu Lisesi, Kurtalan Baykan Lisesi, Şirvan
Endüstri Merkez Lisesi’nin de aralarında
bulunduğu 263 dersliği, 3 pansiyonu ve 27 lojmanı resmen hizmete açıyoruz.
Gençlik ve
Spor Bakanlığımız merkezde ve Kurtalan’da gençlik merkezleri, ilçe ve mahallerde çim
futbol sahaları inşa etti.
Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığımız sevgi evlerini kurdu. İçişleri Bakanlığımız köylerimizin
içme suyu, yol,
köprü ve parke çalışmaları gerçekleştirdi. Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız çeşitli projelere
destek sağladı.
Türkiye petrolleri anonim
ortaklığı idari binaları inşa etti.
Orman Su İşleri
Bakanlığı 4 ayrı taşkın koruma projesini tamamladı.
Özel sektörümüz toplam 60 milyon TL yatırımla bir alışveriş merkezi ve
otel inşa etti.
Tüm bu yatırımların Siirt’e ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların şehrimize kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum” dedi.
“ÖZGÜRLÜK NEYMİŞ BİR KEZ DAHA HATIRLAYALIM”
Siyasi hayatında Siirt’in ayrı bir yerinin ve anlamının olduğuna
dikkat çeken Erdoğan, “Siirt benim siyasi hayatımda iki defa
dönüm noktası oldu.
Birincisi 17
Aralık 1997 tarihinde burada okuduğum Milli Eğitim Bakanlığı’nın talim ve terbiye kurulunun onayından geçmiş tüm kitaplarında yer
alan Ziya Gökalp’a ait bir
şiir ile
başlayan ve cezaevinde sonuçlanan bir süreçtir. O şiiri hatırlıyor musunuz? Biliyor musunuz? Bu şiiri bir
daha okuyabilir miyiz?
Türkiye’nin nereden nereye geldiğini bu vesile ile bir kez daha hatırlayalım.
Özgürlük neymiş bir kez daha hatırlayalım. Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker… Bu yolda böyle yürüdük. Bu
yola böyle geldik. 1912
yılında yazılmış bu şiiri okuduğumuz için 1999’da Pınarhisar Cezaevi’nin yolunu tuttuk. Aradan aylar yıllar geçti. Devran
döndü partimizi kurduk. Ancak 42 bin
kişi ile bir kamuoyu araştırması yaptık. Bakalım ne diyor millet dedik. Millet, ‘partiyi kurun’ dedi. Nasıl
parti kurmamız gerektiğini de söyledi. Kurduk 16 ay
sonra da
iktidar olduk. 12 yıl iktidarda kaldık mı? Kaldık. Sonra tekrar bir kamuoyu araştırması yaptık. Bu defa da ‘cumhurbaşkanlığı’ dedi millet. 10 Ağustos’ta tekrar huzurunuza geldik. Bu defa
yüzde 52 ile cumhurbaşkanlığına gönderdiniz. Peki ikincisi neydi. Yine Siirt’te başlayan bir başka yolculuk. Yüzde 85,8 oyla bu kardeşinizi parlamentoya gönderdiniz. Siz ‘egemen güçlerin dediği değil, milletin dediği olur’ dediniz. Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Başbakanlık, cumhurbaşkanlığı bu yolları aştınız. Bu
bizim için bir hizmet yoluydu. Bu millete hizmetkar olmaktan daha güzel bir şey olamazdı. İpin ucunu 97 yılında kesmek istediler. 6 yıl sonra burada yeniden başladı. Şair ne diyordu, sakın kader deme, ne yapsalar boş…” diye konuştu.
“BEN KUR’AN İLE BÜYÜDÜM”
Konuşmasını CHP Lideri
Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Şimdi
ana muhalefet partisinin başındaki şahıs benimle ilgili dün Kayseri’de bir ifade kullanmış. Cevap vermeye değmez ama Siirt’ten Kayseri’ye kardeşlerim Cumhurbaşkanlarını
çok iyi tanırlar. Nerede neyi konuşacağını da bilmiyor. Cumhurbaşkanı diyor, ‘Evren
gibi Kuran’ın istismarını yapıyor’ diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, ben Kuran’la büyüdüm. Kuran’la yaşıyorum. Onu sen kendine söyle. Kendi şahsında Kuran’ın yerinin ne olduğu malum. Bey efendi nereden buraya geldi. Hani ben dedim ya
Diyanet İşleri
Başkanlığı Kürtçe Kuran meali yayınladı. Bundan rahatsız olmuş. Bu bir
istismar mı? Malum terörün beslediği siyasi parti ne diyor. Maalesef çok ilginç. Diyanet İşlerini kapatacağım diyor. Ya bunlar maalesef
cami duvarına pislemeye başladılar. İstismarsa istismarını yapıyorlar. Her türlü yol bunlarda var. Ve anamuhalefet diyor ki imam hatipleri kapatacağım. Dün Kayseri’de diyor ki hayır ben öyle demedim. Bütün kayıtlarda mevcut. Bir cumhurbaşkanı olarak bana yanlışları düzeltmek düşer. Bir defa o yetkiyi sen nereden alıyorsun. Milletin verdiği
yetki ile bu parlamentodan 12
yıllık zorunlu eğitim geçti.
İmam hatip ve meslek liselerinin önündeki engeller kaldırıldı. Barajlar ve haksızlıklar giderildi. Siz orta kısımları kapattınız. İmam hatiplerde okuyanların
sayısı 69 bine düştü. Şimdi bir milyona çıkınca rahatsız oldular. Hani özgürlüklerden yanaydınız niye rahatsız oluyorsunuz. Anne,
baba evladını nereye gönderirse bırak oraya göndersin. Terör
destekli siyasi parti benim inançlı Kürt kardeşlerimi istismar ediyor. İnançlı inançsız Kürt kardeşlerime sesleniyorum. 7 Haziran’da bu
oyunu bozun.
Taksim bizim Kabe’mizdir diyor. Bizim Kabe’miz bellidir. Bir zamanlar CHP’liler ne diyordu, ‘Kabe Arap’ın
olsun bize
Çankaya yeter diyordu. Şimdi bunlarda
aynı şekilde yine
Kabe Arap’ın olsun bize Taksim yeter diyor. Bunlara 7 Haziran’da bir ders gerekmiyor mu? Fakat bizim dersimiz sandıkta. Şimdi diyorlar ki Cumhurbaşkanı taraf. Evet tarafım ama milletin tarafındayım.
Millet neredeyse oradayım ve her partiye de eşit mesafedeyim. Ama gönlümde bir parti var. O ayrı bir konu. Bakın bu meydanda herhangi bir partinin pankartı yok. Bu meydanda sadece
Türk bayrağı dalgalanıyor. Ve her gittiğim yerde ne diyorum; tek millet, tek bayrak, tek
vatan ve tek devlet.
İşte bu bizi güçlü kılacaktır. Onun için milletin inancına, eğimine, kılığına ve kıyafetine tüm değerlerine
düşman bir anlayış bu millete yıllarca kan kusturdu. Daha sonra aynı zihniyeti takip edenler 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubatla hep aynı yoldan yürüdüler. Ama millet bu zihniyete dur dedi. Bu süreçte 3 Kasım 2002’de başladı.”
“KÜRTÇE EZANI DAYATIYORLAR”
Şimdi yeniden tek parti zihniyetinin türediğini ve bir tanesinin
halen devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadelerde bulundu:
“Bir de
her şeyi ile onu taklit eden
terör destekli malum parti var. Bu millete Türkçe ezan dayatılıyordu, şimdi Kürtçe ezan dayatılıyor. 70 yıl önce Türkçe ibadet dayatılıyordu, şimdi Kürtçe ibadet dayatılıyor. 70 yıl önce Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter deniliyordu. Değerli kardeşlerim zihniyet aynı. Bunlar aynı faşist kafanın farklı tezahürleri. İnanın aralarında zerre
kadar fark yok. Tek parti CHP’si bu milleti inancından, tarihinden, medeniyetinden koparıp,
kendi ideolojik saplantısına uygun
yeni bir toplum inşa etmeye çalışıyordu onun taklitçisi ise Kürt kardeşlerimi inancından medeniyetinden koparıp, kendi ideolojik saplantılarını dayatmak. Birçok imam, din görevlisi bölücü örgüt mensupları tarafından katledildi, saldırıya uğradı. Okulları, pansiyonları yaktılar. Bunların yandaşları İstanbul’da sırf sakal ve kıyafetinden dolayı insanlara saldırdı. İşyerlerini, araçlarını taşladı. Kendilerinin kimsenin inancına
kesinlikle saygı diye bir
derdi yoktur. Geçenlerde bir muhtarımızı öldürdüler. Değerli kardeşlerim buyurun, şu unda her şey
tespit edilmiş vaziyette. Yardım yataklık
yapanlar belli. İş takip ediliyor. Hani sen Kürt’tün? Niye bir Kürt
muhtar kardeşimizi öldürüyorsun. Soruyorum sevgili kardeşlerim hep birlikte bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağı ve hep birlikte Türkiye olacağız. Bizim için Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla ve Boşnak’ıyla bir ayrılık
söz konusu değil. Bizim için
önemli olan yaradılanı yaratandan ötürü sevmek. Kardeşlerim
bakınız Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan rahatsızlıkları ortada. Ki bu diyanet işleri başkanlığı son 12 yıldır çok etkin çalışmaların içerisinde. Bu ülkede 2002 yılında Kürtçe vaaz veremezdin, hutbe okuyamazdın ama şimdi Kürtçe vaaz da verilebiliyor, hutbe de okunabiliyor. Bakınız nereden nereye geldik. Bu atılan adımlar özgürlük adına atıldı. İşte Kürtçe Kuran meali, hadis
kitabı mevlit kitabı ve elif ba. Bunlar atılan o güçlü adımlar. Bunları hayal
bile etmek mümkün değildi. Bütün bunlarla beraber şu
mübarek günlerde TRT kürdi kanalından mevcut durumda Kürtçe mevlit okunabiliyor. Artık Diyanet İşleri Başkanlığı’mız cami cemaatini
kontrol altında tutmak için değil, onlara hizmet etmek için çalışıyor. Bunu da
en iyi tarihleri boyunca İslam’a sadakatle sarılmış olan bölgedeki kardeşlerim bilir. Kürt kardeşlerimin İslam’a hizmetleri ibadetlerine olan bağlılıkları ile sınırlı değil. Siz Selahattin-i Eyyubi’nin torunlarısınız. Onun o birleştirici ruhu neyse sizde de o var. Şu karşıda bir pankart var. 3 dilli kardeş şehir. Ne demek bu Türk’ü, Kürt’ü ve Arap’ı ile Siirt birdir.”
Siirt’in
İslami ilimlerin yaşatılması ve
geliştirilmesi noktasında gerçekten çok büyük bir hassasiyet örneği olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siirt’te ve bölgedeki her şehrimizde kanaat önderlerimiz, alimlerimiz var. Bunlar yıllarca bu faaliyetleri bütün gayretleri ile sürdürdüler. Bu meselelerden bin tanesine Diyanet İşleri Başkanlığımız kadro vererek kendi bünyesine kattı. Bakınız yıllarca medreselere
karşı mesafeli duran bir yönetim anlayışından bu alimlerin devletin kadrosuna alındığı bir yaklaşıma gelindi” diye konuştu.
“BÖLGE HALKI BÜYÜK BİR SIKINTI İLE KARŞI KARŞIYA”
Bölge halkının büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya olduğuna da dikkat çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Taşradaki eğitim ve ilim irfan yuvaları bölücü örgütün mensupları tarafından kapatılmaya çalışıyor. Bölücü örgüt adına bunu
hayata geçirenler var. Bugün Türkiye’de Boko Haram ve
DEAŞ gibi
örgütler varlık göstermiyorsa bunda
en önemli pay Diyanet İşleri Başkanlığı’nındır. Ülkemizde mezhep
çatışması gibi oyunlar tutmuyorsa Diyanet İşleri Başkanlığı’nın büyük
rolü var. Kardeşlerim şimdi soruyorum Siirt yeni
Türkiye’ye hazır mı?
Yeni Anayasaya hazır mı?
Başkanlık sistemine hazır mı? Öyleyse hep beraber çalışmak gerekiyor.
Allah birliğimizi ve beraberliğimiz daim kılsın.”
Erdoğan, konuşmanın
ardından 40 eser ve tesisin açılış kurdelesini kesti. Daha sonra Valiliğe hareket eden
Erdoğan çifti, vatandaşların birlikte fotoğraf çektirme talebini de geri çevirmedi.