
Bartın
Tarihi 17. yüzyıla dayanan, tarihi ve turistik ilçe Amasra merkez ile köylerinde devam eden ağaç oymacılığının son temsilcilerinden Vatandaşlar, tarihi Çekiciler Çarşısı'nda ıhlamur, şimşir, dişbudak, ceviz, kızılcık ve kiraz ağaçlarına torna tezgahında şekil veriyor.
İlkokul yıllarında babasının yanında öğrendiği mesleği 10 metrekarelik dükkanına kurduğu tezgahında sürdüren Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı belgesine sahip Vatandaşlar, 55 yıldır yazılı levha, isimlik, anahtarlık, resimlik, çerez-salata tabakları, bardak çeşitleri, hayvan figürleri gibi hediyelik eşyaları ilçeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlere satıyor.
Yaz kış demeden erken saatlerde atölyesini açıp güne başlayan Vatandaşlar, ağaç kokusu ve saçlarını saran ağaç tozu içerisinde ilerleyen yaşına rağmen kaybolmaya yüz tutan mesleğini yaşatmaya çalışıyor.
Vatandaşlar, AA muhabirine, çocukluk yıllarında babasının ısrarıyla atölyeye gittiğini, yaptığı bazı ürünlerin satılmasıyla kendine güven ve cesaret geldiğini anlattı.
Babasının, zanaatı öğrendikten sonra ürünlerinden elde edilen geliri bankaya yatırdığını ve bir süre sonra kendisine dükkan aldığını aktaran Vatandaşlar, "Babam bana mesleği sevdirdi. Babam yapıp sattığım ürünün parasını alıp cebine koysaydı, belki sevemezdik. 4-5 kez maden işçisi olarak işe girme imkanım oldu ama girmedim." dedi.
Vatandaşlar, mesleği sayesinde okuttuğu 2 çocuğundan birinin bilişim mühendisi, diğerinin de İngilizce öğretmeni olduğunu, kendisine ve çocuklarına ev aldığını söyledi.
Gençliğinde tarihi Çekiciler Çarşısı'nda 40-50 ustanın bulunduğuna dikkati çeken Vatandaşlar, "Şu anda neredeyse tamamı dışarıdan gelen ürünler doldu. Eski özelliğini kaybetti. Üzülüyorum, çırak gelmiyor, yetişmiyor. Sanat kaybolmasın, bizimle mezara gitmesin." diye konuştu.
"Ağacın dilinden de anlamak lazım"
Vatandaşlar, çocuklarını çırak olarak vermeye gelen ebeveynlerin "Çocuğuma ne kadar ücret vereceksin?" sorusunu sormasına üzüldüğünü dile getirerek, eskiden olduğu gibi anne babaların çocuklarının meslek ve zanaat öğrenmesi için yeteri çabayı göstermediğini söyledi.
Zaman zaman ürünlerin el yapımı olduğunu ve kendisinin yaptığını gelen turistlere inandırmakta güçlük çektiğini belirten Vatandaşlar, "Tornaya ağaç bağlıyorum ancak öyle ikna edebiliyorum. İnsanlar o kadar hipnoz olmuş ki, Çin malı, Uzak Doğu malı sanıyor. Meslek o derece kayboluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Üretip eve gittiğinde başını yastığa rahatça koyduğunu, boş geçirdiği gün ise hayıflandığını aktaran Vatandaşlar, şöyle devam etti:
"Bu sanat bana huzur veriyor, ağacın kokusu, tozu beni hipnoz etmiş. Ben bunu yapmazsam rahat edemiyorum. Bugün ülkemizde de dünyada da psikolojik sıkıntılar var. İnsanlar ruhen, maddi manevi daralmış vaziyette. Bir insan eline çakı alsın, bir ağaç parçası alsın, ağaca yön versin. Ama bir sandala ama bir kuşa benzetmeye çalışsın, inanır mısın rahatlar. Ruhen o darlığı üzerinden gider. İnsan bir çakıyla bir dal parçası alsın, şekil versin, onun için terapi olur."
Ağaçlarla iletişim ve içsel bağ kurduğunu vurgulayan Vatandaşlar, "Ağaç bana emreder. Elime bir ağaç aldığımda 'Benden vazo yapacaksın' der, bana kendini anlatır. Ağaçla konuşmak, iletişime geçmek çok ayrı bir şey. Ağaçla anlaşamazsan randımanlı iş çıkmaz. O bana der ki, 'Benden çok güzel hayvan figürü olur, leylek olur, geyik olur veya bardak olur', kendisini bana anlatır. Ağacın dilinden de anlamak lazım." ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com