
Ankara
Uluslararası Adalet Divanının (UAD), İsrail'in Birleşmiş Milletler kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarının hukuki sonuçlarını değerlendiren danışma görüşü duruşmalarının dördüncü gününde Norveç adına söz alan Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Motzfeldt Kravik, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukanın hem vicdansızca hem de yasa dışı olduğunu belirtti.
İsrail'in BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansını (UNRWA) yasaklamasına ilişkin duruşmalar, Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Barış Sarayı'nda 5 günde tamamlanacak.
Duruşmaların dördüncü gününün ilk oturumu, Maldivler, Meksika, Namibya ve Norveç'in sunumlarıyla başladı.
Lahey'de devam eden duruşmalarda 39 devlet ve 4 uluslararası kuruluş, İsrail'in BM kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarına ilişkin kanaatlerini sunacak.
"Filistin'in insani yardıma erişimi vazgeçilmez bir haktır"
Maldivler adına ilk sözü alan Adalet Bakanı Ahmed Usham, Maldivler'in her zaman Filistin halkının yanında olduğunu ve bu duruşunun sarsılmadığını belirterek, "Filistin halkının insani yardıma engelsiz erişim hakkı vazgeçilmez bir haktır." dedi.
Bakan Usham, Maldivler'in UNRWA ve çalışmalarını desteklediğini ifade etti.
Avukat Amy Sander, askeri ve insani dengenin kurulmasının önemine dikkat çekerek, "Maldivler, İsrail'in işgalci güç algısına bağlı kalacağı yönündeki iddiasını kabul etmiyor. Bu durum uygulanamaz bir standarttır." diye konuştu.
Maldivler adına son sözü alan Naomi Hart ise İsrail'in yerine getirmesi gereken yasal yükümlülüklere işaret ederek, İsrail'in UNRWA faaliyetlerini tanımakla da yükümlü olduğunu kaydetti.
İsrail'in insani yardımların erişimine izin vermesi gerektiğinin altını çizen Hart, "İsrail yerine getirmesi gereken şartları yerine getirmedi." ifadesini kullandı.
"Gazzelilerin 'insanlıktan çıkarılması' normalleştirilmemeli"
Meksika adına ilk sözü alan Lahey Büyükelçisi Carmen Moreno Toscano, Mahkeme'nin İsrail'in yasal yükümlülüklerini hatırlatmak adına yasal rehberlik yaptığını vurgulayarak, ülkesinin uluslararası hukuk ve uluslararası insani hukukun korunmasına destek verdiğini söyledi.
Meksika'nın Lahey Büyükelçiliği Adalet Müşaviri Patricia Perez Galeana da Meksika'nın Gazze'deki ateşkesin sona erdirilmesinden derin endişe duyduğunu ifade ederek, "2 Mart'tan bu yana İsrail, 2 milyondan fazla kişiyi etkileyen gıda, yakıt, tıbbi malzeme gibi yardımların erişimini engelledi. Yüz binlerce kişinin temiz suya erişimi yok. Batı Şeria'da binlerce kişi yerinden edildi." dedi.
Filistin'deki durumun her geçen gün daha ciddi bir hal aldığını aktaran Perez Galeana, uluslararası toplum tarafından yapılan çağrıların Filistin'deki durumu değiştirmediğine işaret etti.
Meksika adına son sözü alan Meksika Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müsteşarı Pablo Arrocha Olabuenaga, İsrail'in yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Dünya Gıda Programı, Gazze'deki insanların yüzde 70'inin 10 Mart'tan bu yana felaket denebilecek seviyede açlık yaşadığını açıkladı. Sivillerin bir savaş yöntemi olarak aç bırakılması uluslararası örf ve adet hukukunca yasaklanmıştır. Açlık açlıktır ve bunu haklı gösterebilecek hiçbir şey yoktur."
Bugün bütün dünyanın tanık olduğu insani felaketin kasıtlı bir tercihin sonucu olduğunu belirten Arrocha Olabuenaga, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu yalnızca BM ve uluslararası hukukun değil, aynı zamanda insanlığın korunması için önemli bir an. Dünya, Gazzelilerin 'insanlıktan çıkarılmasını' normalleştirmemeli, normalleştiremez. Hiçbir çatışma insan onurunu zedeleyecek düzeyde yapılamaz."
-"Filistin halkı bağımsız olarak gelişme hakkına sahiptir"
Namibya adına sözü ilk alan Namibya'nın Belçika, Hollanda ve Avrupa Birliği (AB) Nezdindeki Büyükelçisi Dr. Mekondjo Kaapanda Girnus, Filistin'de yaşanan insani felaketin uluslararası kurumların korunmasının önemini gösterdiğini kaydetti.
İngiltere'nin başkenti Londra'daki Queen Mary Üniversitesinden Profesör Phoebe Okowa, bugünlerde UAD'de devam eden görüş sunumlarının odaklandığı noktaların Güney Afrika tarafından yürütülenden farklı olduğuna değinerek, "Farklı konu ve katılımcılar var. Bu sunumlarda mahkemenin soykırım konusuna ilişkin bir görüş sunması beklenmiyor." diye konuştu.
İsrail'in BM ile uyumlu hareket etmesi gerektiğine dikkati çeken Okowa, Filistin meselesinin BM ve mahkemenin gündeminde bekleyen en uzun sorun olduğunu sözlerine ekledi.
Namibya için son sözü alan Adalet Bakanlığı İcra Direktörü Gladice Pickering ise İsrail'in sistematik olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek, "Filistin halkı bağımsız olarak gelişme hakkına sahiptir. İsrail'in uluslararası aktörleri engelleyecek yasal bir dayanağı bulunmamaktır. Filistin halkı kimin yardımını, ne şekilde isteyeceğine karar veren olmalıdır." ifadelerini kullandı.
İsrail'in uluslararası hukuk gereği Filistin'e insani yardımların ulaştırılmasına izin vermesi gerektiğinin altını çizen Pickering, "Mevcut durum, uluslararası insani hukuk ve BM Şartı'na aykırı olarak yardım ve temel hizmetlere erişimi engellenen bir halkın kaçınılmaz felaket sonucudur." değerlendirmesinde bulundu.
"(İsrail'in ablukası) Bu hem vicdansızca hem de yasa dışıdır"
Norveç adına ilk sözü alan Dışişleri Bakanlığı Özel Temsilcisi Büyükelçi Rolf Einar Fife, İsrail'in işgalci güç olarak Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine vurgu yaptı.
Fife, işgal altındaki Filistin topraklarında geçerli olan bağlam ve yasal çerçevenin BM'ye özel ve uzun süredir devam eden bir sorumluluk yüklediğini dile getirerek, İsrail'in BM kuruluşlarının varlığına ve faaliyetlerine saygı gösterme yükümlülüğü olduğunu vurguladı.
İşgal altındaki Filistin topraklarında sivil nüfusa gerekli yardım, destek ve temel hizmetleri sağlanmasında BM'nin önemine dikkati çeken Fide, UNRWA'nın Filistinliler için hayati bir role sahip olduğunu ifade etti.
Norveç Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Kristian Jervell, "İsrail, işgalci güç olarak işgal altındaki Filistin topraklarında, Filistin halkının bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkı dahil kendi kaderini tayin hakkını engellememe yükümlülüğüne sahiptir." dedi.
Jervell, insani yardımların engellenmesinin Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanmasını önemli ölçüde engellediğine işaret ederek, "BM ve yan kuruluşları tarafından Filistin halkına kalkınma yardımı ve insani yardım sağlanmasını engelleyen eylem ve tedbirler, İsrail'in BM’ye karşı ayrı yükümlülüklerinin ihlali niteliğindedir." görüşünü paylaştı.
Kristian Jervell, İsrail'in Filistin Devleti'nin uluslararası aktörlerle dış ilişkiler kurma hakkına saygı göstermesi gerektiğinin altını çizdi.
Norveç Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Motzfeldt Kravik, işgal altındaki Filistin topraklarında insani durumun giderek bir "kabusa" dönüştüğü dönemde bir araya geldiklerini söyledi.
Kravik, "Gazze'de 60 gündür insani yardım ve ticari malzemelere yönelik bir abluka uygulanıyor. İsrail, bu tedbirleri kaldırması ve yardımları kolaylaştırması yönünde defalarca yapılan çağrılara rağmen bu tedbirleri hafifletmek yerine daha da sıkılaştırdı. Bu hem vicdansızca hem de yasa dışıdır." diye konuştu.
İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında oluşturduğu insani felaket bağlamında, yardımların sağlanmasını kolaylaştırmak için diğer devletlerle işbirliği yapmakla yükümlü olduğunu aktaran Kravik, bunun da ancak Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması, kara geçiş noktalarının sayısının ve kapasitesinin önemli ölçüde artırılıp açık tutulmasıyla mümkün olduğunu bildirdi.
Kravik, İsrail'in, Gazze'de acil ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımın gecikmeksizin ve engelsiz bir şekilde sağlanması için gerekli ve etkili tüm tedbirleri almakla yükümlü olduğunu anımsattı.
İsrail'in BM kuruluşlarına yönelik kısıtlamaları UAD'de
İsrail Meclisinin 28 Ekim 2024'te UNRWA'nın faaliyetlerini kısıtlayan yasaları kabul etmesi ve 31 Ocak 2025'te Doğu Kudüs'teki UNRWA operasyonlarını sonlandırmasına ilişkin UAD danışma görüşü duruşmalarında, 39 ülkenin yanı sıra Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği ve BM sunum yapacak.
Duruşmaların tamamı 2 Mayıs'ta sona erecek. Danışma görüşüne ilişkin yazılı beyanda bulunan İsrail, sözlü duruşmalarda yer almayacak.
Süreç, sözlü sunumların ardından Divan yargıçlarının danışma görüşünü hazırlamak için müzakereye başlamasıyla devam edecek.
UAD, danışma görüşlerini genellikle 4 veya 6 aylık sürede açıklıyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com