?>

Türkiye-İran-İsrail-Hürmüz Boğazı & Turkey-Iran-Israel-Strait of Hormuz (Jeopolitik, Jeostratejik, Öngörüler, İki dilde yazılmıştır

Emrah Bekçi

19 saat önce

Türkiye-İran-İsrail-Hürmüz Boğazı & Turkey-Iran-Israel-Strait of Hormuz

(Jeopolitik, Jeostratejik, Öngörüler, İki dilde yazılmıştır)

Son günlerde yaşadığımız coğrafyada yaşanan İran-İsrail savaşı ve tüm bunların başta ülkemiz olmak üzere ileriki zaman diliminde nelere sebep olacağı, bu etkiler sonucu çıkacak sonuçların ülkemiz başta olmak üzere bölgeyi nasıl etkileyeceği konusunda kısa bir analiz ve öngörü sunmak isterim. Bu bağlamda tüm dünyayı yakinen endişeye sevk eden Hürmüz Boğazıyla başlamak gerekir.

Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi ile Umman Körfezi’ni birbirine bağlayan ve dünya enerji güvenliği açısından en kritik su yollarından biri olan bir deniz geçididir. Gelecekteki stratejik önemi, enerji arzı, jeopolitik rekabet ve askeri denetim bağlamında daha da artacaktır. İşte bu bağlamda Hürmüz Boğazı’nın gelecekteki stratejik önemi ve dünya ülkeleri için taşıdığı anlam çok büyüktür.

Hürmüz Boğazı, dünya petrol ticaretinin yaklaşık yüzde 20’sinin geçtiği bir geçittir. Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi petrol ve doğalgaz zengini ülkelerin ürünleri bu boğaz üzerinden dünya pazarlarına taşınmaktadır.

Günlük ortalama 18-20 milyon varil petrol bu boğazdan geçer. Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının yüzde 90’ı yine bu hat üzerindedir.

Küresel enerji geçişine rağmen, fosil yakıtların etkisi uzun yıllar süreceğinden Hürmüz Boğazı'nın önemi azalmayacak, tam tersine enerji tedarik krizlerinde daha da öne çıkacaktır.

Alternatif rotaların güvenliği sağlanana dek bu geçit, “boğazdaki kilit” olmaya devam edecektir.

Boğaz, İran’ın doğrudan kıyısında bulunması nedeniyle İran’ın askeri etkisi altındadır. ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Batılı ülkeler, bu bölgedeki deniz ticaretini korumak için donanma üsleri ve savaş gemileri bulundurur.

İran’ın nükleer faaliyetleri ve bölgesel yayılmacı politikaları (Şii Hilali), boğazı bir baskı aracı olarak kullanmasına neden olabilir. İsrail-İran gerilimi-savaşı, boğazda dolaylı çatışmaları tetikleyebilir. ABD ve Batı, enerji koridorunu açık tutmak için bölgeye sürekli müdahale etmek zorunda kalabilir.

Boğazın kapanması durumunda:

Petrol fiyatları anında fırlayabilir (tarihte örnekleri var). Ticaret rotaları değişmek zorunda kalır, bu da navlun ve ürün maliyetlerini artırır. Küresel ekonomik dalgalanmalara neden olur.

Çin, “Bir Kuşak Bir Yol” projesi kapsamında Basra Körfezi ülkeleriyle boru hatları ve kara rotaları üzerinde çalışmaktadır. Suudi Arabistan ve BAE, Hürmüz’e alternatif liman ve boru hatları geliştirmeye çalışıyor.

ABD, Deniz gücünü koruyarak enerji akışını sağlama misyonunu sürdürür. Çin, İran ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerini geliştirerek ekonomik nüfuzunu artırmayı hedefler. Rusya, İran üzerinden sıcak denizlere inme stratejisini sürdürürken boğazdaki krizleri Batı’ya karşı bir baskı unsuru olarak kullanmak isteyebilir. AB, Enerji bağımlılığı nedeniyle boğazdaki istikrarsızlığa karşı hassastır ve diplomatik çözümleri önceler.

Hürmüz Boğazı, gelecekte de enerji arz güvenliği, jeopolitik rekabet, askeri caydırıcılık ve ticaret güvenliği açısından merkezi konumda olmaya devam edecektir. Boğazın güvenliği, sadece bölge ülkeleri için değil, tüm dünya ekonomisi ve enerji piyasaları için yaşamsaldır. Bu nedenle Uluslararası hukuka bağlı deniz güvenliği girişimleri artacaktır. Yeni enerji yolları ve teknolojik çözümler (örneğin boru hatları, LNG gemileri, enerji depolama) bölgenin stratejik önemini kısmen azaltma çabasında olacaktır. Ancak kriz zamanlarında Hürmüz Boğazı hâlâ “dünya nabzının attığı boğaz” olarak belirleyici rolünü sürdürecektir.

Güncel İran-İsrail savaşı Hürmüz Boğazı’nın durumu ve İran'da rejim değişikliği olasılığı; küresel enerji dengeleri, bölgesel jeopolitik yapı ve büyük güçlerin stratejik pozisyonları açısından ciddi sonuçlar doğurabilecek boyuttadır. Bu konu hem jeopolitik hem jeostratejik açıdan çok önemlidir.

İran, çatışmaların derinleşmesi hâlinde Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidini açıkça dile getirmiştir. Bu, geçmişte de uyguladığı bir taktik olarak bilinir. Boğazda İran Devrim Muhafızları devriye geziyor ve birçok kez Batı savaş gemileriyle karşı karşıya geldi. İsrail’in saldırılarının İran’ın liman kentlerine ulaşması durumunda, İran’ın karşılık olarak enerji ticaretini hedef alması muhtemeldir.

Hürmüz Boğazı’nın geçici bile olsa kapanması, petrol fiyatlarını 150-200 $/varil seviyelerine çıkarabilir. Bu durumdan başta AB, Çin, Hindistan ve Japonya olumsuz etkilenir. Körfez ülkeleri (Suudi Arabistan, BAE) enerji ihracatları için alternatif rotalar arayışına girmiştir, ancak henüz tam bağımsızlaşma sağlanamamıştır.

Enerji fiyatlarındaki artış, küresel enflasyonu tetikler. Tanker sigortaları pahalılaşır, bazı nakliyeciler boğazdan geçmeyi reddeder. İran'ın gemilere saldırı ihtimali ticaret yollarını riskli hâle getirir vs.

2022’den itibaren başlayan “Jin, Jiyan, Azadi” protestoları, mollalar rejiminin meşruiyetini ciddi anlamda zedeledi. İsrail’le savaşın derinleşmesi ve Batı yaptırımlarının artması, iç isyanı körükleyebilir. Rejim değişikliği durumunda, boğazdaki kontrolün İran ordusundan alınıp uluslararası denetime verilmesi tartışmaya açılabilir.

Bu konuda, Vali Nasr (Ortadoğu Uzmanı, Johns Hopkins Üniversitesi): "İran'da rejim değişikliği, Hürmüz Boğazı üzerindeki denetimi kısa vadede kaotik hâle getirebilir; ancak uzun vadede Batı için daha istikrarlı bir enerji akışı sağlayabilir."

Thomas Friedman (New York Times): "İran rejimi boğazı bir silah gibi kullanıyor. Rejim değişirse, bölge ülkeleriyle daha rasyonel ticaret ilişkileri kurularak boğazın uluslararasılaşması mümkün olur."

Mehdi Khalaji (Washington Institute): "Rejimin devrilmesi durumunda Devrim Muhafızları parçalanabilir ve bu da boğazda güvenlik boşluğu doğurur. Bu boşluğu doldurmak için Batı'nın askerî müdahalesi gündeme gelebilir."

İran’ın istikrarsızlaşması, Çin ve Rusya'nın enerji güvenliğini de tehdit eder. ABD ve AB, boğazı açık tutmak için daha fazla askeri varlık gösterebilir. Türkiye gibi bölge ülkeleri bu süreçte hem enerji tedarikini hem ticaret yollarını yeniden yapılandırmak zorunda kalabilir.

Hürmüz Boğazı, sadece enerji geçidi değil, aynı zamanda Batı Asya’nın kontrol kapısıdır.

Eğer İran rejimi giderse, boğazın kontrolü çok taraflı deniz güvenliği protokolüyle NATO benzeri yapılar eliyle yürütülebilir. Çin’in Kuşak-Yol projesi için Hürmüz’deki istikrar hayati önem taşır. İran-İsrail savaşı, Hürmüz Boğazı’nı her zamankinden daha sıcak ve kırılgan bir merkez haline getirmiştir. Rejim değişikliği olasılığı, enerji ve deniz ticaret yollarının uluslararası denetim altına alınmasını gündeme getirebilir.

Boğazın güvenliği, artık sadece Körfez ülkelerinin değil, dünya düzeninin stratejik önceliğidir.

Tüm bu gelişmeler doğrultusunda Türkiye’nin kriz karşısındaki pozisyonu ne olmalıdır?

Türkiye, İran ile doğrudan kara sınırına sahip tek NATO ülkesidir ve aynı zamanda İsrail ile ekonomik ve teknolojik iş birlikleri olan bir ülkedir. Bu nedenle Türkiye, hem Doğu-Batı blokları arasında hem de İran-Arap dünyası arasında bir denge noktasıdır.

Tarafsızlık politikasıyla arabuluculuk fırsatlarını elinde tutmak zorundadır. Ne İran’ı karşısına alarak doğrudan cepheye girmesi, ne de İsrail’le köprüleri tamamen atması olumsuz sonuçlar doğurur.

Bölgedeki kaosu kendi lehine çevirebilmek için çok taraflı diplomasi yürütmeli. Türkiye, enerji ihtiyacının büyük bölümünü İran, Azerbaycan, Rusya gibi ülkelerden doğalgaz ve petrol ile karşılıyor. Hürmüz Boğazı'ndaki istikrarsızlık, Türkiye’nin enerji tedarikini dolaylı olarak tehdit eder.

Ancak Türkiye, TANAP, Türk-Akım, Bakü-Ceyhan gibi alternatif boru hatlarıyla bu tür krizlere karşı kısmen dayanıklı hale gelmiştir. Bu süreçte Türkiye'nin enerji stratejileri İran hattındaki kesintilere karşı Azerbaycan ve Rusya üzerinden takviye planları devreye alınabilir.

Doğu Akdeniz doğalgazı, Türkiye için yeniden önem kazanabilir. Hürmüz’deki kriz derinleşirse, Türkiye’nin Ceyhan Limanı alternatif bir enerji terminali olarak öne çıkabilir.

Türkiye, bu kriz ortamında "arabulucu güç" rolüyle bölgede en önemli aktör olacaktır. İran ile tarihsel, kültürel ve mezhebi bağlara sahiptir; bu İran’la özel bir kanal kurma imkânı sunar. İsrail ile 2022’den sonra normalleşme adımları atılmış, büyükelçilikler yeniden açılmıştır. Türkiye bu pozisyonuyla İsrail ve İran arasında dolaylı mesaj trafiğine uygun bir platformdur.

BM, İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı), Şangay İşbirliği Örgütü gibi platformlarda "çatışma çözümü" ve "barış diplomasisi" rolü oynayabilir. Katar ve Umman gibi arabulucu ülkelerle koordinasyon içinde çalışabilir. Türkiye'nin geçmişte yaptığı Azerbaycan-Ermenistan arabuluculuğu, model olarak kullanılabilir.

İran’daki rejim çökmesi veya iç savaş çıkması, Türkiye-İran sınırında büyük göç dalgalarına, PKK/PJAK unsurlarının hareketliliğine ve sınırda güvenlik risklerine yol açar. Bundan dolayı Türkiye, bu ihtimale karşı sınır güvenliğini artırmak, göç dalgalarını sınırlamak için erken önlem almalıdır.

Türkiye, İsrail-İran geriliminin Suriye cephesine sıçraması durumunda askeri pozisyonunu yeniden düzenlemek zorunda kalabilir. İran ile yıllık 10 milyar dolara yakın bir ticaret hacmi vardır. İsrail ile savunma sanayii, tarım teknolojileri ve enerji sektörlerinde potansiyel iş birlikleri söz konusudur. Hürmüz Boğazı krizinden doğacak küresel enflasyon artışı, Türkiye’nin dış ticaret ve cari açık dengelerini olumsuz etkileyebilir.

Türkiye bir NATO üyesi olarak, boğazın kapanması durumunda NATO’nun Akdeniz ve Basra Körfezi’ndeki deniz gücü koordinasyonlarına katılmak zorunda kalabilir. ABD-İsrail ekseni ile Çin-Rusya-İran ekseni arasında dikkatli bir denge politikası yürütmek zorundadır. Özellikle Çin’in Kuşak-Yol Projesi ve İran üzerinden geçen lojistik hatları, Türkiye’nin Asya yönelimli politikalarında revizyona neden olabilir.

Makalemin yayınlandığı tarihten itibaren ileriye doğru öngörü ve ülkem için dikkat çekmek istediğim tavsiyelerim ileriki zaman diliminde yaşanacaktır. Bölge uzun vadede kaos, şiddet, bilinmezliklerle doludur. Kısa vadede ise İran, dünya sistemine entegre için kalibre edilecektir…

.

Emrah Bekçi, dikGAZETE.com

-Yazar-

EN

Turkey-Iran-Israel-Strait of Hormuz

In light of the recent Iran-Israel war unfolding in our region, I would like to present a brief analysis and projection regarding its potential implications—particularly for Turkey and the broader region in the coming period. At the heart of this evolving crisis lies the Strait of Hormuz, a chokepoint of strategic concern for the entire world.

The Strait of Hormuz is a vital maritime passage connecting the Persian Gulf with the Gulf of Oman, making it one of the most critical waterways in the world in terms of global energy security. Its strategic importance will only grow in the future due to its role in energy supply, geopolitical competition, and military oversight.

Roughly 20% of the world's traded oil passes through this narrow waterway. Oil and natural gas from major producers such as Saudi Arabia, Iran, Iraq, Kuwait, the UAE, and Qatar are shipped to global markets through this strait. An average of 18–20 million barrels of oil per day transit this route, and approximately 90% of Qatar’s liquefied natural gas (LNG) exports also rely on this corridor.

Despite the global energy transition, fossil fuels will remain central for years to come, ensuring the continued importance of the Strait of Hormuz. Until alternative routes become secure, the strait will remain the "key in the lock" of energy distribution.

Iran’s direct coastline gives it significant military leverage over the strait. Western powers such as the U.S., UK, and France maintain naval forces in the region to secure maritime trade. Iran’s nuclear ambitions and its expansionist "Shia Crescent" policy may encourage it to weaponize the strait, especially during heightened tensions such as the current Iran-Israel conflict. This, in turn, could lead to proxy skirmishes and necessitate constant Western intervention to ensure the flow of energy.

If the strait were to close:

Oil prices would immediately skyrocket (historical precedents exist).

Trade routes would shift, raising shipping and product costs.

Global economic turbulence would follow.

China, through its "Belt and Road Initiative," is working on alternative pipelines and overland routes with Gulf nations. Saudi Arabia and the UAE are also developing alternative ports and pipelines. The U.S. continues its naval mission to guarantee energy flow, while China seeks to expand economic influence in the region. Russia, pursuing its strategy of accessing warm waters, may use crises in the strait as leverage against the West. The EU, heavily dependent on energy, prioritizes diplomatic solutions to regional instability.

The Strait of Hormuz will remain central in terms of energy security, geopolitical rivalry, military deterrence, and commercial navigation. Ensuring its security is vital not only for the region but also for the global economy. Consequently, international maritime security initiatives will likely increase. New technologies and routes—pipelines, LNG carriers, and energy storage systems—may somewhat reduce dependency on the strait, but in times of crisis, it will still be "the artery of the world."

The current Iran-Israel war, along with the possibility of regime change in Iran, could have serious consequences for global energy balances, regional geopolitics, and the strategic positioning of major powers. This issue is of critical geopolitical and geostrategic importance.

Iran has openly threatened to close the strait if tensions escalate, a tactic it has used before. The Iranian Revolutionary Guard patrols the strait and has often clashed with Western naval forces. If Israeli attacks reach Iran’s port cities, Iran is likely to target energy trade routes in retaliation.

Even a temporary closure of the Strait of Hormuz could raise oil prices to $150–200 per barrel, adversely affecting the EU, China, India, and Japan. Gulf nations like Saudi Arabia and the UAE are exploring alternative export routes, but full independence has not yet been achieved.

Rising energy costs would trigger global inflation, increase tanker insurance prices, and deter some shippers from using the strait. The threat of Iranian attacks on vessels would make trade routes highly risky.

Since 2022, the “Jin, Jiyan, Azadi” protests have seriously undermined the legitimacy of Iran's clerical regime. A prolonged war with Israel and increased Western sanctions could further fuel internal unrest. In the event of regime collapse, control over the strait may shift from the Iranian military to international supervision.

Expert views:

Vali Nasr (Middle East Expert, Johns Hopkins University): "Regime change in Iran could make control of the Strait of Hormuz chaotic in the short term but lead to a more stable energy flow in the long run."

Thomas Friedman (New York Times): "Iran’s regime uses the strait as a weapon. If it falls, more rational trade relations with regional countries could emerge, and the strait may be internationalized."

Mehdi Khalaji (Washington Institute): "A regime collapse might fragment the Revolutionary Guards, creating a security vacuum. Western military intervention may be necessary to stabilize the area."

An unstable Iran would also threaten the energy security of China and Russia. The U.S. and EU might increase their military presence to keep the strait open. Countries like Turkey would be compelled to restructure their energy supply chains and trade routes.

The Strait of Hormuz is not just an energy corridor; it is also the gatekeeper of Western Asia. Should the Iranian regime fall, control of the strait could be managed by multilateral naval security mechanisms, possibly under NATO-like structures. For China’s Belt and Road project, stability in the strait is essential. The Iran-Israel war has made the region more volatile than ever, and regime change may place energy and trade routes under international regulation. The security of the strait is now a strategic priority not only for the Gulf states but for the entire global order.

Turkey's Position in the Face of Crisis

Turkey is the only NATO country sharing a direct land border with Iran, while maintaining economic and technological cooperation with Israel. This gives Turkey a unique balancing role between East and West, and between Iran and the Arab world.

Turkey must maintain a neutral stance to preserve opportunities for mediation. Direct confrontation with Iran or severing ties with Israel would bring harmful consequences.

To turn regional chaos into strategic advantage, Turkey should conduct multi-vector diplomacy. Most of its energy needs are met through imports from Iran, Azerbaijan, and Russia. Instability in the Strait of Hormuz indirectly threatens Turkey’s energy supply. However, projects like TANAP, TurkStream, and the Baku-Ceyhan pipeline have made Turkey partially resilient to such disruptions. In case of Iranian supply interruptions, contingency plans through Azerbaijan and Russia can be activated.

Eastern Mediterranean gas could regain importance for Turkey. If the crisis deepens, Turkey’s Ceyhan Port may emerge as an alternative energy terminal.

In this environment, Turkey's role as a "mediating power" becomes crucial. Historical, cultural, and sectarian ties with Iran offer a unique diplomatic channel, while recent normalization steps with Israel (post-2022 reopening of embassies) make Turkey a suitable platform for indirect communication between the two countries.

Through forums like the UN, OIC (Organization of Islamic Cooperation), and SCO (Shanghai Cooperation Organization), Turkey can play a role in conflict resolution and peace diplomacy. It can also coordinate efforts with Qatar and Oman, which have experience in mediation. Turkey’s past mediation between Azerbaijan and Armenia serves as a potential model.

If Iran’s regime collapses or a civil war erupts, large migration waves may occur along the Turkey-Iran border, along with increased PKK/PJAK militant activity, raising security risks. Turkey must prepare early border defense measures to manage such contingencies.

If the Iran-Israel conflict spills into Syria, Turkey would need to recalibrate its military posture. Trade with Iran is valued at nearly $10 billion annually. There is also significant potential for cooperation with Israel in defense, agricultural technology, and energy. Global inflation driven by a Strait of Hormuz crisis could negatively impact Turkey’s foreign trade and current account balance.

As a NATO member, Turkey might need to participate in maritime coordination efforts in the Mediterranean and Persian Gulf if the strait closes. It must carefully balance between the U.S.-Israel axis and the China-Russia-Iran bloc. The logistics corridors of China’s Belt and Road Initiative that pass through Iran may also prompt Turkey to revise its Asia-focused policies.

From the date of publication of this article onward, I foresee these developments unfolding, and I wish to draw attention to the recommendations I have made for the benefit of my country. The region is full of long-term chaos, violence, and uncertainties. In the short term, however, Iran will be recalibrated for integration into the global system.

.

Emrah Bekci, dikGAZETE.com

-Author-

YAZARIN DİĞER YAZILARI