Medikal model bir yere kadar! Engellilerin istihdamı ve mesleki rehabilitasyonu…

Ahmet Gülümseyen

3 yıl önce

Sporun insan sağlığı üzerine etkisinden, özel gereksinimli (engelli) bireyler de önemli ölçüde etkilenmekte. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Spor İstanbul’da (eski adıyla Spor A.Ş.) çalıştığımız yıllarda, tüm tesislerimizin özel gereksinimli (engelli) bireylere yönelik hareket ve egzersiz (spor) faaliyetlerinin nasıl ‘meyve’ verdiğine bizzat şahit olanlardanız, elhamdülillah. 

Hizmet alan bireylerin gelişiminden etkilenen velilerin “Bir umudumuz, bin bir umuda dönüştü” şeklindeki sözleri, değişimden duydukları memnuniyetin yansıması oluyordu. 

Sportif etkileşim neticesinde bedensel ve ruhsal gelişim gösteren çocuk ve genç yaştaki bireyler, toplumla kaynaşma düşüncesiyle hareket etmeye başlıyorlar. Bu süreçte, toplumla bütünleşmenin temelini oluşturacak mesleki rehabilitasyon devreye girmektedir

Bu sürecin hangi aşamada, nasıl olumlu sonuç vereceğini bilimsel araştırmalarda ayrıntılarıyla görmekteyiz. 

Akademik İncelemeler Dergisi”nde yer alan “Engellilerin İstihdamı ve Sosyal İçerme İlişkisi” başlıklı, Öğretim Üyesi Yusuf Genç ve Yüksek Lisans Öğrencisi Güldane Çat’a ait makalede, engellilerin istihdam ve mesleki rehabilitasyonunun, onların psiko-sosyal yapıları üzerinde olumlu gelişmeler sağladığı bilgisi yer almaktadır.

Daha çok özel gereksinimli (engelli) bireye kazanım sağlanır” düşüncesiyle, bu kıymetli makalede yer alan bazı başlıklardan bir bölümü paylaşmak istiyoruz. Hayırlara vesile olsun inşallah…

MEDİKAL MODEL BİR YERE KADAR…

“Engelli bireylerin engellilik durumu her zaman sağlıkla ilgili değildir.

Bir uzvun yokluğundan kaynaklanan kalıcı engellilik durumunun engelliye ve ailesine kabullendirilmesi, ruhsal yapısında meydana getirdiği travmaların tedavi edilmesi ve bu durumun toplum tarafından benimsenmesinin medikal modelle sağlanması mümkün değildir

Giderilemeyen engellilik durumunun birey, ailesi ve toplum tarafından kabullenilme ve normalleşme işlevi ancak sosyal modelle yerine getirilebilir. 

Medikal model sorun, sosyal model ise çözüm üzerine odaklanmaktadır. Engellilerin refahı için her iki modelden de yararlanılmalıdır…”

GELENEKSEL MODEL, İNSAN HAKLARI YAKLAŞIMI…

“Engelliliği anlamaya, tanımlamaya ve sorunlarını çözmeye yönelik bu iki modelin yanında geleneksel model ve insan hakları yaklaşımı olmak üzere iki modelden daha söz edilebilir. Her modelin kendine has uygulama biçimleri vardır. 

Bu modeller engellilerin sorunlarını ele alış biçimleri ve sundukları çözüm önerilerine göre farklı şekilde değerlendirilirler. Mesela; insan hakları bağlamında engellilerin dışlanabileceği tüm alanlarda hakları olduğu vurgulanmıştır. 

Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Bireylerin Hakları Beyannamesinde; saygı görme ve değer verilme, özgüvenin artırılmasına katkı verme, öğrenim görme, çalışma hayatına katılma, aile ve sosyal yaşam kurma, ayırımcı tedaviden korunma gibi temel haklara vurgu yapılmıştır

Sosyal modelin oluşumunu önceleyen engelli hakları hareketi medikal modelin dışlayıcı ve hastalık/sakatlık/ tedavi odaklı anlayışına duyulan tepkinin bir urunu olarak ortaya çıkmıştır…”

SOSYAL DIŞLANMAYA NEDEN OLAN ETKENLER…

“Sosyal dışlanmaya maruz kalan grupların en önemli özellikleri; topluma katılamama, yetersiz donanıma sahip olma ve kendilerini yetersiz hissetmeleridir

Engelliler, sosyal hayata katılım konusunda zorlanan ve sosyal dışlanmaya maruz kalan dezavantajlı bir gruptur. 

Engellilik ve yoksulluk genellikle birlikte var olmaktadır. Engellilik, yoksulluğun hem gerekçesi hem de sonucudur. 

Yoksul ailelerde, engele sebep olan faktörlerin görülme ihtimali daha fazla olduğu gibi engellinin veya engelliye bakmakla yükümlü olan kişinin işsiz olma ihtimali de yüksektir

Dolayısıyla engellinin eğitim, sağlık hizmetleri, iyileştirme ve mesleki eğitim imkânlarından yararlanma şansı azalmaktadır. Bu durum, engelli bireyleri toplumsal hayatın dışına iterek sosyal dışlanmaya maruz bırakmaktadır…”

SOSYAL GÜVENCE VE MADDİ KAZANÇ…

“Engellilere dönük hizmet alanlarından en önemlisi engellinin çalışma yaşamına katılmasının sağlanmasıdır. 

Engellilerin çalışma hayatına katılması; sosyal güvence ve maddi kazanç sağlayacak; toplumla bütünleşme ve kaynaşmayı da beraberinde getirecektir. 

Çalışma hayatı engellilerin sosyal hayata katılımları, topluma faydalı birey olmaları, yeni bireylerle iletişim kurarak kendilerine sosyal bir çevre oluşturmaları, ayrıca kendilerine yetebilme duygularını geliştirmeleri acısından önem taşımaktadır. 

Çalışma hayatına katılabilmeleri için yeterli istihdam yöntemleri geliştirilmesi ve engellilik durumlarına uygun işyerlerinde çalıştırılmaları işsizlik oranlarını azaltacağı gibi işgücü piyasasına da katkı sağlayacaktır…”

ENGELLİ İSTİHDAM YÖNTEMLERİ…

“Engellilerin toplumsal yaşama tam katılımlarının sağlanmasına yönelik olarak kamusal alanda iyileştirmelerin yapılması, onların çalışan, kazanan ve kendilerine yeten bireyler olmaları için desteklenmeleri, toplumsal yaşamın gereğidir

Onların hangi koşullarda ve alanlarda çalışması gerektiği sürekli tartışma konusu olmuştur. Bu konuda ileri sürülen yöntemleri yedi başlık altında toplamak mümkündür. 

Kota Sistemi: İstihdam alanında işverenlerin belirli bir oranda veya sayıda engelli çalıştırmasının mecburi kılınmasına kota sistemi denir. Kota sistemi engellilerin istihdamını kolaylaştırmak amacıyla yapılan bir pozitif ayrımcılıktır. 

Korumalı İşyerleri Yöntemi: 5378 Özürlüler Yasası’na göre korumalı işyeri; normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan engelliler için mesleki iyileştirme ve istihdam oluşturmak amacıyla devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklendiği ve çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyeridir. 

Kişisel Çalışma Yöntemi: Kişisel çalışma yöntemi, engelli bireylerin kendi işyerlerini kurup çalıştırmaları hatta diğer bireylere istihdam alanı sunmalarıdır. 

İşverenlerin Zorunluluk Olmadan Engelli İstihdamı: İşverenlerin kota/ceza ve korumalı işyerlerinin dışında tamamen kendi isteklerine bağlı olarak engelli istihdam etmesi durumudur. 

Evde Çalışma Yöntemi: Engellinin engel durumuna göre evde oluşturulan ortamda uygun işleri yapmasıdır. 

Web tasarım, bilgisayarlı muhasebe v.b. Kooperatif Çalışma Yöntemi: Bu yöntem engellilerin kendi cabaları ile ya da devlet desteği ile kurdukları kooperatif örgütlenmelerle, çeşitli çalışma alanlarından kendilerine çalışma imkanları sağlayan bir yöntemdir. 

Sadece Engellilerin Çalıştırıldığı Seçilmiş İşlerde İstihdam: Bu yöntemde engellilere has seçilmiş bazı işlerde sadece engelliler istihdam edilmektedir...”

ÇALIŞMAK, ÜRETMEK, TOPLUMDAN BİRİ OLMAK…

“Engelliler çalışmak, üretmek ve işgücü piyasasında yer edinmek istemektedirler. Çalışma isteği hem üretime katkı ve hem de rehabilitasyon unsuru olarak değerlendirilmektedir. 

Çalışma ortamı ise sosyalleşme ve sosyal içerme için önemli bir imkân olarak görülmektedir. Araştırma bulgularına göre; engellilerin bu işyerinde çalışmalarının temel amacının ekonomik destek sağlamak olduğu tespit edilmiştir. 

Mesleki eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin engellilere yönelik sosyal destek sağlama ve rahat çalışma ortamı sağlama amaçları katılımcılar tarafından daha az tercih edildiği görülmektedir. 

Engellilerin çalışma konusunda destek gördükleri, iş hayatının yaşamlarında çok şeyi değiştirdiği, aile ve çevreleri tarafından daha fazla ilgi gördükleri anlaşılmaktadır. 

Çalışmaya başladıktan sonra kendilerini yeterli hissetme oranlarının arttığı ve ana hatlarıyla işe başlamanın ve çalışmanın katılımcılar üzerinde pozitif etkisi görülmektedir. 

Çalışmak, üretmek, toplumdan biri olmak, gelir sağlamak, aile ortamı oluşturmak, dikkate alınmak, başkalarına yararlı olmak, yetenek ve kapasitesini kullanmak, evden dışarı çıkmak, arkadaş ilişkileri geliştirmek ve kendine yeterli hale gelmek engellilerin özlemleridir. 

Bu işyeri ve genel istihdam alanları engellilere bu fırsatı sağlamaktadır. İstihdam alanlarının açılması engellilerin sosyal içerme düzeylerine önemli katkılar sağlamaktadır.”

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI