USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Toplumun temelinde aile

18-08-2020

TÜİK verilerine göre, Türkiye'de son 10 yılda 1,2 milyon çiftin boşanması ile, evlenme hızını geçen boşanma hızının sebeplerine psikologlar olarak çözüm ararken, sosyal medyada bazı ilişki ve evlilik uzmanları olumsuz aile örneklerini kurumun varlığına atfederek;

Ailenin kutsal veya toplumun temeli değil, çoğunun psikolojik anlamda zehirli olmasıyla ancak geleneksel bir dayatma olduğu, toplumsal temelin ise ancak adalet ve eşitlikle oluşabileceğini belirtmektedirler.

Öncelikle, aileyi hatalı toplumsal algılar içine hapsederek kurumun varlığını gereksiz göstermek toplumları yüzyıllardır ayakta tutan en kıymetli değerimizi uzmanlık adıyla tahrip etmektir.

Herkes evlenmemeli, doğru!

Evliliğin toplumsal baskı ile gerçekleşmesi veya psikolojik anlamda evlilikte sorun oluşturacak ve sorumluluk alamayacak bireyler geride parçalanmış aileler bırakır.

Ancak kurum olarak aile önemli bir sosyal yapıdır.

Bir çatıdaki sağlıksız ilişkiler tümden kurumu değersizleştiremez. Sağlıklı bir topluma ulaşmak ise toplumsal hatalarda aile kurumunu ötelemekle değil, bireyi ve toplumsal algıyı iyileştirme çabasıyla gerçekleşir.

Maalesef, medyada sıkça karşılaştığımız şiddet olayları, kurum olarak aileye karşı da bir tavır ortaya koydu. Ancak, başkasına sorumlu, anlayışlı olmayan birey, pek çok kurum için de zararlıdır.

Insanlığa ait hatalı algıları kuruma yükleyerek lanse etmek, sosyolojik anlamda bütünü eksik okumaktır.

Zor ailede büyümenin acı örnekleri olduğu kadar sağlıklı bir ailede büyümek; ailedeki roller, model alma, iş bölümü, yardımlaşma, paylaşım, gizlilik, mahremiyet, fedakarlık, koşulsuz sevgi, özveri, sabır, güven, dayanak, kısacası 'aynı eve dönüş' huzurlu, sağlıklı nesiller yetiştirmede, başka bir ortamda yeri doldurulması güç özellikleri bir arada tutan, tek başına bireysel adaletten öte bir toplumsal temeldir.

Çünkü evlilik, başka bir evde yaşama devam etmek değil, Aile olabilmektir.

Tüm fertler olarak beraber yaşamak ait olmanın hakkını veren aileler için saygın bir hikaye, güzel bir nesil demektir. Bu aileler zehir saçmaz, tedavi eder.

Kutsallıktan ne anladığımız ise onu ne kadar korunabilir durumda tuttuğumuzdur.

Yalnızlık ve tek başınalığın getirdiği modern mutsuzluk halleri ait olabilmenin önemini fazlasıyla vurgulamaktadır.

Kısaca, ifade ediş topluma rehberlikte önemlidir.

Bizim toplumumuzda, aileyi, modern çağda geleneksel bir dayatma olarak görenler çarşafı çekiştirmeye niyet edenlerdir.

Keşke her şeyi geleneksel tabu ile ilişkilendirmek yerine çarşafın ucundan tutup boşanma oranlarının sebeplerinde, aile kurumunun içinin boşaltılmasında kendi paylarını da ilave etseler.

.

Betül Özey, dikGAZETE.com

-Sosyolog/Psikolog-

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?