USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Akılcı, tarihî görev ve gerçekçi çizgi

Akılcı, tarihî görev ve gerçekçi çizgi
28-08-2025

Akılcı, Tarihî Görev ve Gerçekçi Çizgi

Ülkelerin ve toplumların tarihinde ve talihinde, derin kırılmalar, savrulmalar ve buna bağlı tercihler daima olagelmiştir.

Hele ki bu coğrafya Avrasya bünyesinde yer alıyorken, böylesi gelişmelerin daha sık yaşanması kaçınılmazdır.

Nitekim, Kırım Yarımadası’nın kadim halklarından Kırım Tatarları da süreç ve gelişmelere kıyasla, belli kavşaklarda, kendilerini aşan gelişmelerle eşdeğer sosyolojik gerçeklerle baş başa kalmıştır.

XX. Yüzyıl ve günümüz koşullarında, bu tespitle bağlantılı olarak üç önemli sosyo-politik eşiği değerlendirmek ve halkını vurgulamak esastır.

Bunlardan ilki, 1917 Ekim Devrimi'nden sonra şekillenen kaotik ortamın ardından muhatap olunan ilk akılcı ve gerçekçi tercihtir. Bu tercih, en kısa ve anlaşılır şekilde şu motto çerçevesinde değerlendirilebilir: Kısa süren bağımsızlık denemesinin ardından, o günün vatan hadimi (Hadim – kelimenin tam anlamıyla koruyucu) ve kader arkadaşı olan iki yoldaş: Numan Çelebi Cihan, kısa yaşam öyküsünde, o günün koşullarında en keskin talebin temsilcisi olarak, toprak temelli talepleri öne çıkaran bir programın sözcüsü olmuştur.

-Numan Çelebi Cihan

Ne var ki yol arkadaşı, yakın çevresinin ifadesiyle “Cafer Ağabey” veya “Cafer Ağa” (Cafer Seyidahmet Kırımer), reel-politiği sadece bölgesel değil, küresel düzeyde özümseyerek önce diasporaya intikal etmiş, akabinde ise Kırım’ın geleceğine ilişkin, günümüz koşullarında dahi cazibesini koruyan çok özel bir projeyi hem dile getirmiş hem de bu projeye uygun esaslı bir tanım yapmayı tercih etmiştir.

-Cafer Seydahmet Kırımer

Bu anlayış ve yaklaşımın en nezih ifadesi “Kırım Kırımlılarındır” önerisinden doğmaktadır. Bu öneriyi, ilgili devletin ve tabii ki Kırım Tatarlarının gündemine taşırken, Cafer Ağa’nın projesi şu gerçeklere dayanıyordu:

Avrasya’nın en yoğun trafiğinin tecelli ettiği bu bölgede, Kafkasya, Kuban ve Besarabya ekseninde merkezi bir konumda yer alan Kırım Yarımadası, tarihî süreç içinde farklı etnisitelerin yer edindiği, ticaret kolonilerinin kurulduğu, müstesna konumuyla yerleşik tüm halkların temsil edildiği bir harman zemin olmuştur.

Nitekim, bu halkların günümüzdeki temsilcileri de hâlen Kırım’da, belirli ölçek ve zeminlerde sosyo-kültürel ve ekonomik boyutlarıyla yaşamaktadır.

Cafer Ağa, bu şiarı (“Kırım Kırımlılarındır”) işlerken şu sosyolojik gerçekleri dikkate almıştır:

Yukarıda işaret ettiğimiz çeşitli toplum ve kavimler, yarımadada ve çevresinde zamanla bir arada yaşama kültürünü oluştururken, iki ana güç sürece yön vermiştir: Güneyden Osmanlı, kuzeyden ise Rusya.

Bu akış içinde, Cafer Ağa, fevkalade isabetli bir gerçekliğe dayanan tezini güçlendirmek için şöyle demiştir: Kırım, tıpkı İsviçre gibi Avrasya’nın kalbinde yer alan, nefretin değil, barışın merkezi olacak müstesna bir bölgedir ve barış adası olmaya layıktır.

Bu söylem, Kırım’ın tüm zamanlar için belki de en ideal çözümünü ve önerisini dile getirmektedir.

Henüz uluslaşma sürecini tamamlamamış olan Ukrayna ise bu boşluğu, faşist karakterli (Azov Taburu) ve ırkçı eğilimleri tercihlerle doldurmaya çalışmış; deyim yerindeyse “dağ fare doğurdu.” Yıllar boyunca ve ısrarla, Kırım Tatarlarının demografik yeniden toplanmasına vesile olabilecek her türlü teklif ve girişime mesafeli kalmıştır.

Kaldı ki, SSCB döneminde bile, sözde diğer paydaşlarla işbirliği yaparken dahi her açıdan güven vermeyen Ukrayna diasporasını teşhis ve deşifre etme konusunda en isabetli tespiti yapan, merhum Sabri Arıkan olmuştur. O, Ukrayna'nın tüm açık ve gizli belgelerinde yer alan ve Kırım'ı yok sayan anlaşmaları ortaya çıkarmak adına yoğun çaba harcamıştır.

Öte yandan, II. Dünya Savaşı’ndan sonra “zorunlu birliktelik” başlığıyla Ukraynalıları her açıdan değerlendirme fırsatı olan dikkatli odaklar (Polonya, Almanya ve Kanada) bile, bırakın o günleri, günümüz şartlarını dahi karşılayamamakta; mevcut mutabakatları tartışmalı hale gelmektedir.

Bu arada asla ihmal edilmemesi gereken bir tarihî hakikati de unutmamak gerekir:

Nasıl ki Türklerin Ergenekon’u, mitolojik ve sosyolojik özellikler içeriyorsa; Ruslar nezdinde Kiev de, knezlik olarak, Slav dünyasının doğuş noktası yani Ergenekon’udur.

-Veli İbrahimov

1920’lerin sonunda Veli İbrahim, halkımızı nasıl korumuş ve toparlamışsa, tüm olumsuz gelişmelere rağmen Cafer Ağa'nınKırım Kırımlılarındır” tezi, uluslaşma sürecini tamamlayamayan Ukrayna'nın romantik inat ve arayışlarına rağmen, realist ve kadim bir hedef olmayı sürdürmektedir.

.

Ünver Sel, dikGAZETE.com

-Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu (KTDF) Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı, Uluslararası Rusofili Hareketi Kurucu ve İcra Kurulu Üyesi, Nogay Kalkınma ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, Vietnam Eğitim ve Dostluk Derneği kurucu üyesi-

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?