
MİT eski Müsteşarı Köksal: “Hamas’ı İsrail kullandı!..”
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başına askerlerden sonra getirilen ilk sivil müsteşar olan emekli Büyükelçi Sönmez Köksal, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi olarak görev yaptığı 1986-1990 yılları arasında tuttuğu günlükleri, ‘Bağdat Güncesi’ isimli bir kitapta topladı.
Köksal, kitapla ilgili ‘T24'te yayımlanan ve Cansu Çamlıbel’in yaptığı uzun röportajda, geçmiş ve güncel konularla ilgili de konuşmuş.
Özellikle Hamas ve PKK için söyledikleri çok dikkat çektiği için birçok haber sitesinde de paylaşıldı.
O röportajdan ilgil bölümler…
Hamas’ın İran’ın bölgesel stratejilerinde bir araç olarak kullanıldığını belirten Köksal, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile Hamas’ın niteliğini ayırarak şunları söyledi: “FKÖ sadece Filistin’in bağımsızlığı için savaşan laik bir örgüttü. Hamas ise, dini ideoloji temelli silahlı bir yapı. 7 Ekim sonrası tabloyu İran’ın bölge stratejisinden bağımsız okuyamayız. Hamas’ı İsrail’in aşırı sağı da sonradan sahiplenip kullandı.”
Köksal; bu çerçeveyi PKK ile benzeştirip, “PKK’yı da herkes sahiplendi ve kullandı” değerlendirmesini de ekledi.
Bölgesel denkleme ilişkin olarak, “İran zayıf da olsa, güçlü de olsa hep oyunun içindedir” diyen Köksal, “FKÖ ile Hamas arasında önemli fark var. FKÖ sadece Filistin'in bağımsızlığı için savaşan laik bir örgüttü. Yani dini temeli yoktu. Halbuki Hamas bir projeyi gerçekleştirmek için temelinde dini ideolojinin olduğu, şiddet kullanan bir örgüt olageldi. Elbette 7 Ekim 2023 sonrasında yaşanan her şey siyasal manzarayı tamamen değiştirdi. Ama burada Hamas’ın İran ile beraber jeopolitik sonuçlar veren bir tutum içine girdiği gerçeğini atlamamamız gerekiyor. Hamas, tüm bu süreçte Gazzelilerin kurtuluşunu sağlama hedefinin ötesine geçerek İran tarafından bölgeyi şekillendirmenin bir aracı olarak kullanıldı. Bunu göz ardı edemeyiz. Onun için ben Hamas’a hep mesafeli yaklaşıyorum. Nitekim Hamas’ın Filistin davasını bölerek zayıflatmak için Mossad’ın, kuruluşuna örtülü destek verdiği, yıllardır çok tartışılan bir iddiadır.
7 Ekim 2023’ten sonra İsrail’de daha önce önemli görevlerde bulunan siyasetçi, istihbaratçı ve komutanlar 7 Ekim öncesinde Katar ve Suudi Arabistan’ın finansal desteği ile Hamas’ın silahlandırılmasının Netanyahu’nun tercihi olduğunu açık açık anlattılar. Yani Hamas, aslında evet İran tarafından kullanılıyor ama bu Netanyahu İsrail’inin de işine gelmiyor mu?
…Şimdi şöyledir, ilk olarak bir örgütü kuranlar kendi amaçlarına yarar sağlayacağını düşünürek bir hareket başlatırlar. Sonra, o hareket kendi kendine büyüdükçe onu başkaları da sahiplenir. Yani Hamas’ı sonradan İsrail aşırı sağı da dahil olmak üzere pek çok başka taraf sahiplendi. Bütün kuruluşlar böyledir. PKK öyle olmadı mı? PKK’yı da herkes sahiplendi ve kullandı.”
“…Paylaşma açısından, sahiplenme açısından söylüyorum ben. Yine aynı söylediğime geliyorum; Hamas kurulduktan sonraki yıllarda Hizbullah ile hem Lübnan’ın hem Suriye’nin hem Filistin Kurtuluş Örgütü'nün adeta içlerini oyan stratejiler geliştirdi. İran'ın Akdeniz'e doğru açılma ve Şii hilalini oluşturma stratejisinde görev aldılar. Bugün yaşananların ışığında İsrail'in bölgeyi destabilize etmesi stratejisinde görev almış oluyorlar. Yani çıkış amacı bu olmasa da kendilerinin motivasyonu bu olmasa da adeta İsrail'in bölgeyi destabilize etmesine katkı sağlayan bir aktör durumundalar.”
“…Türkiye'deki yorumcularda hep İran’ı yok farz etme hali var. Halbuki ben eskiden beri hep şunu savunurum; İran zayıf da olsa, güçlü de olsa hep bu oyunun içindedir. İran’ın bölgede yönettiği Şii yapılanması hep bir oyuncudur ki; Irak’ta da, Saddam sonrasında bu yapılanmanın güçlendiği bir yönetim yapısı oluştu.”
“…Şii yapılanması darbe aldı ama hep kalıcı unsur olarak bölgede yaşayacak.”
“…Ben Netanyahu iktidarının kalıcı olmayacağını düşünüyorum. İsrail’de aklıselim çok siyasetçi ve kurum vardır. Hepsi Netanyahu’nun bu izlediği politikayla kendisi hakkındaki yolsuzluk dosyalarını geri plana attığını görüyor ve biliyorlar.”
Öte yandan; Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarını destekleyen ancak saldırılarla ilgisi olmadığını o dönem açıklayan İran’ın, önde gelen gazetelerinden Cumhuri-yi İslami, 7 Ekim 2023’te başlatılan Aksa Tufanı Operasyonu’nu “hata” olarak değerlendirdi.
Cumhuri-yi İslami gazetesinde yayımlanan başyazıda, Aksa Tufanı Operasyonu’nun Gazze, Suriye, Lübnan, Yemen ve İran’ı etkileyen ağır sonuçlar doğurduğuna dikkati çekilerek, "Gerçek şu ki, birçok analiz ve yorumun aksine, ‘Mescid-i Aksa Operasyonu’ bir hataydı. Harekatın haberini aldığımız ilk andan itibaren buna inandık ve üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmesine rağmen de buna daha da ikna olduk" ifadelerine yer verildi.
İsrail’in saldırılarının Gazze’nin yüzde 80’ini yok ettiğini, en az 68 bin kişinin hayatını kaybettiğini, neredeyse tüm nüfusun yerinden edildiğine işaret edilen yazıda, "Suriye'nin Siyonizm karşıtı cepheden çekilmesi ve ABD ve İsrail tarafından yutulması, son iki yıldaki olayların en büyük kayıplarından biridir. Bu kayıp, El-Aksa Fırtınası Harekatı'nın olumsuz sonuçlarından biri olarak değerlendirilmelidir” analizini yaptı.
Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Tümgeneral İsmail Kaani de geçtiğimiz haftalarda İran basınına verdiği bir röportajda; 7 Ekim'deki saldırılardan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Hamas lideri İsmail Heniyye ve kendilerinin habersiz olduğunu açıklamıştı.
İsrail ile Hamas arasında ateşkesin sağlandığı bu günlerde Sönmez Köksal’ın, “İsrail Hamas’ı kullandı” açıklaması dikkat çekicidir elbette!..
Yine İran’ın ‘Aksa Tufanı’nı hata olarak kabul etmesi ve İsmail Kaani’nin, Heyniyye, Nasrallah ve kendilerinin habersiz olduğunu söylemesi de, ‘Aksa Tufanı Operasyonu’nu yapanların kimden emir/talimat aldığı sorusunu gündeme getiriyor!
Ya da İsrail işbirlikçisi Mahmud Abbas gibi, Hamas’ın da İsrail’in güdümünde olduğu tezini güçlendiriyor!
Normal şartlarda eldeki silahlara göre İsrail’e saldırmak mantıklı olmasa gerek. Çünkü eldeki imkanlara göre sonucun böyle olacağı baştan bilinmeliydi!
Dünya devletlerinin büyük çoğunluğunun, içinde halkları Müslüman olanlar da dahil; İsrail’in yanında yer alacağı; silah ve mühimmat yardımı yapacağı bilinen bir gerçekti!
Eldeki kısıtlı imkanlarla strateji olarak ancak gerilla savaşı yapılmalıydı!
Aksa Tufanı Operasyonu’nu yapanların bunu dikkate almadan operasyonu başlatması sonucu kadın, çocuk yaşlılar da dahil, İsrail’in katlettiği 67 bin 806 masum cana maloldu!
Gazze’nin yerle bir olması cabası!..
Ellerinde Hamas’tan daha fazla silah ve imkana sahip bir örgüt bile öncesi ve sonrasında oluşacak can kaybını hesap ederek böyle bir saldırıyı göze almazdı!
Sönmez Köksal’ın, “Hamas’ı İsrail kullandı” sözü ve İsmail Kaani’nin, ‘Aksa Tufanı Operasyonu’ndan’ Heniyye, Nasrallah ve kendilerinin habersiz olduğunu söylemesi boş söylemler değildir!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com