USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İsrail - Türkiye yakınlaşmasının bir sonraki durağı neresi acaba?

İsrail - Türkiye yakınlaşmasının bir sonraki durağı neresi acaba?
13-03-2022

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 9/10 Mart tarihleri arasında ülkemizi ziyaret etti.

İsrail Basınında Herzog’un ziyareti ile ilgili bir hayli analiz yer aldı.

Çünkü 2008'den beri ilk kez bir İsrailli liderin Türkiye'yi ziyaret etmiş olması; Ortadoğu Coğrafyası için kayda değer bir gelişme.

Ukrayna/Rusya Savaşının kritik evreye girdiği şu dönemde, ikili görüşmenin yapılmış olması işin ciddiyetini gösteriyor. İsrail de Türkiye gibi hem Rusya hem de Ukrayna ile yakın ilişki içerisinde.

Türkiye, İsrail’i 28 Mart 1949’da tanımış; ardından 7 Ocak 1950’de diplomatik temsilciliğini açmıştı.

İsrail aynı coğrafyada beraber yaşadığımız bir ülke. Akdeniz’den komşu sayılırız.

Haliyle ekonomik ve siyasi ilişkilerimiz uzun yıllardır devam ediyor.

Fakat İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesi ve bölgede yol açtığı istikrarı bozucu eylemleri ilişkilerimizi olumsuz etkiliyor.

Türkiye; içinde bulunduğu coğrafyanın istikrarını, güvenlik ve refahını önemsiyor.

Türkiye, İsrail’in komşularıyla barış içinde yaşaması için yoğun çaba gösterdi.

27 Aralık 2008'de “Sınır ötesinden roket atılıyor” bahanesiyle Gazze'ye “Dökme Kurşun Operasyonu”nu başlatan İsrail; 22 gün boyunca Gazze Şehrinde yaşayan Filistinlileri dünyanın gözü önünde katletti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; o dönemde, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e; “Biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, çok iyi biliyorum sözü halen tüm aktörlerin hafızasında kayıtlı.

İsrail; Türkiye’den Sivil Toplum Kuruluşlarının Gazze’ye düzenlediği insani yardım konvoyuna, 31 Mayıs 2010 tarihinde uluslararası sularda silahlı saldırıda bulunmuş, on Türk vatandaşını katletmişti.

Sivil gemiye yapılan alçak saldırı nedeniyle, İsrail ile olan ilişkilerimizi dondurduk.

Adını konvoydaki gemiden aldığı “Mavi Marmara Olayı” sonrası Türkiye, başkent Telaviv’deki Büyükelçi’yi Merkez’e çağırdı.

İsrail’in kısmen de olsa sorumluluğunu kabul ettiği Mavi Marmara olayından sonra, iki taraf arasında yapılan “Tazminata İlişkin Usul Anlaşması”, 28 Haziran 2016 tarihinde imzalanır.

Tam ilişkilerimiz normale dönerken; İsrail, bu sefer 30 Mart 2018 tarihinde, “Büyük Dönüş Yürüyüşü” gösterilerine katılan Filistinli sivillere, orantısız güç kullanarak saldırır.

Gösterilerde çok sayıda can kaybı ve yaralanma yaşanmasını takiben, Tel Aviv Büyükelçimiz 15 Mayıs 2018 tarihinde Türkiye’ye çağrılır. 

Türkiye, İsrail’deki temsilciliğinin seviyesini düşürerek “Geçici Maslahatgüzarlıklar” tarafından temsil ediliyor. Yani Büyükelçi gönderilmedi.

Uluslararası ilişkilerde dostluk ve düşmanlık kalıcı olmuyor. Devletler konjönktüre göre hareket edip, çıkarları doğrultusunda görüşebiliyorlar.

Anlaşamadığı bazı konuları ya dondurur ya da muhatabına açıkça söyler.

Biz, İsrail ile “Doğal Müttefik/ Ortak” değiliz. Ama düşman da değiliz.

Türkiye'nin Filistin meselesi ve Yahudi Yerleşimciler konusunda net ve sağlam bir duruşu var. Türkiye; İsrail’in Filistin’de terör estirdiğini unutmadı.

Filistin meselesi; İsrail’in iç meselesi değil. BM’in uzun yıllar çözüm üretemediği bu sorun; hem Ortadoğu’nun hem de İslam Dünyasının ortak meselesi.

Türkiye; Filistin Davasına her zaman sahip çıktı. Zaten Bölgesel ve Küresel Güç olma azmindeki Türkiye, Kudüs’ü öteleyemez.

İsrail ile nasıl yola çıkılır?

Karşılıklı çıkarlar doğrultusunda çözüm mekanizmaları oluşturulabilir. Ortak çalışma grupları oluşturulur. 

Türkiye, son zamanlarda Arabuluculuk ve Çözüme Dayalı Diplomasi konusunda epey bir yol aldı. Türkiye, Uluslararası sorunlarda Dengeleyici rol üstleniyor.

Binyamin Netanyahu’un uzun süre iktidarda bulunması, Filistin Meselesini cendereye aldı.

Türkiye - İsrail ilişkilerinin bozulmasında rol oynayan baş aktörlerden biri de Netanyahu idi.

İsrail, uzun dönem koalisyon hükümetleri ile yönetiliyor. Hükümetler, çok uzun pazarlıklar neticesinde kuruluyor.

Bu durum aslında Yahudi toplumunun farklı dini ve siyasi yapılara bölünmesinden kaynaklanıyor.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un, Türkiye'ye 2008'den bu yana gerçekleştirilen ilk üst düzey ziyaret olması, tarihi bir dönüm noktası oldu.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törene “Atlı Birlik” de katıldı. Tören esnasında İsrail’in Milli Marşı “Hatikva/ Umut” çalındı.

İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Herzog'u Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde karşıladığı törende bandonun milli marşı çaldığı anlara ilişkin bir videoyu sosyal medya hesabından paylaştı.

Anlaşılan; İsrail bu kadar ilgi, alaka ve tören beklemiyordu. Gerçekten şaşırdılar ve şaşkınlıkları İsrail Medyasına bile yansıdı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki tören, Türkiye’yi ziyaret eden tüm devlet başkanlarına yapılan standart bir uygulama. Yani İsrail’e özel bir karşılama töreni yapılmadı.

Ankara’da ki toplantının yapılmış olması bile güçlü mesaj veriyor.

Her iki cumhurbaşkanı, ortak ilişkileri güçlendirmek adına sağlam ve net görüş beyan etti.

İki ülkenin yakınlaşması Ortadoğu’ya istikrar getirecek mi?

Türkiye iyi niyet gösterdi. İsrail’i göreceğiz bakalım.

İsrail basını; Türkiye’nin ekonomik çıkış arayışında olduğunu ve İsrail’e yakınlaştığını yazdı.

Söylemedikleri bir şey var. O da; İsrail Doğal Gazı’nın Avrupa transferi için Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yaptıkları anlaşmanın ABD tarafından desteklenmediği.

Asıl çıkış arayan İsrail. Doğal gaz ihracı için Türkiye ile ortak hareket etmek durumunda.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un bölgesel meselelerde inisiyatif aldığı ve rasyonel davranıp, İsrail hükümeti ile ortak hareket ettiği biliniyor.

Cumhurbaşkanı Herzog;Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da söyledim, Orta Doğu‘daki farklı din mensuplarının barış içinde yaşayabileceğini ve yaşamamız gerektiğini anlattım. Bölgesel istikrarın özellikle önemli olduğu konusunda Cumhurbaşkanı da aynı düşünüyor. Tüm halklar ve dinler arasında bizi birleştiren şeyin güçlendirilmesi gerektiğini söylüyor” açıklamasında bulundu.

Başkan Erdoğan: “Kudüs'ün tarihi statüsüne ve Mescid-i Aksa'nın dini kimliğinin ve kutsallığının korunmasına verdiğimiz önemin altını çizdim. Filistinlilerin sosyal ve ekonomik şartlarının iyileştirilmesinin ehemmiyetine dikkat çektim” dedi.

İsrail basınında,Türkiye’nin Küresel ve Ekonomik Güç” olduğu açıkça yazıldı.

Türkiye’in İslam Dünyasına liderlik yapabilme gücüne vurgu yapıldı.

Türkiye’nin Filistin Mahmud Abbas Hükümeti ile Gazze’deki Hamas Yönetimi ile yakın ilişkisi İsrail’i rahatsız ediyor.

Türkiye’nin, “Zeytin Dalı Harekatı” ve Suriye’nin Özgürleştirilmesi için verdiği mücadele, İsrail’in Güvenlik Algısını sarsıyor.

Türkiye, son günlerde Ortadoğu ve Körfeze geri döndü. BAE ve Suudi Arabistan’ın Türkiye ile diyaloğa geçmesi tabii ki İsrail’in dikkatinden kaçmış değil.

Herzog, eli dolu geldi ama giderken muhtemelen eli dolu değildi.

Yine de Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın var olmasının yolu Güçlü Türkiye’den geçiyor. 

Sahi sizin dikkatinizi çekti mi? Herzog’un tokalaşırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eline sıkı sıkı sarılması dikkatimi celbetti.

Herzog’un oturduğu koltuğu dolduramayışı da bir diğer dikkat çeken fotoğraf oldu.

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?