USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Güncel jeopolitikte Kırım

Güncel jeopolitikte Kırım
20-08-2025

-Ünver Sel; Livadiya Sarayı, Yalta, Kırım

Güncel Jeopolitikte Kırım

Dünyamız yakın zamandaki gelişmelerden kaynaklı yeni bir döneme girişin sancılarını çekmektedir. Kırım’da 16 Mart 2014 tarihinde düzenlenen referandum, dünya tarihinde yeni bir siyasi dönemin başlangıcını işaret eden bir hadisedir. Bu referandum, jeopolitik manzaradaki değişimi gösteren ve XXI. Yüzyılda uluslararası ilişkilerde belirleyici bir faktör olan bir dönüm noktası olmuştur.

Kırım sakinlerinin yüzde 96'sından fazlası Rusya Federasyonu'na katılma arzusunu dile getirmiştir. Yarımada halkının tarihi birliğini yeniden tesis etme arzusunu yansıtan bu tercih, derin bir ulusal öz farkındalığı yeniden tesis etme arzusunun açık bir kanıtıdır.

Referandumla ilgili olaylar, uluslararası hukukun ve halkların iradesinin modern dünyayı şekillendirmedeki rolünü vurgulamıştır. Kırım Bağımsızlık Bildirgesi ve ardından gelen referandum, BM Şartı normlarında yer alan halkların kendi kaderini tayin hakkının önemini ortaya koymuştur.

2014 yılında gerçekleşen tüm bu olaylar, uluslararası siyaseti etkileyerek, ulusal çıkarların devletlerin ve bölgelerin geleceğini belirlemede kilit rol oynadığı yeni bir küresel kalkınma aşamasının başlangıç noktası oldu.

O tarihten bu yana da “Kırım kimin?” sorusu, gündemi hep meşgul etti. Herkes Kırım’ın kime ait olduğuyla alakalı cevap verse de Kırım’ın kime ait olduğu açıktır. Kırım, yarımada halkının tamamına aittir.

Bu hususta şiddetli itirazlar olsa da tarihi gerçeklikler gün gibi açık ve ortadadır. Tarihi açıdan Kırım, yalnızca biz Kırım Tatarlarına ait olmamıştır. Bu güzel ve eşsiz yarımadada bizlerden asırlar öncesinde Kimmerlerden İskitlere, Hazarlardan Doğu Roma - Bizans’a, Altın Orda’dan Kırım Hanlığı’na, Osmanlı’dan Ruslara birçok imparatorluğun, devletin kesiştiği; medeniyetin beşiği olmuş ve hatta olmaya da devam etmektedir.

Yunan parşomenlerinden Moğol kroniklerine kadar tarihin derinliklerine işlenmiş yarımadanın tuzu, bozkırının balı, hayvanından üretilen kürkü ve Karadeniz’in balığı sadece bizleri değil bizden öncekileri de beslemiş, giydirmiş, ticaretiyle kazancını sağlamıştır.

İpek Yolu’nun durak noktası olan Kırım, bu rotadaki pasif bir mola yeri değildi; her zaman kıtalararası bir alışverişin atan kalbiydi. İpek Yolu kervanları kıyı limanlarından geçerken Kırım, dört dünyayı aynı anda birbirine bağlayan karmaşık yapısıyla hayatta kalıyordu. Kuzeyde, bozkır otlakları Kiev'e giden tahıl kervanlarını besliyor; Güneyde, Karadeniz limanları Akdeniz tüccarlarını birbirine bağlıyordu; Doğuda, dağ geçitleri Sibirya kürklerini kanalize ediyordu; Batıda ise orman-bozkır patikaları Baltık kehribarını taşıyordu.

Bu durumu sadece coğrafya ile açıklamak mümkün değildir. İpek Yolu'nun zirvesine ulaşmasından çok önce, Antik çağlardan bu yana Kırım'ın kendi kaynakları olan Or Kapı madenlerindeki kristal tuzlar, Kerç lagünlerinden çıkan ve güneşte kavrulmuş balıklar ve Ay-Petri’deki ocaklardaki demir, gelişen bir ekonomik gücü de simgeliyor.

Bugün bile yarımadada, Kırım sakinlerinin ruhunun dövüldüğü o İpek Yolu rotasının katmanlı kavşaklarında yürümeniz mümkün. Yürüdüğünüz her vadi, keşfettiğiniz her köy, bu yarımadayı bir ara yol olarak değil, dünyalarının temel merkezi olarak seçen insanları hatırlatır.

Dolayısıyla Kırım, medeniyetlerin beşiği ve yarımada halkının vatanıdır. 2014 Referandumu da halkların birlikte koyduğu iradenin yansımasıdır. Biz pekala tarihte yaşadığımız acıları unutmadık. Yaşanan her zorluk, halkımız için büyük dersler içermektedir. 1783’ten 2014’e çok badireler atlattık. Ancak yarımadada yaşayan halkımız, günümüzün gerçekliğinin farkında.

Her ne kadar Kiev Rejimi ve uzantıları aksi propaganda yapsa da Kırım’da halkımızın kazanımları açıkça ortadadır. Bu gerçekliği görmek istemeyenler ise Kiev Rejiminin propagandasının peşinde “Kırım kimin?” sorusuyla gündemi sorgulamaktadır. 2014 yılında yalnızca Ruslar değil Kırım Tatarları da cevabı verdi. Yarımada halkının tamamının cevabı açıktır.

Tarihi anavatanımız Kırım, yalnızca bizim değil bölgedeki halkın tamamına aittir. Yarımada sakinleri birlikte barış içerisinde yaşamaya devam ettikçe Kiev Rejiminin propagandası sonuçsuz kalacaktır.

Kırım’daki halkımızın ve bizim geleceğimiz için bir devletin, kaçak güreşen siyasetçilerin, terör uzantılarının peşinde değil, kendi halkımızın yanında hareket etmeye devam edecek; gerçeklerin bekçisi olacağız.

.

Ünver Sel, dikGAZETE.com

-Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu (KTDF) Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı, Uluslararası Rusofili Hareketi Kurucu ve İcra Kurulu Üyesi, Nogay Kalkınma ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, Vietnam Eğitim ve Dostluk Derneği kurucu üyesi-

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?