USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

CIA’nın İrlanda asıllı Katolik ailenin Müslüman çocuğu Taliban’a nasıl sızdı?

25-05-2019

9 Şubat 1981'de Washington'da Marilyn Walker ve Frank Lindh çiftinin bir çocukları dünyaya geldi. 

Oğullarına 8 Aralık 1980’de New York’ta evinin önünde öldürülen savaş karşıtı aktivist, “The Beatles” isimli müzik grubunun üyesi John Lennon’un ön ismini verdiler. 

Yeni doğan çocuk; İngiliz şarkıcının adı ile anne ve babasının soyadlarından oluşan bir ismi taşıyordu; John Philip Walker Lindh.

Neden İrlandalı asi çocuğa John Lennon’un ismi verildi?

John Walker Lindh’ın babası Avukat Frank Lindh; İrlandalı’ydı. Babasının ailesi İrlanda’da Donegal’de (Dunnagall/ Dunagall) yerleşikti.

Donegal Bölgesi; Ulster Vilayeti'nde Border’de bulunuyor. Bölgenin yönetim merkezi Lifford, İrlanda Kurtuluş Ordusu İRA’nın yoğun ve aktif faaliyet gösterdiği bir yer.

Kendisine ismi verilen John Lennon’da İrlandalı ve İRA destekçisiydi.

John Lennon, sosyalist dünya görüşüne sahipti. O yıllarda “Sosyalist” olduğunu söylemek her babayiğidin harcı değildi. 

Amerika’da cadı avının sürdüğü yıllardı ve komünistlere yapılan zulüm had safhadaydı.

Lennon, aralarında Troçkist Devrimci İşçi Partisi ve Marksist enternasyonalist çizgideki Red Mole (Kırmızı Köstebek) dergisinin de bulunduğu sol gruplara 46 bin Sterlinlik bağışta bulunmaktan kaçınmayan kelimenin tam anlamıyla gözü kara bir İrlandalıydı.

Onun emperyalizme meydan okuyan çıkışları ABD sistemini rahatsız ettiğinden, 37. ABD başkanı Richard Nixon; John Lennon’ı sınır dışı etmek için peşine FBI’ı bile takmıştı. Rahatsız olanlar tek Amerikalılar değildi. 

Birleşik Krallık istihbaratı da onun her adımından haberdardı. Neden bu kadar önemsediklerini hiç merak ettiniz mi?

Çünkü “modayı takip eden bir hippi”den çok daha fazlası olduğu gibi sömürgeci İngiltere’nin İrlanda’daki baskıcı idaresine karşı çıkan, bir işçi sınıfı kahramanıydı Lennon

Hatta IRA’yı desteklemek amaçlı düzenlenen 1972 İrlanda İnsan Hakları Yürüyüşü’nde en ön saflarda o da vardı.

Beyaz John Walker Lindh’ın yolu siyahi Malik El Şahbaz Malcolm X’le nasıl kesişti?

John Walker Lindh, 10 yaşındayken, üç çocuklu (John, Connell ve küçük kız kardeş Naomi) ailesi ikamet ettikleri Montgomery County eyaletindeki Capital Beltway'de bulunan, saygın yerleşim birimi Silver Spring'den, Kaliforniya'nın en zengin ilçelerinden biri ve San Francisco'nun hemen kuzeyindeki Marin County'e taşındı. 

Marin County'ye öğrencilerin kendi çalışmalarını şekillendirmelerine izin verilen seçkin bir alternatif liseye devam etti. 

Orhan Pamuk’un romanı “Yeni Hayat”ta kahraman; “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” sözüyle romana giriş yapar

John Walker Lindh de önce film izler sonra filme konu olan bir kitap okur ve gerçekten bütün hayatı değişir. 

Lindh’in Kaliforniya Marin County’den, Afganistan’ın kuzeyine yolculuğu, izlediği Malcolm X filmiyle başlar...

Alex Haley'in yazdığı “The Autobiography of Malcolm X” kitabından  beyaz perdeye uyarlanan, Spike Lee tarafından yönetilen, Afrikalı-Amerikalı aktivist Malcolm X'in hayatını anlatan 1992 yapımı biyografi filminden bir beyazın etkilenmesi şaşırtıcı değil mi?

Malcolm X, ölümünden sonra da insanları etkilemeyi başarabilmiş ender insanlardan.

WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’ın yol arkadaşlarından “Yeraltı”ndaki hackerlardan kod ismi “Anthrax” (Şarbon) olan siyahi bir Müslüman da benzer bir hidayet öyküsüne sahip. 

Anthrax” siyahi Müslümanların efsane lideri Malcolm X'in hayat öyküsünü okuyunca, odasına Malcolm X'in dev bir posterini asar ve egemen zalimlerle savaşmaya ant içer. 

Hacker Anthrax (Şarbon) ile John Walker Lindh arasındaki fark birinin siyahi diğerinin beyaz olması…

Lindh, FBI soruşturmacılarına, 12 yaşında “Malcolm X” filmini izledikten sonra İslam'a ilgi duyduğunu söylemişti. Film onun İslam’ı kabul etmesine bir vesile olmuştu. 

Uzun yıllar filmin etkisinden kurtulamaz.

16 yaşında ailesine, kendisine din olarak İslam’ı seçtiğini adını da Süleyman el-Lindh ve Süleyman el-Faris olarak değiştirdiğini açıklar. 

Ailesi koyu Katolik inançta olmasına rağmen olumsuz bir tepki vermez!..

1998’de 17 yaşındayken, ebeveynlerinden Kur’an'da kullanılan “SafArapça'yı öğrenecek en iyi ülke olduğunu düşündüğü Yemen'e gitmek için para istedi.

Marin County’de devam ettiği okuldan kaydını sildirdi ve ailesinin desteğiyle Yemen’e Arapça öğrenmeye gitti.

Neden El Ezher gibi köklü bir üniversite veya 1961’de Suudi Arabistan’da kurulan Medine İslam Üniversitesi değil de neden Yemen?

Çünkü Şii nüfusun yoğun olduğu Yemen’de CIA’nın teknik destek verdiği Suudi Arabistan’ın finans ettiği EL Kaide kampları vardı ve burada eğitilenler 1979’dan beri Pakistan üzerinden Afganistan’a sözde Sovyet ordusuna karşı “cihat etmek” için gönderiliyordu.

CIA’nın Afganistan cihadında Ruslar’a karşı cepheye sürdüğü Made İn USA yapımı küresel İslamcı örgütler, bu değirmene su taşıdıklarının farkında bile değildi.

Enver Altaylı’nın yazdığı, CIA’nın Türk casusu Ruzi Nazar’ın hayat hikâyesi, bizler için önemli mesajlar içeriyor. 

Ruzi Nazar, Afganistan’da ortaya çıkan Taliban ve El Kaide hareketinin, CIA ve Suudi Arabistan ikilisinin projesi olduğunu anlatır. 

Türkistan havzasının İslam anlayışı ile taban tabana zıtlığını vurgular. Haksız da sayılmaz.

İşte bu CIA genetiğini taşıyan sözde radikal dinci “İslamcı” terör  yapılanmasının bir diğer unsuru da John Philip Walker Lindh olmuştu. 

Bir yıl sonra Kaliforniya'ya geri döndü. Bu sürede kimlerle görüştü kimlerle irtibata geçti? Kendisi ve onu yönlendirenler biliyor. Şubat 2000'de tekrar Yemen'e döndü. 

John Philip Walker Lindh, Yemen’de iken 12 Ekim 2000’de Yemen'in Aden şehri limanında demirlenen güdümlü füze taşıma kapasiteli Amerikan gemisi USS Cole'a  saldırı düzenlenmiş ve 17 denizci ölmüştü. 

Bu saldırıdan sonra EL Kaide denetimindeki Yemen’de bulunduğu kampın, ABD savaş uçakları tarafından bombalanması üzerine Pakistan’a geçti. 

Pakistan’da Taliban örgütlenmesinin kontrolündeki bir köy medresesinde okumaya başladı. 

Daha sonra Keşmir’in Hindistan’dan bağımsızlığını kazanması için savaşan gruplardan birine katıldı. Afganistan coğrafyasında adını yeniden değiştirdi.

Süleyman el-Lindh ve Süleyman el-Faris adlarını kullanmayı bıraktı. “Abdul Hamid” ismini aldı. 

General Raşit Dostum, CIA kontrgerillalarını imha ettiğinde Amerikalılar, John Philip Walker Lindh’i zor kurtardı!

11 Eylül saldırıları öncesinde Afganistan’a doğru, Kuzey İttifakı’na karşı bir savaş yürüten ve ülkenin çoğunluğunu kontrol eden Taliban’la birlikte savaşmak için yola çıktı. 

Lindh, Kandahar yakınlarındaki askeri bir kampta yedi hafta geçirdi. Usame bin Ladin ile görüştü. 

Kasım 2001’de ABD kuvvetleri, Lindh’i; komutanları Mezar-ı Şerif yakınlarında Kuzey İttifakı’na teslim olmak zorunda kalan bir Taliban grubu içerisinde bulmuşlardı.

Lindh, Taliban saflarında, Kuzey İttifakı’nı oluşturan Ahmet Şah Mesut ve Raşit Dostum kuvvetlerine karşı Mezar-ı Şerif yakınlarında Kale-i Ceng’de Pakistanlı, Arap ve Çeçen asıllı yabancı milislerle birlikte savaşırken esir düştü.

Bölgede bulunan ABD özel kuvvetleri helikopterler çatışma bölgesine intikal ederek kendi adamlarını kurtarmak istedi. 

Bu amaçla Mezar-ı Şerif’in 110 kilometre güneyinde bulunan Darya Suf'ta bir dağın tepesine indiler. Onlar geldiğinde Dostum’un askerleri direnişi çökertmişti.

Afganistan’da “Cenk Kalesi Katliamı”nda Amerikalı CIA ajanını Türkler mi öldürdü? 

Raşit Dostum’la yapılan anlaşmayla Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Afgan Kızılay teşkilatı devreye girdi, esirlerin bir kısmı kurşuna dizilmekten kurtarıldı. 

Amerikalılar’la Kuzey İttifakı askerleri arasında esirlerin takası sırasında çıkan karışıklıkta CIA ajanı ve özel kuvvetler mensubu, paramiliter operasyon subayı Johnny Micheal Spann öldürüldü.

Spann; “ABD'nin Afganistan'daki ilk resmi kaybı” olarak kayıtlara geçti. 

25 Kasım 2001'de iki CIA yetkilisi, Afganistan’da 19 yaşında, İngilizce konuşan sakallı birini, esir Taliban savaşçıları arasında keşfetti.

Saçı sakalına karışmış üstü başı dağınık genç esire, CIA yetkilisi “İrlandalı mısın? İrlanda?” diye sordu, o ise cevap vermedi.

Sonrasında Amerikalı olduğu ortaya çıktı.

Lindh, yakalandıktan sonra ABD askeri üssünde gözaltına alındı…

2002'de Amerika Birleşik Devletleri'ne götürülmeden önce, Kuzey Arap Denizi'ndeki donanma savaş gemisi USS Bataan'da sorguya çekildi.

Ülkesinde yargılandı. İlk davasında Lindh, terörizmi desteklemek üzere materyal sağlamakla suçlandı.

Lindh'e yönelik 10 davadan 9'u düştü.

Bunda tutukluluk süresince gördüğü işkenceleri gündeme getirmesinin de etkisi vardı.

Lindh, “Taliban'a yardım etmek ve Afganistan’a silah taşımak”tan dolayı suçlu bulundu. 

Yargısında Lindh, “Cihat hakkındaki inançlarım dünya genelinde Müslümanların sahip olduğundan farklı değil” demişti.

Lindh, Taliban’ı desteklemekten 20 yıl hapse mahkum edildi. Lindh, 2013'te İrlanda vatandaşlığına geçti.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Cemalettin
Cemalettin 5 yıl önce
yazinin önü basi sonu belli degil eee sonuc , bu adam sizmami yapmis gonullumu girmis
Habib el beyruti
Habib el beyruti 5 yıl önce
Cihâd, Allah yolunda harcanan emeğin, Hak uğrunda verilen mücadelenin adıdır. Cihâd, müminin, bütün varlığını seferber ederek Yüce Rabbinin rızasını kazanma çabasıdır. Cihâd, mukaddesatı korumak için beden, dil, fikir ve gönülle kararlılık göstermektir. Haksız bir saldırı, yok etme, sömürme ya da zulmetme mücadelesi değildir cihâd. Aksine Müslüman’ın, vatanında şerefi, kimliği ve özgürlüğüyle var olma; imanını, bayrağını, istiklâlini ve haysiyetini muhafaza etme azmidir. Cihâd, zulme ve zalime karşı, bir milletin hukukunu savunma gayretidir. Hakkı tutup kaldırma, yeryüzünde barış, huzur, adalet ve iyiliği yayma gayesidir.
II. IRMAK
II. IRMAK 5 yıl önce
Arşiv bilginiz oldukça iyi
Necdet çelikdönmez
Necdet çelikdönmez 5 yıl önce
Yazar ömür beyi tebrik ederiz.Uzunca bir yazı olmuş kolay gelsin kalemine kuvvet yüreğine sağlık üstat selamlar...