Yanında, ama yanına değmeyenler
İnsanın hayatında öyle insanlar olur ki, yıllardır yanımızdadırlar; aynı masaya oturur, aynı hatırayı paylaşır, aynı yağmurun altında yürürüz. Ama bir türlü kalbimize değmezler. Varlıkları görünürdür, fakat içimizde yer açmazlar. Onların yanında neşemiz eksilir, sözlerimiz boğuklaşır; ışığımızı kısmadan yaşayamayız. Buna yalnızlık deriz çoğu zaman, ama aslında bu “yanlış insanların arasında doğru hâlimizi” saklama mecburiyetidir.

Gün gelir, dert paylaştığımızı sandığımız kişilerin derdimizi değil, sadece sesimizi dinlediğini fark ederiz. Yanında olduğumuz ama yanımıza değmeyen bu insanlar, kötü değildir; çoğu sadece yetersizdir. Ruhumuzun derinliğini taşıyacak kapları yoktur. Bizim içimizdeki kıvılcımı koruyacak nefesleri, o kıvılcımı büyütecek bakışları yoktur. Yine de sosyal çevremizde, ailemizde, işimizde, hayatın mecburiyetlerinde yanımızda dururlar. Biz de bir süreliğine buna sabır deriz, normal deriz, hatta sevgiye benzeyen bir tutunma sanırız.
Oysa ruhumuz, tam da bu ilişkilerin içinde en çok yorulur.
Gürültüsüz bir tükeniştir bu.
Kimsenin görmediği bir ışık sönmesi.
Bu yazı, işte o sessiz tükenişi yaşayanlara seslenir. Çünkü yalnızlık sandığınız şey, aslında ruhunuzun yanlış frekanslarda kendini saklamaya çalışmasının sonucudur. Kalbinizin daraldığı, neşenizin inceldiği, sözlerinizin kendine yer bulamadığı bu insanlarla birlikte yaşamak zorunda olmanız, sizi eksik yapmaz. Bu, insan olmanın en eski imtihanlarından biridir.
Ve belki de fark edilmesi gereken en önemli hakikat şudur:
İnsan bazen yalnız olduğu için değil, yanlışların arasında kendini küçük tuttuğu için ışığını kaybeder.
Çünkü çoğu insan bilerek incitmez; sadece kapasitesi yetmez. Derinlik istemez, ağırlık kaldıramaz, sükûneti okuyamaz. İyidirler; ama iyi olmaları yetmez. Çünkü ruh, iyi olanı değil, kendini büyüteni ister.
Bu nedenle kimseyi kötü ilan etmiyoruz; sadece her ruhun taşıyabileceği yükün, kavrayabileceği derinliğin farklı olduğunu söylüyoruz.
Ve tam da bu yüzden, herkes sizin derinliğinizin yoldaşı olamaz.
Bu cümle, bir yargı değil, bir tesellidir aslında.
Çünkü derinliğinize eşlik etmeyenler sizinle yol almaya mecbur değildir; ama siz de ışığınızı kısmaya mecbur değilsiniz.
Ve bu farkındalık, yalnız olmadığınızı gösteren ilk ışıktır.
Kimin yanında kendinizi eksiltiyor, kimin yanında genişliyorsanız; orada ruhunuzun hükmünü çoktan verdiğini bilin. Zira ruh, kendi payını şaşırmaz.
.
Arzu Leyal, dikGAZETE.com