Tolstoy’un Bisikleti - Hiç bir şey için asla geç değildir!

Hüseyin Burak Uçar
Hüseyin Burak Uçar
Tolstoy’un Bisikleti - Hiç bir şey için asla geç değildir!
01-02-2021

Çevremizden şu sözü mutlaka duymuşuzdur: Bu yaştan sonra bizden geçti! 

Dikkat ederseniz bu sözü söyleyenlerin yaş aralığı nerede ise 50 yılı bulmaktadır. Bu cümle, 20 yaşındaki insana da, 70 yaşındaki  insana da ait olabiliyor. 

Yaşamayı yaş ile tanımlamanın pek  doğru olmadığını  düşünüyorum. Bu konuyu açıklamaya çalışan kelime ve kavramlar doğru yerde kullanılmıyor çoğu zaman. 

En çok karıştırılan iki kavram ise olgunluk ve yaşlılık. Oysa yaşlılık, olgunluğun garantisi değildir. Yaşama sevincinin de, hayat dolu olmanın da, üretkenliğin de yaşla ilgisi yoktur. Tıpkı aklın yaşla ilgisinin olmaması  gibi. 

Yirmili yaşlarındaki gençlerimizin “bizden geçti” diyebileceği bir şey olması elbette kabul edilemez. Az da olsa böyle düşünenler olacaktır. Onlarda bilsinler ki 30 yıl sonra bile “bizden geçti” dedikleri ne varsa geçmemiş olacak. Fakat ertelememekte fayda var.

İsmet Özel, bu durumu çok güzel ifade etmiş: “Bugün yirmili yaşlarında bulunan bir genç kollarını sıvayıp çok emek ve sabır isteyen işlere başlamazsa önündekiler gibi boşu boşuna yaşlanacaktır.”

Yaş ve yaşlılık konusunda rakam takıntısı olanlar için hemen belirtelim ki Dünya Sağlık Örgütü, yaş skalalarını 0-17 yaş arası "ergen", 18-65 yaş arası "genç", 66-79 yaş arası "orta yaş", 80-99 yaş arası da "yaşlı" olarak güncelledi. 

Aslında bu güncellemenin konuya yenilikçi düşünce ile yaklaşmayanlar açısından bir önemi yok. Çünkü aynı Sağlık Örgütü, yaşlanmanın tanımını yapmış ve “yeni bir şey öğrenmek istemeyen, yenilikçi olamayan, artık şaşırmayan ve çoğu şeyi bildiğini sanan insanların yaş aralığı kaç olursa olsun yaşlı sayılacağını” belirtmiştir.

Literatüre TOLSTOYUN BİSİKLETİ olarak giren ve “Hiçbir şey için asla geç değildir” anlamında kullanılan bir kavram var. Hikayesi şöyle:

Tolstoy, küçük oğlunu kaybettiğinde 67 yaşındadır. Bunun üzüntüsünden uzaklaşmak için olsa gerek, yeni bir alışkanlık edinir ve günlük işlerini bitirdikten sonra, şaşkın bakışlar önünde fakat kimseye aldırmadan, kendini tamamen bu duruma odaklayarak bisiklet sürme çalışmaları yapar ve başarır. 

Bu konudan mı ilham alır bilinmez, Einstein da bir sözünde “hayat bisiklete binmek gibidir, dengede kalabilmek için ilerlemek gerekir” diyerek bu kavrama güç katar.

Hiçbir şey için asla geç değildir.

Mimar Sinan, Süleymaniye Camisini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Selimiye Camisini tamamladığında ise 86 yaşındaydı.

Kristof Kolomb, Amerika’ya keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmıştı. 

Pasteur, kuduz aşısını bulduğunda 60 yaşındaydı. 

Yüzüklerin Efendisi”nin yazarı J.R.R Tolkien 45 yaşındayken ilk romanı “Hobbit” yayınlandı. 

Bu konudaki örnekler oldukça fazla.

90 yaşındaki bir kadının “60 yaşında keman çalmaya başlasaydım 30 senedir keman çalıyor olurdum” dediğini okumuştum bir yerde. 

Bu sözü doğrular nitelikte bir haberin başlığı ise şöyleydi: “Çocukluk hayali kemanı 60 yaşında çalmaya başladı.”

Haberin devamında; Nevşehir’de çocukluğundan beri keman öğrenmeyi isteyen fakat buna fırsat bulamayan, torun sahibi 60 yaşındaki Memnune Bilge’nin, belediye tarafından açılan kurs sayesinde hayalini gerçeğe dönüştürdüğü, Bilge ile aynı sınıfta eğitim alan 10 yaşındaki Tuğba’nın, kendisinden 50 yaş büyük biriyle aynı kursta eğitim alıyor olmanın ve ondaki bu azmin, kendisi için heyecan verici olduğunu dile getirdiği yer alıyor.

Bir de dönemlerindeki zorluklara rağmen, yaşlarına bakmadan, kandil ışığında yüzlerce cilt kitap yazan bilginlerimiz var. 

Yapılan araştırmalarda yaklaşık 500 adet kitap yazdığı belirlenen Muhyiddin Arabi, güzel bir örnek.

Kendisi 75 yaşında vefatından önce 90 ciltlik son eseri “Tefsir-ül Kebir”i bitirmişti.

Mevlana’nın “Mesnevi”si ve İbn-i Haldun’un “Kitabü-l İber”i de 7 ciltten oluşmaktadır ve son dönemlerinde yazılmıştır. 

Bu arada hatırlayanlar olacaktır; “Facebook” ‘CEO’su Mark Zuckerberg, İbn-i Haldun’un Mukaddime kitabını, tavsiye ettiği kitaplar arasında saymıştı. 'Önsöz' anlamına gelen Mukaddime, 1375 yılında kaleme alınmış, tarih, iktisat ve sosyoloji ile ilgili günümüzdeki gelişmeleri bile izah edebilen bilgilerin yer aldığı iki ciltlik bir eser. 

Burada insanlık tarihinin başlangıcından bu güne kadar sahasında yazılan en kapsamlı eser olan 17 ciltlik “İslam Bilim Tarihi”nin yazarı FUAT SEZGİN’i anmak yerinde olacaktır. 

2019 yılı, ülkemizde “FUAT SEZGİN YILI” idi. Kendisi 27 dili çok iyi bilen bir bilim adamımızdı.

2018 yılında 94 yaşında vefat ettiği sırada eserinin 18. cildini yazmaktaydı.

Onlar ve birçok bilim adamı, kitapların çoğunu muhtemelen kandil ışığında yazdılar. Fakat biz bu imkanlarla, bırakın bir MESNEVİ, bir MUKADDİME yazmayı, okumayı bile başaramıyoruz. 

Hiçbir şey için asla geç değildir.

Gelin, bugün kendimize bir iyilik yapalım ve “bizden geçti artık” diyerek vazgeçtiğimiz hayallerimizi, yapmak isteyip de yapamadıklarımızı yeniden gündemimize alalım. Ve şu gerçeği kabul edelim; 

Biz insanlar, yaşadıkça yaşlandığımızı sanıyoruz, oysa yaşamadıkça yaşlanıyoruz.” (W.Gladstone)

.

Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com

Hüseyin Burak Uçar
Hüseyin Burak Uçar

Hüseyin Burak Uçar kimdir?

HÜSEYİN BURAK UÇAR, 1968 Sakarya doğumlu. Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Mezunudur.

"HAYALBAZ" (Öykü) ve "BAŞARININ FREKANSI" (Gelişim) kitaplarının yazarı.

28 yıl bankacılık yaptı. Bu sürenin 24 yılında yönetim kademelerinde çalıştı. Farklı banka ve ekiplerde yüzlerce çalışma arkadaşı ve binlerce müşteri ile tanışma fırsatı buldu.

İnsanlar ve hikâyeler biriktirdi. Mesleğinden emekli olduktan sonra, bu hikayeler ve deneyimlerini aktardığı gelişim yazıları, Zafer Bilim Kültür ve Sanat Dergisi, dikGAZETE.com ve Yeni Sakarya gazetelerinde yayınlandı. Türkiye Yazarlar Birliği üyesi olan Hüseyin Burak Uçar, evli ve dört çocuk babasıdır.

Yayınlanan Kitapları:

-Hayalin İçinden Öyküler / HAYALBAZ / Ocak 2023

-BAŞARININ FREKANSI / Şubat 2024

hbezau@gmail.com

.

dikGAZETE.com 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Lütfü 4 yıl önce
Biz 60 yaşından sonra ölüyoruz müdürüm :( Stresli hayatı yaşamayanların daha verimli ve uzun yaşadıklarını düşünüyorum.
Ubeydullah 4 yıl önce
Harika tespitleri olan, motive edici ve ayaklari yere basan bir yazı. Enerjinizle bize enerji katmaya devam ediyorsunuz. Elinize, yüreğinize sağlık
Fatih 4 yıl önce
Elinize ve yureginize saglik.. insan mutlaka her yasta bir uretim icinde olabilir.. yeter ki istesin..
Bir Dost 4 yıl önce
Dostum,yine beni benden alan, bana yeniden birseyler katan bir yazını okudum. Her bir yazından sonraki yazını merakla bekliyor oldum artık. Bunca zaman okuduğum ve bir daha okumak istediğim ve bir daha okudugum kitaplardaki hazzı alıyorum yazılarında. Ve her bir yazını okudugumda birşeylerin degismesi gerektiğini düşünüyorum kendimde. Garip bir sekilde, degisiyor da. Bundan sonraki hayatımda, yaşadıkça yaşlandığimi degil de yaşamadıkça yaslandigimi düşüneceğim yazın sayesinde. Yüreğine, kalemine sağlık dostum. Yeni yazını merakla bekliyorum.
Rahmi 4 yıl önce
Güzel yazı olmuş
UFUK OKCU 4 yıl önce
insanlar hedef koyar kendilerine bu hedefler için kendilerini bazı şartlar ve kuralları geçmek zorundalar her ne kadar şartları ve kuralları yerine getirse bile istedikleri hedeflere ulaşamaya biliyorlar. Yıllar sonra aynı hedefi başka şekilde karşısına çıkınca bu iş bizden geçti diye hedefe giden yola çıkmazlar asıl kayıp insanlar için o zaman başlar. Güzel ve anlamlı bir o kadar toplum için çok önemli mesaj içeren yazınız için çok teşekkür ediyor. Yazılarınızın devamının gelmesini temenni ediyorum.
Özlem KALAY 4 yıl önce
Hiç bir şey için geç olmadığı anlatan çok güzel bir yazı. Elinize sağlık ????
Feridun 4 yıl önce
Hüseyin Bey bir kez daha çok değerli bir konuyu makalesine taşımış. Hayatta hiçbir şey için geç değildir.Bize düşen sabır, gayret ve ümit etmektir.
Feridun 4 yıl önce
Hüseyin Bey yine çok değerli bir konuyu makalesine taşımış. Kesinlikle katılıyorum hiçbir şey için geç değildir bize düşen gayret ve ümit etmektir. Eğer bu günümüz bir önceki günümüzle aynıysa ziyandayız demektir...
Gamze Topçu 4 yıl önce
Hayatın her yaşı çok kıymetli Zaman geçtikçe Yaş almak diyoruz yaşlanmak kelimesini yakıştıramıyoruz .Çok güzel bir yazı teşekkür ederiz Hüseyin bey .Allah kimseye Gönül yaşlılığı vermesin diyorum Devamını bekliyoruz
Ramazan Umut 4 yıl önce
Önemli bir konu; usta elinden, keyif dolu... Yazınızdan çıkarımım;"Durağan olan her şey kirlenir ve insan ilerlemiyorsa geriler..." Yüreğinize ve kaleminize sağlık Hüseyin bey..:)
Mesut isen 4 yıl önce
İmkanlar el verdiğince yeni şeyler denemek dünü bugünden faklı gecirebilmek için tüm çabamız, müslüman için ölene kadar hizmet nimettir.
Veysel EKİNCİ 4 yıl önce
Hüseyin Bey, size teşekkür edeceğim ama, öncelikle bizi " genç" skalasında gösterdiği için DSÖ'ne çok teşekkür ederim Ben de elli yaşından sonra ilahiyat fakültesi bitirdim, formasyon aldım. Seçtiğiniz konular birbirinden güzel ve faydalı kaleminize sağlık. Hareketsiz halde insan çabuk yaşlanır. Zira durgun sular bakteri barındırır demişler.Elbetteki biyolojik ve fiziki yönden kayıplar olacaktır ama, burada asıl olan: aklı, zekayı, tecrübeyi birlikte kullanmaktır. Hiç bir yaş geç değil ve hala fırsatlar var makalede bolca örnekleri verildiği gibi.
Lütfü 4 yıl önce
Her yeni başkangıç bişeylerin bitmediğinin kanıtıdır, sürekli aynı şeyi yapan insanların beyinlerinin küçüldüğünü düşünürsek, farklı şeyler yapmak, benden geçmedi demekle beynimizi de güçlendirebiliriz...
Sevg 4 yıl önce
Basit bir insan zamanını nasıl öldüreceğini, değerli bir insan zamanını nasıl kazanacağını düşünür... bu güzel yazı icin teşekkür ederizz...
Bilal 4 yıl önce
Her gün bir önceki günden daha fazla öğrenmeliyiz. Yaşlanmak bir sayıdan ibaret değil öğrenmemeden ibaret. Çok güzel bir yazı olmuş. :)
Yaşar KIYAN 4 yıl önce
Her yaşın bir güzelliği vardır. Hangi yaşta olursak olalım yapabileceğimiz görevlerimiz mutlaka vardır. (Peygamberimiz sallallâhü aleyhi vessellem 63 yaşında hafız oldu)
Şerafettin Dalar 4 yıl önce
Yaşam basit bir döngüden ibaret olmamalı(doğarsın-büyürsün-yaşlanırsın-ölürsün)içi dolu kaliteli bir yaşam arzulanmalı ve iz bırakabilmeli.
Gürkan 4 yıl önce
Birçok başarılı örneği bünyesinde barındıran, akıcı bir üslupla sıkmadan okutturan böyle güzel yazıların devamını bekliyoruz. Okudukça 40 ımdan sonra hangi hayalime başlasam acaba diyorum:)
Nazan 4 yıl önce
Bugünün gençleri olarak yeniliklere açık olmalı,yaş aldıkça edindiğimiz tecrübeleri ergenlere aktarmalıyız.Daha çok üretmeli,daha çok araştırmalı boşu boşuna yaşlanmamalıyız.
Mehmet Zeki AKTAŞ 4 yıl önce
yetenek ister hareket ister çaba ister hocam eline sağlık uyumak istiyorum.
Yasemin 4 yıl önce
Müdürüm çok güzel bir yazı. Bizde geçti demeyeceğim:) uygulayacağım
Selda erkan 4 yıl önce
Dünya sağlık örgütünün yaş güncellemesi çok güzel olmuş. Hâlâ çok genciz ...Yazı çok güzel teşekkür ediyorum kaleminize sağlık...
Selma Köroğlu 4 yıl önce
Yine Çok güzel bir konuya değilmişsiniz gerçekten de hiçbir şey için geç değil o bu yazınızı okuduktan sonra daha da iyi anladım teşekkürler yazılarınızın devam etmesi dileğiyle ????????????????????????
İhsan Erhan Eğilmez 4 yıl önce
İnsanı boşluktan alan harika bir özet.."dimi dimi dimi" dedirten bu güzel yazı için teşekkür ederim.
Nurhan Çaglar 4 yıl önce
Biz insanlar, yaşadıkça yaşlandığımızı sanıyoruz, oysa yaşamadıkça yaşlanıyoruz.” (W.Gladstone) işin sırrı burada..halbuki Kur'anı azimüşşan da beşikten mezara kadar ilim öğreniniz diyor..ilmin zekati da öğretmek ve faydalı olmaktır..bu döngüyle kişinin hayata bağlanması ve üretmesi kaçınılmaz olur.. .
Nurullah 4 yıl önce
Kendine küsmüş ve hayatta bir adım daha atmak istemeyen kişiler için bir adım niteliğinde olmuş. Hayat her evresinde, her mevsimin de güzel görenler için akıp gidiyor. Yok eğer kalan varsa onu da geri de bırakıp yoluna devam ediyor. Tüm güzel görenlere selam olsun.
Cumhur Karasu 4 yıl önce
Sanırım en doğrusu hangi yaşta olursan ol, bir daha olamayacağım kadar gencim diyebilmek.
Yıldıray Yıldız 4 yıl önce
Ne olursa olsun neşeni kaybetme diye güzel bir söz var, lakin insanoğlu yaşama sevinci kaybettiği anda yaşlanma evresi başlamış demektir, öğrenmenin yaşı yoktur yeterki içimizde cevheri gün yüzüne çıkartabilelim. Yazınıza sağlık Hüseyin bey İstanbul’dan selamlar sevgiler .
Emine Akkaya 4 yıl önce
Düşundüren bir yazı olmuş kaleminize sağlık
Nuh 4 yıl önce
Yarın kıyametin kopacağını bilseniz de elinizdeki fidanı dikin bir peygamberin ümmeti olarak, yetişmekten, yetiştirmekten hiç vazgeçmememiz lazım. Yazı için çok teşekkürler. Kaleminize sağlık.
Fatih TUNCA 4 yıl önce
Yine çok güzel bir yazı. Emeğinize sağlık
Süleyman kocapınar 4 yıl önce
Tebrik ederim çok güzel bir yazı devamını bekliyoruz...
Burhan 4 yıl önce
Kesinlikle katılıyorum ben de gençlerden biriyim daha yaşlılığa çok var inş
Filiz Temir 4 yıl önce
Çok güzel bir yazı olmuş ağzınıza layık. Yaşlanmak ile ilgili herkes farklı şeyler söyleyebilir ancak benim için doğru olanı ‘yaş almak Dünya sağlık örgütünün yaşlılık tanımını bilmiyordum sizden öğrendim ne doğru bir tanım. Ben de bir yerde okumuştum. Ağaçların önüne engel koyup gelişimini durdurduğunuzda ölmeye başlarlarmış. İnsanlarda aynı şekilde; öğrenmeyi bıraktıklarında, gelişim olmadığında gerçek yaşlanma başlar diye düşünüyorum.
Kadri Gülkökü 4 yıl önce
Verilen örneklere ilaveten; Ebû Eyyûb el-Ensârî müslümanların ilk İstanbul kuşatmasına katıldığı, bu kuşatmadan bir yıl sonra gönderilen Yezîd b. Muâviye kumandasındaki takviye birliğin içinde bulunduğu ve kuşatma devam ederken hastalanarak 98 yaşında vefat ettiği rivayet edilmektedir.
FİKRET GÜNEŞ 4 yıl önce
Güzel olmuş kaleminize sağlık