Tatar kökenli Rus aileler

Rıdvan Aras
Rıdvan Aras
Tatar kökenli Rus aileler
26-03-2024

TATAR KÖKENLİ RUS AİLELER:

Şener Üşümezsoy’un ifadesiyle; Moskova çevresindeki Hıristiyanlaşmış ve Ortodokslaşmış Tatarlar, Novgorod’dan Moskova’ya kuzeyden Volga boyunca gelmiştir. Güneyden Dinyeper ve Don Nehirleri arasında Moskova alanında kurulan hanlık, Ortodoks kimliğiyle bugünkü Muskovit kimliğini ortaya çıkarmıştır.

Başka bir deyişle bugünkü Rusların ataları, Tatar Hanlığı’nın oluşturduğu etnojenezde gelişmiştir.

Volga boyunca doğudaki kesimler ise Kazan Hanlığı’ndaki Bulgar Müslümanlığından gelen hareketle, Müslüman olarak kalmıştır. Kırım, bu anlamda buradan etkilenmiştir ama bozkırdaki Nogaylar Ortodokslaşarak bugünkü Zaporijna ve Don Kozaklarını oluşturmuştur. İç Savaş’ta bu Kozaklar birbirleriyle ve Tatarlarla savaşmıştır ve Şolohov’un Durgun Akardı Don” romanında belirttiği üzüntüsü buradan gelmektedir. [1]

Ancak bizim esas üzerinde durmak istediğimiz ve ilgi çekeceğini umduğumuz husus, etnogenezden öte Tatar kökenli ailelerin, varlığını günümüze değin sürdüren siyasi, bürokratik ve edebi etkinlikleridir.

Güçlenen Moskova Knezleri, Altın Orda yıkıldıktan sonra hanlar için kullandıkları “çar” unvanının yanı sıra hanların bütün yetki ve hükümdarlık alametlerini benimsediler. [2]

Taç giyme geleneği Ruslarda Altın Orda etkisiyle başladığı gibi I. Petro da dahil olmak üzere Çarlık Rusyası’nın neredeyse bütün çarları, taç töreninde kendilerine Altın Orda’dan kalan Monomah Şapkasını taktılar. [3]

Özellikle Altın Orda’nın zayıfladığı, Moskova Knezliği’nin ise güçlendiği dönemde çok sayıda Ordalı ileri gelen devlet adamının Rus topraklarına göç etmiş olmasıdır. Rus knezleri, hem Tatarlar arasında daha etkili olmak, hem de bu asilzadelerden diplomasi, ticaret, zanaat başta olmak üzere hayatın her alanında istifade etmek amacıyla, bu asilzadelere büyük topraklar verdi, sınırsız imtiyazlar tanıdılar. Hatta knezler, Rus coğrafyasında siyasi anlamda daha güçlü olmak amacıyla bu asilzadelerle evlilik yoluyla akrabalık bağları kurmaktan da çekinmediler.

Netice itibariyla Altın Orda Devleti öncesinde başlayan bu göçler, Kazan Hanlığı’nın sonuna kadar devam etti ve çok sayıda Tatar ailesi Rus topraklarına yerleşti ve Rus devletine büyük hizmetlerde bulundu. [4]

Boyar ve hizmetli Knez sınıfının etnik içeriğini arştıran Rus tarihçisi Karateev, soyu Altın Orda’ya dayanan 92 Knez, 50 Boyar, 13 Kont ve 300’den fazla Dvoryan ailesinden bahsetmektedir. [5]

Bu kişilerden hiç şüphesiz en ilgi çekicileri Rusya tahtına oturmuş Tatar kökenli iki Çar’dır: Semön Bekbulatoviç ve Boris Godunov.

-Boris Godunov

Çar IV. İvan’ın, Merkezi otoriteyi tesis etmek için yüksek aristokrasi zümresi Boyarları ortadan kaldırmayı kafasına koymuştu. Bunun için geniş kapsamlı bir tedhiş sistemi kurarak ülke yönetimi Obriçnina ve Zemşçina olmak üzere iki kısma ayrıldı.

Birincisi doğrudan Çar’a bağlı hainleri temizlemekle ilgili örgütünün ve çarın masraflarını karşılamak maksadıyla belli şehirleri, kasabaları, vilayetleri içine alan devlet içinde bir devlet durumundaydı.

Zemşçina denen ikincisi ise Obriçnina dışında kalan ve Moskova yönetimine bağlı kısmını oluşturuyordu.

-Simeon Bekbulatoviç

IV. İvan, Zemsçina'nın başına eski Kasım hanı Simeon Bekbulatoviç'i getirmişti. Onu “Büyük Knez ve Çar” unvanıyla bütün Rusya'nın çarı ilan etmişti ki kendisi ise ancak Moskova Knezi olacaktı. İvan onun huzurunda hürmetle eğilir, onla yazışmalarında “kölen İvan” imzasını kullanırdı. Onu Boyar Feodor Mitislaviç’in kızkardeşi ile evlendirmişti. [6]

Her ne kadar İvan’ın ölümü sonrası ömrünün son zamanını bir manastırda kör bir rahip olarak tamamlasa da, Cengiz soyundan Kasım Han’ı Sayın Bulat ismiyle başlayıp Bekbulatoviç olarak tamamlanan hayat, Rus Çarlığı tarihine kazınmıştır.

Yukarıda belirttiğimiz üzere, siyasi olarak diğer knezlikler arasında rolü büyüyen Moskova, sosyal ve dini anlamda da Rusya’nın merkezi konumuna geldi. Öyle ki diğer yerlerden Moskova Knezliği’ne göç dalgası başladı. Almanlar, Lehler ve bazı Moğol-Tatarlar bu dalgaya katıldı.

Göç edenlerle ilgili önemli bir ayrıntıya da yer vermek gerekir: “Orda’dan buraya vaftiz adı Zahariy olan Murza Çet geldi. Murza Çet, gelecekteki Rus Çarı Boris Godunov’un atasıydı.

Korkunç İvan’ın oğlu Dimitri’yi öldürerek tahta geçtiği iddia edilen Boris Godunov’un Tatar olduğu anlaşılmaktadır. [7]

Bu isimlere Solomaniye Saburova (1490-1542), Yelene Glinskaya (1508-1538), İrina Godunova, Natalya Narişkina (1651-1694) ile Marfa Apraksina (1664-1715) [8] adlarındaki beş Çariçe’yi de eklemek gerekecektir.

- Natalya Naryshkina

Burada Narişkina’ya dikkat çekelim. Narışkinler, Hristiyan dinine geçerler, fakat soyadlarını muhafaza etmişlerdir. (…) Rusya tarihinde Narışkinler, dekabrstler (…) olarak malumdur. [9] 

Çar Aleksey Mihalyoviç’in Çariçe Natalya Krillovna Narışkina evliliğinden ünlü Rus Çarı Petro dünyaya gelmiştir. Günümüzde Rus dış istihbarat servisinin (SVR) şefi ve müstakbel Dış İşleri Bakanı olarak anılan Sergey Yevgenyeviç Narişkin’in soyadı bu anlamda ilgi çekicidir.

Tatarlar, Rusya’da askeri alanda da oldukça etkin olmuşlardır.

Daha önceki makalemizde söz edildiği gibi Moskova hükümdarına hizmet için göç eden Türk feodalleri, hizmetçileriyle Kazan’a karşı savaşta aktif bir güç oldular. IV: İvan’ın Kazan’ı almasına katılan 150 bin kişilik ordunun üçte biri, eski Kazan patşası Şah Gali, knezlerden Yenikeyevler, Tenişevler vb. ile gelen Temnikov, Kasım, Kazan feodalleri ve onların hizmetçilerinden meydana geliyordu. Bunlar içinde Kazan knezi Kamay Mirza da dikkat çekicidir. [10] 

Daha sonraki dönemde, askeri alandaki etki devam etmektedir. Örneğin, 1812 yılında Rusya Ordusu’nun başkumandanı olarak, Rusya-Fransa savaşında Napolyon komutasındaki Fransızları geri püskürten Prens Mihail İllarionoviç Kutuzov[11] Tatar kökenli Kutuzovlardandır.

-General Kutuzov

Kutuzovlar: Büyük Knez Aleksandr Yaroslavoviç Nevskiy’nin yanına Pruslulardan gelen, Çud savaşının ünlü kahramanı Gavril’in torununun oğlu ve Novgorodlu Proşka’nın torunu Fedor Aleksandroviç Kutuz’dandır. Rus tahtına çeşitli rütbelerde hizmet etmişlerdir. Kutuzov soyadının temelini Türk-Bulgar kutuz ~ kudurçıldırmış, kudurmuş’ sözü oluşturmaktadır. Bütün lehçelerde bu sözün anlamı aynıdır. [12] (Memluk/Kölemen hükümdarı olup, -Kırım/Kıpçak kökenli- Baybars tarafından öldürülerek hükümdarlığına son verilen Kıpçak kökenli Kutuz ile isim benzerliği ayrı bir incelemeyi hak etmektedir.)

Sanat açısından, Turgenyevler, Gogöller, Rahmaninovlar, Korsakovlar ismi anılması gereken Tatar kökenli kişilerdir. [13]

-Nikolay Rimsky Korsakov

Korsakovlar: Korsakovlar sülalesi temelini Letonya’dan Moskova’ya gelen Ventseslav Jegmuntoviç Korsak adlı şahıstan almaktadır. Ünlü Rus besteci, Nikolay Rimsky Korsakov bu nesildendir.

-Nikolay Vasilyeviç Gogol

Gogol (Gogel): Çok sonradan Polonya’dan göçerek, 1775 yılından itibaren Rusya dvoryanları olan kişilerin sülalesidir. Bu soyadı, Türk-Bulgarlarda (Çuvaşlarda) kuş ismini bildiren gogul ~ kogul sözünden yapılmıştır. Ünlü Rus roman ve oyun yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol bu nesildendir.

-Sergey Vasileviç Rahmaninov

 Rahmaninovlar: Rahmaninov soyadı yeni isimler sırasına dâhildir ve şecerede 1741 yılı ile kaydedilmiştir. Büyük Rus bestecisi Sergey Vasilyeviç Rahmaninov da bu nesildendir.

-Ivan Sergeyeviç Turgenyev

Turgenyevler: Turgenyevlerin atası Mirza Lev Turgenyev vaftiz töreninden sonra İvan adını almıştır. 1440’lı yıllarda Büyük Knez Vasiliy İvanoviç’in yanına Altın Ordu’dan gelmiş, Altın Ordu asilzadelerinin önde gelen simalarından olmuştur. Turgenyev ismi, kökünde Turgen lakabını korumaktadır. Bu kelime, Moğolca turgenhızlı, acele eden’ sözünden gelmektedir. Bu söz, bugünkü Sibirya Türk ağızlarında aynı anlamda kullanılmaktadır. Meşhur Rus yazarı İvan Sergeyeviç Turgenyev bu nesildendir

Halikov bunlara, isimleri hiç de yabancı olmayan başka sülale isimlerini eklemektedir. Musinler-Puşkinler (Alimler, yazarlar, Kazan genel gubernatörü), Rusya tarihinde I. Petro taraftarları, generaller ve valiler olarak malum bulunan Apraksinler, Godunovlar ile akraba olan Podol’skiyler, Nesillerinden alimler, ihtilalciler ve sporcular çıkan Blohinler, alimler, devlet ve siyaset adamları çıkan Buharinler, Nesillerinden generaller, alimler, sanatçılar, dolayısıyla 1812 yılı savaş kahramanı, Kafkasya’yı istila eden Rus Generali Ermolov Alexandr Petroviç (1777-1861); Rusya’nın meşhur aktrisi Ermolova Mariya Nikolonavye’nin (1853-1928) çıktığı Ermolovlar, Moskova’daki Berseney rıhtım caddesine ismini veren Bersenyovlar, Temurovlar, Şarapovlar bu ailelerden bir kaçıdır. İsmi Tatar kökeni ile anılan Dostoyevskiy’i de bu isimlere eklemek gerekmektedir.

Sadece Çarlık Rusyası’nda değil, Çarlık Rusyası’nın son dönemleri ile Bolşevik hareketi ve sonrasında ismi çokça zikredilen Yusupovlar ve Sultan Galiyev tanınmış Tatar kökenlilerdir. Daha ilginç olanı ise Lenin’dir. Hayatı boyunca etnik kimliği öncelemediği bilinen ve asıl adı Vladimir İlyiç Ulyanov olan Lenin’in Tatar kökeni sıkça gündeme gelmiştir. 

Vladimir İlyiç Ulyanov10 Nisan 1870’te Kazan/Simbirsk’te doğdu. Bu kent Tatarların Ruslarla iç içe yaşadıkları bir yerdi. Rusya tarihi uzmanı Prof. d’Encausse’un Lenin’in aile şeceresine ilişkin bulduğu bilgiler şunlardı: Lenin’in büyük dedesi Vasiliy Ulyanov 1861 toprak reformundan çok önce özgürlüğüne kavuşmuş bir serfti. Oğlu Nikolay Vasilyeviç Ulyanov terziydi. Ve eşi Kalmuk Türkü’ydü. Bu evlilikten Lenin’in babası İlya Nikolayeviç Ulyanov doğmuştu. 

İlya Nikolayeviç Ulyanov, Rus’tur kuşkusuz, ama annesi Kalmuk’tur. Babası gibi Lenin de belirgin Asyalı özelliklerini, özellikle de çekik gözlerini, II. Katerina’nın bağımsızlıklarına son verdiği ve Rusya’da kalıp Budizm’den/ İslam’dan vazgeçen Kalmukların yaşadığı Astrahan’da evlenen Moğol asıllı babaannesine borçludur.”

-Lenin

Lenin’in dedesi Nikolay Vasilyeviç Ulyanov Nijegorodsk vilayetinin Androsovo Sergaçsk köyünden geliyordu. Köyünü terk edip kendine Rus demeye başladı.

Keza...

Çuvaşların kökleri üzerine 200’e yakın çalışması olan Prof. Gennadiy Tafayev, “Ulyanov” soyadının Hıristiyanlaşma zamanında “Ulyanan” isminden gelebileceğini belirtiyor.

Büyük ihtimalle “Ulyanov” soyadının bayan veya erkek “Ulyanan” isminden alındığını yazıyor. “Ruslar bu ismi Ulyanın şeklinde yazmış olabilirler. Üstelik o zamanki nüfus kâtiplerinin Çuvaşça bilmemesi de güçlü bir ihtimal. Çocuklara anne ve babanın isimlerini verme âdeti, şimdiye kadar güncelliğini hiç yitirmedi.”

O halde bu iddiaya göre Lenin’in sadece babaannesi değil, dedesi de “Kiraşin” idi. Çünkü bunlar üçe ayrılıyordu: Tam Hıristiyan olanlar, içi Müslüman dışı Hıristiyan olanlar ve içi dışı Müslüman olup yine de Hıristiyan din adamlarından haftada yarım saat din sohbetine mecbur kalanlar!” [14]

Günümüzde ise, popüler kültürde adı yer bulan İrina Shayk (Şeyh), ünlü tenisçi Marat Safin, Dünya Jimnastik Şampiyonu Alina Kabayeva, ünlü Balet Rudolf Nureyev, unutulmaz kaleci İgor Dasaev Türk-Tatar kökenli Rusları temsil eden isimlerdendir.

Dolayısıyla, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Tuva Türk’ü kökenine şaşmamak gerekecektir.

Özellikle “Osmanlı veliahtı olarak kabul edilen Kırım Hanlığı’nın uzun süre hükmettiği Kırım başta olmak üzere “ak topraklar” olarak kabul ettikleri Türkiye’ye gelen Tatar asıllı ailelerin yeni yerleştikleri bu topraklarda ziraatin ve ticaretin gelişmesine, siyasi ve sanatsal alana verdikleri katkı tesadüf değildir.

İsimlerinin tümünü zikredemeyeceğimiz, Halil İnalcık, İlber Ortaylı, Cüneyt Arkın, Nesrin Sipahi, Aziz Nesin örneklerini vermekle yetineceğimiz bu kişiler, bir nevi yukarıda bahsettiğimiz ortak tarihin ülkemizdeki tezahürleridir. 

Sonuç olarak, Rus toprakları üzerinde yaklaşık üç asır süren Altın Orda hâkimiyeti neticesinde Rus knezleri tamamen yok olmaktan kurtuldukları gibi, merkezî bir devlete de sahip olmuşlardır.

Ruslar, üç asır boyunca Altın Orda ile içiçe yaşadıklarından dolayı Altın Orda’nın siyasî, idarî ve sosyo-ekonomik yapısını iyi öğrenmiş ve yeni devletleri için benimsemişlerdir.

Nitekim, Moskova Rusya’sı çok kısa sürede Avrasya coğrafyasının en büyük ve en güçlü ülkelerinden biri haline gelmiştir. Dolayısıyla Altın Orda hâkimiyeti, birçok Rus tarihçisinin ileri sürdüğü gibi, Rus knezliklerinin yıkımına ve geri kalmışlığına değil, gelişmesini ve uluslararası arenada önemli bir konuma gelmesini sağlamıştır. [15] 

Bu anlamda, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasından sonra Doğu Roma’nın idari sistemini benimsemesi, eski yönetici ve zanaatkarları bünyesine alması, bunlardan İmparatorluk veliahtları Has Murad ve Mesih Paşa’yı sadrazam/ Beylerbeyi olarak ataması, kendisine Kayzer-i Rum (Roma İmparatoru) ünvanı vermesi karşısında nasıl ki Osmanlı’ya III. Roma denilmekte ise; Rus Devletinin oluşum aşamasındaki askeri, idari yapılanmanın Altın Orda’dan alınması, IV. İvan’ın Bekbulatov’u Çar ilan etmesi, yine Tatar kökenli Godinov’un tahta çıkması ve Rus yönetiminin Altın Orda Hanları için kullandıkları Çar terimini kendileri için kullanmaya başlamaları karşısında; Rus Devletine de II. Altın Orda denmesi çok da abartılı olmayacaktır.

.

Rıdvan Aras, dikGAZETE.com

-Kırım Kültür Araştırmaları Derneği Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi-

-

[1] Üşümezsoy Şener, Ruskovitlerin Tatar Kökeni, Türk Solu, 22.04.2024. https://www.turksolu.com.tr/ruskovitlerin-tatar-kokeni/

[2] Kemaloğlu İlyas, Rusların gözüyle…, s. 43.
[3] Kemaloğlu İlyas, Rusların gözüyle…, s. 44.
[4] Kemaloğlu İlyas, Rusların gözüyle…, s. 44,45.
[5] Karateev M. Dimitry, Rusy i Tatari. Arabeski İstorii, I, Russkiy Vzglyad, Moskva, 1994, s. 29.
[6] Gündoğdu Abdullah, Kasım Hanlığı ve Sayın Bulat (Simeon Begbulatoviç) Han, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 3, s. 2.

[7] Konak İsmet, Moskova Knezliği'nin Bağımsızlığa Geçişinde Türk-Moğol Dünyasının Rolü, Türkiyat Mecmuası, Cilt: 1, Cilt: 22, Sayı: 1, s. 109.

[8] Kemaloğlu İlyas, Altınorda ve…, s. 255-259.
[9] Halikov A. H., (Çev. Mustafa Öner), a.g.e., s. 78.
[10] Halikov A. H., (Çev. Mustafa Öner), a.g.e., s. 16.
[11] Memiş Seher, Rus Kültüründe Türk İzleri,  Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Bilimler Dergisi İnternational Journal of Social and Economic Sciences 2 (1): 85-87, 2012, s. 87.
[12] Memiş Seher, a.g.m., s 87.
[13] Memiş Seher, a.g.m., s 86, 87.
[14] Yalçın Soner, Lenin’in Türk Akrabaları, Hürriyet Gazetesi, 12.07.2009. https://www.hurriyet.com.tr/lenin-in-turk-akrabalari-12053931
[15] Kamalov İlyas, Altın Orda-Rus İlişkileri ve Altın Orda’nın Rusya’ya Etkileri (Altın Orda Devleti’nin Yıkılışı ve Çarlık Rusyası’nın Kuruluş Sürecinde), Doktora Tezi, T.C. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Ortaçağ Tarihi Programı, 2008,  s. 325.
Rıdvan Aras
Rıdvan Aras

Rıdvan Aras kimdir?..

Siyaset bilimci Rıdvan Aras, aslen Mihalıççık Çalçı Köylü’dür. Mihalıççık ilçesi Yunusemre Köyü’nde İlkokulu, son sınıfa kadar Yunusemre Köyü Ortaokulu’na devam ettikten sonra, Mihalıççık Ortaokulu ve Mihalıççık Lisesi’ni bitirdi.

1985 yılında girdiği A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye Kamu Yönetimi Bölümü’nden 1989 yılında mezun oldu. A.Ü. İşletme Fakültesi, A.Ü. AÖF Yerel Yönetimler Yüksek Okulu’ndan diploma aldı.

TODAİE’nde yüksek tezli lisansını bitirerek Kamu Yönetimi Uzmanı, aynı Enstitünün Yerel Yönetimler Eğitici Eğitimini bitirerek Yerel Yönetimler Uzmanı oldu.

1991 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde, Müfettiş olarak başladığı memuriyet hayatına Çankaya Belediye Başkanlığı İç Denetçisi olarak devam etmektedir.

Ayrıca, İç Anadolu Belediyeler Birliği Müdürlüğü yanında, Ankara Eskişehirliler Derneği 2. Başkanlığı, Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu üyeliği, Yerel Yönetimler Araştırma ve Eğitim Derneği Yönetim ve Yayın Kurulu üyeliği, Kamu Yönetimi Uzmanları Derneği Denetim Kurulu üyeliği, Çankaya Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği kurucu Genel Sekreterliği, ABİDOSD (Ankara Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği) Denetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Birlik Dergisi Yazı İşleri Müdürü olarak çalıştı. Halen Kırım Kalkınma Vakfı ile Uluslararası Kırım Dostları Derneği Denetim Kurulu üyesidir.

Yayımlanmamış bir yüksek lisans tezi ile “Geçmişten Günümüze Çalçıköy” araştırma-inceleme kitabı, yine araştırma-inceleme olan ikinci kitabı “Mihalıççık ve Köyleri”, Çağhan Sarı ile birlikte hazırladığı Eskişehir Sanat Derneği tarafından 2022 yılı Yunus Emre Ödülüne layık görülen “Gel Dosta Gidelim Gönül”, Vedat Ulubağ ile birlikte hazırladığı “Mihalıççık Kültürü” kitapları yayınlanmıştır.

Çok sayıda organizasyonda eğitimci olarak görev aldı ve spor yazarlığı yaptı.

Rıdvan Aras’ın, makalelerden oluşan Eskişehir Araştırmaları: 1 Ertuğrul Sarı Armağanı kitabında “Sarıköy İstasyonu”, Eskişehir Araştırmaları: 2 Rafet Aras Armağanı kitabında “Osmanlı’dan Cumhuriyete Eğitimin Gelişimi ve Mihalıççık’taki Eğitimin Durumu” olmak üzere Kamu Yönetimi, Yerel Yönetimler ve Tarih alanında çok sayıda yazı ve makalesi yayınlanmıştır.

.

dikGAZETE.com

 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?