İslam'ı yeniden hayat odağı yapmak: Bütüncül bir yaşam inşası

Mehmet Yıldırım
Mehmet Yıldırım
İslam'ı yeniden hayat odağı yapmak: Bütüncül bir yaşam inşası
22-10-2025

İslam'ı yeniden hayat odağı yapmak: Bütüncül bir yaşam inşası

Kozmik vakit daralırken; akıp giden/yiten zamanın peşinden koşan insanoğlu bazen ve hatta çoğunlukla varoluş gayesinden uzaklaşıyor.

Tekvir Suresinin 26. Ayetinde; kaçışı, insanoğluna soruluyor: “O halde (Kur’an’ı bırakıp) nereye gidiyorsunuz?”

İnsanoğlunun varoluşundan bu yana süregelen en temel arayış; “nereye gidiyoruz?” sorusudur.

Modern dünyanın dijitalleşmesi, hayatı kolaylaştırdığı gibi aynı zamanda kaos, hız ve sekülerleşme (dinden uzaklaşma) eğilimlerini de yaygınlaştırıyor.

İnsanlık, kendisine teslim edilen pusula/ navigasyonu elinde tutmak istememektedir. Tüm dünyada ve özellikle İslam Coğrafyasında hayatın merkez odağına alınması gereken Kur’an; kıyıya konulmak istenilmektedir.

Sorulunca; “Elhamdülillah hepimiz Müslümanız!”.

Toplumda İslam’a biçilen rol; ibadet ve manevi ritüeller olarak görülmektedir.

Halbuki İslam; birey ve toplumların tüm hayat sistemlerini organize eden bir yaşama kılavuzudur. Ekonomiden siyasete, sağlıktan neslin devamına, doğumdan ölüme velhasıl tüm hayatı kuşatan bütüncül, ilahi bir sistemdir.

Kur’an, sadece bir ibadet ve dua kitabı değildir. O, insana kim olduğunu hatırlatan, varoluş gayesini hatırlatan, doğruyu ve yanlışı öğreten bir rehberdir.

Peki, Kur'an'ın rehberliğinden uzaklaşan insanlık nereye gidiyor? Bu uzaklaşmanın sonuçları hem bireysel hem de toplumsal düzeyde gözlemlenebilir:

Manevi boşluk ve kimlik krizi, ahlaki çözülme, sosyal adaletsizlik ve çatışmalar, kıyamet ve sonsuzluktan kaçış.

Dönüş yolu: Kur'an'a dönüş…

İnsanoğlu, bu yıkıcı gidişattan kurtulmak için en güvenilir kaynağa, yani Kur'an'a ve onun pratik hayattaki tezahürü olan Sünnet'e dönmek zorundadır.

Kur'an'a dönüş, sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın huzuru için bir zorunluluktur.

İnsanoğlunun Kur'an'ı bırakıp gittiği yol, varoluşsal bir kriz, ahlaki bir çöküş ve nihayetinde ebedi bir hüsran yoludur.

Kuran’ın temelinde; Allah’ın varlığını birliğini sezmek, O’nun sevgisini kazanmak, O’nun yarattığı biçimde kalmak, hilkate tabi olmak, O’nun istediği gibi yaşamak, yani iyi kulluk etmek, rızasını kazanmak, gerçek insanları ayırt etmek için koyduğu kuralları uygulayarak imtihanı başarmanın yolları yer alır.

Modern hayat, merkezeben” odağını yerleştirdi.

İslam, tevhid (Allah'ın birliği) bilinciyle her şeyi O'na bağlar.

Gündem yoğun. Ekranlara yüklenen görüntüler zihinleri yoruyor.

İnsan hak ve onurunun çiğnendiği; kitlesel ölümlerin yaygınlaştığı düzenek bize dayatılıyor.

Diğer taraftan Deccal Sistemi sahte hakikatı; süslü sahnelerle örtmektedir.

Geleceğin inşası için insanın/ Müslümanın duruş sahibi olması gerekmektedir.

İslam'ın ahlaki değerlerinin (sıdk, emanet, adalet, merhamet vb.) soyut ilkeler olmaktan çıkarılıp günlük davranışlara, aile içi ilişkilere, hayatına ve sosyal muamelelere tam olarak yansıtılması gerekir.

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) bize devrettiği Sünnetinin model olarak benimsenmesi; kalbin ve vicdanın dirilişine yol açacaktır.

İslam, bireysel bir inziva dini değil, toplumsal bir hayat nizamıdır.

İslam, bireyi gözetse de topluma hitap eder.

Modern Müslümanların unuttuğu/ hatırlamak istemediği bir diğer kavram da “Emr-i bi'l-Maruf nehy-i ani'l-Münker/ iyiliği emredip kötülükten sakındırma” ilkesidir.

Toplumsal hafıza, kötülüğü hatırlamazsa nesil bozulmaya yüz tutacaktır.

İslam’ı yeniden hayatın temeline yerleştirmek gerekiyor. Kur'an ve Sünnet'in değişmez ve evrensel ilkelerini; hızla akan yaşam trafiğine yerleştirmemiz gerekiyor.

Lafta kalmayan pratiğe/ eyleme dönüştürülen İslam; insanlığın yeniden kurtuluşunu inşa edecektir.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde: “Gerçek neredeyse sen de orada ol, onun peşi sıra git, haktan hiç ayrılma” buyurmuştur.

Yeryüzünde Allah’ın halifesi olan Müslümanlar hakkı istemeli, gerçeği aramalı, onu sevmeli ve saymalı; her işlerinin doğru, her sözlerinin hak olmasına büyük dikkat ve itina göstermelidir.

Her mü’minin, Allah’ın dînine en güzel hizmet etme görevi vardır.

Dönüşümü başlatan kıvılcım, Hicret ve Cihat ruhudur.

Bakara Suresi 21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize (ibadet ve itaatle) kulluk ediniz ki takvâya erenlerden (emirlerine uygun yaşayıp yasaklarından kaçınarak korunanlardan) olasınız.

Esen kalın.

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.akra.media/Haber/HaberKategori/71/varolus-sebebimiz

Mehmet Yıldırım
Mehmet Yıldırım

Mehmet Yıldırım kimdir?

Uluslararası İlişkiler Uzmanı & Ziraat Mühendisi, AFAD Gönüllüsü, Aşçı

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?