Avrupa-Rusya savaşına hazır mıyız?

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Avrupa-Rusya savaşına hazır mıyız?
09-12-2025

Avrupa-Rusya savaşına hazır mıyız?

Dünya kamuoyu, bir süredir “Üçüncü Dünya Savaşı nasıl çıkar, kim çıkarır? sorularına yanıt arıyor. Kriz bölgelerinde ülkeler arasındaki küçük çaplı çatışmalar, sınır anlaşmazlıkları, vekâlet savaşları ve enerji–güvenlik rekabeti giderek derinleşirken; bu gerilimlerin büyük güçleri doğrudan karşı karşıya getirecek zincirleme bir kırılmaya dönüşme ihtimali, küresel ölçekte ciddi bir endişe kaynağı hâline geliyor.

Bununla birlikte, büyük bir kırılma yaratması beklenen Trump döneminde ABD–Çin savaşı gerçekleşmedi; aksine Washington yönetimi, Pekin ile doğrudan çatışma yerine kontrollü rekabet, anlaşma ve uzlaşı kanallarını açık tutmayı tercih etti.

Benzer şekilde, uzun süredir gündeme getirilen olası Çin–Hindistan savaşına dair sahada somut ve kalıcı bir tırmanış emaresi görülmezken, diplomatik ve askerî denge politikaları öne çıktı. Keşmir’de son yıllarda artan askerî hareketliliğin neden olduğu Pakistan ile Hindistan arasında zaman zaman yükselen gerilim ise sert söylemlere rağmen geniş çaplı ve kalıcı bir çatışmaya dönüşmeden kontrol altında tutuldu.

Ukrayna-Rusya savaşı Avrupa’yı içine çeker mi?

Avrupa ülkeleri arasında kıta ölçeğinde bir savaşa yol açma potansiyeli taşıyan başlıca fail faktör, hiç kuşkusuz Rusya–Ukrayna savaşıdır. ABD Başkanı Donald Trump’ın dönemsel barış girişimlerine ve ateşkes arayışlarına rağmen, Avrupa başkentlerinin önemli bir kısmı, savaşın kesin biçimde sonlandırılmasına isteksiz görünüyor. Bu durum, çatışmayı yalnızca uzatmakla kalmadığı gibi aynı zamanda Rusya’nın stratejik sabrını da zorluyor.

Ukrayna–Rusya savaşı, artık dar bir bölgesel kriz olmaktan çıkmış; Avrupa kıtasına ve Avrasya jeopolitiğine sıçrama potansiyeli taşıyan çok katmanlı bir güvenlik krizine dönüşmüştür. NATO’nun doğu kanadındaki askerî yığınak, Baltık ve Karadeniz hattındaki hareketlilik ile enerji ve lojistik hatlar üzerindeki riskler, çatışmanın çevre ülkelere yayılma ihtimalini güçlendirmektedir.

Bir yandan Rusya’nın sert ve saldırgan askerî tutumu devam ederken, diğer yandan Ukrayna’nın Batı tarafından siyasi, askerî ve istihbarî destekle tahkim edilen direnişi sürmektedir. Bu denge, tarafları masaya yaklaştırmak yerine cephede tutmakta; savaş, “kontrollü ama sürekli” bir yıpratma stratejisine evrilmektedir.

Avrupa Birliği; Rusya-Ukrayna savaşı bahanesiyle Birleşik Avrupa Ordusunun kuruluşunu tamamlamak istiyor. Bu perspektiften bakıldığında mevcut tablo, Avrupa’nın kendi güvenlik mimarisini yeniden tanımlamasını zorunlu kılarken, yanlış hesaplamalar ve kontrolsüz tırmanma riski, kıta genelinde daha geniş çaplı bir çatışmanın fitilini ateşleyebilecek tehlikeli bir eşiğe işaret ediyor.

Savaşa doğru adım adım…

Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya destek amacıyla dondurulan Rus varlıklarını kullanma planı, Moskova ile Brüksel arasında hızla büyüyen yeni bir kriz başlığına dönüşmüş durumda. Avrupa basınında yer alan bilgiler, AB’nin Rusya Merkez Bankası’na ait yüz milyarlarca euroluk varlığı doğrudan müsadere etmek yerine bunları teminat olarak gösterip Ukrayna’ya uzun vadeli kredi sağlama modeline yöneldiğini gösteriyor. Bu yöntem, varlıkların resmî sahipliğini değiştirmediği için doğrudan el koyma seçeneğine kıyasla daha “hukuken savunulabilir” kabul ediliyor; ancak yine de pek çok açıdan tartışmalı.

AB içinde bu plana temkinli yaklaşan ülkeler var. Belçika’ya göre, varlıkların teminat olarak bile devreye sokulması hem uluslararası hukuk hem de yatırımcı güvenliği açısından sorun yaratabilir.  Avrupa’da Ukrayna savaşının maliyetinin giderek arttığı; bu nedenle Brüksel’in olağanüstü finansman yöntemleri aradığı belirtiliyor.

Moskova’nın tepkisi ise son derece sert. Rusya Güvenlik Konseyi yetkilileri, AB’nin bu planını açıkça “hırsızlık” olarak nitelendiriyor ve böylesi bir adımın “savaş sebebi sayılabileceği” yönünde açıklamalar yapıyor. Rusya Federasyonu, ekonomik yaptırımlar, enerji sevkiyatlarında kısıtlamalar, diplomatik misillemeler ve siber saldırılar dahil geniş bir yelpazede karşılık verebileceğini duyuruyor.

Avrupa’nın Rusya pazarına erişiminin daralması, Rus şirketlerine yönelik karşı yaptırımların artması ve enerji hatlarının daha fazla siyasi baskı unsuruna dönüşmesi de Moskova’nın gündeme getirdiği olasılıklar arasında.

Buna karşın, uzmanlar doğrudan bir AB–Rusya savaşı ihtimalini düşük görüyor. Hem Moskova’nın hem Brüksel’in sıcak bir çatışma yerine ekonomik, enerji, diplomatik ve siber araçları öne çıkaran bir mücadele yöntemi benimsediği değerlendiriliyor. Ayrıca nükleer caydırıcılık, NATO’nun varlığı ve geniş ölçekli bir savaşın getireceği mali yük, her iki tarafı da doğrudan askeri bir çatışmadan uzak tutuyor.

Bununla birlikte sıfır riskten söz edilemez. AB’nin Rus varlıklarını kullanması hâlinde Moskova’nın uluslararası mahkemelerde dava açması, enerji ve ticaret alanında misillemelere yönelmesi, kritik altyapılara yönelik siber saldırıların artması ve Baltık ile Karadeniz çevresinde askerî tansiyonun yükselmesi olası senaryolar arasında.

Savaş düşük ihtimal, hibrit operasyon kaçınılmaz!..

Dolayısıyla “savaş” düşük ihtimal olsa da hibrit operasyonlar, ekonomik restleşmeler ve hukuki mücadeleler bakımından sert bir tırmanmanın yaşanması çok daha güçlü bir olasılık ve kaçınılmaz.

AB’nin dondurulan Rus varlıklarını Ukrayna için harekete geçirme planı, tek başına büyük çaplı bir savaşı tetikleyecek bir adım değil. Ancak Avrupa–Rusya ilişkilerinde yeni ve tehlikeli bir dönemin habercisi. Bu girişim, sıcak çatışmadan ziyade ekonomik, siyasi ve hukuki cephelerde sertleşen uzun soluklu bir mücadeleyi beraberinde getirmeye aday görünüyor.

Avrupa Birliği uzun süredir Rusya’yı stratejik bir güvenlik tehdidi olarak konumlandırıyor. Bu tehdit algısı 2014 Kırım ilhakı ile belirginleşmiş, 2022’de başlayan Ukrayna savaşıyla ise kurumsal ve askeri düzeyde en üst seviyeye çıkmış durumda. Brüksel’in değerlendirmesine göre Rusya, yalnızca bir komşu ülke değil; Avrupa’nın siyasi bütünlüğünü, enerji güvenliğini ve sınır düzenini zorlayan revizyonist bir aktör hâline geldi.

Birleşik Avrupa Ordusu…

Ukrayna savaşının ardından AB, Rusya’nın askeri kapasitesinin ve saldırgan stratejisinin yalnızca Doğu Avrupa’yı değil, tüm Avrupa güvenlik mimarisini tehdit ettiğini açıkça dillendirmeye başladı. Bu süreçte Baltık ülkelerinin uyarıları merkeze çekildi; Polonya, Finlandiya ve İsveç gibi ülkeler Avrupa’nın savunma refleksinin sertleşmesinde belirleyici rol oynadı. Birliğin savunma belgelerinde “Rusya uzun vadeli ve doğrudan tehdit” ifadesi artık standart hâle geldi.

Bu güvenlik atmosferi, yıllardır tartışılan “Birleşik Avrupa Ordusu” fikrine rüzgâr sağladı. Aslında Avrupa savunma bütünleşmesi fikri yeni değil; ancak çoğu zaman siyasi çekinceler nedeniyle sınırlı adımlarla ilerliyordu.

Ukrayna savaşıyla beraber tablo değişti: Almanya yeniden silahlanma sürecine girdi. Fransa, AB’nin NATO’dan bağımsız savunma kapasitesi kurması gerektiğinde ısrarcı oldu. Doğu Avrupa ülkeleri, ortak savunma kabiliyetlerinin hızlandırılmasını talep etti.

Bu ortamda Avrupa Birliği, ortak askeri alım programları, hızlı konuşlandırılabilir birlikler, savunma sanayii entegrasyonu ve yeni komuta yapıları gibi alanlarda ciddi adımlar attı. Brüksel’in hedefi, tek bir çatı altında birleşik bir süper ordu kurmak olmasa da, Avrupa savunma yapısının giderek “Avrupalı NATO” görünümüne yaklaşması dikkat çekiyor.

Ukrayna savaşı, AB’nin Rusya’yı artık yapısal ve uzun vadeli bir tehdit olarak tanımlamasına yol açtı. Aynı zamanda Avrupa’nın kendi askeri kimliğini güçlendirmesi için tarihsel bir dönemeç oluşturdu. Birleşik Avrupa Ordusu tartışmaları, bu yeni güvenlik ortamının en somut yansıması olarak hız kazanmış durumda.

Trump; AB ve Britanya ile hesaplaşmak istiyor!..

Trump yönetimi, Avrupa müttefiklerine, Washington'un 2027'den sonra NATO'nun birincil konvansiyonel savunma tedarikçisi olarak kalmayacağını özel olarak bildirdi.

Rusya, Britanya İmparatorluğu’nun küresel siyaseti perde arkasından yöneten savaş oyunlarını açığa çıkarıyor; Trump da bunun farkında. “Amerika'yı Yeniden Harika Yap” /Make America Great Again/ MAGA hareketi, Epstein dosyalarıyla uğraşırken Trump, Amerikan tarihinin en büyük ekonomik dönüşümünü başlatarak yüzyıllık küreselleşmeci hâkimiyeti sarsıyor. İngilizler ise giderek yalnızlaştıklarını kabul ediyor.

Rus yetkililer, İngiltere’yi ve BBC’yi küresel siyaseti manipüle eden faaliyetlerini yakından incelerken, Trump’ın politikalarının küreselci düzeni nasıl tehdit ettiğini, Amerikan siyasetindeki tarihsel İngiliz nüfuzunu ve devam eden jeopolitik çekişmeyi yakından değerlendiriyor. Trump’ın Amerikan sanayi gücünü yeniden canlandırmayı hedefleyen ekonomik devriminin bu noktada önemli olduğunu vurguluyorlar.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında olduğu gibi Avrupa–Rusya geriliminin merkezinde artık cephe savaşı değil paylaşım krizi yer almaktadır. Ukrayna sahası, askeri olmaktan çok enerji yolları, finansal düzen ve güç aktarım mekanizmalarının yeniden dizayn edildiği bir test alanına dönüşmüştür. Asıl çatışma, kimin kuralları koyacağı ve kimin bedel ödeyeceği üzerinedir.

Avrupa, Rusya’yı askeri olarak değil; enerji tedarik zincirlerinden kopararak, finansal varlıklarını bloke ederek ve hukuku stratejik baskı ve yaptırım aracına dönüştürerek sınırlamaya çalışmaktadır. Bu, sıcak savaştan kaçınan ama sistemik yıpratmayı hedefleyen bir stratejidir. Rusya ise buna doğrudan çatışmayla değil, pazar yönü değişimi, enerji asimetrisi ve örtülü ve dolaylı etki faaliyetleriyle cevap vermektedir.

Bu denklemde ABD’nin geri çekilen güvenlik şemsiyesi, Avrupa’yı zorunlu bir stratejik yalnızlık ile baş başa bırakmaktadır. Birleşik Avrupa Ordusu fikri, güce ulaşmaktan çok zayıflığın itirafı niteliği taşımaktadır.

Özetle; mesele, “savaş çıkar mı?” sorusundan ziyade şudur: Avrupa, Rusya’yı durduracak kapasiteye sahip olmadan onu kışkırtabilecek riskleri neden göze alıyor? İkinci Dünya Savaşında olduğu gibi ABD’yi yedek kuvvet mi görüyorlar? Yoksa ABD’nin el altından Avrupa Birliğine gizli bir taahhüdü mü var?

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

омюр челикдёнмез, Дикгазете

Seçilmiş Kaynakça

https://x.com/michaeldweiss/status/1996977982511239244?t=g4ioCvPcoAH1_1bK9nwE3A&s=19

https://www.dw.com/en/europe-launches-defense-push-amid-russia-threat-us-worries/a-71977378

https://apnews.com/article/russia-frozen-assets-ukraine-belgium-eu-cc6062353d6ef8dd91a1fff87ce208ee

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ab-yuksek-temsilcisi-borrelle-gore-avrupa-savunmasi-rusya-tehdidine-karsi-guclenmeyi-surdurecek/3271165

https://www.europarl.europa.eu/news/en/press-room/20250310IPR27230/meps-urge-the-eu-to-ensure-its-own-security

https://www.theguardian.com/world/2025/dec/03/european-commission-reparations-loan-ukraine-frozen-russian-assets

https://www.reuters.com/business/european-commission-move-ahead-with-proposal-use-russias-frozen-assets-ukraine-2025-12-02/

https://commission.europa.eu/news-and-media/news/commission-proposes-measures-strengthen-border-security-and-counter-hybrid-threats-2024-12-11_en

https://www.prometheanaction.com/the-midweek-update-russia-backs-trump-in-fight-against-british-november-19-2025/

https://www.prometheanaction.com/the-midweek-update-russia-backs-trump-in-fight-against-british-november-19-2025/

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?