Brüksel
ABD merkezli düşünce kuruluşu German Marshall Fund'ın (GMF) Başkan Yardımcısı ve Brüksel Sorumlusu Ian Lesser ile İtalya'daki Trieste Üniversitesinden Uluslararası İlişkiler Profesörü Federico Donelli, Avrupa'nın savunma birliğine dönüşme çabaları, NATO-AB işbirliği ve Türkiye'nin kıtanın güvenliğine ilişkin rolüne dair
açıklamalarda bulundu.
Lesser, Avrupa'nın savunma harcamalarını artırma ve askeri hareketliliği geliştirme konusunda ciddi niyet taşıdığını ve girişimler başlattığını belirterek "Ancak mesele yalnızca para harcamakla ilgili değil paranın neye harcandığıyla ve aynı zamanda Avrupa’daki stratejik kültürle ilgili sorunlar var. Avrupa ülkelerinde farklılık gösteren stratejik kültür, savunma bütçelerinden daha yavaş uyum sağlayabilir." değerlendirmesinde bulundu.
????Avrupa ülkelerinin harcamaları artırarak daha büyük ordu ya da daha geniş savunma kapasitesi elde edebileceğine dikkati çeken Lesser, daha önemli bir meselenin ise Avrupa halklarının "güç kullanma" konusundaki istekleri olduğunu söyledi.
Lesser, Baltık ülkelerinde isteğin daha fazla olabileceğine işaret ederek Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Belçika ya da Hollanda'daki toplumun güç kullanma konusunda daha çekinceli tutum sergileyebileceğini dile getirdi.
"Girişimler, günün sonunda NATO içinde daha güçlü bir Avrupa sütununa yol açacak"
27 üyeli AB'nin 22 üyesinin halihazırda NATO üyesi olması ve Avrupa'nın savunma alanında daha özerk birlik olma girişimlerinin mükerrerliğe yol açıp açmayacağına ilişkin ise Lesser, AB'nin kabiliyetlerinin gelecekte nereye yerleştirileceğinin henüz net olmadığını belirterek "Girişimler, AB merkezli mi olacak yoksa NATO içinde daha güçlü bir Avrupa sütunu mu olacak? Bence girişimler, günün sonunda NATO içinde güçlü bir Avrupa sütununun oluşmasına yol açacak." diye konuştu.
Lesser, AB'nin savunma birliği girişimlerinin "felsefi" boyutla ele alınmaması gerektiğini dile getirerek "Mesele, gerçek bir kapasiteye ve bunu kullanacak gerçek bir örgütsel yeteneğe sahip olmak. Bu da NATO’nun bünyesinde bulunuyor. Mevcut savunma yatırımlarından yararlanmak için halihazırda var olan kapasitenin görmezden gelinmesinin akılsızca olacağı yönünde bir kabul var." dedi.
Diğer taraftan AB üyelerinin savunma taahhütlerinin hemen hemen hepsinin NATO savunma harcamaları taahhütleri doğrultusunda gerçekleştiğine dikkati çeken Lesser, bunların AB'ye ait olmadığını söyledi.
AB'nin askeri hareketliliği geliştirerek "askeri Şengen Bölgesi" oluşturma girişimlerinin ise önemli olduğunun altını çizen Lesser, AB üyelerindeki altyapının geliştirilmesinin NATO'ya da katkı sağlayacağını vurguladı.
"Türkiye, benzersiz bir ülke"
Türkiye'nin özellikle coğrafi konumu nedeniyle "benzersiz bir ülke" olduğuna işaret eden Lesser, "Türkiye, Avrupa güvenliği için çok büyük bir değer." dedi.
Lesser, Türkiye'nin AB'nin savunma girişimlerinin bir nevi dışında tutulmasıyla ilgili, "Bu anlamda Türkiye, yalnız değil aynı durum İngiltere ve Norveç gibi ülkeler için de geçerli." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin masada söz sahibi kilit önemde NATO üyesi olduğunu vurgulayan Lesser, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gelecekte NATO’nun öneminin azalacağını düşünmüyorum. Bu bakımdan, Türkiye'nin 10 yıl öncesine kıyasla Avrupa güvenliğinde güçlü rol oynamaya daha uygun konumda olduğunu düşünüyorum. Siyasi düzeyde zorluklar yaşasa da yeni AB destekli savunma programlarında aktif oyuncu olma şansına sahip."
Türkiye'nin teknolojik gelişim alanında da önemli aktör olduğunun altını çizen Lesser, "Türkiye, Avrupa güvenliğinde masaya koyduğu katkılar nedeniyle son derece önemli bir aktördür. Bu, sadece coğrafi konumuyla ilgili değil aynı zamanda teknolojiyle, Türkiye’nin askeri duruşunun büyüklüğü ve potansiyeliyle de ilgili." diye konuştu.
Lesser, Türkiye'nin Avrupa savunma mimarisine dahil edilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
"Türkiye, Avrupa güvenliğinin yeniden yapılandırılmasında kilit rol oynayabilir"
İtalya'daki Trieste Üniversitesinden Uluslararası İlişkiler Profesörü Donelli de "Türkiye, Avrupa'nın güvenlik mimarisinin daha geniş kapsamlı yeniden yapılandırılmasında kilit rol oynayabilir. Son 10 yılda Türk savunma sanayisi, önemli ilerlemeler kaydetti ve mühimmat ile askeri teçhizat temini ve ortak projeler başlatma yoluyla Avrupa savunmasına etkin şekilde katkıda bulunabilir." dedi.
Türkiye’nin bağımsız dış politikasının farklı bağlamlarda manevra yapabilmesine de imkan tanıdığına işaret eden Donelli, bu çerçevede de Avrupa ülkeleri için önemli bir ortak olabileceğini söyledi.
"AB için ortak savunma oluşturmak kaçınılmaz hale geldi"
Donelli, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaş ve Donald Trump'ın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin Avrupa'nın savunma harcamalarını hızlandırdığını belirtti.
ABD'nin yıllardır Avrupa'daki NATO ortaklarından savunma maliyetlerinin daha büyük bir kısmını üstlenmelerini talep ettiğini anımsatan Donelli, "Liberal uluslararası düzenin parçalanması, bu talebi daha da acil hale getirdi. Sonuç olarak, AB için ortak bir savunma oluşturmak kaçınılmaz hale geldi." değerlendirmesinde bulundu.
Donelli, daha fazla gecikmenin artık seçenek olmadığını ifade ederek Avrupa ülkelerinin savunma alanında büyük ve orta ölçekli küresel güçlerin oldukça gerisinde olduğunu dile getirdi.
Sürekli değişen ittifaklarla giderek öngörülemez hale gelen uluslararası ortamda güvenilir askeri yeteneklere sahip olma, kendi stratejisini ilerletme ve küresel çıkarları savunmanın hayati önem taşıdığını kaydeden Donelli, "Bununla birlikte, Rusya’nın saldırganlığı, aciliyet duygusunu daha da artırıyor. AB, sınırlarını koruyabilmek için güvenlik mimarisini yeniden organize etmek zorunda." ifadelerini kullandı.
Üye ülkelerin görüş ayrılıklarının AB'nin savunma birliği girişimlerini engelleyip engellemeyeceğine ilişkin Donelli, birçok zorluğun bulunduğunu ancak tehdidin çok gerçek olduğunu vurgulayarak “Avrupa devletlerinin farklılıklarını bir kenara bırakmaktan başka seçeneği yok." dedi.
Donelli, üye ülkelerin bunu yapmaması halinde yalnızca "AB projesinin baltalanmayacağını", aynı zamanda bilinen şekliyle Avrupa entegrasyon sürecinin de sonunun gelebileceği öngörüsünde bulundu.
AB'nin ortak savunma girişimlerinin mükerrerlik riskini beraberinde getirip getirmediğine ilişkin ise Donelli, bunun önemli bir risk olmadığını söyledi.
Donelli, "Avrupa ortak savunması, Atlantik İttifakı’nın daha geniş çerçevesi içinde iyi bir şekilde konumlanabilir." diye konuştu.
Bunun için ilk olarak ortak Avrupa dış politikasının geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Donelli, "Birleşik bir askeri yapı oluşturmak, birleşik bir dış politika olmadan anlam ifade etmez." dedi.
İkinci önemli hususun ise kaynak eksikliği değil üye devletlerin savunma ve dış politikada egemenliklerini devretme konusunda zorluk çekmeleri olduğunu dile getiren Federico Donelli, "Bu sürecin sonucu, Avrupa'nın Rus tehdidine ve diğer küresel zorluklara karşı kendini koruma yeteneğini ve gelecekteki uluslararası düzende anlamlı bir siyasi aktör olarak hareket etme kapasitesini belirleyecektir." görüşünü paylaştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com