Genel

Türkiye salgının gölgesinde buruk bir bayram sabahına uyanacak

Gündelik hayatı yeniden şekillendiren koronavirüs salgını, asırlardır süregelen bayram geleneklerini de sekteye uğrattı.

Türkiye salgının gölgesinde buruk bir bayram sabahına uyanacak
23-05-2020 14:55

Ä°STANBUL (AA) - Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını tedbirleri kapsamında, Türkiye'nin 81 ilinde arife gününden baÅŸlayıp Ramazan Bayramı boyunca uygulanacak sokaÄŸa çıkma kısıtlaması nedeniyle vatandaÅŸlar bu yıl bayramı buruk ÅŸekilde karşılayacak.

Kovid-19 salgını kapsamında alınan tedbirler ve uygulamaya konulan kısıtlamalar, ulaşımdan sanayiye, saÄŸlıktan eÄŸitime, üretimden tüketime, ekonomiden dış politikaya kadar birçok alanda hayatı yeniden ÅŸekillendirirken, ÅŸenlik havasında geçen bayramları da etkiledi.

Ä°slam alemi, bir yandan "onbir ayın sultanı" rahmet, bereket ve maÄŸfiret ayı ramazanın ardından bayrama kavuÅŸmanın sevincini yaÅŸarken, bir yandan da bayramı salgının gölgesinde geçirecek olmanın burukluÄŸunu hissediyor.

Pandemi, bayram namazı ve kutlamaları ile asırlardır uygulanan aile büyüklerini ziyaret etme ve el öpme, misafir karşılama ve ikramda bulunma, bayramlık kıyafet giyinme, çocuklara ÅŸeker ve harçlık verme gibi birçok geleneÄŸi bu Ramazan Bayramı'nda sekteye uÄŸratacak.

Bayram namazı kılınamayacak, asırlık gelenekler uygulanamayacak

Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığının Kovid-19 tedbirleri kapsamında camilerdeki toplu ibadet ve faaliyetlere ara vermesi nedeniyle bayram namazı da kılınamayacak. Bayram sabahları hıncahınç dolan Süleymaniye, Sultanahmet, Eyüp Sultan, Büyük Çamlıca ve Fatih baÅŸta olmak üzere ülkedeki tüm camiler tarihi bir sessizliÄŸe bürünecek. Namazın ardından cemaatin birbirleriyle bayramlaÅŸtığı, lokum ve ÅŸekerlerin ikram edildiÄŸi cami avlularında mahzunluk hakim olacak.

SokaÄŸa çıkma kısıtlaması nedeniyle arife günü ve bayram sabahı yapılamayacak olan kabir ziyaretleri de arife öncesinde yapılabilecek. Sadece ÅŸehit yakınları ve refakatçileri bayramın birinci günü ÅŸehitlikleri ziyaret edebilecek.

Aile büyüklerinin evlerinde toplanıldığı, hem göze hem mideye hitap eden, özenle hazırlanan büyük sofralarda 7'den 70'e tüm aile bireylerinin bir arada yemek yiyip sevincini paylaÅŸtığı Ramazan Bayramı, bu yıl buruk geçecek. Herkesin kendi evinde çekirdek ailesiyle geçireceÄŸi bu bayramda, sokaÄŸa çıkma kısıtlaması nedeniyle bayramların olmazsa olmazı ziyaretler ve el öpme adeti de yapılamayacak.

Bayram alışveriÅŸi için akla ilk gelen yerlerden olan ve arife günü vatandaÅŸların doldurduÄŸu Eminönü'ndeki MahmutpaÅŸa ve Mısır Çarşısı da sokaÄŸa çıkma kısıtlamasının ilk gününe denk gelmesi nedeniyle boÅŸ kalacak.

Salgın, bayramların önemi bir kez daha hatırlatacak

Bayramın burukluÄŸunu en çok da çocuklar ve yaÅŸlılar yaÅŸayacak. En güzel kıyafetlerini giymek için heyecanla bayramı bekleyen çocuklar, ÅŸeker ve harçlık toplayamayacak.

Çocuklarının ve torunlarının gelmesini dört gözle bekleyen ve kalabalık bayram sofralarının mimarı olan yaÅŸlılar ise hayatlarında ilk kez böyle bir bayrama tanıklık edecek. Belki de salgın, son yıllarda tatil olarak deÄŸerlendirilen ve ziyaretlerin azaldığı bayramların önemini bir kez daha hatırlatacak.

Bayram boyunca uygulanması planlanan sokaÄŸa çıkma kısıtlaması nedeniyle vatandaÅŸlar bu yıl, bir arada bulunmanın tadına varamayacak olmanın hüznü ve mahzunluÄŸuyla Ramazan Bayramı'nı bekliyor.

Åžair Abdurrahim Karakoç'un "Bayramlar Bayram Ola" ÅŸiirinde yer verdiÄŸi gibi, "Ana, bu bayram mı? Aman çok ayıp/Çocukken gördüÄŸüm bayramlar hani?/Mübarek elleri öpüp, koklayıp/Yüzüme sürdüÄŸüm bayramlar hani?/Hani ya o özlem, hani ya o tad?/Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat/Haftalar öncesi her gün, her saat/Babamdan sorduÄŸum bayramlar hani?" dedirtecek buruk bir bayram sabahına uyanılacak.

"Kaynaşmak ve paylaşmak zamanıdır bayramlar"

Ä°stanbul Üniversitesi (Ä°Ü) Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Edebiyatı Ana Bilim Dalı ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz, AA muhabirinin bayram geleneklerine iliÅŸkin sorularını yanıtlarken, Müslümanların dini bayramları olan Ramazan ve Kurban bayramlarının birleÅŸtiriciliÄŸine vurgu yaptı.

Bayramlarda, din ve sosyal normların aynı düzleme geldiÄŸini dile getiren Emeksiz, "Bayram sosyalleÅŸmektir, sosyalliÄŸin kimyası içinde insanın kendini bulmasıdır. Kolektif hafızanın canlandırılması, insanların iletiÅŸimi ve irtibatı, birbirinden haberdar olması, büyüÄŸün, küçüÄŸün sayılıp sevilmesinin vesilesidir. KaynaÅŸmak ve paylaÅŸmak zamanıdır bayramlar. Sofrada bir araya gelmek, sevinci çoÄŸaltmaktır. Hazırlık aÅŸamalarında heyecan, kutlamalarda duygu birliÄŸi yaÅŸamaktır." ifadelerini kullandı.

Emeksiz, Ramazan Bayramı'nın, ayın hilalden hilale devrini tamamladığı süreçte günden güne yaklaÅŸtığını daha yakından hissettiren, arife gününde kabir ziyaretleriyle hazırlıkların tamamlandığı ve bayram namazının, erken baÅŸlayan günün ve bayramlık kıyafetlerin gözlendiÄŸi bir bayram olduÄŸunu anlattı.

Türklerde Ä°slamiyet öncesinden bugüne bayram gelenekleri

Türklerin Ä°slamiyet öncesinde de bayramları olduÄŸunu aktaran Emeksiz, Hunlar'da devlet büyüklerinin her yılın başında hükümdarın karargahında, beÅŸinci ayda da Ötüken'e yakın bir yerde toplanıp Tanrı adına kurban kestikleri ve büyük törenler tertip ettiklerinin, Göktürkler'de de halkın beÅŸinci ayın ilk yarısında Gök Tanrı'ya ve yerin ruhlarına kurban kestiklerinin bilindiÄŸini, Dede Korkut metinlerinde görülen Bayındır Han'ın düzenlediÄŸi toy merasimlerinin de bayram olarak görülebileceÄŸini kaydetti.

Prof. Dr. Emeksiz, Ä°slamiyet açısından bakılınca Hz. Peygamber'in Medinelilerin eski bayramlarını kaldırıp, Ramazan ve Kurban bayramlarını teÅŸvik etmesinden beri merasimlerle oyunlarla ve sohbetlerle bayramların kutlandığını aktararak, ÅŸöyle devam etti:

"Selçuklu saraylarında da ihtiÅŸamı vardı bayramların Osmanlı saraylarında da. Hırka-i Saadet Dairesi'nden baÅŸlayıp mehterlerin arz-ı endam ettiÄŸi, hediyelerin sunulduÄŸu meydanlara ve halka kadar renkli, bayram kelimesinin anlamına yakışır ÅŸekilde neÅŸeliydi. Kutlu olduÄŸu için kutlanırdı bayramlar, tebrike deÄŸer olduÄŸu için tebrik edilirdi. 15. ve 16. yüzyıldan itibaren örneklerini gördüÄŸümüz Iydiyyeler (Bayramiyyeler) ÅŸairlerin harçlıklarını çıkarma vesilesiydi. Devlet kademelerinin teÅŸrifatlarında hediyeler, bahÅŸiÅŸler, el öpmeler ve türlü bayram adetleri bu ÅŸiirlerin de konusu olabilmiÅŸ hayatın konusu olduÄŸu gibi. Mehter musikisi ile beraber mesire yerlerinde, semai kahvehanelerinde düzenlenen fasıllar renkli sahneler oluÅŸtururken, dini musiki alanında bayrama mahsus bayram salası, temcid ve ilahiler okunurdu. Bekçi babaların 'ramazan-name' tabir edilen eserlerde örneklerini gördüÄŸümüz, ramazan boyunca davulcu eÅŸliÄŸinde insanları sahura kaldırmak üzere sokak sokak gezdiklerinde okudukları ÅŸiirler ramazanla, bunların bir kısmı da bayramla ilgili olmuÅŸtur."

İstanbul'da ramazan eğlencesinin adresi Direklerarası ve kahvehaneler

Ä°stanbul'da bayramların gözde mekanlarına da deÄŸinen Emeksiz, "Ä°stanbul'da, ramazan boyunca eÄŸlencenin ve sosyalliÄŸin mekanı Direklerarası ve meddahların, Karagöz temsillerinin, musiki fasıllarının eksik olmadığı kahvehanelerdi. Bayram neÅŸesinin en iyi hissedildiÄŸi yerler ise ÅŸüphesiz meydanlardı. Bayram günleri çocukların ve büyüklerin toplanıp eÄŸlendikleri yerlere bayram yerlerine eski edebiyat dilinde 'ıydgah' denirdi. Osmanlı'da Ä°stanbul'un Fatih, Sultanahmet taraflarının Kadırga'da Cinci, Åžehremini'de Saray Meydanı, Haliç Feneri'nde iskele civarı ve Åžeyh Vasfi'yi, Cenap'ı yetiÅŸtiren Fethiye ile ÇarÅŸamba arasındaki küçük ve tümsek meydan meÅŸhur bayram yerleriydi. Her vilayetin, her beldenin kendine mahsus ve geleneÄŸin güncellenmesiyle deÄŸiÅŸen kutlamaları vardı." diye konuÅŸtu.

Prof. Dr. Emeksiz, Prof. Dr. Mustafa Koç'un yayıma hazırladığı Cemaleddin Server RevnakoÄŸlu arÅŸivinden Osmanlı'nın son devrinin bayramlarını anlatan ÅŸu notları aktardı:

"Ailelerinin kudret derecesine göre yapılmış bayramlıkları giydirilerek buralara getirilen çocuklar asma ve kayık salıncaklarda sallanırlar. Havai vagonlar halinde yükselip alçalan dönme dolaplara, tellere binerler, kalın mihveri etrafında durmadan devreden zurnalı, darbukalı 'atlı karaca' yahut daha umumi adıyla 'atlı karınca'larda dönerler. Ellerindeki macun, horoz, düdük ÅŸekerlerini azar azar yalayarak süslü merkepler üstünde masumane bir tefahurla meydanda gezerler. Bodur çadırlarda teÅŸhir edilen ve kapısı önündeki zilli çığırtkandan saÄŸ ve canlı olduklarını öÄŸrendikleri acip mahlukları seyre dalarlar. Salıncaktaki çocukların, oyuncakçıların, kaynana zırıltılarından, zilli maÅŸa, darbuka, kursak düdüÄŸü, trampet, halkalı def ve klarnet seslerinden müzik mahÅŸeri halini alan bu meydanlar binbir renk ve manzara arz ederdi. Bu itibarla 'iydgah' bayram yerleri pek eskiden beri dikkati celbedegelmiÅŸtir."

"Tatil düÅŸüncesi düÅŸlerde kalacak, gelenek de geleceÄŸi bekleyecek"

Bu yıl ramazanın salgının gölgesinde geçtiÄŸini dile getiren Emeksiz, "(Nerede o eski bayramlar?) Bir soru olmaktan çok arayıştır, beklentidir ve bütün devirlerde bazen yazı konusu, çoÄŸunlukla da sohbet vesilesi olarak söylenmiÅŸ bir serzeniÅŸtir. Belki bu yıl olduÄŸu kadar hiçbir dönemde bu arayış bu kadar gerçek ve derinden hissedilmiÅŸ bir arayış olamamıştır diyeceÄŸiz. Rüyada konuÅŸamamak gibi varlıkta yokluk yaÅŸanacak belki." dedi.

Åžehirlerin düzeni, mahallenin ve sokağın yapısının deÄŸiÅŸmesinin bayram geleneklerini de deÄŸiÅŸtirdiÄŸine dikkati çeken Emeksiz, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

"Kendi mecrası içinde ve daha yavaÅŸ seyreden bu farklılık bu defa çok keskin ve hızlı bir deÄŸiÅŸim gerektirdi. Bayram günlerinin nasıl deÄŸerlendirileceÄŸi tercih olmaktan çıktı. Bayram geleneklerinin hemen hepsi bir araya gelmeyi, sosyalleÅŸmeyi gerekli kılarken, uygulanan tedbirler dolayısıyla uzak durma mecburiyeti var. Bayramları tatil fırsatı olarak görenlerin seçimi de anne babanın, büyükanne, büyükbabanın, aile büyüÄŸünün evinde toplanmanın, bayram sofrası kurmanın, çocukların bayramlık elbise ve harçlıklarının, oyunların, eÄŸlencenin, sohbetin tercihinde olanların özgürlüÄŸü de olamayacak bu bayramda. Tatil düÅŸüncesi düÅŸlerde kalacak, gelenek de geleceÄŸi bekleyecek. SosyalleÅŸme, sosyal medyaya kalacak. Emojiler ve kopyalanan kalıplar aktarılacak daha çok bu bayramda. El öpmeye yetemese de görüntülü görüÅŸmeler ve kısa video paylaşımları artacak parmakların."

Prof. Dr. Emeksiz, "Evde kal" günlerinin insanlara kendini bulma fırsatı sunduÄŸunu, bu düÅŸünme ve sınırların, duyulan özlem ve arayışların, geleneklerin canlanmasını saÄŸlayabileceÄŸini, gelecek bayramlar biriktirilen "keÅŸke" tohumlarının boy verdiÄŸi neÅŸeli günlere dönebileceÄŸini ifade etti.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÃœRKÄ°YE GÃœNDEMÄ°
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER