Siyaset

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Adil bir barışı merkezine koyan yeni bir dünya sistemini kurmak mümkündür

TBMM Başkanı Kurtulmuş, "İnsanların yaradılışta eşitliği nasıl esas fikir ise devletlerin de egemenlikte eşitliği esas fikirdir. Bu ikisini esas alan yeni, kalıcı, adil bir barışı merkezine koyan yeni bir dünya sistemini kurmak mümkündür." dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Adil bir barışı merkezine koyan yeni bir dünya sistemini kurmak mümkündür
07-05-2024 00:17
TBMM

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya'nın oluşturduğu MIKTA'nın, Meksika'nın başkenti Meksiko'da düzenlenen 10. Parlamento Başkanları Toplantısı'nda "Diyalog Yoluyla Küresel Barışın Geliştirilmesi: Parlamentolar Nasıl Etki Yaratabilir?" başlıklı oturumda konuştu.

Dünyanın önemli bir süreçten geçtiği, büyük tartışmaların, çatışmaların yaşandığı bir dönemde farklı coğrafi bölgelerdeki MIKTA üyesi ülkelerin parlamento başkanlarının bir araya gelerek dünya sorunlarına çözüm üretmek için istişare mekanizmaları geliştirilmesinin dünya barışı bakımından önemli olduğunu ifade eden Kurtulmuş, dünyada karşılaşılan büyük sorunların önemli bir kısmının insan yapımı olduğunu, maalesef başta savaşlar, işgaller ve baskılar olmak üzere insanların ortaya çıkardığı sorunları çözmek için çok dikkatli çalışmak gerektiğini belirtti.

Numan Kurtulmuş, "Birleşmiş Milletlerin üç ana sütunundan ikisi büyük hasar almıştır. Bunlardan birisi barış, diğeri ise güvenliktir. Artık BM, dünyada barışı ve güvenliği tesis eden bir kuruluş olmaktan çok daha öteye gitmiştir." diye konuştu.

İkinci Dünya Savaşından bu yana dünyadaki en önemli bölgesel çatışmalara şahit olunduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Uluslararası raporlara göre 2023 yılında 183 bölgesel çatışmayı yaşadığımızı biliyoruz. Birçok insani krizle karşı karşıyayız. Ne yazık ki bunların çözümünde dünya ve küresel sistem artık işlevsiz hale geliyor." ifadesini kullandı.

Ukrayna-Rusya savaşı

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede bütün dünyayı yakından ilgilendiren iki önemli meseleye dikkati çekmek istediğini belirterek, "Bunlardan birisi hemen kuzeyimizde Rusya ve Ukrayna arasında 3 yıla yakın bir süredir devam eden savaş… Bu savaşın ortaya çıkardığı ağır insani kayıplar gerçekten dünyadaki sistemi ciddi şekilde yaralamaktadır. Bu savaşı çözebilmek için BM ya da başka hiçbir uluslararası kuruluş bir perspektif ortaya koyamamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, Rusya-Ukrayna savaşının sadece iki ülke arasındaki olmanın çok ötesinde Rusya ile Batı arasında topyekun bir savaşa evrilmek gibi büyük bir risk taşıdığına dikkati çekerek, "Ayrıca bu savaşın, sadece askeri anlamda değil gıda ve enerji güvenliği anlamında da dünyaya ne büyük zararlar verdiği ortadadır. Türkiye olarak bu krizin başından itibaren karşılıklı olarak çözüme ulaşılabilmesi için her türlü görüşme ve diplomatik müzakere süreçlerini sonuna kadar açık tutmayı önemli bir hedef olarak telakki ettik. Ama ne yazık ki çok yakınlaşılmış olmasına rağmen her iki ülke arasında bugüne kadar kalıcı ve adil bir barış sağlanamamıştır." şeklinde konuştu.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları

TBMM Başkanı Kurtulmuş, İsrail ve Gazze arasındaki çatışmaların da bölgesel bir kriz olmanın çok ötesinde küresel, topyekun bütün insanlığı ilgilendiren bir niteliğe büründüğüne işaret ederek, Gazze'de 7 ayı aşkın bir süredir devam eden, İsrail'in soykırıma varan ağır katliamları ve insanlık suçlarının 35 bin insanı hayattan kopardığını anlattı.

Bu saldırıların, yüzde 70'i kadın ve çocuklardan oluşan büyük bir sivil kayba neden olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Kuvözdeki bebeklerin, 8 milyar insanın gözü önünde çırpına çırpına öldüğü, öldürüldüğü o vahşeti insanlık asla unutmayacaktır. Dolayısıyla dünyanın bu savaştan da devam etmekte olan bu insanlık katliamlarından da ders çıkarması bir sonuç elde etmesi lazım. Özellikle Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda başlatmış olduğu İsrail'e karşı adalet arayışını takdirle karşıladığımızı bir kere daha ifade etmek istiyorum. Türkiye olarak Uluslararası Adalet Divanı Sözleşmesinin 63. Maddesi gereği bizim de bu mahkeme süreçlerine müdahil olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum."

Kurtulmuş, her ne kadar uluslararası sistem Gazze'de devam eden bu insanlık ayıbına karşı sessiz kalsa da dünyanın bir çok yerinde; Avrupa ülkelerinde, ABD'de, Latin Amerika, Asya, Afrika ülkelerinde halkların sokaklara çıktığını, üniversite öğrencileri ile entelektüel çevrelerin bu soykırıma karşı sessiz kalmadığını; yeni ve adil bir dünya sistemi kurulması için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye gayret ettiklerini söyledi.

"Uluslararası camianın kalıcı ve adil bir sistem kurabilmesi için elini kuvvetlendirebilir"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, dini ne olursa olsun, inançlı ya da inançsız, vicdanı olan insanların bu haksızlık karşısında susmadığına ve adalet arayışı içerisinde olduğuna işaret ederek, "İnsanlığın, yeni bir insanlık cephesi oluşturduğunu görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İnşallah ümit ediyoruz ki bütün bu gelişmeler, uluslararası camianın, kalıcı ve adil bir sistem kurabilmesi için elini kuvvetlendirebilir." diye konuştu.

Dünyada artık yeni bir sisteme ihtiyaç olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Az evvel Koreli meslektaşımın da ifade ettiği gibi artık büyük güçlerin dünyaya vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Orta güçlerin kendi aralarındaki imkanları seferber ederek; hakkaniyet, adalet, vicdan ve insaf ölçülerinde yeni bir dünyanın kurulabilmesi için mücadele etmesi lazım. Aksi takdirde daha çok uluslararası toplantılarda bir araya gelir, daha çok savaşların yıkıcı sonuçlarını konuşur, daha çok barış arayışları içerisinde milli ve evrensel fikirler etrafında müzakere ederiz." değerlendirmesinde bulundu.

Numan Kurtulmuş, yeni ve adil bir sistemin kurulması için iki temel prensibin kabul edilmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunların en başında insanların yaradılışta eşitliği prensibi gelmektedir. Hiçbir insanın bir diğerine karşı üstünlüğü yoktur. İster rengi, ister dili, ister dini, ister sosyal sınıfı ne olursa olsun, hiçbir insanın bir diğerinden bir milim üstünlüğü söz konusu olamaz. İnsanların eşitliğini kabul etmeyen, insanlar arasında yaradılıştan bir hiyerarşinin var olduğuna inanan hiçbir görüş, dünyada barışı getiremez. İkincisi ise devletler arasında bir fark yoktur. Büyük devletler, güçlü devletler, zayıf devletler diye bir ayrım asla kabul edilemez. İnsanların yaradılışta eşitliği nasıl esas fikir ise devletlerin de egemenlikte eşitliği esas fikirdir. Bu ikisini esas alan yeni, kalıcı, adil bir barışı merkezine koyan yeni bir dünya sistemini kurmak mümkündür; hatta mümkün olmanın ötesinde elzemdir, zaruridir. Bu çerçevede bu MIKTA Konferansı'nda da uluslararası sistemde barışı, adaleti, hakkaniyeti nasıl sağlayabileceğimiz üzerindeki bu fikirlerin son derece değerli tartışma alanları olduğuna inanıyorum. Ve ümit ediyorum ki burada yapılacak tartışmalar yeni bir dünya sisteminin kurulmasına vesile olur."

"Kadınların emeğinin olmadığı yerde barış da, kalkınma da, gelişme de olmaz"

Daha sonra Kurtulmuş; "Cinsiyet Eşitliği (Gender Equality): Parlamenter Zorluklar ve Kapsayıcılık için Stratejiler" başlıklı 2. Oturumunda konuştu.

"Gökyüzünün yarısı kadınlarındır." şeklindeki Çin atasözünü aktaran Kurtulmuş, bu atasözünün hak ve eşitlikleri, kadın ve erkeklerin eşit şekilde paylaşması anlamına geldiğine dikkati çekti.

Numan Kurtulmuş, kadını ihmal eden toplumların varlık ve kalkınmasının yarım olduğunu dile getirerek, "Onun için kadınların emeğinin, alın terinin, katkısının, çabasının olmadığı yerde katılımcılık da olmaz, barış da, kalkınma da, gelişme de olmaz. Toplumların huzurlu ve barış içerisinde yaşayabilmesi için kadınların fırsat eşitliğinden azami derece istifade edeceği sistemleri kurmak, siyaset olarak bizlerin boynumuzun borcudur. Siyasette, ekonomide, akademide, bilimde ve sanatta; diğer taraftan da evinde, fabrikada, tarlada, kendi işinin başında alın teriyle, emeğiyle, fedakarlığıyla her türlü zorlukların üstesinden gelmeye çalışan kadınların başarılarından da gurur duyuyoruz." diye konuştu.

Kurtulmuş, kadının toplum hayatına katılımının güçlendirilmesi, önündeki engellerin kaldırılması, kadına karşı şiddet ve ayrımcılıkla kararlı bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Kadın haklarının korunması, toplumsal konumunun ve katılımının güçlendirilmesi hedefine güçlü biçimde destek vermek; değer ve yaşam tarzı dayatmalarına da aynı şekilde karşı çıkmak mecburiyetindeyiz. Kadın ve erkeğin birbirini bütünleyen, tamamlayan, bu sayede hayatın her alanında bir dengenin ve daha güçlü bir potansiyelin hayata geçirilmesini sağlayan varlıklar olduğunu da unutmamalıyız. Toplumun kilit taşı olan aile yapısını ve bu yapı içindeki bireylerin oynadıkları rolleri de bir kenara bırakamayız. Aile ile kadını rol olarak birbirinin karşısında, hatta birbiriyle çatışan, çelişen fonksiyonlar olarak tanımlamak, modern dünyanın en büyük yanılgılarından birisidir. Kadim aile yapısının karşısına kadını yerleştirmek; kadın ve aile arasında duvarlar örmek, sadece toplumların geleceğine bir tehdit değil, kadının haklarıyla var olma mücadelesine de büyük bir haksızlıktır."

"Özellikle 2002 yılından bu yana önemli adımlar atıyoruz"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, cinsiyet eşitliğinin sağlanması için atılacak en temel adımın, fırsatlara erişimde eşitliğin sağlanması olduğunu vurgulayarak, erkek ve kadına özgürlükler, haklar ve imkanlar bakımından eşit koşullar sağlamak ve ortaya çıkacak fırsatlara eşit katılımı mümkün kılmakla bunun gerçekleşebileceğine işaret etti.

Kamu kaynaklarının dağıtılmasında kadınlar ve erkekler arasında adil, hakkaniyetli bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Biz, Türkiye olarak insan hakları temelli yaklaşımlarımızın bir gereği çerçevesinde, kadının statüsünü güçlendirmek bakımından özellikle 2002 yılından bu yana önemli adımlar atıyoruz. Kadının statüsünün geliştirilmesiyle birlikte 2009 yılında TBMM'de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nu kurduk. Bu Komisyon, uluslararası alandaki bütün faaliyetlerde Türk kadınının katılımını sağlayacak olan, fırsat eşitliğini sağlayacak olan adımların atılması için çabalarını gerçekleştirmekte, mücadelesini vermektedir. Sahip olduğumuz perspektifin, böylece yasama süreçlerine de doğrudan ve kurumsal bir şekilde dahil edilmesini temin etmeye çalıştık. Ayrıca 2010 yılında Anayasa değişikliği çerçevesinde kadınlar dahil olmak üzere çeşitli gruplar için pozitif ayrımcılığa izin veren yeni düzenlemeleri Anayasamızda gerçekleştirdik."

"Kadın ve erkekler birlikte bir bütünü en iyi şekilde ileriye taşıyabilirler"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı 2018-2023 döneminde gerçekleştirdiğini anlatarak, "Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve özel sektörle işbirliği içerisinde başarılı bir şekilde uygulandı. 12. Ulusal Kalkınma Planımızda kadınların işgücü piyasalarına katılımının artırılması dahil olmak üzere fırsat eşitliğinin tüm bütçeleme süreçlerine derç edilmesi sağlanmış oldu. Böylece özellikle 2023 yılında OECD tarafından cinsiyete duyarlı bütçelemede başarılı bir örnek olarak Türkiye de zikredildi ve bu listede yerini almış oldu." ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, 2011 yılında Türkiye'de kadınların ortalama eğitimde kalma süresi 6,5 yılken, bu sürenin geçen yıl 8,5 yıla çıkarıldığını; çalışabilir nüfus içerisindeki kadın istihdamının yüzde 30,4'e, özellikle yüksek eğitim görmüş kadınların işgücüne katılım oranının ise yüzde 70'e yükseldiğini belirterek, şunları söyledi:

"Türkiye'de kadınların siyasete katılımında son yıllarda önemli bir başarı sağlanmıştır. Şu anda TBMM'de 119 kadın parlamenterimiz var. Bu da yaklaşık olarak TBMM'deki sayının yüzde 20'sine tekabül ediyor. Dolayısıyla her alanda kadınların, hem işgücüne katılması hem fikir ve sanat alanına katılması hem kadına karşı ayrımcılığın önlenmesi; aynı şekilde kadın haklarının sağlanması ve özellikle kadına karşı şiddetin önlenmesinde Türkiye olarak son yıllarda önemli mesafeler kat ettiğimizi sevinerek ifade ediyorum. Ancak daha yürüyecek çok yolumuz, daha gerçekleştirecek çok hedeflerimiz olduğunu da açık yüreklilikle burada ifade etmek istiyorum. Tekrar ifade etmek gerekirse kadın ve erkekler birlikte, toplumların diğer yarısını oluşturarak, bir bütünü en iyi şekilde ileriye taşıyabilirler."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER