
Dakar
Uzuvları büyücülükte kullanılan albinolar, yaşadıkları ülkelerdeki seçim ve önemli spor müsabakalarının yapılacağı dönemlerde kaçırılma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Seçim veya bir müsabakanın kazanılması için albino kanının akıtılması gerektiği batıl inancı nedeniyle birçok albino bu dönemlerde öldürülüyor.
Albinolar, söz konusu dönemlerde ya hiç sokağa çıkmıyor ya da kırsaldaki küçük ve nispeten güvenli yerleşim alanlarına göç ediyor.
Birçok Afrika ülkesinde "insan dışı varlık" olarak kabul edilen; görüldüklerinde şans veya şanssızlık getirdiğine inanılan albinolar toplumda dışlanıyor, bu nedenle eğitim alamıyor, iş hayatına giremiyor.
Çoğu zaman ebeveynleri tarafından bile kabul görmeyen albinolar, çocuk yaşta evden atılıyor ve yaşamlarına sokaklarda devam ediyor.
Bu olumsuz tabloya rağmen son yıllarda albinizmli bireylerin toplumda daha görünür hale geldiği örnekler de dikkati çekiyor.
13 Haziran "Dünya Albinizm Farkındalık Günü" kapsamında albino bireylerin toplumdaki "görünmezliğini" kıran farklı mesleklerden 3 ismin hayat hikayelerini dinledik.
"Salif Keita'dan ve annemden ilham aldım"
Albino bas gitarist Maah Keita, sanat aracılığıyla toplumdaki önyargılarla mücadele ederken aynı zamanda kurucularından olduğu "Care Albinos" isimli derneğiyle de albino bireylere destek oluyor.
Başkent Dakar'da yaşayan 37 yaşındaki Keita, müzik kariyerinin yanı sıra oyunculuk ve mankenlik gibi alanlarda da kendini göstererek çok yönlü sanat yaşamıyla önyargıları yıkmaya çalışıyor.
Keita, müziğe babasının yönlendirmesiyle ilgi duymaya başladığını ve 2007'de bas gitar çalmaya başladığını ifade etti.
O dönemde bas gitarın erkeklere özgü bir enstrüman olarak görüldüğünü vurgulayan Keita, şöyle devam etti:
"Bas gitarın o dönem sadece erkeklerin çaldığı bir enstrüman olması nedeniyle başlangıçta çok büyük bir ilgiyle karşılaştım. Bas gitar çalan bir kadın hem de albino bir kadın. Birçok kişi beni dinlemeye geliyordu. Şanslıydım çok fazla destek gördüm ama yine de müzik gibi erkek egemen bir alanda kendimi kabul ettirmek kolay olmadı.
Benim gibi bir profilin sahnede olması, albino bireyler için örnek olur, onlara cesaret verir diye düşündüm. En azından albinolarla ilgili yeni bir imaj oluşturmak istedim. Başlangıçta Malili albino sanatçı Salif Keita'dan çok ilham aldım hatta onunla ilgili yazılan her şeyi okudum. Şu an ise en büyük idolüm, iki yıl önce vefat eden annem. Kendimi olduğum gibi kabul etmemde onun emeği büyük."
"Benimle dalga geçenlerle kavga etmek yerine kendimi olduğum gibi kabullendim"
Dakar'a 25 kilometre mesafedeki Rufisque kentinde marangozluk yapan 35 yaşındaki Moussa Diallo da toplum nezdinde albinolara bakışın önceye nazaran giderek iyileştiği ancak hala önyargılarla mücadele ettiklerini söyledi.
Yaklaşık 20 yıldır marangozluk yaptığını belirten Diallo, hala bazı müşterilerin kendisini görünce sipariş vermekte tereddüt ettiğini kaydetti.
Diallo, "Sesli söylemeseler de beni görünce müşterinin endişesini hissediyorum. Gözlerimin göremediğini, siparişi yapamayacağımı düşünüyorlar. Albino olduğum için çok fazla sipariş kaçırdım ama yine de hem kendimle hem de mesleğimle gurur duyuyorum." ifadelerini kullandı.
Çocukken toplum tarafından albino olduğu için zorbalığa uğradığını ancak onlarla kavga etmek yerine kimliğini kabul etmeyi tercih ettiğini belirten Diallo, şunları kaydetti:
"Çocukken çok ötekileştirildim. Beni gördüklerinde, poune (yerel dil Volofçada albinolar için kullanılan aşağılayıcı bir ifade) diye bağırıp dalga geçiyorlardı. Bunun için çok kavga ettim ama bir gün bu kavganın boşa olduğunu anladım. Poune dediklerinde 'buradayım, poune benim' demeye başladım. Fark ettim ki bir şeyi duymak istemediğinizde sizin üzerinize daha çok geliyorlar. Baktılar ben bu isimle barıştım, bana poune demeyi de bıraktılar. Benimle dalga geçenlerle kavga etmek yerine kendimi olduğum gibi kabullendim."
Hakaret sayılan "poune" kelimesini sahiplenip markaya dönüştürdü...
Dakar'ın banliyölerinden Sicap Mbao'da yaşayan girişimci ve modacı 32 yaşındaki Mame Diarra Diallo da hakaret amacıyla kullanılan "poune" kelimesini sahiplenerek yeni bir farkındalık hareketi başlattı.
Diallo, Senegal'de tüm albinolar gibi onun da çocukken birçok hakarete maruz kaldığını ama en çok poune kelimesine sinirlendiğini söyledi.
O dönem annesinin önerisiyle kendisine söylenen olumsuz ifadelere karşı farklı bir tutum takınmaya başladığını anlatan Diallo, "Çocukken ne zaman sokağa çıksam arkamdan poune diye bağırıyorlardı, ben de çok sinirleniyor, sürekli kavga ediyordum. Annemin 'kavga etmene gerek yok, onlar sana poune dediklerinde sen de 'ben çok güzelim diye yanıt ver' önerisini dinledim ve gerçekten benimle dalga geçmeyi bıraktılar. Annem beni güzel olduğuma öyle ikna etti ki, kendime güvenmeye başladım." diye konuştu.
Diallo, neredeyse tüm albino bireylerde travma haline gelen poune ifadesi üzerinden toplumsal algının nasıl şekillendiğini ise şöyle anlattı:
"Albino bireylerin poune kelimesine çok kızdığını fark edince, bu ifadenin neden bu kadar rahatsızlık verdiğini sorgulamaya başladım. Örneğin bir siyahiye 'sen siyahisin' dendiğinde bu onu rahatsız etmiyor hatta çoğu zaman bundan gurur duyuyor. Oysa bize 'poune' dendiğinde öfkeleniyoruz. Çünkü toplum, bizi kendi gerçeğimizden utandırarak büyüttü.
Albinizm bizler için utanılacak bir şey haline dönüştü ve bunun farkında bile olmadan bu utancı içselleştirdik. Bu nedenle giyim markama 'poune fashion' adını verdim. Bir zamanlar dışlayıcı bir anlam taşıyan bu kelimeyi sahiplenip olumlu bir temsile dönüştürmek istedim. Böylece hem algıları değiştirmeyi hem de toplumsal dönüşüme katkı sunmayı amaçladım."
Diallo, Senegal'de albinizm farkındalığının yıllar içinde geliştiğinin de altını çizerek albinoların önce kendine güvenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com