Kültür Sanat

'Neyzenlerin Kutbu': Niyazi Sayın

Devlet sanatçısı, neyzen, ebru sanatçısı ve fotoğrafçı Niyazi Sayın, dün akşam 98 yaşında İstanbul'da vefat etti

'Neyzenlerin Kutbu': Niyazi Sayın
09-10-2025 16:54
İSTANBUL

"Neyzenlerin Kutbu" olarak da anılan Sayın'ın cenazesi, yarın Üsküdar Valide-i Cedid Camisi'nde cuma namazının ardından kılınacak namaz sonrası toprağa verilecek.

Rumeli kökenli Ömer Hulusi Bey ile Manastır'dan Necmiye Hanım'ın oğlu Sayın, 12 Şubat 1927'de Üsküdar'da dünyaya geldi.

Erken yaşlardan itibaren müzikle iç içe bir hayat sürdüren Sayın, müzisyen ve neyzen olarak Türk müziğine önemli katkılarda bulundu.

Usta sanatçı, ilk ve orta öğrenimini Üsküdar Paşakapısı'nda tamamladı.

Haydarpaşa Lisesi'nde eğitim aldığı yıllarda, müzik ve sporla ilgilenen Sayın, başta futbol olmak üzere koşu, yüzme, masa tenisi gibi branşlarda başarılı oldu, Fenerbahçe genç takımında bir süre futbol oynadı.

Niyazi Sayın, lise eğitimine Beyoğlu'nda devam etti ancak İkinci Dünya savaşı ve yoksulluk nedeniyle eğitimini tamamlayamadı.

Ailesinin yönlendirmesiyle okul döneminde armonika çalan Sayın, cami musikisini öğrenmek için de genç yaşlarından itibaren önemli bir çaba harcadı. Sayın, daha sonra askerlik hizmetine başladığı eğitim alayındayken İstanbul Belediyesi Konservatuvarına girdi.

Ney ile ilk meşklerini Gavsi Baykara'dan aldı...

Çocukluğundan itibaren taş plaklardan dinlediği Tanburi Cemil Bey'in etkisinde kalan Niyazi Sayın, 1947'de tanıştığı Mustafa Düzgünman'ın evinde düzenlediği özel dini musiki meşkleriyle musikiye ilk ciddi adımı attı.

Sanatçı, klasik sanatlardan ebru ve ciltçiliğin yanı sıra fotoğrafçılığı da Düzgünman'dan öğrendi. Düzgünman vasıtasıyla tanıştığı Üsküdar Musiki Cemiyeti üyelerinden neyzen Emin Bey'in etkisiyle neyzenliğe adım atan Sayın, 4 Mart 1948'de satın aldığı ney ile ilk meşklerini Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Abdülbaki Dede'nin oğlu Gavsi Baykara'dan aldı.

Necmeddin Okyay, Sayın'ı Resim Heykel Müzesi müdürü, ressam ve neyzen Halil Dikmen'e götürdü. Dikmen, 21 Ocak 1949'daki ilk dersi müteakip 15 yıl boyunca her perşembe günü Sayın'a, ney ve ahlak dersi verdi. Bu eğitime ileride resim dersi de eklendi.

Mustafa Düzgünman'ın etkisiyle tespih koleksiyonculuğuna da başlayan Sayın, Edirnekapı'da Galip Usta'ya 6 ay kadar devam ederek tespih yapımını öğrendi.

Washington ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nde dersler verdi...

Bir yandan Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne devam eden Sayın, neyzen Süleyman Erguner ile İstanbul Radyosu'nda icra ettiği saz eserleriyle Nevzat Atlığ'ın dikkatini çekti ve 1954'ten itibaren İstanbul Radyosu'nun müzik yayınlarında görev aldı.

Sanatçı Sayın, radyo dönemlerinde İhsan Özgen ve Necdet Yaşar'la saz eserleri formunda pek çok kayıt çalışmasında bulundu ve İstanbul Radyosu'ndan emekliye ayrıldı.

Cevdet Çağla Müzik Yayınları şefi olarak 1954 ve 1955'te arşiv çalışmaları yürüten Sayın, 1956-1969'da Münir Nureddin Selçuk'un isteğiyle İstanbul Belediyesi Konservatuvarı icra heyetine girdi. Başarılı sanatçı, 1956'dan 1976'ya kadar Selçuk'un solo konserlerine neyzen olarak eşlik etti.

Usta sanatçı, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında öğretim görevlisi ve nefesli sazlar ana bilim dalı başkanı olarak görev aldı. Washington Üniversitesinin daveti üzerine 1980'de bir yıl kadar ABD'de tamburi Necdet Yaşar ile Türk musikisi ve ney eğitimi verdi.

Washington Üniversitesinde Necdet Yaşar ile profesör unvanı alan Sayın, aynı üniversite etnomüzikoloji bölümünde Türk müziği dersleri ve konserler verdi.

Birçok ödüle değer görüldü...

Kültür ve Turizm Bakanlığının 2009 yılı "Kültür Sanat Büyük Ödülü"ne tamburi Necdet Yaşar ile değer görülen Sayın, ödülünü Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen törenle o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden aldı.

Devlet sanatçısı Sayın'a 2014'teki Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nde müzik dalındaki ödülünü yine Cumhurbaşkanı Erdoğan takdim etti.

Tamburi Necdet Yaşar ile Niyazi Sayın arasındaki dostluk, müzikle şekillenmiş derin bir bağa dönüştü. Birlikte gerçekleştirdikleri düetler, konserler ve kaydettikleri projeler, Türk müziğine önemli katkı sundu. Yaşar'ın ifadesiyle Özbekler Tekkesi'nde Sayın ile icra ettikleri müşterek uşşak taksimi, hayatlarında ulaştıkları en yüksek sanat noktası oldu.

Türkiye'nin yanı sıra İngiltere, Almanya ve Fransa'da birçok konser veren Sayın, ebru sanatına kişisel ve karma sergilerle devam etti.

Birçok sanat ve zanaat üzerine uzmanlaştı...

Niyazi Sayın, ebrudan fotoğrafa, tespihçilikten sedef kakmacılığına, elektronikten tornacılığa, gülcülükten ağaç işlerine kadar, birçok sanat ve zanaat üzerinde uzmanlaştı.

Sanatçının yetişmesinde rol alan hocalar arasında Şeyh Hayrullah Efendi, Muzıkalı Muhyiddin Efendi, Zekai Dede'nin talebesi Kadırgalı Hüseyin Fahreddin Efendi, Hafız Ali Efendi, Kadıköylü Vahit Bey, Emin Ongan, Şefik Gürmeriç ve Mesud Cemil de yer aldı.

Sanat hayatı boyunca hocası Halil Dikmen'in ve Tanburi Cemil Bey'in sanat anlayışlarını birleştirme hedefini gözeten Sayın, ney icrasına getirdiği yeni kalıplar ve pozisyonlarla bir dönüm noktası teşkil etti. Musiki dünyasında geleneği kendi içinde yenilediğine yönelik ortak kanaat oluşturdu.

Perdeleri büyük bir titizlikle kullanması ve nefes hakimiyetiyle musiki tarihinde seçkin bir yer edinen sanatçının, ney açarken 26'lı birim sistemine ilaveten kullandığı kaydırma sistemi, genç neyzenler için referans haline geldi.

"Sanat ahlakın uzantısıdır" diyen Sayın, sanatın sadece teknik bir bilgi değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk taşıdığına inanıyordu ve sanatını her zaman insanlara fayda sağlama amacı güderek icra etti.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER