Dünya

Müslüman kuruluşlara göre tek tanımda uzlaşılamaması nefret suçlarını görünmez kılıyor

İngiltere'de Müslümanları temsil eden kuruluşlar, üzerinde uzlaşı sağlanmış resmi "İslamofobi" tanımının bulunmamasının, ülkede artan nefret suçlarının tespiti ve raporlanmasını zorlaştırdığını belirterek, hükümeti net tanım açıklamaya çağırdı.

Müslüman kuruluşlara göre tek tanımda uzlaşılamaması nefret suçlarını görünmez kılıyor
21-11-2025 11:47
Londra

Anadolu Ajansının (AA) "İngiltere'de İslamofobi Tartışmaları" başlıklı üç bölümlük dosya haberinin sonuncu bölümünde ülkede Müslüman toplumu temsil eden kuruluşlardan Britanya Müslüman Konseyi (MCB) ve Cordoba Vakfı temsilcilerinin İslamofobi tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerine yer verildi.

????

İngiltere İçişleri Bakanlığının son yayımladığı verilere göre İngiltere ve Galler'de Müslümanları hedef alan nefret suçları, son bir yılda yüzde 20 arttı. Bu veriler, Müslümanlara yönelik hem ırkçı hem de dini gerekçeli saldırıların arttığını ortaya koydu.

Hristiyanlardan sonra en büyük dini grubu Müslümanların oluşturduğu İngiltere'de "İslamofobi" kavramı, halen resmi tanıma sahip değil ve üzerinde uzlaşma sağlanmış bir tanım da bulunmuyor.

İngiltere hükümeti, uzun süredir tartışma konusu olan "İslamofobi" kavramına ilişkin yeni bir tanım oluşturmak amacıyla 28 Şubat'ta Müslüman toplulukların temsilcileri, akademisyenler ve bağımsız uzmanlardan oluşan çalışma grubunun kurulduğunu duyurdu. Grup, aylarca süren çalışmaların ardından konuya ilişkin hazırladığı raporu geçen ay hükümete teslim etti.

Rapor üzerinde değerlendirmelerini sürdüren İngiltere hükümeti, yeni tanımın, ülkede konuya ilişkin uzun yıllardır süren anlaşmazlıkları sonlandırmayı ve Müslümanların maruz kaldığı ayrımcılıkla mücadelede daha net çerçeve sunmayı hedeflediğini açıkladı.

Ülkede Müslüman toplumu temsil eden kuruluşlar, İslamofobi'ye ilişkin resmi tanımın hala yapılmamasının, maruz kalınan ayrımcılığın doğru kayda geçmesini engellediğini belirterek, hükümete bir an önce adım atması çağrısında bulundu.

"Resmi tanım olmaması, yaşadığı sıkıntıların görünmez kalması anlamına gelir"

İngiltere'deki Müslümanları temsil eden en büyük sivil toplum platformu MCB'nin Genel Sekreteri Dr. Wajid Akhter, resmi İslamofobi tanımının bulunmamasının, hem Müslümanlara hem de Müslüman zannedilen diğer topluluklara yönelik nefret suçlarının görünmez kalmasına yol açtığını dile getirdi.

Herhangi bir toplumsal sorunun tanımlanmaması halinde tıpkı ismi konulmamış hastalık gibi gözden kaçtığına ve doğru şekilde raporlanamadığına işaret eden Akhter, şunları söyledi:

"İnsanlar, neyi raporlayacaklarını, nasıl raporlayacaklarını, nereye raporlayacaklarını bilmezse elbette bildirim yapmazlar. Resmi tanım olmaması, birçok insanın, hem Müslümanların hem de Müslüman olmayanların yaşadığı sıkıntıların görünmez kalması anlamına gelir çünkü insanlar, birini Müslüman sandığı için Müslüman olmayan da İslamofobi'den etkilenebilir. 11 Eylül'den sonra öldürülen ilk kişi, Müslüman sanılan bir Sih idi. Yakın zamanda yine Müslüman sanıldığı için yaşlı bir Hindu adam öldürüldü. Dolayısıyla, bir tanımın olması şart çünkü tanım olmadan İslamofobi'yi ölçmek, raporlamak veya onunla mücadele etmek için gerekli mekanizmaları oluşturmak mümkün değil."

"Bazı siyasetçiler, kariyerlerini İslamofobi söylemiyle inşa ediyor"

Akhter, aşırı sağ, bazı düşünce kuruluşları ve milletvekillerinin, İslamofobi'nin resmi tanımının ortaya konulmasına karşı çıkmasının arkasında "İslamofobi üzerinden kurulan endüstri"nin bulunduğunu savundu.

Toplumda bölünme yaratmanın hem siyasi kazanç sağladığını hem de nefret söylemini besleyen çevreler için "karlı alan" oluşturduğunu dile getiren Akhter, "Bazı siyasetçiler, kariyerlerini İslamofobi söylemiyle inşa ediyor. Bu nefret dili arttıkça güçleri de artıyor." dedi.

Akhter, ayrıca çevrim içi ortamda yayılan yanlış bilginin, hem ülke içindeki hem de dışındaki aktörler tarafından kullanılarak İngiltere’nin istikrarsızlaştırılmaya çalışıldığını ifade etti.

"Hükümetin önde gelen Müslüman kuruluşlarla istişare etmesi gerekiyor"

İslam dünyası ile Batı arasındaki entegrasyonu geliştirmeyi amaçlayan Londra merkezli bağımsız düşünce kuruluşu Cordoba Vakfının Araştırma Başkanı Dr. Abdullah Faliq de resmi İslamofobi tanımı olmadığı için nefret suçlarının kayıtlara geçmeyebileceği uyarısında bulundu.

Faliq, ayrıca tanımın hazırlanması sürecinde hükümetin Müslüman topluluklarla yeterli istişarede bulunmadığına işaret ederek, ırkçılık karşıtı vakıf "The Runnymede Trust" gibi bu alanda uzman kurumların bile sürece sınırlı dahil edildiğine dikkati çekti.

Herhangi bir tanımın, Müslümanları temsil eden kuruluşların görüşleri alınarak kabul edilebilir hale geleceğini vurgulayan Faliq, şu ifadeleri kullandı:

"Hükümetin önde gelen Müslüman kuruluşlarla istişare etmesi gerekiyor. Britanya Müslüman Konseyi (MCB), Britanya Müslüman Birliği (MAB), Doğu Londra Camii gibi ana akım Müslüman kuruluşlarla görüşülmezse ortaya çıkacak tanım işe yaramaz çünkü bir sahiplenme olması gerekir, topluluğun sürece dahil olması gerekir. Hükümette birkaç kişinin oturup bir şeyler belirlediği ve bunu Müslümanların üzerine dayattığı sömürgeci bir yaklaşım işe yaramaz."

"Tanıma karşı çıkılmasının arkasında siyasi irade eksikliği ve çıkar ilişkileri var"

Faliq, bazı gruplar ve parlamenterlerin resmi İslamofobi tanımına karşı çıkmasının arkasında "siyasi irade eksikliğinin ve çıkar ilişkilerinin" bulunduğunu savundu.

İngiltere hükümetinin İslamofobi tanımını kabul etmesini, "Müslüman topluma taviz vermek" olarak gören kesimlerin olduğuna işaret eden Faliq, şu ifadeleri kullandı:

"İngiliz Müslümanlar, ülkedeki en büyük ikinci ve en hızlı büyüyen dini grup. Son nüfus sayımına göre ise İngiliz toplumu, artık Hristiyanlık odaklı bir ülke değil çünkü çoğu insan artık kiliseye bile gitmiyor. Dolayısıyla, İslam inancının büyümesini ve Britanya'ya yaptığı olumlu katkıyı kabul ederek hükümet, Müslüman toplumu dinlemeli ve dikkate almalı. Aksi takdirde birçok sorun ve boşluk ortaya çıkacaktır."

Faliq, ayrıca "İslamofobi endüstrisi" olarak nitelediği yapının, nefret söyleminden siyasi ve ekonomik çıkar elde ettiğini, bu nedenle resmi tanıma karşı yoğun lobi faaliyetinin yürütüldüğünü söyledi.

Resmi tanımın kabul edilmesi halinde nefret söylemi üreten kişi ve grupların hukuki olarak sorumlu tutulabileceğini vurgulayan Faliq, bu nedenle tanımın geciktirilmesinin bilinçli olabileceği yorumunda bulundu.​​​​​​​


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER