İstanbul
Anadolu Ajansının (AA) "Damla damla kriz" dosyasının bu haberinde, azalan su kaynaklarının sanayiye etkileri ele alındı.
Türkiye'de yılda 57 milyar metreküp olan toplam su tüketiminin yüzde 11'e tekabül eden 6,2 milyar metreküpü sanayi faaliyetlerinde kullanılıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığının 2023-2033 dönemini kapsayan "Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı"nda yer alan verilere göre sanayide tüketilen suyun yüzde 22’si gıda, yüzde 18'i tekstil, yüzde 16'sı kimya sektöründe harcanıyor.
????İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Arı Teknokent'te faaliyet gösteren İO Çevre Çözümleri Kurucusu Prof. Dr. Erdem Görgün,
kuraklığın kentler ve tarım sektöründe olduğu gibi sanayide de aşılması gereken önemli bir sorun olduğunu söyledi.
Sanayinin suya bağımlı bir sektör olduğuna işaret eden Görgün, "Ben bazı kurak bölgelerimizde faaliyet gösteren, süt ve süt ürünleri endüstrisi için çalışan fabrikaların, susuzluk yüzünden kapısını kilitlediğini biliyorum. Koskoca fabrika kapanabiliyor. Onlarca insan işsiz kalabiliyor çünkü su yok." dedi.
"Çok ciddi bir gıda güvenliği riski var"
Kuraklıktan en fazla etkilenen tarım sektöründeki durumun da gıda endüstrisiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Görgün, şunları kaydetti:
"Tarımda üretim düştüğü zaman hangi sektör etkilenecek? En başta gıda sektörü. Su olmadığı için kendi ham maddesi gelmeyecek, geldiği zaman da yine su olmadığı için onu işleyemeyecek. İçecek endüstrisi üzerinden bir örnek verelim. Diyelim ki elma suyu yapacaklar. Tarımda sıkıntı olduğu için elma üretimi azalacak. Azaldığı zaman elmanın maliyeti artacak. Yani sadece sanayici değil, halk da elmayı pahalıya alacak. Sanayici aldı bu pahalı elmayı ama kendisinin de suyu yok. O da teknolojik yatırımlar yaptı, kuyuları 1000 metre aşağılara indirdi diyelim. O elma suyunun bir litresini biz kaç liraya alacağız? Bu akışı düşündüğünüzde çok ciddi bir gıda güvenliği riski var."
Görgün, daha önce su yatırımlarının ekonomik geri dönüşünün hesaplandığını, bugün ise suyun sadece varlığının dahi üretimin devamı açısından yeterli görüldüğünü ve bu nedenle ekonomik sorgulamaların önemini yitirdiğini vurguladı.
Sanayicinin suyu daha verimli kullanmanın yollarını bulması gerektiğini dile getiren Görgün, "Sanayicilerimize tavsiyem, su yatırımlarında verimliliğe geçmek için ekonomik fizibilitelere artık bakmasınlar ya da bakacaklarsa o yatırımın maliyetine, sadece susuzluk nedeniyle üretemedikleri üründen kaybettikleri bedeli de eklesinler. Yani ben o su olmasaydı ayran üretemeyecektim. Suyu şimdi verimli harcadım, ayran üretebiliyorum. O kadar para kazanabileceğim." şeklinde konuştu.
"Tüketimleri minimuma indirmemiz şart"
Sanayi sektöründe su verimliliği sağlamanın yolunun atık suların arıtılmasından geçtiğinin altını çizen Görgün, bu suyun mümkünse tekrar üretim süreçlerinde kullanılmasını veya sulama gibi farklı alanlarda değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Sanayicinin verimliliğe odaklanması gerektiğini belirten Görgün, "Sanayiciler hemen kendi içlerinde takımlar kurmalı, suyla ilgili birimler, mühendisler, çevre mühendisleri de varsa bu işin içine girmeli. Bu takımlar, sanayideki suyun damla damla yolculuğunu takip etmeli, 'Suyun kullanımını nasıl en aza indiririz, biz nerelerde verimlilik elde edebiliriz?' diye bakmalı. Bu çalışmaları yapıp tüketimleri minimuma indirmemiz şart." değerlendirmesinde bulundu.
Görgün, su verimliliği için teknoloji kullanımının yanı sıra farkındalık, doğru bakış açısı ve verimlilik odaklı işletme stratejilerinin de hayata geçirilmesi gerektiğine değindi.
İleri oksidasyon, ultrafiltrasyon ve ters ozmoz membranların bu alanda en çok yaygınlaşan teknolojiler olduğu bilgisini veren Görgün, "Sanayicilerin ekonomik açıdan en uygun teknolojiyi bulmaları gerekiyor. Burada da kendi bünyelerindeki veya bünyeleri dışındaki uzmanlarla işbirliği yapmaları çok önemli. Aksi halde bu teknolojiler yanlış seçilirse ileride biz bir membran mezarlığı haline de gelebiliriz. Yani yanlış yerde uygulanır, yanlış şekilde işletilirse bunlar felakete de dönüşebilir." diye konuştu.
Görgün, farkındalık, vizyon, bilgi birikimi ve etkili bir aksiyon planı geliştirildiğinde, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yatırımlar için ayrılan büyük fonlar sayesinde gerekli finansman kaynaklarına ulaşabileceği yorumunda bulundu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com