Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

İsrail ablukası altındaki Gazze'de son 24 saatte 7 kişi daha açlıktan can verdi

Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana açlık ve yetersiz beslenme sebebiyle ölenlerin sayısı 89'u çocuk olmak üzere 154'e yükseldi. Gazze'de, insani yardım girişine izin verilmemesi nedeniyle son 24 saatte 7 kişi daha açlıktan öldü

İsrail ablukası altındaki Gazze'de son 24 saatte 7 kişi daha açlıktan can verdi
30-07-2025 13:22
Gazze
İsrail'in sınır kapılarını kapatıp yardım girişini kısıtlayarak kıtlığa sürüklediği Gazze Şeridi'nde son 24 saatte biri çocuk 7 Filistinlinin daha açlıktan hayatını kaybettiği bildirildi.

Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle yaşanan can kayıplarına ilişkin son veriler paylaşıldı.

Açıklamada Gazze'deki hastanelerde son 24 saatte açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle biri çocuk 7 ölüm vakasının kaydedildiği aktarıldı.

İsrail'in kıtlığa sürüklediği Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana açlık ve yetersiz beslenme sebebiyle ölenlerin sayısının 89'u çocuk olmak üzere 154'e yükseldiği belirtildi.

Gazze "açlıktan" ölüyor...

İşgalci İsrail'in terör saldırıları ve insani yardım girişini kısıtlayan sıkı kuşatması altındaki Gazze Şeridi, açlığın yayıldığı, su, ilaç, tıbbi gereçler ve hijyen malzemesinin bulunamadığı insani felaketi yaşıyor.

Başta çocuklar olmak üzere, Gazze Şeridi'nde açlık sebebiyle ölümler artıyor.

Yerel ve uluslararası çevreler İsrail'in "açlığı ve susuzluğu silah olarak" kullandığını belirtiyor.

Sivil altyapıyı da tahrip ederek Gazze'nin yüzde 88'ini yıkan İsrail ordusu, sürgün emirleriyle yerinden ettiği Filistinlileri sık sık barındıkları bölgelerde hedef alıyor.

Nüfusu yaklaşık 2,3 milyon olan Gazze'de İsrail saldırıları ve sürgün emirleriyle yerinden edilenlerin sayısının 2 milyona ulaştığı, çok sayıda kişinin defalarca yerinden edildiği belirtiliyor.

Temel malzemelerden yoksun bir şekilde yerinden edilen Filistinliler, derme çatma çadırlarda veya aşırı kalabalıklar içinde hijyen malzemelerinin eksikliğinde lavaboların bile yetersiz olduğu, bulaşıcı hastalıkların yayıldığı okullarda hayatta kalmaya çalışıyor.

İsrail ordusu ise günlük düzenlediği saldırılarla yerinden edilenlerin çadırları ve barındığı sivil noktaları bombalıyor.

İsrail, Gazze'de yardım bekleyenleri hedef aldı...

Hastane kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Netzarim Koridoru yakınlarında yardım almak için bekleyen Filistinli sivillerin üzerine ateş açtı.

İsrail'in söz konusu saldırılarında 5 Filistinli can verirken, 8 kişi yaralandı.

Gazze Ambulans ve Acil Durum Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada ise İsrail ordusunun, güneydeki Refah kentinin kuzeyinde yer alan yardım dağıtım merkezi yakınlarındaki Filistinlileri hedef aldığı belirtildi.

Açıklamada, Refah bölgesinde yardım bekleyenlerin üzerine açılan ateş sonucu en az 3 kişinin öldüğü, 20'den fazla kişinin yaralandığı kaydedildi.

İsrail ordusunun Gazze'ye düzenlediği saldırılarda son 24 saatte 104 Filistinli hayatını kaybetti, 399 kişi yaralandı.

İsrail'in Gazze'ye saldırılarında can kaybı son 24 saatte 104 artarak 60 bin 138'e çıktı...

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.

Sağlık Bakanlığı açıklamasında, son 24 saatte Gazze Şeridi'ndeki hastanelere 104 ölü ve 399 yaralının ulaştığı bilgisine yer verildi.

İsrail ordusunun Gazze'de 19 Ocak'ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart'tan bu yana düzenlediği saldırılarda 8 bin 970 Filistinlinin öldüğü, 34 bin 228 sivilin yaralandığı ifade edildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının ise 60 bin 138'e, yaralıların sayısının 146 bin 269'a ulaştığı kaydedildi.

Gazze Şeridi'nde enkaz altında hâlâ binlerce ölü olduğu belirtiliyor.

Gazze'de 27 Mayıs'tan bu yana İsrail-ABD güdümlü "Gazze İnsani Yardım Vakfı" tarafından insani yardım adı altında kurulan dağıtım bölgelerinde Filistinlilerin hedef alındığı sistematik saldırılar sonucu ölenlerin sayısı 1239, yaralıların sayısı da 8 bin 152'ye çıktı.

Gazze'den alıkonulan Filistinli İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti...

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, İsrail ordusunun Kasım 2023'te Ebu Nasr'ı Gazze'den alıkoyduğu belirtildi.

Açıklamada, 60 yaşındaki Ebu Nasr'ın 21 Ocak 2025 tarihinde İsrail hapishanelerinde hayatını kaybettiği ifade edildi.

Böylece 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail hapishanelerinde 46'sı Gazze Şeridi'nden olmak üzere ölen Filistinlilerin sayısının 75'e çıktığına dikkat çekildi.

İsrail hapishanelerinde 1967 yılından beri ölen Filistinli esirlerin sayısının ise 312 olarak aktarıldığı açıklamada, İsrail'in özellikle Gazze Şeridi'nden alıkoyduğu Filistinlilere yönelik çeşitli işkencelerin sürdüğüne işaret edildi.

BM raportörleri, İsrail'in Filistin halkını kasten aç ve susuz bırakmasını kınadı...

BM raportörleri, İsrail'in saldırıları altında bulunan ve kıtlığa sürüklediği Filistin halkının durumuna ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, İsrail'in Filistinlileri öldürmek için susuzluğu bir silah olarak kullandığına işaret edilerek "İsrail'in Filistin halkını kasıtlı olarak susuz ve aç bırakmasını kınıyoruz. İsrail'in Gazze'deki Filistinlilerin güvenli içme suyuna erişimini kasten engellemesini endişeyle karşılıyoruz ve bunu, uluslararası hukukun ciddi bir ihlali ve insanlığa karşı bir suç olarak nitelendiriyoruz." denildi.

Su ve gıdayı engellemenin, çoğunlukla çocukları ve bebekleri öldüren sessiz ama ölümcül bir bomba olduğunun belirtildiği açıklamada, bebeklerin annelerinin kollarında ölmesini izlemenin dayanılmaz bir durum olduğu vurgulandı.

Açıklamada, "Bu acı devam ederken dünya liderleri nasıl uyuyabilir? Bu felaket öngörülüyordu. İsrail'in ablukası ve sivil altyapıyı tahrip etmesi, Gazze'deki 2 milyon sakinin çoğunu yerinden etti ve asgari düzeydeki içme suyuna erişimden mahrum bıraktı. Bu durum, su kirliliğinin neden olduğu ölümlere ve yaygın hastalıklara, ayrıca sanitasyon ve hijyen eksikliğine yol açtı. Filistinlilere yönelik bu kasıtlı, yaygın ve sistematik saldırılar, bir nüfusun fiziksel olarak yok edilmesini öngören kasıtlı bir hayat şartları ihlalidir, bir başka soykırım eylemidir." ifadeleri kullanıldı.

Gazze'deki temel hizmetlerin yeniden sağlanması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için tüm Akdeniz limanlarından acilen yakıt, su, malzeme ve personel ulaştırılması çağrısı yapılan açıklamada, uluslararası toplumun, Gazze'deki bu insanlık dışı ve hukuka aykırı durumu sonlandırmak için hareket geçmesi gerektiği kaydedildi.

Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerden Mescid-i Aksa'ya baskın...

Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya İsrail polisinin koruması altında baskın düzenledi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA'ya göre, gruplar halinde Aksa’ya baskın düzenleyen gaspçı İsrailliler, Müslümanlara karşı bir provokasyona daha imza attı.

Aksa'nın avlusunu basan gaspçı İsrailliler, yoğun polis koruması altında "Talmud ayinleri" gerçekleştirdi.

Mescid-i Aksa'ya ilişkin statüko...

Ürdün, 1994'te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor.

Yine 2013'te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün'e verildi.

Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa; Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-iAksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği, diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudilerin, İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.​​​​​​​

İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria'da birkaç ay önce açılan yolu tahrip etti...

Bölgedeki AA muhabirinin görgü tanıklarından edindiği bilgiye göre, İsrail güçleri, askeri buldozerler eşliğinde Bire kentinin doğu kesimine baskın yaptı.

İsrail güçleri, Bire Belediyesi tarafından birkaç ay önce açılan yolun "C" bölgesinde olduğunu iddia ederek buldozerlerle tahrip etti.

Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.

Batı Şeria'nın yüzde 18'ini kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi, idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, "güvenliği" İsrail'e devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin "idare ve güvenliği" İsrail'e bırakılmıştı.

Filistinliler, İsrail makamlarından onay almadan C bölgesinde herhangi bir yapı veya değişimi yapamıyorlar.

İsrail basınına göre, Hamas üst düzey yöneticilerine İsrail'in suikast düzenleyebileceği endişesiyle alarma geçti...

Haberde, İsrail'in suikast düzenleyebileceği endişesiyle Hamas'ın üst düzey isimleri için alarm seviyesini yükselttiği ifade edildi.

Hamas'ın ayrıca İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki İsrailli esirleri serbest bırakmak için askeri operasyon yapabileceği "endişesi taşıdığı" aktarıldı.

İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, 26 Temmuz'da yerel basına yaptığı açıklamada, Hamas yöneticilerine yönelik suikast düzenleyebilecekleri imasında bulunmuştu.

Cohen, "Hamas'a karşı eylem seçenekleri hem Gazze'de hem de Gazze dışında onaylandı. Hamas'la bağlantısı olan hiç kimse geceleri rahat uyuyamayacak." ifadesini kullanmıştı.

Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Batı Şeria'da Filistinlilerin evlerine saldırdı...

Filistin resmi haber ajansı WAFA'ya göre, Fetih Hareketinin Kiysan köyündeki yetkilisi Ahmed Gazzal, saldırgan bir grup İsraillinin Beytüllahim'in doğusundaki köye baskın düzenlediğini belirtti.

Gazzal, İsrailli grubun, köyün doğusundaki Vadi Ubyan bölgesinde Filistinli Nassar Reşayide ve çocuklarının yaşadığı eve saldırdığını, güneş panelleri ile evin bazı eşyalarını çaldığını, kalan eşyalara da zarar verdiğini ifade etti.

Filistinli aileyi evlerini boşaltmaları için tehdit ettiler...

Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, Filistinli Reşayide ailesini "gönüllü olarak" evlerinden ayrılmamaları durumunda onları "zorla çıkarmakla" tehdit ettiğini aktardı.

Gazzal, sadece birkaç gün önce o noktaya yakın bir bölgede 15 Filistinli ailenin zorla yerinden edildiğine dikkati çekti.

Filistinliler, sistematik saldırılarla topraklarından çıkmaya zorlanıyor...

Filistinlilerin sistematik saldırılarla topraklarından çıkmaya zorlandığının altını çizen Gazzal, yerel ve uluslararası insan hakları kuruluşlarına bölgedeki Filistin halkının korunması için acil müdahale çağrısında bulundu.

Gazzal, genellikle İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştirilen bu saldırılara son verilmesi gerektiğini belirterek, bölgedeki Filistin halkının kararlılıklarının ve topraklarına olan bağlılıklarının zorla yerinden etme girişimlerine karşı en güçlü tepki olduğuna vurgu yaptı.

Vadi Ubyan bölgesinde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu onlarca kişiden oluşan Filistinli aileler yaşıyor.

Filistin topraklarını gasbeden İsrailler, Kiysan köyü ve çevresi dahil olmak üzere bölge halkının topraklarını ele geçirme ve çevredeki yasa dışı yerleşimleri genişletme amacıyla Filistinlileri zorla yerinden etmek için sistematik saldırılar düzenliyor.

Saldırgan İsrailliler, Filistinlilerin mülklerini ateşe veriyor, yolları kapatıyor, çobanlara saldırıyor ve Filistinlilerin kendi tarım arazilerine erişmelerini engelliyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.

Bu sürede İsrail ordusunun ve Filistin topraklarını gasbeden İsraillerin saldırılarında en az 1001 Filistinli hayatını kaybetti, yaklaşık 7 bin kişi yaralandı, 18 binden fazla kişi de gözaltına alındı.

Hamas: Gazze aç bırakma silahı altında, bu tam anlamıyla savaş suçu ve sistematik soykırım...

Hamas'tan yapılan açıklamada, "Gazze aç bırakma silahı altında, bu tam anlamıyla savaş suçu ve sistematik soykırım." ifadesi kullanıldı.

İsrail'in 5 aydan uzun süredir uyguladığı sıkı ablukanın Gazze'yi felaket boyutunda bir kıtlıkla karşı karşıya bıraktığı aktarılan açıklamada, "Bu abluka, sınır kapılarının kapatılmasını, bebek maması ile 2 milyondan fazla kişiye gıda ve ilaç ulaştırılmasının engellenmesini, 40 bin bebek ve 60 bin hamile kadının riski altında kalmasını içeriyor." ifadelerine yer verildi.

Gazze'ye ulaştırılan yardım tırlarının büyük çoğunluğunun yağma ve saldırılara maruz kaldığı vurgulanan açıklamada, "İsrail'in uyguladığı sistematik kaos ve aç bırakma politikasının açlıkla boğuşan sivilleri yardımlardan mahrum bırakmayı, yardımların güvenli bir şekilde dağıtımını engellemeyi" amaçladığı kaydedildi.

Gazze Şeridi'ndeki duruma ilişkin, "İşgalci İsrail, ordusu ve uçaklarının doğrudan gözetimi altında gıdayı yavaşça öldüren silaha, insani yardımları ise kaos ve yağma aracına dönüştürdü." değerlendirmesi yapıldı.

Gazze'nin asgari ihtiyaçlarını karşılamak için günlük en az 600 yardım ve yakıt tırına ihtiyaç duyduğunun altı çizilen açıklamada, halihazırda Gazze'ye ulaştırılmasına izin verilen tırların sayısının bunun çok altında olduğu aktarıldı.

"Gazzeli anneler çocuklarına süt yerine su vermek zorunda kalıyor"

Açıklamada, "Felaket öyle bir boyuta ulaştı ki, Gazzeli anneler çocuklarına süt yerine su vermek zorunda kalıyor. Bugüne kadar 89'u çocuk olmak üzere 154 Filistinli açlıktan öldü ve sağlık sisteminin neredeyse tamamen çökmesiyle birlikte her gün yüzlerce kişi yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya." ifadelerine yer verildi.

Uluslararası alanda kınamaların artmasına rağmen İsrail'in Gazze'ye insani yardımları havadan ve karadan göz boyamak amacıyla ulaştırılmasına izin verdiği ifade edildi.

Özellikle havadan bırakılan yardımların çoğunun İsrail ordusunun Gazze'de işgal ettiği ve bu bölgelere giren Filistinlileri hedef aldığı yerlere düştüğü vurgulanan açıklamada, bunun insani yardımları işe yaramaz hale getirdiği ve açlıkla boğuşan Filistinlilerin hayatını da tehdit ettiği belirtildi.

Açıklamada, "İşgalci İsrail, kıtlığı bir savaş aracı olarak kullanmayı sürdürme planının bir parçası olarak yardım dağıtım ekiplerini hedef alıyor ve koruması altındaki yağmacı çetelere yol açıyor." ifadesi kullanıldı.

Uluslararası kuruluşlara, İsrail'in meydana getirdiği açlığın hukuken ve ahlaken ortaya çıkarılması çağrısı yapılan açıklamada, bunun doğrudan hedef almak kadar tehlikeli bir savaş suçu olduğu belirtildi.

Açıklamada, "Gazze'deki felaketi sona erdirmenin tek çözümü, kuşatmayı kaldırmak ve sınır kapılarını derhal ve koşulsuz olarak açmaktır. Yaşanacak herhangi bir gecikme, özellikle çocuklar, hastalar ve yaşlılar gibi halkın savunmasız kesimlerine karşı soykırım aşamasına doğru ilerlemek anlamına gelir." ifadesine yer verildi.

Özgür halklara, insan hakları ve yardım kuruluşlarına Gazze için eylemlerini artırma, İsrail'in müdahalesi olmadan insani yardımların ulaştırılması için bağımsız bir Birleşmiş Milletler mekanizmasının kurulması adına çaba gösterme çağrısı yapıldı.

Belçika'dan "Gazze'ye insani yardım engellerinin sürmesi halinde İsrail'e muhtemel yaptırım" mesajı...

Belçika Başbakanı Bart De Wever, Avrupa'dan ortaklarla birlikte Gazze için insani yardımın güvenli ve erişebilir şekilde organize edilmesi adına İsrail'e baskı yapmaya devam ettiklerini belirterek "Bu işe yaramazsa ek tedbirler veya yaptırımlar uygulanmasını göz ardı etmiyoruz." ifadesini kullandı.

De Wever, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı açıklamada, hava yoluyla yardım gönderme ve Birleşmiş Milletler (BM) insani yardım konvoylarının yeniden başlatılması için Ürdün'den "yeşil ışık" aldıklarını belirterek bunun Belçika'nın Gazze Şeridi'ndeki krizin hafifletilmesine somut katkıda bulunmasına olanak sağlayacağını kaydetti.

Avrupa'dan ortaklarla birlikte Gazze için insani yardımın güvenli ve erişebilir şekilde organize edilmesi adına İsrail'e baskı yapmaya devam ettiklerini aktaran De Wever, "Bu işe yaramazsa, ek tedbirler veya yaptırımlar uygulanmasını göz ardı etmiyoruz." dedi.

De Wever ayrıca, masum sivillerin çektiği acıların sona ermesi gerektiğini vurgulayarak İsrail ile demokratik bir Filistin devletinin bir arada yaşamasının "barışa giden tek yol" olduğunu kaydetti.

Belçika, Gazze'ye yaklaşık 600 bin avroluk insani yardım ulaştıracak...

Belçika Dışişleri Bakanı Maxime Prevot, X üzerinden yaptığı açıklamada, yakında A400M tipi nakliye uçağının Ürdün'ün başkenti Amman'a doğru yola çıkacağını duyurdu.

Prevot ayrıca, uçakta yaklaşık 600 bin avro değerinde tıbbi malzeme ve gıda gibi insani yardımın bulunduğunu belirtti.

İsrail, hukuka aykırı alıkoyduğu Hanzala aktivistlerinden 2'sini gözaltında tutmaya devam ediyor...

İsrailli hak örgütü "Adalah"tan yapılan açıklamaya göre, Givon Hapishanesi'nde kötü koşullar altında tutulmaya devam eden ABD vatandaşı Christian Smalls ile Tunus vatandaşı Hatem Aouini'nin hukuka aykırı bir şekilde alıkonmalarını protesto etmek için başlattıkları açlık grevi beşinci gününe girdi.

Adalah'ın avukatlarıyla bugün görüşme gerçekleştiren Smalls ve Aouini, iki cezaevi personelinin hücrelerine düzenli olarak baskınlar düzenleyerek arama yaptığını söyledi.

Uyudukları alanın tahta kurularıyla dolu olduğunu ve temel hijyen malzemelerinden mahrum kaldıklarını vurgulayan aktivistler, avluda vakit geçirmelerine izin verilmediğini, gün boyu kapalı hücrelerde, temiz hava veya hareket alanı olmadan tutulduklarını belirtti.

Hanzala aktivistleri Smalls ile Aouini'nin yarın sınır dışı edilmesi bekleniyor.

Bugün ilerleyen saatlerde sınır dışı edilmek üzere havalimanına getirilen Hanzala aktivistlerinin ise ABD vatandaşı Braedon Peluso, ABD-Fransa çifte vatandaşı Frank Romano, İspanya’dan Santiago Gonzalez Vallejo ile Sergio Toribio Sanchez ve Norveç’ten Vigdis Bjorvand olduğu açıklandı.

Hanzala gemisi...

Hanzala gemisi, İtalya'nın Syracusa Limanı'ndan 13 Temmuz'da hareket etmiş ancak teknik bazı ihtiyaçların giderilmesi için 15 Temmuz'dan 20 Temmuz'a kadar Gallipoli Limanı'nda son hazırlıkları tamamlamıştı.

İsrail'in uyguladığı abluka nedeniyle açlıktan ölümlerin yaşandığı Gazze'ye yardım götürmek için 20 Temmuz'da yola çıkan gemide 10 farklı ülkeden 21 aktivistin bulunduğu bilgisi verilmişti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu WhatsApp kanalından yapılan açıklamada, 26 Temmuz'un son saatinde gemiye uluslararası sularda müdahale edildiği ve İsrail askerlerinin güvenlik kameralarını indirdiği belirtilmişti.

Hanzala gemisinin takibi için başlatılan YouTube canlı yayınında, İsrail askerlerinin güverteye çıktığı ve gemideki yolcuların ellerini havaya kaldırdığı görülmüştü.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, uluslararası sularda baskın düzenlenen geminin, alıkonulan aktivistlerle birlikte ülke kıyılarına doğru çekildiğini açıklamıştı.

Aşdod (Usdud) Limanı'na 27 Temmuz'da getirilen aktivistlerden İsrail vatandaşı olan 2'si karakola sevk edilerek serbest bırakılmış, 28 Temmuz'da ise 5 aktivist sınır dışı edilmişti.

Hanzala aktivistlerinden 7’si dün sınır dışı edilmişti.

Hanzala aktivistlerinden 14'ü hakkında 28 Temmuz'da sınır dışı edilmeyi kabul edene kadar gözaltında tutulma kararı verilmiş ve aktivistler Ramla kentindeki Givon Hapishanesi'ne nakledilmişti.

İsrail Meclis Başkanı'ndan "Filistin devleti istiyorsanız Londra'da, Paris'te kurun" açıklaması...

Ohana, Cenevre'deki 6. Dünya Parlamento Başkanları Konferansı kapsamında yaptığı konuşmada, Filistin devletini tanıyacakları açıklaması yapan Fransa ve İngiltere'yi hedef aldı.

Filistin devletinin tanınmasının "Hamas'ın ödüllendirilmesi olacağını" iddia eden Ohana, bu adımın bölgeye istikrar getirmeyeceğini ileri sürdü.

Ohana, "Filistin devleti dediğiniz şeyi istiyorsanız, onu Londra'da, Paris'te, ülkelerinizde kurun." ifadesini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 24 Haziran'da yaptığı açıklamada, Filistin devletini tanıma kararı aldığını ve eylül ayında düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda bu konuda resmi açıklama yapacağını söylemişti.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer de dün yaptığı açıklamada, İsrail'in belirli koşulları yerine getirmemesi ve Gazze'de ateşkesi kabul etmemesi halinde ülkesinin eylülde yapılacak BM Genel Kurulunda Filistin devletini tanıyacağını duyurmuştu.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER