İSTANBUL-Adham Kako,Levent Tok
Şam'ın doğusunda, yaklaşık 5 yıldır rejim ve destekçisi yabancı terörist grupların askeri kuşatmasındaki Doğu Guta'da göğüs cerrahisi uzmanı olarak görev yapan Samir Şami, İstanbul'da AA muhabirlerine konuştu.
Şami, Şam Üniversitesi Tıp Fakültesinden 2004'te mezun olduğunu ve "devrim"le 2011'de gösteri alanlarına kurdukları 300 metrelik sağlık stantları ile tanıştıklarını belirtti.
Doğu Guta’nın 2012 yılında muhaliflerin kontrolüne geçmesinin ardından, rejimin askeri kuşatmasının başladığını dile getiren Şami, "Ablukanın başlamasıyla sorumluluklarımız arttı. Özellikle kalp, göğüs, cerrahi, diyaliz alanlarında daha da arttı. Zamanla 10'dan fazla sağlık noktası inşa etmeyi başardık." dedi.
Yoğun bir çalışma programı izlediklerini vurgulayan Şami, kuşatmaya ve yoğun hava saldırılarına rağmen çok az kişiyle yoğun bakım üniteleri, farklı bölgelere farklı uzmanlıklarda sağlık noktaları açtıklarını aktardı.
Doktor Şami, "Başta diyaliz hastalarının tedavisi için kullandığımız cihazların bakıma ihtiyacı var. Teknik destek alamadığımız için çoğu bozulmuş durumda. Gerekli ilaç tedarikinde de sorunlar yaşıyoruz. Örneğin 18 yaşında bir sara hastası kızımız vardı. Kriz anında odunda yemek yaparken elini üçüncü dereceden yaktı. Yaşadığımız yetersizliklerden dolayı tedavi edemediğimiz için maalesef elinin bir parçasını kesmek zorunda kaldık." ifadelerini kullandı.
"Hissettiğiniz en güçlü duygu korku"
Rejimin kuşatma sırasındaki saldırılarına işaret eden Doktor Şami, çalışma ortamını şöyle özetledi:
"Şöyle bir ortam oluşuyor. Sen doktorsun ve rejimin saldırıları artıyor. Merkezimize her zaman yaralılar geliyor. Hissettiğiniz en güçlü duygu korku. Yakın veya tanıdık birinin yaralanma korkusu. Yani psikolojik durumun anlatılması imkansız. Tam iki yıl önce çalıştığım hastanenin 200 metre ilerisine bir hava saldırısı oldu. Hemen ameliyathaneye yöneldim. Saldırı sonrası ilk gelen yaralı benim yakınımdı. Yakınım göğsünden yaralanmıştı. Çok kan kaybediyordu. Onu hemen ameliyata aldım. O an dışarıdan bir doktor çağırdı. 9 yaşında bir kız çocuğunun kalbinden yaralandığını söyledi. Bir seçim yapmam gerekiyordu. Yaralı akrabamı ameliyatta bırakıp, kız çocuğunu ameliyat ettim. Döndüğümde akrabam ölmüştü. Ama kız çocuğu kurtuldu."
"Bombalanmış hastanelere girip malzeme tedarik ediyorduk"
Şami, malzeme eksikliğinin en büyük sorunlardan biri olduğunu belirterek "Serum ve kan torbalarımız bitmişti. Ne yapacağımızı düşünürken saldırı oldu. Oturduğumuz yer çökünce sakladığımız ve unuttuğumuz kan torbaları düşmeye başladı. Biz de o torbaları kullandık. Bundan sonra malzememiz bittiğinde, bombalanmış hastanelere girip malzeme tedarik ediyorduk. İşimize yarayan şeyleri alıyorduk." dedi.
"(BM) Bize Esed rejiminin izin vermediğini söyledi"
Birleşmiş Milletlerin (BM) yardım çalışmalarına ilişkin Şami, "BM çalışanları bana göre bu tür yardımları sadece görevlerinde kalmak ve memuriyetlerini sürdürmek için sözde, kayda değmez bir şekilde yapıyorlar. Zira BM, rejim izin vermezse yardım yapamıyor. Aşı konusunda yardım yapsalar da bize ulaşan 10 bin adet oluyor. İhtiyacımızın 50 bin olduğunu bilmelerine rağmen bu şekilde yardım yapıyorlar. Yardımlarda tedaviye yönelik süreklilik de olmuyor. Şubat 2015'te mesela BM'ye yazıp, 'Bize 240 tür tıbbi malzeme gerek' dedik ama onlar sadece 18 tür madde getirebildi. BM insani yardımlar sorumlusuna da ulaştım. Neden taleplerimizi yerine getirmediniz diye sordum, bize Esed rejiminin izin vermediğini söyledi." diye konuştu.
Şami, sağlık ekipleri ve uzman kadro yetiştirme konusunda çalışmalar yaptıklarını belirterek "Bölgede tıp fakültesi, diş hekimliği, hemşirelik, eczacılık bölümlerinden oluşan fakülteler inşa ettik. Bölgedeki 17 uzmanımız bu fakültede eğitim veriyor." ifadesini kullandı.
dikGAZETE.com