Ekonomi

Çelik üreticilerinden ithalata karşı önlem talebi

Türk demir çelik üreticileri, özellikle Uzak Doğu'da devlet korumasıyla üretilen ve standartlara uymayan ürünlerin, iç piyasada haksız rekabete ve üretim kapasitesinin atıl kalmasına neden olduğu gerekçesiyle önlem alınmasını istedi.

Çelik üreticilerinden ithalata karşı önlem talebi
04-09-2025 16:20
Ankara

Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan,
dünyada korumacılık eğiliminin hızlanmasının, Türkiye'yi haksız rekabet koşullarına açık hale getirdiğini söyledi.

Bu nedenle korumacılık önlemlerine karşı mütekabiliyet esasları çerçevesinde önlemler alması gerektiğini vurgulayan Yayan, "ABD, Avrupa Birliği (AB) ve beraberinde birçok ülkenin korumacılık duvarını aşamayan Çin, Rusya, Hindistan ve bazı Uzak Doğu ülkelerinin, ülkemize yönelik ihracatlarında yaşanan yüksek oranlı artışlar, yurt içi üretimin zarar görmesine, Türkiye'nin 60 milyon ton seviyesindeki kapasitesinin büyük oranda atıl kalmasına yol açmış bulunmaktadır." dedi.

????

Yayan, Asya ülkelerindeki demir-çelik sanayisinin devlet destekli olduğuna dikkati çekerek, Çin ve Uzak Doğu kaynaklı çelik ürünlerinin, Türkiye iç pazarına yöneliminin son yıllarda hız kazandığını ve sektörde ciddi baskı oluşturduğunu anlattı.

"Türk çelik sektörü kalite konusunda kendisini kanıtladı"

Bu ülkelerden gelen ürünlerin, çok yönlü ve yoğun devlet destekleri sayesinde, yerli üreticilerin maliyetlerinin oldukça altında fiyatlarla piyasaya girdiğine dikkati çeken Yayan, Uzak Doğu ve Güney Asya ülkelerinin ihtiyaç fazlası ürünlerini uluslararası piyasalara düşük fiyatlarla yönlendirdiğini dile getirdi.

Yayan, bu yaklaşımın küresel fiyat dengesini bozarken haksız rekabeti derinleştirdiğine işaret ederek, şöyle konuştu:

"2020'den bu yana Çin'den ithalat 10 kattan fazla yükseldi. İthalattaki artıştan kaynaklanan kapasite kullanımındaki sınırlılık, yeni yatırımların ertelenmesine ya da iptal edilmesine yol açarak, sektörün sürdürülebilir büyüme potansiyelini olumsuz etkilemektedir. Çin ve Uzak Doğu'dan ithal edilen çelik ürünleri, kalite sürekliliği ve standartlar açısından zaman zaman sorunlara yol açmaktadır. Parti bazında farklılıklar ve sertifikasyonun güvenilirliği, ithal ürünlere yönelik en sık ifade edilen sorunlar arasında yer almaktadır. Türk çelik sektörü ise kalite konusunda kendisini kanıtlamıştır. Bugün 180 civarında ülkeye ihracat yapmaktadır. Üretim süreçlerinde uluslararası standartlar (EN, ASTM, TSE) titizlikle uygulanmakta, kalite kontrol ve izlenebilirlik mekanizmaları sayesinde, ürün güvenilirliği yüksek seviyede sağlanmaktadır. Bu da Türk çeliğini yalnızca iç pazarda değil, küresel ölçekte de tercih edilir kılmaktadır."

"Antidamping tek başına yeterli değil"

Kibar Holding İcra Kurulu Başkanı Haluk Kayabaşı da dampingli ürünlerin yerli sanayicinin iştahını baltaladığını belirterek, Çin ve Endonezya gibi ülkelerde devlet sübvansiyonlarıyla maliyetin altında fiyatlanan ürünlerin, Türkiye pazarında sürdürülemez bir rekabet ortamı oluşturduğunu bildirdi.

Haksız rekabetin önüne geçebilmek için ticaret savunma araçlarının kararlılıkla uygulanması gerektiğini vurgulayan Kayabaşı, "Antidamping vergisi, sektörün korunması için tek başına yeterli olmayacaktır. Bunun yanında menşe denetimlerinin etkin yapılması, kalite kontrollerinin artırılması ve kamu alımlarında yerli ürünlerin tercih edilmesi de büyük önem taşıyor. Özellikle yüksek finansman maliyetleriyle mücadele eden sanayicimizin uygun kredi ve teşvik mekanizmalarıyla desteklenmesi gerekiyor. Böylece alınan önlemler kalıcı etki yaratabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Kayabaşı, ABD'nin son dönemde açıkladığı antidamping ve gümrük vergilerine işaret ederek, Türkiye'nin de benzer şekilde kendi üretim gücünü koruyacak ve geliştirecek politikaları kararlılıkla uygulaması gerektiğini söyledi.

Paslanmaz çelik üretiminin Türkiye için önemine dikkati çeken Kayabaşı, şu ifadeleri kullandı:

"Posco Assan'ın 400 milyon dolarlık paslanmaz çelik yatırımı, ülkemiz için yalnızca bir üretim tesisi değil, aynı zamanda teknoloji transferi, istihdam ve katma değer demektir. Paslanmaz çelik, beyaz eşyadan otomotive, savunma sanayisinden enerjiye kadar birçok stratejik sektörde temel girdidir. Bu nedenle paslanmaz çeliği yalnızca bir sanayi ürünü değil, stratejik bir güvenlik meselesi olarak görmek gerekir. Bu yatırımların korunması, Türkiye'nin sanayi geleceğinin korunması anlamına gelir."

"Dampingli ürünler kirli üretim nedeniyle ucuz"

Kayabaşı, yerli yatırımların sürdürülebilmesi için adil rekabet ortamı oluşturulması, damping, menşe saptırması ve sübvansiyonlu ithalata karşı etkin tedbirlerin alınması gerektiğini anlattı.

Yerli üretimi teşvik edici politikalar geliştirmenin de aynı derecede önemli olduğunu vurgulayan Kayabaşı, şunları kaydetti:

"Bunun için en kritik unsur, üreticilerin ham madde ihtiyaçlarını öncelikli olarak diğer yerli üreticilerden temininin teşvik edilmesidir. Türkiye gerek karbon çeliklerinde gerekse paslanmaz çelikte çok güçlü bir üretim altyapısına sahip. Bu potansiyeli değerlendirmek ve birbirini destekleyen bir sanayi ekosistemi oluşturmak, yatırımların kalıcı hale gelmesini ve katma değerli üretimin güçlenmesini sağlayacaktır. Böylece ülkemiz yalnızca tüketen değil, bölgesinde üretim üssü haline gelen konumunu güçlendirecektir. Dampingli paslanmaz çeliğin en yoğun geldiği ülkelerin Çin ve Endonezya'dır. Bu ürünler verimlilikle değil, yüksek karbon salınımlı kirli üretim, enerji ve finansman sübvansiyonları sayesinde maliyetin altında pazara sunulabilmektedir. Yani ucuzluk verimlilikten değil, sübvansiyondan ve haksız ticari uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Kısa vadede ucuzmuş gibi görünen ithal dampingli ürünler, orta vadede Türk sanayisine büyük zarar verecek, uzun vadede ise her türlü stratejik üretimde dışarıya mahkum edecektir."

"Türk çelik sektörü telafisi imkansız tahribatlar yaşayacak"

Çolakoğlu Metalurji AŞ Genel Müdürü Uğur Dalbeler de kapasite kullanım oranının yüzde 75'in altına gelmesi durumunda sektörün rekabet gücünü yitireceğini bildirdi.

Son 2 yıldır kendilerinin yüzde 60'ın altında kapasite kullanım oranıyla çalışmak zorunda kaldıklarını belirten Dalbeler, şunları söyledi:

"Bu şartlarda iyileştirici yatırım mümkün olmadığı gibi, var olanın korunması da imkansız hale geldi. Çelik sektörü her sene sadece mevcut olanı koruyabilmek için ciddi yatırım yapmak zorundadır. Önlem alınmazsa Türk çelik sektörü telafisi imkansız tahribatlar yaşayacaktır. Çeliğiniz yoksa imalat sanayiniz olmaz, endüstriyel gelişme olmaz, ihracat olmaz. İnsanın dokunduğu her yerde en fazla kullanılan malzeme çeliktir. Çok büyük sermaye ihtiyacı içeren, oldukça yıpratıcı olan ve yüksek teknoloji gerektiren bu sektörün sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyümeye ihtiyacı vardır. Eğer çelik sektörünüz olmazsa dünyanın en pahalı çeliğini kullanmak zorunda kalırsınız. Bu da hiçbir sanayinin güçlenmesine izin vermez."


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER