Gündem

Can Holding'e yönelik operasyonda hakimliğinin tutuklama kararına ilişkin yazısına ulaşıldı

Can Holding'e yönelik soruşturmada İstanbul merkezli 4 ilde düzenlenen ikinci dalga operasyonda tutuklanan şüphelilere ilişkin sulh ceza hakimliğinin karar yazısında, suçlamalara ilişkin tespit ve değerlendirmelere yer verildi.

Can Holding'e yönelik operasyonda hakimliğinin tutuklama kararına ilişkin yazısına ulaşıldı
23-10-2025 16:58
İstanbul

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Can Holding yetkilileriyle ilgili "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "yönetme", "kurulan örgüte üye olma", "suçtan elde edilen mal varlığı değerlerini aklama" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçlarına yönelik soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında hakimliğin 20 Eylül'de verdiği tutuklama kararında, şüphelilerden Kenan Tekdağ'ın "malvarlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizlemek" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarını işlediği, Adnan Yıldız, Mustafa Şahin, Nurettin Paksoy ve Tuncay Şahin'in de "suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklamak" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarını işledikleri iddiasıyla tutuklamaya sevk edildikleri kaydedildi.

????

Karar yazısında, şüpheliler hakkında kolluk fezlekesindeki anlatımlar, dosyada alınan ifade ve beyanlar, gizli tanık beyanları, tutanaklar, MASAK raporları ve vergi teknik raporlarındaki tespitlere yer verildi.

Can Holding bünyesindeki şirketler üzerinden şüpheliler Kemal Can ve Mehmet Şakir Can'ın elebaşılığını yaptığı suç örgütünün mal varlığı değerlerinin aklanması amacına hizmet ettiğine ilişkin tespitler olduğu belirtilen yazıda, şüpheli Kemal Çimen'in örgüt hiyerarşisi dahilinde Garanti Marketçilik AŞ, Edirnepet Akaryakıt İstasyonları İşletmeciliği AŞ, Çorlu Benzin İstasyonu İşletmeciliği AŞ, Çantaköy Petrol AŞ, Babaeski Petrol AŞ, Hayrabolu Petrol AŞ, Keşan Petrol AŞ, Trakya Benzin İstasyon İşletmeciliği AŞ, Malkara Benzin İstasyonu İşletmeciliği, Tekirdağ Benzin İstasyonu İşletmeciliği, Lüleburgaz Petrol AŞ, Ev-Fa Hersekli Turizm Petrol Ur. Tic. Ltd. Şti. isimli şirketler aracılığıyla 'Bayi Kazanım Katkı Payı ve Kurumsal Kimlik Bedeli" adı ile sahte faturalar düzenlendiği aklama faaliyetinde bulunduğu ifade edildi.

Yazıda, tape kayıtlarında Kemal Çimen'in oğlu Devran Çimen'e para yatırılmamasına ilişkin söylemlerde bulunduğu, şüpheli Devran Çimen'in ise Doğa Okullarının yetkilisi olduğu ancak sorulan sorulara cevap veremediği, hatırlamadığını beyan ettiği aktarıldı. Devran Çimen'in şirketlerin devir hususlarına ve devredilme yöntemlerine dair açıklamalarda bulunamaması karşısında, suç örgütünün aklama faaliyetine iştirak ettiğinin belirlenmesi üzerine Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı ancak dosyanın yetkisizlik kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlatıldı.

MASAK ve emniyetin raporları

Yazıdada, MASAK'ın 22 Ağustos 2024'te gönderdiği raporda "Suç Gelirlerinin Aklanması ve Önlenmesi Hakkında Kanun" kapsamında Can Holding bünyesinde enerji ve teknoloji sektörüne ait birçok firma bulunduğu, İstanbul Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğünce gönderilen raporda ise söz konusu holdingin dayanıklı tüketim ve elektronik eşya üretimi yapan firmaların kontrolünde, hurda eşyaların geri dönüştürülmesindeki ÖTV muafiyetinden yararlanmak için sürekli değişen şirketlerin birbirine sahte fatura kesmek yöntemiyle vergi kaçakçılığı yaptıklarına ilişkin tespitler olduğu vurgulandı.

Akaryakıt sektöründe ise "Enerji Petrol Ürünleri AŞ" isimli dağıtıcı firmanın gerçek bir mal hareketi olmadığı izlenimi bulunan yüksek tutarlı fatura alışverişinin olduğu, fiziki akaryakıt kaçakçılığı yaptığına dair herhangi bir tespitin bulunmadığı kaydedilen yazıda, kayıtsız-faturasız akaryakıtı piyasaya sürmesi yönünden emareler bulunduğu, bayileri ile birlikte sahte fatura kullanımı yoluyla KDV ve Kurumlar Vergisi üzerinden vergi ziyaı gerçekleştirmeyi amaçladıkları, böylece devleti vergi gelirleri yönünde zarara uğrattıklarına dair belirlemeler olduğu ifade edildi.

Yazıda, Tuncay Şahin'in ortağı veya yönetim kurulunda bulunduğu şirketler aracılığı, örgüt elebaşları veya yöneticileriyle amaç ve fikir birliği içinde hareket ettiğine yönelik değerlendirmeler yer aldı.

Şüpheli Nurettin Paksoy'un şüpheli Murat Can'ın talimatları doğrultusunda hareket ettiğine yönelik değerlendirmelerin aktarıldığı yazıda, Can'ın talimatı doğrultusunda Paksoy'un sigara kaçakçılığından elde edilen paraların mali işlerini yürüttüğü ve kesilen sahte faturaların mali kılıfa uydurulmasından sorumlu olduğu yönünde tespitler bulunduğu belirtildi.

Yazıda, şüpheli Mustafa Şahin'in, örgütün hesaplarının ayarlanması işlerini örgüt liderlerinden aldığı talimatlar doğrultusunda yürüttüğüne yönelik tespit ve değerlendirmeler olduğu ifade edildi.

Şüpheli Adnan Yıldız'ın, Can Holding'in kaçakçılık eylemlerinde şüpheli Murat Can ile birlikte ve şirketler aracılığıyla örgütün amacı doğrultusunda örgüt liderleri veya yöneticileri ile amaç ve fikir birliği içerisinde hareket ettikleri iddiasına yer verilen yazıda, Yıldız'ın bandrol geri dönüşüm ve makaron işinde Murat Can'ın maşası olarak kullanıldığına dair gizli tanık beyanına dikkati çekildi.

Mehmet Kenan Tekdağ hakkında tespitler

Yazıda, şüphelilerden Mehmet Kenan Tekdağ'ın, örgütün medya kanadından sorumlu olduğu ve Can ailesi ile irtibat ve iltisakının bulunduğu, Park Holding bünyesinde üst düzey yöneticilik ve hukuki danışmanlık yaptığı bilgisine yer verildi.

Tekdağ'ın, Park Holding bünyesinde bulunan Show TV, Habertürk TV gibi yayın kuruluşlarının Can Yayın Holding'e satılması sonrasında Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaya devam ettiği ve örgüt yöneticilerine bağlı olarak şirketleri fiilen yönettiği yönünde tespitler olduğu aktarıldı.

Can grubu ve Mehmet Kenan Tekdağ'ın, Ciner Medya Grubu'nun satın alınması sürecinde çıkar birliği içerisinde hareket ettiği kaydedilen yazıda, Can grubu ve altında birçok şirketin bulunduğuna ilişkin tespitler ile bu şirketlerin paravan şirketler olarak fatura kesme borç-alacak ilişkilerinin mahsuplaştırma Varlık Barışı Kanunu ve kaynağı belli olmayan nakit girişleri kullanılarak yasa dışı gelirlerin gizlenmesi, gerçek ticari işlemler ile suç gelirlerinin birbirine karıştırılarak yasal sistem içine entegre edilmesi ile farklı kişiler üzerinden yürütülen hem şirket içi hem de yurt dışı işlemler şeklinde hareket ettiklerinin tespit edildiği vurgulandı.

Yazıda, şüphelilerin üzerlerine atılı suçları işlemiş olduklarına dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu, yasada bu suç için öngörülen cezanın üst sınırına göre şüphelilerin kaçmaları, delilleri karartma şüphelerinin bulunması, suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı, tutuklama tedbirinin mevcut delillere göre uygun ve ölçülü olduğu gerekçeleriyle tutuklanma kararı verildiği kaydedildi.


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER