Medya

'Batı medyasının Türk gazetecilere gazetecilik dersi vermeye hakkı yoktur'

AA Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Öymez, " Gazeteciliğin temel ve evrensel ilkeleri PKK-YPG lehine altüst edildi. Batı medyasının Türk gazetecilere gazetecilik dersi vermeye hakkı yoktur." dedi.

'Batı medyasının Türk gazetecilere gazetecilik dersi vermeye hakkı yoktur'
30-11-2018 21:52

İSTANBUL

Anadolu Ajansı (AA) Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hasan Öymez, “Zeytin Dalı Operasyonu sürecinde PKK'nın ürettiği dezenformasyon Batı medyasında istihbarat kabul edilip söz konusu iddialar Türk taraflarına sorulmadan haberlere taşındı.

Gazeteciliğin temel ve evrensel ilkeleri PKK-YPG lehine altüst edildi. Türk makamlarının görüşü olmadan iddialar doğruymuş gibi haber yapıldı. Daha sonra yalan olduğu ortaya çıkınca dahi haberlerini düzeltmediler. Batı medyasının Türk gazetecilere gazetecilik dersi vermeye hakkı yoktur." dedi.

Türk Atlantik Gençlik Konseyi (YATA Türkiye), İktisadi Kalkınma Vakfı ile vakfın Levent'teki merkezinde "Changing Threats International Terrorism and Hybrid Warfare (Değişen Tehditler, Uluslararası Terörizm ve Hybrid (melez) Savaş)" etkinliği düzenledi.

Etkinliğin ikinci ve son gününde, terör örgütü PKK ve YPG'nin propaganda ve dezenformasyon yöntemleriyle bu yöntemlerin Batı medyasındaki yansımaları üzerine konferans veren AA Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hasan Öymez, PKK’nın faaliyetlerine Batı medyasının gösterdiği olumlu yaklaşımı eleştirdi.

Batı medyasının, genel olarak PKK’nın bir terör örgütü olduğu gerçeğini kabullenmeme tavrı sergilediğini belirten Öymez, bunun öteden beri devam eden bir durum olduğunu söyledi.

Öymez, PKK'nın 30 yılı aşkın süredir Türkiye'de hem askerleri hem kamu görevlilerini hem çatışma sahası içerisinde hem de dışında hedef alan kanlı bir terör örgütü olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Sadece askerleri ve kamu görevlilerini değil sivilleri de hedef alan bir terör örgütü. Başlangıç noktası olarak 30-35 yıl öncesinde 'Kürt Özgürlük Hareketi' olarak kurgulanmış olabilir ama bunu silahlı eylemleriyle yapan ve aslında Kürtlere de özgürlükten ziyade sıkıntı veren, Kürtlerin hayatını zorlaştıran, Kürtlerin kamu hizmetinden yararlanmasını engelleyen bir terör örgütüdür. Bunun için yüzlerce, binlerce örnek verilebilir. PKK’nın İstanbul’da, batı ve doğu şehirlerinde gerçekleştirdiği terör eylemlerine ilişkin malumunuz yüzlerce örnek verebiliriz.

Peki Batı basını bu saldırılara nasıl tepki gösteriyor? Daha doğrusu Batı devletleri nasıl tepki gösteriyor? Baktığımız zaman PKK’nın Avrupa ülkelerinde çok ciddi şekilde faaliyet yapabildiğini görüyoruz. Değişik dernek ve STK’lar aracılığıyla haraç toplama, örgütlenme faaliyetlerini yapabildiğini görüyoruz. Bu Avrupa Birliği’ni (AB) yönlendiren ülkelerde açıktan faaliyet yapabiliyorlar."

Öymez, PKK'nın bu faaliyetlerinin Türkiye tarafından Avrupalı liderlere yıllardan beri defalarca iletildiğini belirterek, buna rağmen PKK'lıların Avrupa'da serbestçe dolaştığını, örgütün hala bu ülkede etkinliklerine ve mitingler düzenleme devam ettiğini söyledi.

Hasan Öymez, "Batı medyasının PKK ile maalesef fikir yakınlığı var. Bu tavır özgürlükçülükten belki de ama özgürlükçülüğün çok ötesinde, özgürlükleri hedef alan hatta insan hayatını hedef alan terör örgütüne karşı bir fikir yakınlığı söz konusu." ifadesini kullandı.

Batı medyasının PKK ile fikir yakınlığını, Türkiye'nin Afrin'e düzenlediği Zeytin Dalı Operasyonu sırasındaki haberlerinden örnekler vererek anlatan Öymez, şöyle konuştu:

"Türkiye bu operasyonun Suriye'de bir işgal amacı taşımadığını, tek amacının Afrin'in PKK'nın elinden kurtarılması olduğunu ve yine Afrin yönetiminin Afrinlilere devredileceğini açıkça deklare etmesine rağmen, operasyonun hedefinin Kürtler olmadığını deklare etmesine rağmen Batı medyası, Zeytin Dalı Operasyonu öncesinde 'Türkiye'nin Kürtleri hedef aldığı' yönünde haberler, yorumlar, analizler yayımladı. PKK'lılar ve yandaşlarının sosyal medya üzerinden ürettiği dezenformasyonları doğru bilgi gibi haberlerine taşıdılar. Bu medya kuruluşları da öyle marjinal, kıyıda köşede kalmış medya kuruluşları değil, Washington Post, Financial Times, Daily Mirror, The Guardian gibi Batı’nın önde gelen yayın organlarıydı."

Öymez, "Anadolu Ajansı olarak Batı medyasının PKK'nın propagandasına karşı Türkiye'nin yanında yer almayacağını bildiğimiz ve beklediğimiz için öncesinde hazırlık yaptık. PKK'nın dünyaya dezenformasyon yaymak için kullandığı, kullanacağı, kullanageldiği sosyal medya hesaplarını ve web sitelerini takibe aldık. Bunların ürettikleri yalanları, yalan olduğunu ispat etmek için bir ekip kurduk." diyerek o süreçte yaşananları örnek görsellerle anlattı.

Öymez, Esed rejiminin Halep, ABD öncülüğündeki Koalisyon Güçleri'nin Rakka'ya yaptığı operasyonlarda çok ciddi hasar verdiklerini ama Türkiye'nin Afrin'e düzenlediği operasyonda böyle bir hasarın oluşmadığını ve askeri anlamda kusursuz bir operasyon olduğu halde bunun Batı basınında haber olmadığına dikkati çekti.

PKK’nın Afrin'de sivil halka yaptığı zulmün, işkencenin de Batı medyasında haber olmadığını, bazı önemli uluslararası haber ajanslarının, Zeytin Dalı Operasyonu sırasında gazeteciliğin temel ilkelerini ihlal eden haberler yaptığını belirten Öymez, şöyle devam etti:

"Zeytin Dalı Operasyonu sürecinde PKK'nın ürettiği dezenformasyon Batı medyasında istihbarat kabul edilip söz konusu iddialar Türk taraflarına sorulmadan haberlere taşındı. Gazeteciliğin temel ve evrensel ilkeleri PKK-YPG lehine altüst edildi. Türk makamlarının görüşü olmadan iddialar doğruymuş gibi haber yapıldı. Daha sonra yalan olduğu ortaya çıkınca dahi haberlerini düzeltmediler. Batı medyasının Türk gazetecilere gazetecilik dersi vermeye hakkı yoktur."

"Uyuyor numarası yapanı uyandırmak zordur..."

Hasan Öymez, Türkiye'nin Batı basınında "DEAŞ'la mücadeleye sekte vuran ülke" olarak lanse edildiğini, DEAŞ terör örgütünden en fazla zarar gören ülkelerden biri Türkiye olmasına rağmen bu yorumlara maruz kaldığını belirterek, "Şu an bin civarında DEAŞ mensubu cezaevinde. Fırat Kalkanı Operasyonunda üç binden fazla DEAŞ mensubu öldürüldü. DEAŞ’a en büyük darbeyi vuran, DEAŞ'ın da en büyük zararını çeken ülke Türkiye olmasına rağmen Batı medyası genellikle Türkiye ve DEAŞ'ı birlikte anmaya gayret etti." diye konuştu.

"PKK'nın propagandasına karşı Türkiye'nin yapması gereken neler var? Türkiye, tezlerini doğru anlatma konusunda ne yapabilir?" sorusunu cevaplayan Öymez, "Uyuyanı uyandırmak kolaydır ama uyuyor numarası yapanı uyandırmak çok zordur. Maalesef Batı medyası ve ülkeleri Türkiye'nin tezlerine karşı uyuyor numarası yapmayı tercih ediyorlar." değerlendirmesini yaptı.

Batı ülkelerinin, terörle mücadelesinde Türkiye'yi yalnız bıraktığını vurgulayan Hasan Öymez, şunları kaydetti:

"PKK, 30 yılı aşkın süredir asker-sivil, doğu-batı ayrımı yapmadan terör faaliyetine devam eden bir örgüt. Buna rağmen, Batı’da rahatlıkla hareket edebiliyor. Terör örgütünün liderinin posterinin açıldığı mitingler yapabiliyorlar. Bunun tersi olsaydı Avrupa’da terör faaliyetinde bulunan kanlı bir örgüt, Türkiye’de miting yapsaydı. Aranan teröristler Türkiye’de serbestçe dolaşsaydı Batı’nın Türkiye’ye tepkisi nasıl olurdu? İşte biz Batı'nın bu durumda vereceği tepkiyi şimdi vermesini bekliyoruz. Olması gereken budur. Terörün nerede yapıldığı, kimin yaptığı ve kime karşı yaptığına bakılmadan hareket edilmeli."

AA Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Öymez, Batı medyasının Türkiye karşıtı taraflı tutumunun Osmanlı'ya kadar uzandığına ilişkin örnekler verirken, "Batı medyasının önde gelen kuruluşları seçilmiş Başbakan Adnan Menderes'in askeri cunta tarafından idamını desteklediler. 12 Eylül askeri darbesini desteklediler. 28 Şubat darbesini desteklediler. Son olarak 15 Temmuz'da darbe bastırıldıktan sonra darbecilerle mücadele sürecinden endişe duyduklarına dair haberler yaptılar. Batı medyasının Türkiye karşıtlığı yeni değildir." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER