Çevre-Hayat

Aynı okuldan mezun öğretmenler zümre arkadaşlığını huzurevi komşuluğuna taşıdı

Aynı üniversiteden mezun olduklarını birlikte görev yaptıkları okulda bir sohbet esnasında fark eden emekli öğretmenler Sevim Çebi ile Aysel Özer, yıllarca aynı lisede birlikte çalışırken kurdukları dostluk bağını huzurevinde komşulukla sürdürüyor.

Aynı okuldan mezun öğretmenler zümre arkadaşlığını huzurevi komşuluğuna taşıdı
24-11-2025 12:43
İstanbul

Emekli nakış öğretmeni 84 yaşındaki Sevim Çebi ile emekli dikiş öğretmeni 78 yaşındaki Aysel Özer'in yolları, 41 yıl önce görev yaptıkları Nişantaşı Rüştü Uzel Lisesinde kesişti.

Okuldaki bir sohbetleri sırasında aynı üniversiteden mezun olduklarını fark eden Çebi ve Özer'in burada başlayan dostluğu yıllarca devam etti.

????

Aynı lisede meslektaş olarak omuz omuza görev yapan iki öğretmenin yol arkadaşlığı, seneler sonra huzurevinde komşuluğa dönüştü.

Çebi ile Özer, hayatın onları defalarca buluşturmasını, meslektaş dayanışmasını ve öğretmenliğin insana kattığı manevi değerleri, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla
anlattı.

"Öğretmenliği, öğretmeyi çok sevdim"

Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulundan 1968 yılında mezun olan Aysel Özer, annesinin yönlendirmesiyle dikiş öğretmenliği mesleğini seçtiğini söyledi.

Özer, küçük yaşlardan beri dikişe ilgisi olduğunu dile getirerek, "12 yaşından beri dikiş diktim. Çok meraklıydım. Anneme, kız kardeşime, çocuklarıma pantolon, palto, etek, ceket diktim. Sobalı evde büyüdüm ama soba yakmayı katiyen öğrenemedim. Annem mantı, börek yapardı, hiçbirini öğrenemedim çünkü annem hep 'Sen dikiş dik' derdi." diye konuştu.

Üniversite mezuniyetinden sonra ilk olarak Merzifon'da bir okula atandığını anlatan Özer, "Öğretmenliği, öğretmeyi çok sevdim. O günleri hiç unutamam. İlk öğrencim onlardı. Okulda 5 öğrenciye Fransızca hocası bulunamamıştı. Fransızcam çok iyiydi. 2 yıl onlara Fransızca dersi de verdim. Daha sonra Ankara'ya tayin oldum, orada da çok güzel anılarım oldu. Günler dolu dolu geçti." ifadelerini kullandı.

Özer, mesleğine olan sevgisini, "Öğretmenlik çok ulvi bir duygu ki hala öğrencilerimizle görüşüyoruz, arıyorlar. Türkiye'nin dört bir yanına dağıldılar. Öğretmenliği çok severek yaptım. İzin ya da rapor kullanmayı bilmezdik, çok mecbur kalırsam kullanırdım. Seve seve giderdik. Öğrencilerimiz bir yerlere geldiğinde çok mutlu oluyorum." sözleriyle dile getirdi.

Marmara Üniversitesinin ilk tekstil öğretmeni olduğunu, burada 5 yıl ders verdiğini aktaran Özer, orada eğitim verdiği öğrencilerin Türkiye'nin 4 bir yanında öğretmenlik mesleğine başladıklarını söyledi.

Türkiye'de bir dönem başlatılan kitap seferberliği sürecinde dikiş kitabı yazdığını kaydeden Özer, bu kitabın meslek liseleri ve köy okulları tarafından uzun yıllar kullanıldığını belirtti.

"Sevim buradaki en iyi arkadaşım"

Özer, Sevim Çebi ile tanışıklıklarına değinerek, "Sevim hoca ile aynı okuldan mezunuz, şimdi okulun adı Gazi Üniversitesi. Bizler o binanın son öğrencileriydik. Sevim Hoca ile okuldan tanışmıyoruz çünkü onun branşı dikiş değil nakıştı. Yıllar sonra yolumuz hep kesişti. Nişantaşı Rüştü Uzel Kız Meslek Lisesine atandığım zaman Sevim hoca oradaydı, o zaman arkadaşlığımız başladı. Kader bizi birleştirdi bakın burada da beraberiz." ifadelerini kullandı.

Çebi'nin 2016 yılında huzurevine yerleşmesinin ardından sık sık ziyaretine geldiğini aktaran Özer, şöyle konuştu:

"Grup olarak Sevim hocanın odasını ziyaret eder çaylar içer sohbet ederdik. Aklıma bile gelmezdi buraya gelmek, o zamanlar gençtim tabii. Sevim'in odası bir toplanma alanı oluyordu. Sevim buradaki en iyi arkadaşım. Kimsenin odasına teklifsiz girmem. Sevim hocanın kapısına 3 kez vururum, 'Gel Aysel' der. Beraber kahve içiyoruz."

"Öğretmenlik akıtıcı, verici, toplumsal bir görevdir, bunu içtenlikle yaşadım"

Sevim Çebi, 1941'de Sivas'ta dünyaya geldiğini aktararak, çocukluğunda sokaktaki arkadaşlarını bir araya toplayıp oyunlar oynattığını, daha o yıllarda kendisinde rehberlik ruhu hissettiğini dile getirdi.

İlkokulu bitirdikten sonra öğretmen olma düşüncesini benimsediğini kaydeden Çebi, "Meslek lisesine girdim, başarılı bir öğrenciydim. Öğretmenlerim hep kendi branşlarından öğretmem olmamı isterdi. Arzum resim öğretmeni olmaktı. Renkleri ve doğayı çok severdim, hala da öyleyim. Nakış öğretmenim ısrarla 'Nakıştan gir öğretmenliğe' dedi, onu kırmadım." dedi.

Çebi, sınavlara girdikten sonra Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu'nu kazandığını, 4 yıl yatılı eğitim aldığını, mezun olduktan sonra ilk önce Mardin, Kocaeli ve Beykoz'daki liselerde, daha sonra da Beyoğlu Kız Meslek Lisesi ve Nişantaşı Rüştü Uzel Lisesinde öğretmenlik yaptığını, mesleğini Marmara Üniversitesinde tamamladığını anlattı.

Mesleğine olan sevgisini dile getiren Çebi, "Öğretmenliği çok sevdim, sevmeden bir iş yapılmaz. Öğretmenlik topluma hitap etmektir. Bir iş kolunda çalışırsınız, ilerlersiniz, muvaffak olur olmazsınız ama öğretmenlik öyle değildir. Akıtıcı, verici, toplumsal bir görevdir, bunu içtenlikle yaşadım." dedi.

"Seyahate beraber gitmişiz, aynı otobüsteymişiz, haberimiz yok"

Çebi, 1980'de Türkiye'de hazır giyimin henüz yeni başladığı yıllarda Nişantaşı Rüştü Uzel Lisesinde hazır giyim üzerine bölüm açıldığını, bu okuldayken hazır giyimle ilgili sanayi makinelerinin kullanımına ilişkin Almanya'ya giderek 2 yıl burslu eğitim aldığını, döndükten sonra öğrendiği bilgileri öğrencilerine aktardığını kaydetti.

Hazır giyimin Türkiye'de yeni yeni oluştuğu yıllarda henüz Türk toplumunun anatomik yapısının ölçülmediğini, lisede hazır giyim bedenlerinin belirlenmesini sağlayan bu ölçüm sistemini oluşturduklarını kaydeden Çebi, sektörde öncü olduklarını belirtti.

Çebi, Almanya'dan döndükten 2 yıl sonra Aysel Özer'in kendi okullarına tayin olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

"Aysel hanım ile buluşmamız 1984'te. Aysel hanım hep Ankara'da çalışmış, ben ağırlıklı olarak İstanbul'daydım. Çalıştığımız okulda beraber olduk. Okuduğumuz okulda birbirimizin farkında değildik. Okulumuz mezunlara seyahat düzenlerdi. Seyahate beraber gitmişiz, aynı otobüsteymişiz, haberimiz yok. Otobüsümüz kaza geçirmişti. Aysel hanımla öğretmenler odasında çalışırken kazayla ilgili konuşuyorduk. 'Mezuniyetteki geziye gittik şöyle böyle oldu.' diye anlatıyordum. Aysel hanım 'Ben de oradaydım' dedi."


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER