Gündem

AYM'de bireysel başvurunun 13. yılına ilişkin sempozyum düzenlendi

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Kadir Özkaya, "1 Ekim 2025 tarihi itibarıyla bireysel başvuruların elektronik ortamda, UYAP Avukat Portalı üzerinden de yapılabilmesinin mümkün hale geldiği müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum." dedi.

AYM'de bireysel başvurunun 13. yılına ilişkin sempozyum düzenlendi
23-09-2025 13:13
Ankara

AYM Yüce Divan Salonu'nda düzenlenen "Bireysel Başvurunun 13. Yıldönümü Kapsamında Anayasa Mahkemesinin İptal Kararlarının Geriye Yürümezliği Kuralının Bireysel Başvuruya Etkisi" sempozyumuna, Özkaya'nın yanı sıra Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Muhsin Şentürk, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, yargı mensupları ve hukukçular katıldı.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Özkaya, bireysel başvurunun fiilen uygulanmaya başlamasının ardından 13 yıl geçtiğini belirterek, "Ülkemizin hukuk düzeninde yapılan en önemli değişliklerden birisi bireysel başvuru yolunun hukuk sistemimize dahil edilmiş olmasıdır." diye konuştu.

????

Bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle, kamu gücünü kullanan kişi ve kurumların sebep olduğu hak ihlallerine karşı anayasal yargı denetiminin başlatıldığını aktaran Özkaya, "23 Eylül 2012'den itibaren herkes, Anayasa'mızda güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapabilmektedir." bilgisini verdi.

Özkaya, bireysel başvurunun, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması bakımından iç hukuktaki en yüksek güvencelerden birini oluşturduğunu ifade ederek, "Bu yol, bireylerin kamu gücüne karşı korunmasını sağlamakla kalmamış, aynı zamanda hukuk devleti ve demokrasi ilkelerinin pekişmesine de hizmet etmiştir. Başvuru hakkı, bireyleri yalnızca haklarının muhatabı olmaktan çıkararak, anayasal düzenin korunmasında aktif birer özne haline getirmiştir." dedi.

Özkaya, bireysel başvuruyla birlikte vatandaşların, uluslararası başvuru yollarına gitmeden, Türkiye'nin ulusal yargı düzeni içinde haklarının ihlal edildiğini ileri sürebildiğini ifade etti.

Bireysel başvurunun, bireylerin haklarını koruduğunu ve Türkiye'nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerini daha güçlü biçimde yerine getirmesine katkıda bulunduğuna işaret eden Özkaya, şöyle devam etti:

"Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurulara ilişkin kararlarında yalnızca somut olayın çözümüne katkı sağlamamakta, aynı zamanda anayasal hakların yorumlanmasına ve hukuk devletinin güçlendirilmesine yönelik ilkeler geliştirmektedir. Bu yönüyle bireysel başvuru, Anayasa'nın yaşayan bir metin olmasına imkan veren, dinamik ve dönüştürücü bir mekanizma niteliği taşımaktadır. Bugün, bireysel başvuru kurumunun 13 yıl içinde elde ettiği kazanımları gözlemlemekten mutluluk duyuyoruz. Bununla birlikte, bu kurumun etkinliğinin artırılması, erişilebilirliğinin güçlendirilmesi ve adalet eksenli yaklaşımının daha da geliştirilmesi, önümüzdeki dönemde de temel hedefimiz olarak varlığını sürdürecektir."

"13 yılda yaklaşık 700 bin başvuru yapıldı"

AYM Başkanı Özkaya, bireysel başvuru ile Anayasa'nın toplumsallaştığını belirterek, toplumda hak arama bilincinin güçlenmesini sağladığını ifade etti.

Bireysel Başvuru ile hukukun anayasallaştığını dile getiren Özkaya, "Bir diğer kazanım da anayasal yorumda yeknesaklığın sağlanmasına ve hukuk güvenliğinin güçlenmesine yaptığı katkı olmuştur." diye konuştu.

AYM'ye yapılan bireysel başvuru istatistiklerine ilişkin bilgi veren Özkaya, şunları kaydetti:

"Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla Mahkememize bireysel başvuru sistemi içinde 13 yılda yaklaşık 700 bin başvuru yapılmış, binlerce hak ihlali giderilmiş, anayasal ilkeler daha görünür ve işlevsel hale gelmiştir. Bu bağlamda diyebiliriz ki Anayasa Mahkemesi, yüce milletimizin 2010 yılında verdiği yetkiye istinaden hayata geçirdiği bireysel başvuru sistemini başarılı bir şekilde uygulamaya devam etmektedir. Nitekim 2024 yılında yıl içinde yapılan 70 bin başvuruya karşılık, mahkememiz yaklaşık 67 bin başvuruyu sonuçlandırmış, aynı yıl 5 bin 551 ihlal kararı vermiştir.

Mahkememiz, bireysel başvurunun yanında, norm denetimi alanında 2024 yılında yapılan 236 iptal ve itiraz davasına karşılık 233 iptal ve itiraz davasını sonuçlandırmıştır. Benzer istatistiki verilerin 2025 yılında da devam ettiğini söyleyebilirim. 2025 yılında bugün itibarıyla yaklaşık 50 bin bireysel başvuruya karşılık 40 bin civarında başvuru sonuçlandırılmıştır."

Kadir Özkaya, bireysel başvurunun Türk hukuk sistemini dönüştürdüğünü, AYM'yi de hak ve özgürlüklerin korunmasında merkezi bir konuma taşıdığını belirterek, "Bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesini toplumsal adaletin tesisi bakımından vazgeçilmez bir kurum haline getirmiştir. Dolayısıyla günümüz itibarıyla Mahkememiz de diğer tüm yargı kurumlarımız gibi bireylerin adalet arayışının en önemli aktörlerinden biri olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

"Adaletli bir düzen, bireyler arasındaki güveni pekiştirir"

Aletin en yüce hedeflerden biri olarak kabul edildiğini belirten Özkaya, "Adaletin olmadığı yerde ne devletin devamından ne de toplumun huzurundan söz edilebilir." dedi.

Toplumun refahı, güvenliği ve iç barışının ancak adaletle mümkün olduğuna işaret eden Özkaya, "Adaletli bir düzen, bireyler arasındaki güveni pekiştirir, toplumsal bağları kuvvetlendirir ve devletin meşruiyetini sağlam temellere oturtur. Gerçekten de adalet, hayatın üzerinde yürüdüğü zemindir. Devleti ayakta tutan, bireyi güven içinde yaşatan, topluma refah ve gelişme imkanı sağlayan asli dayanaktır. Adalet, devletin temeli olmakla birlikte, aynı zamanda toplumun da vicdanıdır. Adaletin zedelendiği yerde toplumsal barışın, güvenin ve refahın da yara alacağı açıktır." açıklamasında bulundu.

"Bireysel başvuru yolu, adaletin daha nitelikli tesisi yolunda hukuk sistemimize kazandırılmış önemli bir mekanizmadır." vurgusunu yapan Özkaya, bireysel başvurunun adaletin soyut bir ideal olmaktan öteye geçerek her birey için somutlaşmasına imkan sağladığını bildirdi.

Bireysel başvurunun nicelik ve nitelik itibarıyla AYM'nin kararlarında başarılı bir seyir izlediğini kaydeden Özkaya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvurular ile Türkiye aleyhine verilen ihlal kararların da azaldığını ifade etti.

Bireysel başvuru, 1 Ekim'den itibaren yapılabilecek

AYM'nin hak arama yollarının etkinliğini artırmak amacıyla teknolojik dönüşüme de özel bir önem atfettiğini belirten Özkaya, şöyle devam etti:

"Başlangıçta bireysel başvurular sadece fiziki ortamda yapılabilmekteydi. Ancak dijitalleşmenin çağdaş hukuk sistemleri açısından kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmesiyle birlikte mahkememiz de bu yönde kayda değer adımlar atmıştır ve atmaya da devam etmektedir. Bu çerçevede, 1 Ekim 2025 tarihi itibarıyla bireysel başvuruların elektronik ortamda, UYAP Avukat Portalı üzerinden de yapılabilmesinin mümkün hale geldiği müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Artık avukatlarımızın UYAP sistemi üzerinden başvuru yapabilmesi hayata geçirilmiş olacaktır. Böylelikle hem erişilebilirlik artmış olacak hem de başvuru süreçlerinin daha hızlı, etkin ve şeffaf şekilde yürütülmesinin önü açılacaktır."

Söz konusu yenilikle bireysel başvurunun toplumsal işlevinin daha da güçlendireceğini dile getiren Özkaya, "Bu uygulama aynı zamanda yapay zeka uygulamasının mahkememiz işlerinde kullanılabilmesinin temelini de oluşturacaktır." ifadesine yer verdi.

"AYM, anayasal adaletin tesisine katkıda bulunmaya çalışmaktadır"

AYM Başkanı Özkaya, Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvurular üzerinden, iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin doğurduğu adaletsizliklerin nasıl giderilebileceği sorunu üzerinde durduğunu dile getirdi.

AYM'nin, ortaya çıkan ihlalleri, ihlal tespiti ve yeniden yargılama yönünde verdiği kararlarla mümkün olduğunca ortadan kaldırmaya çalıştığını anlatan Özkaya, "Böylece hukuki güvenlik ve istikrar ilkeleri ile adaletin somut olayda gerçekleşmesi gerekliliği arasında bir denge kurmaya; bir başka söyleyişle, bireysel başvuru yoluyla iptal kararlarının geriye yürümemesi kuralının bireyler üzerindeki olumsuz etkilerini yumuşatarak, anayasal adaletin tesisine katkıda bulunmaya çalışmaktadır." dedi.

"Temel hak ve özgürlükler çok büyük bir risk altındadır"

AYM Başkanı Özkaya, 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında yaşananların unutulduğunu belirterek, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne karşı sert rüzgarlar estiğinin altını çizdi.

2. Dünya Savaşı sırasında yaşananların "nesiller boyunca dikkate alınması ve geleceğe aktarılması gereken önemli tecrübeler" olduğunu aktaran Özkaya, bugünkü neslin geçmişi gözeterek geleceği inşa etme sorumluluğunun bulunduğunu söyledi.

Özkaya, son dönemde başta Gazze olmak üzere dünyanın birçok yerinde yaşananların insan hakları, hukukun üstünlüğü, uluslararası işbirliği ve kurallara bağlılık, adalet, ahlak, barış, özgürlük refah gibi temel değerleri erozyona uğrattığını kaydetti.

Yaşananların uluslararası barışı ve düzeni her gün daha çok tehdit eder hale geldiğini ifade eden Özkaya, "Hastanelerde, çadırlarda, ibadethanelerde sivillerin, çocukların, yaşlıların her gün bombalanması, diri diri yanmaları, doktorların, gazetecilerin, yardım gönüllülerinin bilinçli olarak hedef alınması; insani yardımların engellenip insanların topluca açlığa mahkum edilmesi olağan olaylar olarak görülmeye başlandı. Maruz kaldığı açlık nedeniyle doğum ağırlığından daha hafif bir ağırlıkla ölen bebeklerin durumu çok az sayıda kişinin zihninde yer bulabilir hale geldi." değerlerdirmesinde bulundu.

Özkaya, "Günümüz itibarıyla temel hak ve özgürlükler dünya genelinde çok büyük bir risk altındadır." tespitinde bulunarak, demokrasi, barış ve istikrar için geleceğe dönük kaygıların da büyüdüğünü söyledi.

Barışa, ahlaki değerlere ve adaletin hakimiyetine özlemin de giderek büyüdüğünü dile getiren Özkaya, yaşananların uluslararası barış ve düzene, temel ilke ve esaslara ağır darbeler vurduğunu belirterek, insanlığın yaşananlara karşı ortak bir vicdanla haykırması gerektiğinin altını çizdi.

"Mağdur ve mazlum insanlara karşı yapılan insanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır." görüşünü paylaşan Özkaya, sözlerine şöyle devam etti:

"Tüm toplumlar, koşulları zorlayarak da olsa işbirliğini güçlendirmek, güveni tesis etmek, mevcut ve gelecek nesilleri güvence altına almak için daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmeye çaba sarf etmek zorundadır. Barış, ancak ahlak ve adaletin hüküm sürdüğü bir dünyada mümkündür. İnsanlığın ortak geleceği ve sürekli barış ancak ahlaki değerlere ve adalete dönülmesiyle, yeryüzünde ahlaki değerlerin ve adaletin hakim kılınmasıyla mümkündür."


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER