?>

Küresel bir ihanetin anatomisi

Hüseyin Burak Uçar

6 saat önce

KÜRESEL BİR İHANETİN ANATOMİSİ

“İnsanlık bir kanserdir. Gezegenin üzerinde, hiç durmadan çoğalan, her yere yayılan, tüm kaynakları tüketen ve sonunda yuvası olan bu gezegeni öldürecek olan bir kanser.”

Bu sözler 2016 yılında gösterime giren 'Inferno' (Cehennem) isimli filmdeki Bertrand Zobrist isimli karakter tarafından söylenmektedir. Ron Howard'ın yönettiği ve Tom Hanks'in başrolde olduğu bu gerilim filmi, ülkemizde daha çok “Da Vinci’nin Şifresi” ile tanınan Amerikalı yazar Dan Brown'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır. 13. yüzyılda yaşamış İtalyan şair Dante Alighieri'ninİlahi Komedya’sının ‘Cehennem’ bölümünü modern bir gerilim hikâyesine taşıyan bu yapımda ana tema, aşırı nüfus artışı ve insanlığın geleceğine dair varoluşsal bir korkuya dayanır.

Zengin bir biyoteknoloji uzmanı olan Bertrand Zobrist (Ben Foster), insanlığın kendini yok edeceğine inanır ve dünya nüfusunu kitlesel olarak azaltacak bir virüs üreterek “insanlığı kurtarmayı” hedefler. Simge bilimci Langdon, (Tom Hanks) filmin başında hafıza kaybına uğramış bir halde bir hastanede uyanır. Bu sefer hafızası ile de mücadele edecektir.

Filmin çekimleri Floransa, Venedik ve İstanbul'da yapılmıştır.. (Özellikle Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcı'ndaki sahneler görülmeye değer.)

Romanın ve filmin özellikle üzerinde durduğu konu, Zobrist’in, insan nüfusunun son yüzyılda korkunç bir hızla artmakta olduğuna dair söylemleri ve bunu radikal bir biçimde önlemeye dair ürettiği virüstür. Romanda insanların üçte birini kısırlaştıran bir virüs olmakla birlikte, filmde bir değişiklik yapılarak yaklaşık 4 milyar insanı öldürmek için üretilen bir veba virüsü olarak yer verilmiştir.

Söz konusu bilim insanı, ürettiği bu virüs için Dünya Sağlık Örgütüne gönderdiği bir video ile iş birliği teklifinde bile bulunur. Uygulamayı teklif ettiği yöntem ise virüsü gıdalara ve içme sularına karıştırmaktır.

Bertrand Zobrist, tüm insanlığı yok olmaktan kurtarmak için üçte birini kısırlaştıracak olan virüsü üretme sebeplerini şu şekilde anlatıyor:

“Bakın etrafınıza. Sayılarımız her saniye artıyor. Yedi milyar... sekiz milyar... hiç durmadan. Özellikle yüz binlerce yıldır, yüz yıl önce ilk kez ulaştığı 2 milyar seviyesinden sadece yüzyıl sonra 8 milyara ulaştı. Korkunç bir hızla artmaya devam ediyor. Her birimiz nefes alıyor, yiyor, tüketiyor, atık bırakıyoruz. Doğa, dengeyi sağlamak için bize bir çözüm gönderiyor: salgınlar, savaşlar, kıtlıklar. Ama biz, o çözümleri de geçersiz kılıyoruz. Tıpla ölümü geciktiriyor, teknolojiyle doğayı alt ediyoruz. Zafer mi sanıyorsunuz? Bu bir intihar.

Dante bunu yüzyıllar önce gördü. 'Cehennem'deki en korkunç daire, ihanet dairesidir. Ve biz, kendi gezegenimize, kendi geleceğimize ihanet ediyoruz. Yavaş yavaş, farkında bile olmadan onu boğuyoruz. Ben bir katil değilim. Bir kurtarıcıyım. Amacım yok etmek değil, düzeltmek. Yok oluşumuzu önlemek. İnsan soyunun devamı için bir şans yaratmak. Bugünün acımasızlığı, yarının soyunun devamını sağlayacak. Doğanın yapamadığını yapacağım: kontrol edilmiş, insancıl bir düzeltme. Sorunun kaynağı biziz. Çözüm de biz olmalıyız.”

Kaynakları hızla tükettiğimiz ve nüfus artış hızı hakkındaki söylemleri maalesef doğru ve bilimsel verilere dayanıyor. BM verilerine göre dünya nüfusundaki gelişmeler yaklaşık rakamlarla şöyle:

1900 yılında 1,5 milyar / 1950 yılında 3 milyar / 2000 yılında 6 milyar / 2020 yılında 8 milyar

Fakat doğal kaynakların azalmasının tek nedeninin insan olmadığını da kabul etmek gerekiyor. Kanaatimce şu üç maddenin konumuz üzerindeki etkileri nüfus artışından çok daha fazla:

1- Gelişmiş ülkelerin, Tüketim Odaklı Ekonomik Büyüme Modelini uygulaması,

2- Kaynakların çıkarımının tamamen kar odaklı olması,

3- Teknolojinin bu sistemi destekleyecek şekilde kullanılması.

Teknoloji, doğru politikalar ve etik değerlerle yönlendirilirse kaynakları koruyabilir; ancak mevcut ekonomik sistemde çoğunlukla tüketimi hızlandıran bir rol oynuyor.

Dolayısı ile çözüm teknolojiyi yasaklamaktan değil, onu etik değerler doğrultusunda yeniden konumlandırmaktan geçiyor.

Filmdeki bu Zengin Bilim Adamı, izleyenlere geçmişte uzun yıllar üst üste dünyanın en zengin insanı unvanına sahip olmuş teknoloji devi Bill Gates’i hatırlatabilir. Bu gayet doğal. Çünkü hakkında çok fazla komplo teorisi var. Üstelik kendi ülkesinde bile bir zaman “Deccal mi değil mi” tartışmalarına konu olmuş birisinden söz ediyoruz.

Zobrist’inBu gezegene ihanet eden insanoğlu dünyada bir ‘Cehennem’ yaşamadıkça bu nüfus artışı ile varlığını sürdürmesi mümkün olmayacak” iddiasını da içeren söylemlerine ve son yüzyılda hızlanan nüfus artışlarına ayrıntılarıyla yer vermemin sebebi, 2020 yılında başlayan COVİD-19 pandemisi.

Roman 2013 yılında yayınlanıyor, film 2016 da, Pandemi 2020 de. Roman 8 milyar insanın üçte birinden fazla, diğer bir ifade ile yaklaşık 3 milyar insanın kısırlaştırılmasını anlatıyor ve bu virüsün yayılması engellenemediği için kısırlaştırma işlemi başarı ile sonuçlanıyor.

Bu film ve uyarlandığı roman ve nüfusun gerçekten korkutucu bir hızla artmakta oluşu akla ister istemez şu soruları getiriyor:

- 2020 yılında başlayan pandemi bir kısırlaştırma çalışması mıydı?

- Sona erdi ve amacına ulaştı mı, yoksa başka uygulamalarla devam mı ediyor?

- Gezegenimiz için en ölümcül virüsün insan olduğuna ve nüfusun salgın hastalıklarla ve veya toplu katliamlarla azaltılması gerektiğine inananlardan insanlığı kim kurtaracak?

.

Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI