CHP’de “İktidar Kurultayı”, CHP de sorgu da sual de arınışta!

Muhittin Taha Çalık

4 yıl önce

Meşru siyasette Türkiye, büyük oligarşi, manifesto paradigması ve kamu diplomasisin de özgün hal mücadelesi vermektedir. 

Kalıp da politika bilimci, karizmatik lider endeksli, Türkiye gerçeğine baktığınızda feodalizm yani Osmanlı’nın Cumhuriyet yansıması liderizm gerçeğiyle karşı karşıyadır.

Dinamikte devletçi boyut, ‘halifeci’ ve ‘halifeci kitle’de vesayet, Batı kökenli Cumhuriyet’te ise laiklik çizgisindedir.

Uyuşmazlık maddesi ise Milletçi- Devletçi sıfatlarda dış politika, yumuşak güç fakat tarafta bertaraf ettiği ya da edilen medya faktörü, yansıyan demeçlerde ve kamuoyu vicdanında gerçeklik payı oluşmayan bölgesel ve kıtasal düzeyde ittifak hatta itilaf da siyasi kararsızlıklar ve kararsızlıklara bağlı müttefik körlüğündedir.

Yakinen Cumhuriyet ilkesi özünde Cumhuriyet Halk Fırkası otoritede öyle olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve geçenlerde gerçekleşen Kurultay’a uzanmak gerek.

Ufukta neyi görmemiz gerektiği ve CHP’de neler oldu da olanlarda neyi fark ettik ya da edilende ne mesaj var? Ona değinmek ve irdelemek gerek.

İKTİDAR KURULTAYI, CHP CHP DE SORGU DA SUAL DE ARINIŞTA!

Faik Öztrak’ın başını çektiği “Parti Meclisi”nde siyasi boşluk ahlakını aynı zamanda partisel tüzüğün delege özerk yapısını korumaya çalışan bir “örgütçü - etikçi - özsiyaset” perspektifini izleyen bir Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu görmekteyiz. 

“Çarşaf”tan kâğıda nesnel ve aristokrat bir açılım görmekteyiz.

Neden mi?

Ikinci yüzyıl”a taşıyacak olan yönetim kadrosunun seçimini delegeye bırakmış olması.

Meşru siyasete, meşru portföylere önemli oldukları gösterildi. 

Siyaset bilimci, Mekteb-i Mülkiyeli aynı zamanda ulusal liberal de İngiliz ekol mastırlı Faik Öztrak’ın yüksek oyla Parti Meclisi’ne gösterilmesi, “Hukukçu Parlamento”da bir farklı pencere ve particilik de partizan isim kazancı olarak CHP tabanında karşılandı.

Deniz Baykal’ın, isimde adaş, gençlik versiyonunda rakip mi göründü? Yüksek Disiplin Kurulu’nda aday olması da çok ilginç bir detay. 

Ulusal- sol Kemalizm isim de serüven yolculuğunda mı? Bursalı Av. Deniz Baykal.

Ekrem İmamoğlu misali, Karadeniz ahalisinden olan, hukuki alt yapı da Alman ekolünde, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği ulusal sol otoriteyi benimsemiş aynı zamanda fıtrat da fırkadır, fırkamız çizgisinde bir isim olarak karşımızdadır. 

Bir dikkat çekici açılım ise Kürt realitesinde yerel isimlerle, Meclis’e farklı isimler kazandırıldı. 

Manifestoda mezhepsel-ırk sorunlarına vekil olması adına, parti meclislerine CHP Siirt ve Batman İl Başkanları da Kılıçdaroğlu'nun 80 kişilik anahtar listesinde yerini aldılar. 

Açılımda Devletçi, politikada Halkçılık!

Siyasette meşrutiyeti ahlaki politika bilincini yasallaşmış, politikada özelleşmiş sektör bazlı yatırımların, halk nezdinde kamu yararına dönüştürücü reformda entel, yatırımda faktörel bir devletçi endeksli konsorsiyum yakalamak. 

Millet ittifakı”nda, milletin haklı halkçılığı fark edilmiş durumda görünüyor. 

Millete dayanan bir seçim beyanatına doğru, slogan veya reklamdan öteye bir zihinden, öncü bir ana muhalefetin siyasi gömleği giyilmek ya da kravatta beyaz yaka bürokrasi hedefleniyor gibi.  

Öncü partizan da öncü şahsiyetle hükümet sisteminde meşrutiyet sağlamı kurmayan ve meşru olamayan CHP; yeni pencereye yeni bir gözle bakıyor mu? Gözle, gözcülüğü bırakma peşinde…

Yakalanan fırsat da muhalefet kökenli bir sağlam dayanak olma çilesinde, derdini Türkiye ve Türk Milleti ile buluşturma fırsatını, dinamikte paydaşlarına değil, ötesini ve geçmişi gelecekte arayan, geçmiş potayı birleştirici bir siyasi algı sürecindedir.  

M. Kemal’in partisi eşiğinde, Şef’in otoriteci tavrında, Ecevitli sosyal demokratik düzen de Baykal’lı sol yamayı tekrar ama tekrar -halk-ın iktidarı olmaya “ben de varım” diyor.

Çözüme çözümcü, soruna kalıcı bir direktif kazandırmak için millette halkı arama artık önem kazanmış durumda. 

İlk başta siyaset arenasında stratejik öneme sahip sorunları, teşkilatçı bir analiz, merkeziyette mikrodan makro yayma kültünü benimseyen bir siyaset izleneceği görünüyor. 

Siyasetten bürokrasiye, sosyal devletten devlete, vatandaşlıktan ekonomiye, medeniyet ilkesinde eğitimden öğretime, hazineden maliyeye, gıdadan tarıma, hayvancılıktan toprak reformuna, iletişimden kitle iletişim paydaşına nice paradigmayı esas alacak bir ‘Manifesto’ ve CHP ile karşı karşıyayız.

Sorulacak en büyük soru şu ki:

Türkiye’yi makrodan mikroya, 21. Yüzyıl dünya düzeninde CHP nereye ne kadar arenada gladyatör olur?

Arena, siyaset meydanında “Gladyatör bir CHP portföyü” görür mü?

Ana muhalefet, fetrette güçlü mü çıkar? Gücün fırsatın da yoksul bir bürokrasi hayali mi olur?

İzleyip göreceğiz…

.

Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI