Ankara
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, İngiltere'deki Durham Üniversitesinden Misafir Öğretim Üyesi ve Hindistan üzerine çalışmalar yapan Doç. Dr. Ferhat Çağrı Aras, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Çin üzerine çalışmalar yapan Dr. Nurettin Akçay, Milli Savunma Üniversitesi Müşterek Harp Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Güney Asya bölge araştırmacısı Dr. Hayati Ünlü, Hindistan'ın Pakistan topraklarına yaptığı füze saldırısının ardından yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmede bulundu.
Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Hindistan ve Pakistan'ın Keşmir konusunda daha önce savaştığını ve bu savaşların sınırlı olduğunu belirterek "Bugün de sınırlı olacak. Kapsamlı, topyekun bir savaş olmayacağını düşünüyorum." dedi.
Büyük bir çatışma olması halinde herkesin kaybedeceğini ancak en çok kaybedecek olanın Hindistan olacağını dile getiren Şeyhanlıoğlu, iki ülkenin de nükleer silah sahibi olduğunu hatırlattı.
Şeyhanlıoğlu, böyle bir savaşı kimsenin istemeyeceğine işaret ederek kontrollü bir gerginlik olmasını beklediğini söyledi.
Hindistan'ın askeri ya da stratejik noktaları hedef almadığını ve iç politikadaki baskıyı yatıştırmak için dünkü füze saldırısını yaptığını belirten Şeyhanlıoğlu, Pakistan'ın da aynı şekilde stratejik olmayan bir noktaya benzer bir saldırıda bulunabileceğini dile getirdi.
Şeyhanlıoğlu; ABD, Çin ve Rusya gibi ülkelerin bu çatışmaların büyümemesi gerektiğini söylediğini ve bu nedenle çatışmanın çok uzamayacağını düşündüğünü aktardı.
Hindistan'ın "İndus Suları Anlaşması"nı askıya almasına atıfta bulunan Şeyhanlıoğlu, iki ülkenin de su kaynakları konusunda çatışmayı göze alabileceğini ancak bunun olası yıkıcı etkisi nedeniyle tarafların bunu istemeyeceğini söyledi.
Şeyhanlıoğlu, suyun önemli bir silah olduğunu ve Pakistan'da tarımın neredeyse yüzde 90'ının ve ekonominin yaklaşık yüzde 30'unun buna bağlı olduğunu belirterek Pakistan'ın Dünya Bankasına, Birleşmiş Milletlere (BM) ve uluslararası örgütlere serzenişte bulunduğunu ve harekete geçmeleri çağrısı yaptığını aktardı.
"Bu çatışmalar hem ABD hem de Çin'in de küresel dengesini tehdit eden bir durum"
Hindistan üzerine çalışmalar yapan Doç. Dr. Ferhat Çağrı Aras, iki ülke arasındaki çatışmaların bir süre daha devam edeceğini öngördüklerini ve çatışmaların iki ülke arasındaki belli bölgelerde kalabileceğini dile getirdi.
"Şu an Keşmir bölgesinde bir çatışma yaşandı, çatışma güneylere doğru kayarsa o zaman ciddi tehlikelere sebebiyet verir." diyen Aras, şayet iki tarafın bu gerginliği artırıcı hamlelerinin artması halinde çatışmaların artmasının kaçınılmaz olduğunu ve daha geniş alanlara etki edebileceğine dikkati çekti.
Aras, Pakistan-Hindistan'ın bölgesel ve küresel olarak kurduğu ilişkilere değinerek iki ülkenin çatışmasının ABD-Çin gerilimine de etki edebileceğini vurguladı.
"Bu çatışmalar hem ABD hem de Çin'in de küresel dengesini tehdit eden bir durum. Sonuçta hem Çin hem de ABD bu bölgede savaş olması durumunda kendi güvenlik angajmanlarına risk olarak görür bu durumu. Fakat şu ana kadar iki ülke de henüz net bir açıklama yapmadı bu hususlarda." ifadelerini kullanan Aras, ABD ve Çin'in şimdilik sadece değerlendirme aşamasında olduklarını aktardı.
Aras, iki ülkenin nükleer sınıfta yer aldığını belirterek çatışmaların o evreye gelmesinin kimsenin arzusunun olmadığını söyledi.
"Çatışmalar, ŞİÖ'nün etki ve kapasitesini sekteye uğratabilecek bir yapıya sahip"
Çin üzerine çalışmalar yapan Dr. Nurettin Akçay iki ülkenin de nükleer caydırıcılıklarının bulunmasının kapsamlı bir savaş ihtimalini düşürdüğünü ancak mevcut Hindistan hükümetinin milliyetçi politikaları nedeniyle kamuoyu baskısı altında Hindistan tarafının yanlış karar alıp çatışmayı tırmandırma ihtimalinin de olası olduğunu aktardı.
İki ülke arasındaki gerilimin bir yerde duracağını düşündüğünü belirten Akçay, bu çatışmaların küresel anlamda da ABD-Çin rekabetine muhtemel yansımalarının olacağını dile getirerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çin-Pakistan/ABD-Hindistan ittifakları düşünüldüğünde, çatışmanın ABD-Çin rekabetine yansıyıp iki ülke arasındaki sorunları karmaşıklaştırabileceği düşünülebilir. Öte yandan iki ülkenin de Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üyesi olduğu düşünüldüğünde çatışmanın ŞİÖ’nün etki ve kapasitesini sekteye uğratabilecek bir yapıya sahip olduğu da söylenebilir."
Akçay, bazı ülkelerin arabuluculuk rolü için girişimlerde bulunabileceğini belirterek Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) bu ülkeler arasında sürpriz arabulucu olarak ortaya çıkabileceğini dile getirdi.
"Şu anki durum, tarafların tam savaşa girme niyetinde olmadığını gösteriyor"
Güney Asya bölge araştırmacısı Dr. Hayati Ünlü, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimin, yalnızca iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi ve hatta küresel güvenlik mimarisini tehdit eden ciddi riskler barındırdığını ve iki ülkenin de nükleer silaha sahip olduğunu hatırlattı.
Nükleer savaş açısından iki tarafın da "ilk vurmama" doktrinini benimsediğine dikkati çeken Ünlü, konvansiyonel savaşta ağır kayıp yaşayan tarafın nükleer seçeneğe başvurma riskinin her zaman olduğuna işaret etti.
Ünlü, Keşmir gibi tartışmalı bölgelerde yerel çatışmaların hızla tırmanma ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Gerilim daha fazla artar mı sorusuyla ilgili olarak ise şu an altı çizilen şey, 'kısa vadede kontrollü gerilim'. Şu anki durum, tarafların tam savaşa girme niyetinde olmadığını gösteriyor.
Pakistan'ın diplomatik kanalları aktif kullanması ve Hindistan'ın uluslararası tepkileri dikkate alması, krizin şimdilik sınırlı kalabileceğine işaret ediyor. Ancak başta provokasyon riski olmak üzere, özellikle terör saldırıları, sivil kayıplar veya askerî operasyonlardaki beklenmedik başarısızlıklar, tarafları daha sert hamlelere zorlayabilir."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com