Ankara
Uraloğlu, SHGM tarafından hazırlanan SAF Talimatı'na ilişkin bilgi verdi.
Türkiye'nin havacılıkta sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda önemli bir düzenlemeyi uygulamaya aldıklarını ifade eden Uraloğlu, "SHGM tarafından yayımlanan SAF Talimatı ile yeşil havacılık dönemini başlatıyoruz. Türkiye, talimatla çevre dostu ve iklim sorumluluğu taşıyan bir havacılık politikası dönemine adım attı. Ayrıca, Türk sivil havacılığı, çevresel sorumluluklarını yerine getiren, yerli üretimi önceleyen ve uluslararası standartlara tam uyumlu yeni bir döneme geçiş yapıyor. Bu düzenleme, sadece çevre için değil, aynı zamanda sanayi politikalarımız ve enerji arz güvenliğimiz için de stratejik önem taşıyor." diye konuştu.
Uraloğlu, "2053 Net Sıfır Emisyon" hedefi doğrultusunda ulaştırma ve havacılık politikalarını sürdürülebilirlik ilkesiyle yeniden şekillendirdiklerini söyledi.
Söz konusu yakıtların kullanımının, tedarikinin ve denetiminin artık belli esaslara bağlandığına dikkati çeken Uraloğlu, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün (ICAO) uluslararası havacılığa yönelik Karbon Denkleştirme ve Azaltma Şeması (CORSIA) programı ve "ASTM D7566" gibi uluslararası teknik standartlara uygun yakıtların kullanımının zorunlu hale geleceğini bildirdi.
"Yerli rafineri yatırımlarının teşvik edilmesini de sağlıyoruz"
Uraloğlu, talimatla uluslararası havacılık faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltımı için kullanılacak sürdürülebilir havacılık yakıtlarının uyum sağlayacağı standartlara, zorunlu kullanımına ve teşvikine ilişkin esasların belirlendiği bilgisini vererek, şöyle devam etti:
"Kullanılan SAF'ın büyük ölçüde ülkemizde üretilmesi şartıyla yerli rafineri yatırımlarının teşvik edilmesini de sağlıyoruz. Bu sayede dışa bağımlılığı azaltan ve teknoloji odaklı üretim altyapısını destekleyen bir sistemi kurgulamış olduk. Bu talimat, dış hat uçuşları gerçekleştiren tüm ulusal ve uluslararası hava yolu işleticilerini, havaalanı işletmecilerini, gayrisıhhi iş yerlerini ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca ilgili konuda lisanslandırılmış kişileri, Türkiye kalkışlı, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün Uluslararası Havacılık İçin Karbon Dengeleme ve Azaltma Planı (CORSIA) ile ilgili raporlama dönemini kapsayan CORSIA ülkelerine yapılan uçuşları, maksimum kalkış ağırlığı 5 bin 700 kilogramdan fazla olan uçaklarla yapılacak faaliyetleri kapsıyor."
Talimatın uygulanmayacağı alanlara değinen Uraloğlu, insani yardım, tıbbi ve yangın söndürme amaçlı uçuşlarla devlet hava araçları tarafından gerçekleştirilen seferlerin bu talimatın kapsamı dışında yer aldığını söyledi.
Uraloğlu, SAF'ın kullanım zorunluluğuna ilişkin de şu bilgiyi verdi:
"Genel Müdürlük, 1 Ocak'tan 31 Aralık'a kadar SAF kullanımı ile litre başına düşen asgari emisyon azaltım miktarını her takvim yılının üçüncü çeyreği sona ermeden internet sitesinde açıklayacak. En az Genel Müdürlüğün yayımladığı bir litrede emisyon azaltım değerini sağlayan SAF karışımlı yakıtı, ilgili takvim yılı içinde akaryakıt tedarikçileri, sektörün talebini karşılayacak planlamalarını yaparak bir önceki yıl sektöre sundukları miktardan az olmayacak şekilde arz etmekle ve hava yolu işleticileri de belirtilen miktarı tüketmekle yükümlü olacak."
Çevreci, milli ve sürdürülebilir tedarik zinciri oluşturuluyor
Bu talimat kapsamında uluslararası uçuşlardan kaynaklı emisyonların ICAO'nun 2030'a kadar yüzde 5 emisyon azaltımı hedefi kapsamında gerekli SAF kullanımına ilişkin bilgi ve belgelerin Genel Müdürlüğün internet sitesinden yayımlanacağını vurgulayan Uraloğlu, "Hava yolu işleticilerinin bu talimat kapsamında Türkiye kalkışlı havaalanlarında kullanması gereken jet yakıtının en az yüzde 90'ını uçağa yüklemesi zorunlu olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Uraloğlu, söz konusu talimat kapsamında uçaklarda kullanılacak SAF'ın, ICAO'nun CORSIA'ya ilişkin bu yakıt için belirlenen güncel standart ve gerekliliklerinin sağlanması gerekeceğini ifade etti.
Türkiye'nin öncü kuruluşlarının bu süreçte aktif rol aldığını belirten Uraloğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ (TÜPRAŞ) başta olmak üzere enerji sektöründeki stratejik aktörlerimiz SAF üretimi için hazırlıklarını tamamlamak üzere. 2026 yılı itibarıyla ticari üretimin başlamasını hedefliyoruz. Bu sürece SOCAR Türkiye gibi diğer rafineri yatırımları da dahil ediliyor. Böylece, yalnızca çevreci değil, aynı zamanda milli ve sürdürülebilir bir tedarik zinciri oluşturmuş oluyoruz.
Türkiye olarak, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir büyümeyi temel alan politikalar üretmeye devam edeceğiz. Havacılık sektörü, sadece ulaşım değil, aynı zamanda çevre, ekonomi ve teknoloji boyutlarıyla stratejik bir alandır. Bu nedenle SHGM'nin SAF Talimatı gibi düzenlemeleriyle ülkemizin uluslararası standartlara uyumlu, güçlü ve yeşil bir havacılık sistemine kavuşması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com