Tekirdağ
Tecer, Marmara Denizi'ne yapılan deşarjların canlı hayatını tehdit ettiği uyarısında bulundu.
Müsilajın suyun altında olmasının sorun oluşturmadığı düşüncesinin yanlışlığına işaret eden Tecer, "Son zamanlarda denizin derinliklerinden gelen görüntülere baktığımız zaman müsilajın 10-20 metrelerde olduğunu, deniz tabanındaki deniz çayırlarını ve diğer yaşam ortamlarını etkilediğini görüyoruz. Müsilajın ortadan kalkması için Marmara Denizi'ne deşarjların sonlandırılması gerekiyor. Bu aşamada bu, çok mümkün değil." dedi.
????Müsilajın Marmara'da görülmeye devam edeceğini dile getiren Tecer, denizlerin korunmasının canlılar için önemli olduğunu vurguladı.
Tecer, müsilajın deniz canlılarını olumsuz etkilediği uyarısını yineleyerek, "Müsilaj, deniz ortamlarındaki oksijeni azaltıyor. Oksijenin tükenmesi demek, oksijene duyarlı solunum yapan balık türlerinin azalacağı, popülasyonun düşeceği anlamına gelir. Marmara Denizi'nde gördüğümüz türlerde bir azalma ve popülasyonda bir azalma olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konuluyor. Balık türleri yerine birtakım omurgasızların, denizanası gibi buna benzer balık dışı türlerin çoğaldığını görüyoruz. Bu, doğal bir sonuç." ifadelerini kullandı.
"Müsilaj, deniz çayırlarına zarar veriyor"
Denizde oksijen konsantrasyonunun azalmasının oksijeni daha az tüketen türlerin çoğalması anlamına geldiğini vurgulayan Tecer, şunları kaydetti:
"Karalardaki oksijen deposu olan ağaçlar neyse denizlerdeki deniz çayırları da aynı fonksiyonu yerine getiriyor. Denizlerimizin oksijeninin büyük bir kısmını bu deniz çayırları sağlıyor. Fotosentez yapan türler bunlar. Ne yazık ki son zamanlarda bu deniz çayırlarında azalma, yer yer yok olma tehlikesiyle de karşı karşıya denizlerimiz. Müsilaj, deniz çayırlarına zarar veren etkenlerden bir tanesi. Deniz çayırlarının üzerini kapatarak olumsuz etkilenmesine sebebiyet veriyor. Aynı zamanda deniz çayırları, bütün bu balıklar için, deniz canlıları için doğal beslenme, barınma ve korunma alanları. Müsilajın bunları kapaması demek, bu korunma alanlarının yok olması, azalması anlamına geliyor. Bu da doğrudan bir şekilde balık türlerini ve bu balık popülasyonlarını azaltıyor."
Tecer, müsilajın sadece yüzeyde görüldüğünde bir tehlike olmadığını, denizin dibinde görülmesinin de risk olduğunu dile getirdi.
Müsilajın deniz çayırlarının üzerinde, denizin çeşitli derinliklerinde olmasının deniz ekosistemine zarar verdiğine işaret eden Tecer, "Oksijeni azaltıyor, balık türlerini öldürüyor, bazı popülasyonların yok olmasına sebebiyet veriyor." dedi.
"Denize deşarjlara son vermediğimiz sürece müsilajı konuşmaya devam edeceğiz"
Tecer, iklim değişikliği, sıcaklık ve durağan deniz koşullarının müsilajın oluşmasında önemli etkenler olduğunu dile getirdi.
Denize bırakılan besin maddelerinin müsilajın giderek artmasına yol açtığı uyarısında bulunan Tecer, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz, atık suları arıtarak ya da arıtmadan denize deşarj ettiğimiz zaman aslında denize biz azot ve fosfor gibi besin maddesi boşaltmış oluyoruz. Marmara Denizi'nin kıyısında yaklaşık 25 milyon insan var. Günlük altını çizerek söylüyorum, 8 milyon metreküp azot ve fosfor içeren atık su, bir kısmı arıtılmış ama bir kısmı arıtılmadan denize deşarj ediliyor yani bunun içerisinde azot ve fosfor var. Azot, fosfor, planktonların besin maddesi. Bunların çoğalması demek, deniz ortamında bunları tüketen canlıların artması anlamına gelecek. Zaten müsilaj da bu hengameden ortaya çıkıyor. Bu deşarjları bitirmediğiniz sürece, deşarjlardan kastımız denize atılan azot ve fosfor, iyi arıtılmayan, biyolojik arıtımından geçmeyen atık sular, müsilajı konuşmaya devam edeceğiz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com