Viyana
Avrupa Birliği (AB), Avrupa kamuoyundan yükselen çağrıların ardından Hollanda'nın teklifi üzerine 20 Mayıs'ta İsrail'le Ortaklık Anlaşması'nı "insan haklarına ve uluslararası hukuka uyma" şartı kapsamında incelemeye aldı.
????Brüksel merkezli uluslararası basında yer alan ve AB'den kıdemli bir diplomata dayandırılan haberlerde, AB Dış İlişkiler Servisi tarafından yürütülen inceleme sürecinde, İsrail’in Gazze’deki eylemleriyle insan hakları yükümlülüklerini ihlal ettiğine dair "işaretler" tespit edildiği belirtiliyor.
Kritik bulgulara yanıt olarak AB'nin hangi eylem yolunu izleyeceğine karar vermek üye ülkelere kalacak. Ancak oy birliği gerektirdiği için anlaşmanın tamamen askıya alınması beklenmese de serbest ticaret, araştırma, teknoloji, kültür ve siyasi diyalog gibi ayrı başlıkları içeren anlaşmanın nitelikli çoğunluk gerektiren hükümlerinin askıya alınması muhtemel görülüyor.
15 Temmuz'da düzenlenmesi planlanan AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda konunun görüşülmesi bekleniyor.
"Bir ülkenin yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirtip anlaşmayı askıya almamak anlaşılmaz"
Filistin'in Viyana Büyükelçisi Salah Abdel Şafi, inceleme süreci devam AB-İsrail Ortaklık Anlaşması'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Şafi, Ortaklık Anlaşması'nın incelenmeye alınmasını olumlu bir adım olarak nitelendirerek, AB Dış İlişkiler Servisi'nce hazırlanan bir raporda İsrail'in Ortaklık Anlaşması'nı ihlal ettiğini açıkça belirttiğini hatırlattı. Daha önemli olanın inceleme sürecinin sonucu olduğunu dile getiren Şafi, "Avrupa Birliği, İsrail'in bu anlaşmayı ihlal ettiğini söylüyor ve bu nedenle bizim pozisyonumuz, İsrail, anlaşmanın şartlarına uyana kadar AB'nin İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nı askıya alması gerektiği yönünde." dedi.
Şafi, Avrupa Konseyi'nin Dışişleri Bakanları düzeyinde yapılan ilk toplantıda bazı ülkelerin anlaşmanın askıya alınmasına karşı çıktığını hatırlatarak, "Sonuçlardan hala tam olarak memnun değiliz ve bir ülkenin yükümlülüklerini açıkça ihlal ettiğini belirtip yine de anlaşmayı askıya almamak bizim için anlaşılmaz bir durum. Bu yine çifte standart meselesi." değerlendirmesinde bulundu.
"Açlık, savaş aracı olarak kullanılmaya devam ediyor"
Anlaşmanın askıya alınmasına karşı çıkan AB ülkelerinin, Gazze'ye "insani yardımların" ulaştırılması hususunda İsrail ile "iletişim kanallarının açık kalması" argümanını öne sürmesine ilişkin Şafi, Gazze'ye yapılan insani yardım akışında herhangi bir artış görülmediğini söyledi.
Şafi, özellikle çocukların açlıktan hayatını kaybettiğini dile getirerek, "Hala insanlar, İsrail ordusu ve ABD'li sivil toplum kuruluşu tarafından işletilen gıda dağıtım merkezlerinde vuruluyor. Önemli, olumlu ve anlamlı bir değişiklik görmüyoruz." dedi.
Büyükelçi Şafi, "Açlık, savaş aracı olarak kullanılmaya devam ediyor. İşte bu yüzden, Avrupa Birliği’nin İsrail ile olan anlaşmayı askıya alma yükümlülüğü olduğunu düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Avrupa genelindeki kamuoyunda Gazze'de yaşananlardan dolayı İsrail aleyhinde algının geliştiğine dair anketlere ve bu ülkelerde düzenlenen Filistin'e destek protestolarına dair Şafi, seçilmiş hükümetlerin kamuoyunun yaklaşımını dikkate alması gerektiğinin altını çizdi.
Şafi, artık Avrupa'da önemli sayıda insanın, İsrail'e son derece eleştirel yaklaştığını belirterek, bugün, özellikle Gazze'de neler yaşandığı konusunu kimsenin sorgulayamayacağını vurguladı.
Bazı ülkelerin hala soykırım ifadesini kullanmakta zorlandığını ancak giderek daha fazla insanın savaş suçu, insanlığa karşı suç ve soykırım politikaları terimlerini kullandığına işaret eden Şafi, bu süreçte hükümetler düzeyinde, ana akım medyada kullanılan terminolojinin bile değiştiğine dikkati çekti.
"Bu, tarihte televizyon kanallarında canlı olarak yayınlanan ilk soykırımdır"
Şafi, "Bu, tarihte en iyi belgelenen soykırımdır. Bu, tarihte televizyon kanallarında canlı olarak yayınlanan ilk soykırımdır. Bu nedenle kimse Filistin'de, özellikle Gazze'de zulüm yapıldığı gerçeğini inkar edemez." diye konuştu.
Bazı AB ülkelerinin Filistin devletini tanıma konusunda adımlar attığını anımsatan Büyükelçi Şafi, İspanya parlamentosunun İsrail'e silah ambargosu uygulanması yönünde oy kullandığını gördüklerini, liman işçilerinin, İsrail'e giden gemilere yükleme yapmayı reddettiğini hatırlattı.
Şafi, İsrail'i boykot etme ve İsrail'e yaptırım uygulama mücadelesinin giderek arttığının altını çizerek, "demokratik olduğunu iddia eden" hiçbir hükümetin bu kamuoyu duyarlılığını görmezden gelemeyeceğini ifade etti.
Bazı AB üyesi ülkelerin liderlerinin İsrail aleyhindeki açıklamalarına ilişkin ise Şafi, bunun bir nedeninin Avrupa'daki halkın konu hakkındaki duyarlılığı diğerinin ise İsrail'in yaptıklarının tüm dünya tarafından görülmesi olduğunu söyledi.
Şafi, "Böyle bir politikayı savunabilecek aklı başında bir politikacı aklıma gelmiyor." değerlendirmesini yaptı.
"(İsrail'e silah tedariki) Bu soykırıma suç ortaklığıdır"
Büyükelçi Şafi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiçbir politikacı İsrail'in yaptıklarını görmezden gelemez. İsrail'in en yakın müttefikleri bile, örneğin Almanya Başbakanı (Friedrich) Merz. Onlar da yapılan zulmü görmezden gelemez. İkinci olarak, çok önemli bir neden var. Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) Güney Afrika'nın İsrail aleyhine açtığı soykırım davası. Mahkemenin Güney Afrika lehine karar vereceğinden, Gazze'de yaşananların soykırım olduğundan hiç şüphem yok. Bu yönde karar verildiğinde, birçok ülke, özellikle Avrupa'da, Almanlar, sorumlu tutulacaklar, çünkü onlar İsrail'in ABD'den sonra en büyük ikinci silah tedarikçisi. Bu soykırıma suç ortaklığıdır, sadece Almanlar değil, diğer ülkeler, İngilizler, İtalyanlar da. Yani Uluslararası Adalet Divanı, soykırım davasında bir karar verdiğinde, sorumlu tutulmaktan endişe ediyorlar."
AB üyesi bazı ülkelerin Filistin'i resmen tanımasına dair Büyükelçi Şafi, "Neredeyse tüm dünya iki devletli çözümü konuşuyor. Herkes, İsrail'in en yakın dostları bile çatışmanın tek geçerli çözümün iki devletli çözüm olduğunu söylüyor. Bir ülke olarak iki devletli çözümü destekliyorsanız, iki devleti tanımak mantıklı olandır." yorumunu yaptı.
Şafi, Filistin devletini tanımanın iki devletli çözümü desteklediğini ifade eden ülkelere güvenilirlik kazandırdığını söyleyerek, bu adımın sahadaki durumu değiştirmese de uluslararası hukuk açısından bir anlam kazandırdığını belirtti.
Resmen tanımanın Filistin'i uluslararası toplumun bir üyesi olarak kalıcı hale getirdiğini aktaran Şafi, bu nedenle ülkeleri Filistin devletini bir devlet olarak tanımaya çağırdıklarını kaydetti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com