?>

Baas rejimi 1982'deki katliamda Hamalı anneyi çocukları arasında seçim yapmaya zorladı

Suriye'de 1982'deki Hama katliamında iki evladı arasında tercihe zorlanan 82 yaşındaki Muazzez Kerricha, olaylar sırasında kaybolan erkek kardeşinden de bir daha hiç haber alamadı

Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor - 11 ay önce

Hama

Baas rejiminin yıkılmasının ardından, ülkede 43 yıldır adının dahi anılması yasaklanan Hama katliamının görgü tanıkları, yaşadıkları acı dolu günleri artık çekinmeden anlatmaya başladı.

82 yaşındaki Muazzez Kerricha da Hama'daki kanlı katliamın mağdurlarından biri.

Rejim güçlerinin 2-28 Şubat 1982'de yaptığı katliamda eşi ve 5 çocuğuyla evinin bodrumunda günlerce saklanan Kerricha, olaylarda kaybolan kardeşinden de 43 yıldır haber alamıyor.

Evlere baskınlar yaparak, 15 yaş üstündeki erkek çocuklarını toplayan rejim güçleri, Hamalı anneyi 2 oğlu arasında seçim yapmak zorunda bıraktı.

16 ve 22 yaşındaki Mahir ve Macid'i aynı anda kaybetmek istemeyen Kerricha, küçük oğlunu korumak için ilk göz ağrısı Macid'den vazgeçmek zorunda kaldı.

Tutuklandıktan 13 yıl sonra evine dönen Macid'in mutluluğu ise babasının öldüğünü öğrenmesiyle yarım kaldı.

AA ekibi, katliamın 43. yıl dönümünde, Emiriyye Mahallesi'nde katliama tanıklık eden Kerricha ve oğlu Macid ile görüştü.

"Çocuklarımı kesmelerinden çok korkuyordum"

Kerricha, 2 Şubat 1982'de Halep'ten döndükleri günün akşamında Hama'ya saldırıların başladığını belirterek, "Çocuklarımı kesmelerinden çok korkuyordum. Çünkü daha önce milleti bıçaktan geçirmişlerdi. Akşam saatlerinde saldırılar başladı. Yoğun tank saldırılarından pencereler sallanıyordu. Boduruma indik, kapının arkasına toprak ve kitaplar yığdık." diye konuştu.

Önce uçakların seslerini duyduklarını söyleyen yaşlı kadın, katliamın ikinci gününde tankların yerleşimleri bombalamaya başladığını kaydetti.

Kerricha, saldırılar sırasında 5 çocuğunu günlerce bodrumda sakladığını vurgulayarak, "Çocuklarıma bir şey olacak diye kalbim korkudan eriyordu. Bir anne kendi için değil çocukları için korkar. Çocukları pencereden uzak durmaları konusunda hep uyarırdım." ifadesini kullandı.

Orduya bağlı 47. Tümen'in kent merkezine girdiğinde gençleri alıkoymaya başladığını anlatan Kerricha, "Bizim mahalleye girince gençlerimizi de aldılar. Onlara yalvardım, 2 oğlumdan sadece birini alın diye dil döktüm. Çünkü onları infaz edeceklerini hissettim. Çocuklarımdan birini verdim, yoksa ikisini de öldüreceklerdi. İkisini öldürmesinler diye birinden vazgeçtim. Bunu verdim, diğerini vermedim. Bu daha yetişkindi, diğeri küçüktü." diye konuştu.

Kerricha, "Oğlumu aldıkları an hayatımın en zor anıydı, yaşayıp yaşamayacağını bilmiyordum. (Rıfat Esed'e bağlı) Savunma Taburları evi aramak için her geldiğinde oğlum Mahir'i (ikinci oğlu) saklıyordum. Onu yorgana sarmıştım, kimse fark etmesin diye üzerine otururduk. Oğlumu bulsalardı kesin kurşuna dizerlerdi. Çünkü daha önce aynısını yaptıklarını biliyoruz, çok korkmuştuk." ifadelerini kullandı.

Yaşlı kadın, Savunma Taburları'nın baskınlarda eşini de alıkoyduğunu dile getirerek, "Eşimi aldılar, onu öldüreceklerdi. Kadınlar olarak komutana yalvardık da bıraktılar." dedi.

"Ömer Bin Hattap Camisi'nin doğusu ceset doluydu"

Saldırıların üçüncü gününde evden çıkarak kardeşinin kızını bulmaya gittiğini anlatan Kerricha, "Evden çıkmamıza izin verdiklerinde çok şeyler gördük. İnsanları öldürdüklerini gördük. Ömer Bin Hattap Camisi'nin doğusu cesetlerle doluydu." dedi.

Rıfat Esed'e bağlı "Savunma Taburları" askerlerinin mahalledeki kadınlara saldırmaya çalıştığını da dile getiren yaşlı kadın, "Komşumuz Arabi ailesinin kızına saldıracaklardı, hemen gidip onu gece burada sakladık." ifadesini kullandı.

Katliam döneminde zorlu yaşam şartlarına da değinen Kerricha, "Sadece küflenmiş ekmek vardı, onu yiyorduk. Yemek yoktu." dedi.

Şimaliyye Mahallesi'nde gördüklerini 43 yıl geçmesine rağmen halen unutmadığına dikkati çeken yaşlı kadın, şunları kaydetti:

"Çok şeyler gördüm, o kadar cami yıkmışlardı ki, sokaklara girilmiyordu. Yerlerde Kuran-ı Kerim sayfaları vardı. Şimaliyye'de Dıheymiş'in oğlu Ebu Gasup Muhammed'i, Abdulmacid Warrar ve 3 çocuğunu öldürdüler. Bunlar bizim oradaki komşularımızdı. Bunları silahla taradılar. (Ordu) Sıkak bölgesinden girerek Şeyh Zeyn'e döndüler, Dıheymiş ailesinden 3 kişiyi daha öldürdüler.

Warrar ailesinden ayrıca Abdulkadir, Abdullah, Feysal ve Ahmed'i öldürdüler. Bunları iyi biliyoruz, yakınlarımız ve komşularımızdı. Hep beraber yaşardık. Ailemin evine gittiğimde kimseyi bulmadım. Ailemin komşusu Milh ailesinden çok sayıda kişinin cesedini gördüm. Bunlardan sadece ikisini tanıyordum, diğerlerini tanıyamadım. Belki Gazal veya Nasır ailesinden de olabilirlerdi."

Kerricha, biraz daha aşağı indiğinde Osman el-Emin ailesinden 6 kişinin cesedini gördüğünü anlattı.

"Annem kardeşimi kurtarsın diye kendimi feda ettim"

Şu an 65 yaşında olan Macid Rammal da "Ordu evimize gelmeden önce, sığındığımız bodrumun penceresinden dışarda olup biteni izliyorduk. Buradan silahsız olan sivilleri öldürdüklerini gördük. Komşumuz Hatim'in oğlunu tank atışıyla vurarak öldürdüler" dedi.

Rammal, bodurumda çok iğrenç ve zor bir hayat yaşadıklarını belirterek, "Bu korkuyu sadece yaşayanlar bilir. Konuşamıyorduk, ses edemiyorduk, sadece dua ve Kur'an-ı Kerim okuyorduk. Biz yerimizden hareket edemiyorduk, sağ olsun annem yukarıya çıkıp kalan yemeklerden aşağı getiriyordu. Bizim bu sokaktan 20 kişiyi aldılar." diye konuştu.

Ordunun mahalleye baskın yapmasının ardından evdeki kadın ve erkekleri ayırarak sıraya dizdiğini anlatan Rammal, "Erkeklerin tümünü aldılar. Sadece yaşlıları bıraktılar. Annem o sırada komutanın yanına gitti. Annem 'Bunları nereye götürüyorsunuz, öldürecek misiniz?' diye sordu. Annem 'Yalan söylemeyin öldüreceksiniz biliyorum. Bari birini alın.' dedi. Anneme 'O zaman ikisinden birini seç.' dediler. Küçük kardeşimi almasınlar diye anneme işaret ettim. Annem de öyle yaptı." ifadelerini kullandı.

Rammal, rejim güçlerinin kendisini ailesinden kopardığı ana ilişkin şunları paylaştı:

"Tam burada annem beni askerlere teslim etti. Ayrılık anındaki hislerim anlatılmaz. İdama götürüldüğümü biliyordum. Silahlı gruplardan değildik ancak onlar (rejim) ayırt etmiyordu. Sadece kimliğe bakarak öldürüyorlardı. Annemin kardeşimi tercih etmesine asla üzülmedim. Annem kardeşimi kurtarsın diye kendimi feda ettim. Bizi götürdüklerinde nerede infaz edeceklerini düşünüyordum." diye konuştu.

"Göz doktoru Hikmet Hani'nin gözlerini oydular"

Askeri araçla, Humus yolu üzerindeki porselen fabrikasına götürüldüklerini aktaran Rammal, şöyle devam etti:

"Fabrikada durumlar çok korkunçtu. Mekan adeta bir korku filmini andırıyordu. Karanlık bir dünyaydı. Burada yaşadığımız korku ölümden beterdi. İnsanlara öldürene kadar işkenceler yapıyorlardı. Bir demir parçasıyla göz doktoru Hikmet Hani'nin gözlerini oydular, 1 saat sonra da idam ettiler."

Fabrikada 1 ay tutulduğunu belirten Rammal, "Sorguya 10 kişi girip 3 kişi çıkıyorduk. Sorguda bizi silahlı kişiler olmakla suçladılar. Suçlamaları hazırdı, herkesi bunla suçladılar. Bu suçlamaları kabul etmedim." diye konuştu.

Tutuklandıktan sonra Tedmur Hapishanesi'ne götürüldüğünü ifade eden Rammal burada 13 yıl işkence gördüğünü söyledi.

1982'deki Hama Katliamı...

Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) tahminlerine göre, Hama Katliamı'nda en az 40 bin sivil, rejim güçlerince saldırılar ve toplu infazlarla katledildi. Ölenlerin nerelere defnedildiği bilinmiyor.

Rejim güçlerinin evlere baskınlar yaparak alıkoyduğu 17 binden fazla sivilden ise bir daha haber alınamadı.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

Haftanın Öne Çıkanları

İstanbul Maratonu’nun Küresel Koşu Etkinlikleri 2025 Üzerindeki Etkisi

2025-01-27 12:22 - İnsan&Hayat

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör örgütleri üzerinden kurulan tuzakları darmadağın edeceğiz

2025-01-29 14:28 - Siyaset

Esenyurt'ta zincir markette çıkan yangın söndürülmeye çalışılıyor

2025-02-02 09:27 - Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türk yargısı sadece Türk milleti adına karar verir

2025-01-30 16:43 - Siyaset

Anadolu, Kafkasya, Yakındoğu ve Balkanlarda Türkler… Türkiye’nin ve Türk Dünyası’nın etki ve ilgi alanları -E. Yarbay Halil Mert yazdı-

2025-01-27 00:44 - En Son Yazılar

ABD Donanması, Çinli yapay zeka modeli DeepSeek'in "kullanılmaması" talimatı verdi

2025-01-29 13:32 - Dünya

MİT, Hamas'ın elindeki 5 Taylandlı rehinenin Gazze'de serbest bırakılmasını sağladı

2025-01-30 16:22 - Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

Iğdır'da doğa sporlarının yapılacağı 'Spor Vadisi' kuruluyor

2025-01-28 12:53 - Spor

Balıkesir'de tedavisi tamamlanan şahin doğaya salındı

2025-01-28 15:43 - Çevre-Hayat

Fenerbahçe'nin 30. Brezilyalısı Anderson Talisca

2025-01-29 15:12 - Spor

İlgili Haberler

Milli Teknoloji Hamlesi: Türkiye dijital altyapısını nasıl güçlendiriyor?

15:08 - Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

Türkiye'nin yıllık 25-30 milyar dolar yatırım çekme potansiyeli bulunuyor

12:02 - Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

Avrupa'nın 'su kuleleri' Alpler'de buzulların erimesi, Rhone Nehri'ni tehlikeye atabilir

12:01 - Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

Sapanca Gölü'ndeki kuraklık suyun sadece miktarını değil kalitesini de düşürüyor

16:08 - Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

İsviçre Alpleri'ndeki buzullar, 2100'e kadar yüzde 90'ını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya

11:37 - Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

Günün Manşetleri

Emine Erdoğan'dan Bağımsızlık Öncüleri Zirvesi paylaşımı

19:08 - Siyaset

ABD'de tüketici güven endeksi aralıkta aşağı yönlü revize edildi

19:03 - Ekonomi

Alman Silahlı Kuvvetlerinden 4,2 milyar avroluk zırhlı muharebe aracı siparişi

18:58 - Dünya

HASAT 2025, girişimcilik ekosistemini bir araya getirdi

18:47 - Ekonomi

Türkiye'nin doğal sit alanı büyüklüğü 28 bin 907 kilometrekareye ulaştı

18:43 - Gündem