
Ukrayna krizinde çözüm uluslararası aktörlerle olmalı
MOSKOVA
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in emriyle Rus ordusunun 24 Şubat 2022’de Ukrayna’da başlattığı özel askeri operasyon hala devam ederken batılı ülkeler bu çatışmaya Kiev rejimine politik, askeri, ekonomik ve ağır zırhlı silahlar teslim ederek dahil oldu. Rusya’nın özel askeri operasyonlarının ilk aylarını hatırlamak gerekirse Rus ordusu, Donbass Bölgesi’nin neredeyse tamamını ele geçirmiş Kiev’in merkezine 30 kilometre kala ise ilerlemesini durdurmuştu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Özel Askeri Operasyon duyurusunda hedeflerinin Ukrayna’nın kendilerine tehdit olan silahlarını yok etmek, Donbass Bölgesi’ndeki Rus halkının güvenliğini sağlamak ve batılı ülkelerin (NATO) kendilerine Ukrayna üzerinden tehdit oluşturmasını önlemek olduğunu belirtti.
Kısacası Rusya’nın bu askeri operasyonu meşruydu.
Şunu da hatırlatmakta fayda var, Rusya, Ukrayna’daki operasyonların öncesinde zaten ABD ve NATO’ya “Güvenlik Garantileri” üzerinden teklif sundu. Rusya kısacası batılı ülkelerden kendisini izole etmemesini ve kendi sınırlarında askeri tatbikatlar yapılmamasını, karşılıklı olarak stratejik silah tehditlerinin ortadan kaldırılmasını ve NATO’nun Doğu’ya doğru genişlemesini durdurmasını talep etti.
Ancak ABD ve diğer batılı ülkeler, Rusya’nın bu teklifini alaycı bir tarz ile geri çevirdi. Üstüne bir de Ukrayna’nın NATO’ya resmen dahil olması için çalışmalarını hızlandırdılar.
Batılı ülkeler, gezegenimizde barışı asla istemedi.
Rusya’nın kabul edilebilir tüm teklifleri geri çevrildi. Batılılar, Rusya’nın kendisini korumak için harekete geçeceğini tahmin bile edemedi.
Ancak Rusya, Ukrayna’ya operasyon başlatarak aslında kendi güvenliğini sağlamaya çalışıyordu.
Rusya’ya alaycı bir yaklaşımla cevap veren batılılar Ukrayna’daki çatışmanın ilk günlerinde panik halindeyken en iyi bildikleri şeyi yaptılar. Batılılar tam bir şarlatanlık yaptı.
Zaten Kiev’e namluları doğrulan Rus tanklarının geri çekilmesini talep ettiler. Müzakere istediler. Rusya’yı aldatma peşindeydiler.
Moskova tarafı ise Ukrayna’da zaten kendi parçası olan Ukrayna halkının zarar görmemesi için geri çekildi.
Batılıların taktiği tutuyordu.
Tam Ukrayna ile müzakere taslağı üzerine anlaşma sağlanmıştı ki, batılılar o süreçte Ukrayna’ya ağır zırhlı silahlarını sevk etti bile.
Anlayacağınız İstanbul’da gerçekleşen ilk müzakere süreci batılıların şeytani planlarıyla son buldu.
Ukrayna tarafı masayı terk etti, cephe hattını güçlendirdi ve Rus ordusuna karşı taarruzlar başlattı. Ne de olsa batılıların silahlarıyla denge sağlanacaktı.
Batılılar yine de boş durmadı. Savaşa dahil olan batılı ülkeler, askeri desteklerinin yanı sıra Rusya’ya ekonomik ambargolar da uyguladı.
Ancak birinci müzakere sürecinden sonra Rus ordusu, batılı müttefiklere karşı zayıf düşmedi. Aksine geri çekildiği topraklardan ilerleme sağladı. Donbass’taki 4 bölge özgürleştirildi. Hala da Rusya birçok toprağı özgürleştirmeye devam ediyor.
Artık ABD’nin desteği de kısıtlı kalınca Avrupa ülkeleri ve Kiev rejimi yeni bir müzakere süreci için olumlu adım attı. Ancak geçtiğimiz Pazartesi günü gerçekleşen müzakerelerde Kiev rejimi yine aynı taktikleri denedi. Özellikle Rus topraklarına ve Rus sivillere terör saldırıları gerçekleştirildi. Stratejik alanlar hedef alındı ve Rusya’nın hava gücü yok edilmeye çalışıldı. Ancak Kiev rejimi yine başaramadı.
Rusya, Kiev rejimine, inanılması güç bir yanıt verdi ve hala da vermeye devam ediyor.
Ancak Kiev rejimi müzakereleri baltalayamadı, Rusya, ikinci müzakere sürecinde duygusal davranmadı.
Düşmanın artık nasıl davranacağı belliydi. Düşman sinsiydi. Bu nedenle Rusya gereken adımları hem askeri hem de politik olarak atmaya devam ediyor.
İşte tam da bu noktada Kiev rejimi, güvenilir bir müzakere ortağı olmayacağını yeni kararıyla göstermiş oldu.
İkinci İstanbul müzakerelerinde varılan esir takası anlaşması, Kiev rejiminin tek taraflı kararıyla durduruldu.
Rusya Devlet Başkanlığı'nın baş müzakerecisi Vladimir Medinskiy, Ukrayna tarafının ani bir kararla hem askeri cenazelerin kabulünü hem de esir takasını süresiz olarak ertelediğini duyurdu.
Ukrayna henüz devlet olamamışken Kiev rejimi de bir devleti idare edemeyeceğini de gösterdi.
Ukrayna tarafında müzakere yeteneği yok. Ukrayna tarafı bir devlet gibi davranamıyor. Bunu artık tüm dünyanın kabul etmesi gerekiyor.
Bu şartlarda Rusya’nın ikinci İstanbul müzakerelerini de sürdürmesi imkansız hale geliyor.
Tam da bu noktada Rusya – Ukrayna çatışmasına daha objektif yaklaşım gösteren ülkelerin daha fazla görev alması gerekiyor. Türkiye gibi diğer egemen devletler sorumluluk alıp Kiev rejimine ya baskı altına alıp barış odaklı davranmasını sağlanmalı veya BM üzerinden Ukrayna’ya karşı tavır alınmalı.
Bu meselede tarafsız kalmak bile Kiev rejimini besleyen bir durum haline geldi.
Kiev rejimi durmuyor. Terör saldırıları gerçekleştiriyor, Rus toprakları işgal edilmeye çalışılıyor, nükleer santraller de dahil olmak üzere Rusya’nın stratejik noktaları hedef alınıyor.
Artık tüm dünyanın şunu anlaması gerekiyor; Kiev rejimi ile müzakere olmaz.
İşte bu yüzden Ukrayna’daki krizin çözümünde uluslararası aktörler de rol almalı. Ancak Kiev’i beslemeden, tamamen barışa teşvik ederek.
.
Erhan Kuadzba, dikGAZETE.com