USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Saadetlülere özel -2 Hoca’nın mübarek odası!

Saadetlülere özel -2 Hoca’nın mübarek odası!
07-04-2022

Neredeyse her Ankara’ya oyuna gidişimizde Gençlik Vakfı’nın başkanıyla Vakıf Merkezi’nde, kurulacak bir tiyatronun öneminden, 1000’e yakın şube ve temsilciliğinin etkisinden söz ederdik.

Hatta bir keresinde duyuru yapılıp, adam bile toplandı.

Sonra projenin bir karikatürü özengen bir gence yaptırıldı.

Sürmedi tabii…

Aslında nedenini şavulluyorum.

Emir eri ve veya ölü yıkayıcının elinde ceset gibi olma yeteneğinden yoksun oluşumdandır.

Konuya dönelim, Başkan görüşmeyi henüz resmen olmasa da fiilen açılmış olan parti merkezinde yapmamızı önerdi…

Oraya yollandık…

Vakit daralmıştı, merkezin camiinde ikindi namazını kıldık; Başkan imam oldu, öyle de gerekirdi.

Sonra ana kapıdan girdik, Başkan hemen girişte sağda bir kapı açtı; “Burası da Hoca’nın odası” dedi.

Kapıdan baktım küçük bir oda, bir o büyüklükte görkemli bir masa, iki yanında kırmızı bayraklar, biri parti bayrağı olmalı.

Başkan;

-İsterseniz girin biraz oturun içeride…

-Niye oturacağım içeride kimse yok ki…

Sonra gittik o odaya Rahmetli Hasan Nail Canat’la.

Gitmemiz de gerekiyordu; çünkü garip bir biçimde çok sevdiğim bir yayıncı arkadaşımla aynı ad ve soyadını taşıyan Hoca’nın özel kalemi, ikide bir telefon edip “Hoca sizi yarın şu saatte makamına bekliyor…” diyor.

Yahu turnedeyiz, belirlenmiş bir programımız var…

Gitmesek, kaale almıyor gibi olacağız.

Vakit dar, uçakla yollandık çaresiz Ankara’ya; Hasan Abi’nin ilk uçuşuydu sanırım.

İşte o odada biz, karşılıklı yan oturuyoruz ve konuşuyoruz; Hoca, makamında.

“Konuşuyoruz” abartı olur; Hoca konuşuyor, Hasan Abi kesintisiz çay içiyor, ben iki-üç kere, dört değil, daldım lafa….

İç eğitim için film ısmarlıyor Hoca; ancak prodüksiyonun nasıl yapılacağından, vakıftan temin edilecek gençlere kadar her ayrıntıyı da tembihliyor bize. 

3 saat sürdü…

Yetmedi tam da kavrayamadık teklifi; bu kez biz, görüşme teklif ettik…

Bir 3 saat daha…

İkincide Hoca, meşhur “Havuz Sistemi”nin krokilerini getirtti…

Coşkuyla anlatıyor…

Ben ekonomiyi Keynes’ten de Marx’tan da okudum ancak borular, aktarmalar ve havuzlardan oluşan bu sistemi -eskiden düzen denidi-kavrayamadım.

Hiç de sorulmuyor “siz buraya nasıl geldiniz, bir ihtiyacınız var mı” diye.

Önemsemedik…

Hoca’nın çekmecesinde yaşlanan proje dosyalarından da haberimiz vardı elbet.

Beni yakinen tanımayanlar “geçimsiz, huysuz, asi” bulabilirler; ancak yazdıklarım 70 yıllık bir yaşamın ürünleri ve her yazıya dipnot koyacak olsak bir “Ulvi’nin dipnotları külliyatı” doğardı…

Bilmem anlatamayabiliyor muyum?

-Hayatta Oynamam- adlı çıkacak kitabımdan-

.

Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com

Saadetlülere özel!.. (1)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?