USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Promete Hareketi

Promete Hareketi
15-09-2025

Promete Hareketi

Avrupa, yeniden Prometheus üzerinden yapılanıyor!..

1917 İhtilali sonrasında ortaya çıkan bağımsız cumhuriyetlerin kısa sürede başarısızlığa uğramasının ardından, Batı Avrupa başkentleri özel niteliklere sahip göçmenlerle dolup taşmıştır. Bu göçmenler arasında eski devlet adamları, parlamento bakanları, şehir belediye başkanları, orduda subaylık yapmış kişiler ve sürgün ordularına katılmayı seçen aydınlar yer alıyordu. Çoğu, sürgünde eski memleketlerindeki yöneticileri andıran siyasi partiler veya dinî cemaatler etrafında örgütlenmişti.

Sürgün politikacılar arasındaki sürekli mücadeleler, vatan davalarını yaşatma çabalarını daha da zorlaştırıyordu. Bu çekişmeler, grupların birbirini küçük düşürmeye çalışmasıyla birlikte, kaçınılmaz olarak dağılmaya yol açıyordu. Bu nedenle bazı gruplar ya da gruplar üstü girişimler, daha geniş bir kitleyi veya en azından birkaç küçük grubu birleştirme arayışına girdi. Bu tür girişimler, sürgünler arasında umutsuzluğu bir nebze olsun azaltmaya yardımcı oluyordu.

Sürgünde Rusya’dan gelenler…

Sürgünde en kalabalık grubu, Rusya’dan gelen göçmenler oluşturuyordu. Aralarında ihtilal ile birlikte her şeyini kaybetmiş tanınmış şahsiyetler bulunuyordu. Bu kişiler, sürgünde iken vatanları için çeşitli programlar hazırlamaya çalıştılar. Ancak bu grup, rakiplerinden farklı olarak Rus kolonyalist düşüncesinden kopamamıştı. Onlar için Ukrayna’nın, Kafkas cumhuriyetlerinin ve Türkistan’ın bağımsızlığı, kabul edilebilir bir fikir değildi.

Buna karşılık Rus olmayan göçmenlerin liderleri, çeşitli yollarla İstanbul’a veya Avrupa şehirlerine ulaşarak Promete Hareketi adı verilen bir siyasi örgütlenme kurdular. Hareketin temeli 1926’da Varşova’da atıldı ve kuruluşu Piłsudski’nin Polonya’sının himayesi altında gerçekleşti. Hareketin yayın organı olan Promete adlı dergi, 1926’dan 1938’e kadar kesintisiz yayımlandı.

Bu dergi yalnızca sürgünler için değil, aynı zamanda Rusya’daki muhalif çevreler için de önemli bir bilgi kaynağı oldu. Sahip olduğu geniş arşiv sayesinde içerdiği bilgiler hem faydalı hem de değerliydi. Yalnızca seçilmiş makaleler, sağlam bir arşiv belgeleri ve Promete Hareketi’nin farklı derneklerinden haberler dergide yer alıyordu.

Promete Hareketi’nin özellikleri…

Promete Hareketi’nin en dikkat çekici özelliği, tek tek bütün cumhuriyetlerin bağımsızlığını aynı derecede önemli görmesiydi. Gürcüler, Azerbaycanlılar, Kuzey Kafkasyalılar, Ukraynalılar, Türkistanlılar ve Kırım Tatarları bu hareketin ana unsurlarını oluşturuyordu. Bu halklar, Moskova’nın egemenliği altındaki bölgelerden gelen sürgünlerdi.

Hareketin adı, antik mitolojide insanlara ateşi veren Prometheus’tan esinlenmişti. Bu sembol, özgürlük uğruna verilen mücadeleyi temsil ediyordu. Promete Hareketi, Avrupa kamuoyunda ses getiren bildiriler yayımladı, konferanslar düzenledi ve Sovyetler Birliği’nin baskıcı politikalarına karşı alternatif bir vizyon geliştirmeye çalıştı.

Hareket, sürgünler arasında işbirliği ruhunu güçlendirmeye gayret etse de iç çekişmelerden tamamen uzak kalamadı. Özellikle lider kadrolar arasındaki siyasi görüş ayrılıkları ve bölgesel öncelikler, zaman zaman birliğe zarar verdi. Buna rağmen Promete Hareketi, Sovyet karşıtı göçmenlerin örgütlü en büyük girişimlerinden biri olarak tarihe geçti.

Derginin misyonu ve etkisi…

Promete dergisi, hareketin fikirlerini duyurmak için en önemli araçtı. Dergi, hem Doğu Avrupa’daki hem de Batı’daki aydın çevrelere ulaşıyor, Rusya içindeki muhaliflere dahi gizlice dağıtılıyordu. Dergide, Sovyetler Birliği’nin iç sorunları, milliyetler meselesi, bağımsızlık hareketlerinin gelişmeleri ve uluslararası siyasetin bölgeye etkileri işleniyordu.

Dergi aracılığıyla farklı halkların liderleri, ortak bir dil kullanmayı öğrendiler. Bu durum, sürgünler arasındaki iletişimi güçlendirdi ve uluslararası alanda daha görünür hale gelmelerini sağladı. Öte yandan, Moskova yönetimi bu yayınları dikkatle takip ediyor ve dergide çıkan fikirleri “bölücü propaganda” olarak nitelendiriyordu.

Promete Hareketi’nin dergisi, 1938’de yayın hayatına son verdi. Ancak bu, hareketin tamamen sona erdiği anlamına gelmiyordu. 2. Dünya Savaşı sonrasında farklı biçimlerde varlığını sürdürdü. Özellikle Türkistan, Kırım ve Kafkasya diasporaları, Promete ruhunu kendi örgütlenmelerinde yaşatmaya devam ettiler.

Polonya’nın rolü ve Piłsudski’nin stratejisi…

-Jozef Pilsudki - Prometenin babası

Promete Hareketi’nin oluşumunda Polonya kilit bir rol oynadı. Özellikle Józef Piłsudski, Sovyetler Birliği’ne karşı yürütülen mücadelede bu hareketi destekleyerek kendi jeopolitik stratejisini güçlendirmeyi hedefledi. Ona göre Polonya, ancak doğusunda güçlü ve bağımsız devletlerin varlığıyla güvenliğini sağlayabilirdi.

Varşova yönetimi, Promete Hareketi’ni doğrudan himaye etti. Hareketin merkezinin Polonya’da bulunması da bu desteğin göstergesiydi. Polonya istihbarat örgütleri, hareketin faaliyetlerini koordine ediyor, sürgün liderlere maddi imkân sağlıyordu. Böylece hareket, yalnızca bir fikir akımı olmaktan çıkıp uluslararası ilişkilerde etkin bir araç haline geldi.

Ancak Promete Hareketi’nin Polonya’ya olan bağımlılığı, bazı çevrelerde eleştirilere yol açtı. Zira hareketin, Polonya’nın dış politikasının bir uzantısına dönüşme riski vardı. Buna rağmen Piłsudski’nin vefatına kadar Promete Hareketi, Varşova’nın desteğiyle önemli başarılar elde etti.

Promete Hareketi’nin zayıflaması…

1930’ların sonlarına gelindiğinde Promete Hareketi giderek zayıflamaya başladı. Bunun birkaç temel nedeni vardı:

1- Avrupa’daki siyasi gelişmeler: Faşizmin yükselişi, uluslararası gündemi tamamen değiştirdi. Sovyet karşıtı sürgünlerin sesi, büyük güçlerin yeni hesapları arasında duyulmaz hale geldi.

2- İç çekişmeler: Farklı etnik gruplar arasındaki öncelik çatışmaları, hareketin birlik ruhunu zayıflattı.

3- Polonya’nın dış politikası: 1939’da Almanya ve Sovyetler’in Polonya’yı işgali, Promete Hareketi’nin en önemli dayanağını ortadan kaldırdı.

Hareketin yayın organı olan Promete dergisi de bu gelişmelerin etkisiyle kapandı. 2. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte, Promete Hareketi üyeleri dağınık bir hale geldi. Kimileri sürgünde başka ülkelere yöneldi, kimileri savaşın içinde farklı yollar aradı.

Buna rağmen, Promete Hareketi’nin bıraktığı miras, büsbütün kaybolmadı. Sovyetler Birliği’ne karşı geliştirilen entelektüel argümanlar, 2. Dünya Savaşı sonrasında da sürgün topluluklarının politik söylemlerini şekillendirmeye devam etti.

II. Dünya Savaşı sonrası dönem…

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte Avrupa’nın siyasi haritası yeniden şekillendi. Bu yeni düzende Sovyetler Birliği, Doğu Avrupa’da en güçlü aktör haline geldi. Böylece Promete Hareketi’nin sürgündeki faaliyetleri daha da zorlaştı.

Savaşın ardından Batı Avrupa’ya ve Amerika’ya göç eden pek çok sürgün aydın, Promete’nin fikirlerini yaşatmaya çalıştı. Ancak bu kez odak noktası değişmişti. Artık amaç, Sovyetler Birliği’nin doğrudan çökertilmesi değil, uluslararası kamuoyunu bilgilendirmek ve Sovyet rejiminin baskıcı politikalarını ifşa etmekti.

Soğuk Savaş yıllarında Promete geleneğini sürdüren örgütler, Batı’daki düşünce kuruluşları ve hükümetlerle ilişki kurdular. Bu dönemde özellikle Ukraynalı, Gürcü, Azerbaycanlı ve Kırım Tatarı diasporaları aktif bir rol oynadı. ABD ve Batı Avrupa’da düzenlenen konferanslar, yayımlanan bildiriler ve akademik çalışmalar Promete’nin mirasını canlı tuttu.

Promete Hareketi’nin mirası…

Promete Hareketi, her ne kadar kurumsal anlamda uzun ömürlü olamasa da bıraktığı miras son derece önemlidir:

1- Ortak mücadele fikri: Farklı etnik grupları, Sovyet egemenliğine karşı aynı platformda birleştirmeyi başardı.

2- Entelektüel miras: Dergiler, bildiriler ve arşivler sayesinde Sovyet karşıtı düşünce sistemli bir şekilde dünyaya aktarıldı.

3- Diaspora örgütlenmeleri: 20. yüzyılın ikinci yarısında Batı’da faaliyet gösteren Kırım Tatarı, Türkistanlı veya Kafkasyalı örgütler, Promete’nin tecrübelerinden beslendi.

4- Siyasi vizyon: Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız olan cumhuriyetlerin lider kadroları, geçmişte Promete çevresinde geliştirilen fikirlerden dolaylı olarak yararlandılar.

Promete Hareketi, tarih sahnesinden silinse de ardında bıraktığı düşünce ve örgütlenme kültürüyle, Sovyet sonrası dönemde bağımsızlık kazanan halkların hafızasında önemli bir yere sahip oldu.

Promete Hareketi, sürgün halkların bağımsızlık mücadelesini ortak bir çatı altında toplamayı hedefleyen en kapsamlı girişimlerden biri olmuştur. Her ne kadar hareket, iç çekişmeler, uluslararası konjonktür ve Polonya’ya bağımlılık gibi nedenlerle uzun vadeli başarıya ulaşamamış olsa da, tarihsel önemi yadsınamaz.

Promete Hareketi sayesinde Kafkasya’dan Türkistan’a, Ukrayna’dan Kırım’a kadar geniş bir coğrafyadan gelen sürgün liderler, Sovyetler Birliği’ne karşı ortak bir vizyon geliştirme fırsatı buldular. Dergiler, konferanslar ve bildiriler aracılığıyla oluşturulan entelektüel miras, yalnızca sürgünler için değil, Batı kamuoyu için de önemli bir bilgi kaynağı oldu.

Soğuk Savaş döneminde Promete’nin örgütsel yapısı büyük ölçüde dağılmış olsa da diaspora topluluklarının faaliyetlerinde hareketin ruhu yaşamaya devam etti. Nihayetinde Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasıyla birlikte Promete’nin temel hedefi –bağımsız devletlerin varlığı– büyük ölçüde gerçekleşmiş oldu.

.

Ünver Sel, dikGAZETE.com

-Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu (KTDF) Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı, Uluslararası Rusofili Hareketi Kurucu ve İcra Kurulu Üyesi, Nogay Kalkınma ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, Vietnam Eğitim ve Dostluk Derneği kurucu üyesi-

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?