USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Milli Gücün temeli istikrar ve Türk Devletleri’nin durumu

06-07-2020

Milli Güç, ülkeler için bekânın yani ülkenin devâmının teminâtı.

Millî güç, bir devletin millî menfaatlerini sağlamak ve millî hedeflerine ulaşmak için kullanabileceği maddî ve manevî unsurların tümüdür.

Millî güç unsurları, bir büyük sistemin ayrılmaz parçalarıdır. Unsurlardan herhangi birindeki yetersizlik, “Zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır” kuralınca millî gücü zayıflatır. Ancak şu da unutulmamalıdır; “Cephenin her yerinde güçlü olmaya çalışan Komutan, cephenin her yerinde güçsüzdür!..” iyi bir değerlendirme ve analizle Millet ve Milli Devlet gerektiğinde Öncelik ve Güç Yoğunluğu da oluşturulmalıdır.

Millî Güç unsurlarını; politik, ekonomik, askerî, coğrafî, demografik, psikososyal ve kültürel, bilimsel ve teknolojik güç olmak üzere yedi grupta toplayabiliriz. 

Bu faktörler, maddi gücün unsurlarıdır. Ancak şu da unutulmamalıdır; Milli Gücün tek bir kaynağı vardır ki o da milletin kendisidir.

Burada bir tanımdan söz edeceğim size; “İRADE KATSAYISI” Biz buna; “Ortak irade/Milli Kararlılık Katsayısı” demeyi uygun gördük. 

Strateji uzmanları, bir ülkenin milli gücünü hesaplarken, maddi gücünüzü bu katsayı ile çarpıyorlar. Sonra da milli gücünüzü buluyorlar. Yani ülkede insanlarımız birbirine ve ülkesine ne kadar bağlı ise, Ortak irade/Milli Kararlılık Katsayısı o kadar yüksek olacak.

 Ülke insanının tüm manevi değerleri, bu değerlere ve birbirine bağlılığı, gelecekte birlikte yaşama azim ve kararlılığı, ülkedeki siyasi birlik ve kararlılık, katılımcılık, vatandaş memnuniyeti. 

İnsanların ülkenin geleceğine duyduğu güven ve itimat… 

Tüm bu manevi değerler, anlayacağınız Çanakkale’de etten duvar olan iradeye biz Ortak irade/Milli kararlılık diyoruz.

Milli Güç için en temel gereksinim istikrâr. 

Maâlesef ülkelerimizde genel bir güvensizlik ve her an istikrâr konusunda bir sıkıntı çıkacakmış gibi gerginlik var.

Ülkemiz başta olmak üzere Türk Dünyası’nın tüm yurtlarında hep bir istikrarsızlık alanı var gibi.

Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, KKTC..

Tüm devletlerimizde dış güçlerin yapabilecekleri “GNH” -Gayri nizâmi harp- faaliyetleri, algı yönetimi ile aldatma ve yanıltma faaliyetleri ve FETÖ unsurları ortak tehdit. 

Dağılan SSCB’den bağımsız olan Türk Devletleri’nde üst düzey komutan ve bürokratların tamamı Rusya’da okumuş kişiler. Rusya ile ilişkileri, devletlerinin farklı politikalarına rağmen devâm ediyor. Tamamında Rus ve Gayrimüslim azınlıklar var. 

Demokrasileri, insan hakları deneyimleri zayıf. Rüşvet temel memnûniyetsizlik sebeplerinin başında geliyor. 

Türk Milli Şuuru henüz oluşmadığı için, ülkenin aslî unsuru olan Türk Unsur dışındaki Türkler ve Müslümanlar, kendisini azınlık gibi görüyor. 

Maâlesef zaman zaman da aralarında kavgalar ve sosyal olaylar çıkıyor.  

ABD ve Batı ülkelerinin de kendilerine müzâhir unsurları tüm ülkelerimizde mevcut.

Ülkelerimizde Milli Şuurla ilgili tanımların ortaklaştırılması konusunda da henüz istenen yerde değiliz. 

Ortak Tarih çok önemli.

Türkiye..

40 yıldır terörle mücadele ediyor. 

Hâlen, Suriye’de, Irak’ta terör unsurları ile sıcak temasta, Milli menfaatlerimiz için Libya’da, Katar’da, Sudan’da, Somali’de. 

NATO üyesi olmasına rağmen en büyük düşmanlığı NATO üyelerinden görüyor. 

Rusya, Çin, ABD, Fransa, Almanya gibi birinci lig ülkeleri ile menfaatleri çatışıyor. Dolayısı ile dik durması ve güçlü olması gerekiyor. 

Maâlesef, geçmişin kadrolarını oluşturan kendilerinin lâik, çağdaş olduğunu iddia eden muhâlif kesimlere, FETÖ, bir kısım sağ, muhafazakâr, tarikât, cemaat yapıları ile AK Parti’den kopan birileri de eklendi. 

Oysa, bunca gayretin, ülkenin etkinleştiği, Milli Sanayii Hamlesinin başladığı sürecin, yerli ve milli harp sanayinin güçlendiği dönemde, muhalif cephenin çoğaltılması sanki dış güçlerin operasyonu gibi.

Türkiye, Türk Dünyası’nın da öncüsü durumunda. 

Ümmet Coğrafyası’nda halklar büyük beklenti içindeler. Devletimiz ve Milletimizden beklentilere ek olarak, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın şahsına ayrıca büyük bir teveccüh var. 

Bunlara rağmen, “Libya’da, Irak’ta ne işimiz var? Ayasofya yetmez, Sultanahmet de müze olsun!..” diyenlerin azımsanmayacak oy oranları var.

Ülkemizde yüzde 69 - 75 aralığındaki Milli Cepheye ait insanımızın oylarını en az yüzde 65 seviyesinde sandıkta bir araya getiremediğimiz sürece, tedirginliğimiz devam edecek.

Azerbaycan..

Karabağ’ın işgâli sonucu ekonomisi ciddi mânâda yıprandı. Rusya’nın iç politikaya baskısı çok fazla. 

FETÖ, ciddi tehdit oluşturuyor. 

Ülkenin kuzeyinde Türkiye, güneyinde İran etkin. 

Tarihinde mezhebî ayrışma hiç olmamasına rağmen bugün, Türkiye ve İran etkisi ile var. 

Ordusunun modernizasyonuna ve petrolünün yabancı pazarlara çıkışında Türkiye ile hareket etmesi değerli. 

İlham ALİYEV çevresinde oluşan istikrârın desteklenmesi gerekir diye değerlendiriyorum.

FETÖ, burada da çok etkin. Aynen Türkiye gibi, damatlarla dahî kadrolaşmış durumdalar.

Kazakistan..

Rus nüfus hayli fazla. Latin Alfâbesine geçişten dahî rahatsızlık duyuyorlar. 

Güney Kazakistan’daki Milli Şuur ile Kuzey Kazakistan’daki arasında ciddi farklar var. 

Rusya yanlılarının sayısı hayli fazla. Maalesef, Fransa’da kaçak muhalifler de ülke içinde etkinleşiyorlar. 

İç karışıklık riski hayli çok.

Nursultan NAZARBAYEV, Türk Milli Şuuru için çok emek verdi. Ancak yolsuzluk dedikoduları, çocuklarının ekonomik durumu ve bürokrasideki etkinliklerini muhalifler gündemde tutuyorlar.

Nursultan NAZARBAYEV’in ülkede istikrârı öncelemesi gerek. Bu nedenle de halkın sevdiği birini devlet başkanlığına hazırlaması gerekir. 

Mevcut Cumhurbaşkanı liyâkatli olabilir, ancak halkta karşılığı olan bir kişi çok daha önemli.

FETÖ’cüler tasfiye edilmedi.

Türk öğretmenler hâlen oradalar. İç politikada da etkinler.

Özbekistan..

İçe kapandığı dönemde, ekonomiyi bitirme pahasına birçok adaletsizlikler yapıldı. 

Mevcut Cumhurbaşkanı ülkeyi süratle toparlıyor. 

Özbek vatandaşları ülkelerine dönmeye başladılar. Burada FETÖ örgütlenmesi zayıf.

Türkmenistan..

Maalesef, ülke iyice içine kapandı. 

Türk Dünyası’na dahî mesafe koydu yöneticiler. 

Buradaki memnuniyetsizlik her an büyük sosyal olaylara sebep olabilir.

Kırgızistan..

Ekonomisini düzeltiyor. 

FETÖ yönetimde hâkim. 

Rüşvet ve yolsuzluklardan halk çok rahatsız. Rusya yanında ABD de ülkede etkin. 

İstikrâra ihtiyacı var.

KKTC..

Türkiye, KKTC konusunda çok rahat olmamalıdır. 

Mâlum Cumhurbaşkanı, Türk Ordusu’nu Kıbrıs’ta “işgâlci” ilân etti. 

Kıbrıs’ın iç dinamiklerine Türkiye el atmak zorundadır. 

Kıbrıs, Türkiye ve Türk Dünyası için stratejik bir konumdadır.

Yukarıdaki ülkelere Pakistan, Katar, Sudan, Moğolistan, Ukrayna, Macaristan gibi ülkeleri de ekliyorum.

Aziz Milletim!..

İstikrâr, Milli Gücün en temel unsurudur.

Cumhurbaşkanımızın şahsına duyulan teveccüh ve bağlılık yüzde 35’in üzerindedir. Bu dahî O’nun etrafında siyaset üretmek için yeter.

Tüm devletlerimiz, çıkartılabilecek kaos ve karışıklıklara karşı alternatifli planlar yapmalıdırlar. 

Özellikle Güvenlik alanındaki, Ordu, Emniyet, istihbarat, Jandarma gibi unsurların devlet ve millete bağlılığı çok önemlidir. 

15 Temmuz örneğindeki gibi bilinçli ve zinde toplum, ülkelerimiz ve bekâmız için en büyük teminattır.

Milletimiz birlikte daha güçlüdür. Bu şuur tüm devletlerimizde halka kazandırılmalıdır.

Rusya-Türkiye ilişkileri, Türk Dünyası kapsamında çok önemlidir. 

21. yüzyıl. 

Rusya artık ülkesindeki Türk ve Müslüman halkları dünyaya kapatamaz. Tüm İslâm Dünyası’nda olduğu gibi, Rusya’da da en büyük müttefikimiz, Türkiye ve Cumhurbaşkanımıza müzahir insanlardır.

Tunus’ta, Türk İstihbaratı askerlerin içindeki darbecileri darbe yapmak üzere iken tespit etti ve tutuklanarak darbe yapmalarına engel olundu. 

Tüm Medeniyet Coğrafyamızda aynı özen gösterilmelidir.

İstikrâr ve adalet. 

Bir sistemin de yöneticilerinde gelecek teminatıdır.

.

Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?