USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İstanbul depremi ve sokak röportajları!..

İstanbul depremi ve sokak röportajları!..
03-05-2025

İstanbul depremi ve sokak röportajları!..

İstanbul Silivri’de 23 Nisan'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul’da yaşayanları korku ve endişeye sevketti!

Depremin, beklenen İstanbul depremi olup olmadığına dair uzmanlardan farklı yorumlar geldi… Bazı yorumlar rahatlatırken, bazıları de riskin devam ettiği algısını oluşturdu!

Bugüne kadar branşı hariç her konuda konuşan Celal Şengör, nihayet deprem için konuştu ve “Büyük İstanbul depremi geliyor. İstanbul topun ağzında… Yıllardır alınmayan tedbirler yüzünden vakit daraldı. Artık en mantıklı adım, şehri terk etmek!..” dedi.

Depremin hemen ardından da, “Deprem adına iş yapacak adamı hapse attık” diyerek, Ekrem İmamoğlu’nu tek kurtarıcı gören Celal Şengör ile sosyal medyada videosu dolaşan ve gavsının depremi durdurduğunu söyleyen; depremin gavsa; “Sana uymakla emrolundum” diyerek durduğunu anlatan Menzil’e bağlı müşrikle bilim yerine Ekrem İmamoğlu’nu kurtarıcı olarak gören Celal Şengör arasında düşünce olarak bir fark olmadığı, tek farkın gavsına tapınanın müşrik, Şengör’ün de ateist olması olarak görüldü ve anlaşıldı!..

Ahmet Ercan ise, 6.2’lik depremin ardından 1999 yılında gerçekleşen büyük depreme vurgu yaparak, “Gölcük depreminde 132 atom bombası gücünde Marmara bir gerginlik boşalttı. Şimdi kese boş” dedi ve şunları söyledi: “Şu anda Marmara istese de büyük bir deprem yapamaz. Çünkü Marmara, toplu bir işleyiş gösteriyor. İstanbul içinde bir deprem olmayacak. İstanbul’un 25-30 kilometre uzaklığında bir deprem olacak. Bu deprem hem İstanbul'u hem de Yalova'yı, Bursa'yı ve Balıkesir'i etkileyecek!..

Deprem konusunda açıklamalarıyla korku salan ve 'Felaket tellalı’ şeklinde suçlanan; geçmişte buna, “Kimsenin korkması umrumda değil. Yabancı ülkeler gibi olalım diye konuşuyorum” cevabı veren Naci Görür ise, “Bu son 23 Nisan depremleri, İstanbul depremini daha da öne çekti” diyerek, aynı tavrını devam ettirdi!..

Büyük deprem mutlaka olacak” diyen Görür; “Zaman zaman da küçük depremler yapıyor… Yeri anlamlı, dikkatli olmak lazım… Kumburgaz fayı yükleniyor” dedi

Naci Görür’ün korkutan açıklamalarından dolayı geçmişte benzer şekilde suçlandığı için bir milletvekili paylaşım yaparak şunları sordu: “Naci, İBB'den aylık deprem danışmanlığı ile ilgili ne kadar para alıyorsun? Deprem ile ilgili İstanbul'a, senin de dahil olduğun sistemin katkısı nedir? Bu danışmanlığın İstanbullulara ne kazandırdı? 30 yıldır yaptığın felaket tellallığının sana oluşturduğu ekonomik değer nedir? Mal varlığını kamuoyuna açıklayabilir misin? Bunların cevabını kamuoyuna ver!..

Bu durum yaşanırken, Naci Görür’ün suçlandığı belediye ve müteahhit danışmanlıklarını bitirebilecek açıklama, Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Serdar Kart’dan geldi: “Naci Görür deprem uzmanı değil!..”

Kart, “Naci Görür bir jeoloji mühendisi ve sedimantoloji (tortul kayaçlar bilimi) alanında uzmandır. Ancak deprem oluşumu, ilerleyişi ve tehlikesi tamamen jeofizik mühendisliği ve sismoloji uzmanlık alanına girer. Bu nedenle özellikle deprem konusunda sismoloji eğitimi almış jeofizik mühendislerinin açıklamalarına itibar edilmelidir” dedi.

6.2’lik depremden 20 gün önce “Silivri’de 6.0 - 6.5 büyüklüğünde bir deprem olabilir” dediği ortaya çıkan ve 1999 Marmara Depremi’nden bu yana İstanbul’da büyük deprem olmayacağını söyleyen Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, büyük deprem bekleyenlere ve özellikle Görür ile Şengör’e karşı çıktı!..

Marmara Denizi’nde beklenen depremin meydana geldiğini ve artık büyük deprem olmayacağını söyleyen Üşümezsoy; “Büyük İstanbul depremi geliyor” diyen Celal Şengör'e; “Şengör topluma söylediklerinin öz eleştirisini yaptı mı? Celal, hoca değil” diyerek tepki gösterdi!

Üşümezsoy; “Bunlar çöp!.. Daha evvelde de 1999 depreminden sonra ‘İki ay içinde Marmara boydan boya kırılacak’ dediler. Ben ‘Marmara’da değil, Düzce’de olacak’ dedim. 1999’dan sonra ‘Marmara’nın tamamı kırılacak’ söylemi tamamen bir laftır, bilinmeden konuşulan bir konudur. Burada kırılmayan fay hattı Kumburgaz’daki faydır. Bu 6.2’lik belki bir tane daha 6.2’lik deprem olabilir. Ancak bu eli kulağında olan bir şey değil. Ayrıca bu fay, batıya ya da doğuya doğru uzanarak Adalar’a kadar ulaşan büyük bir deprem oluşturacak nitelikte değildir. Adalar fayında da büyük bir deprem riski bulunmamaktadır. Araziye çıkmadan yorum yapıyorlar. Söylediklerim tahmin değil, bilgi. Adalar fayında deprem göstergesi sıfır. Başka deprem tehlikesi kalmadı” dedi.

17 Ağustos 1999 depreminde yara almış biri olarak, o zaman ve sonraki dönemlerde deprem hakkında çıkan kitap ve yazıları okumaya çalıştığım gibi, uzmanları da takip ettim!..

Bugüne kadar söyledikleri olumlu çıkan Şener Üşümezsoy, diğerlerine nazaran daha tutarlı görünüyor!..

Birkaç ay önce Balıkesir ve Bursa’ya dikkat çeken Üşümezsoy, 6.2’lik depremden sonra da; İzmir Karaburun; Kütahya ve Tokat/Kazova'ya dikkat çekti!

*

Sokak röportajları!

Daha önceleri sokak röportajlarıyla ilgili yaptığım paylaşımlarda aşağı yukarı şöyle şeyler yazmıştım: Görüşü ne olursa olsun, eline mikrofon alanın ‘gazeteciyim’ diye sokakta röportaj yapmasına sınırlama getirilmelidir! Röportaj yapanlar bir basın kuruluşunda resmi olarak çalışıyor olmalı... Basın kuruluşunda olmayanlar da, kendilerine ait haber ya da sosyal medya adresi varsa, vergi mükellefi olduğu gibi, 3 yıl bir basın kuruluşunda çalışmış olma zorunluluğu getirilmelidir!.. Bunu tek bir görüş için değil, bütün taraflar için yazmıştım...

Tam da bahsettiğimiz gibi, ‘Sokak Kedisi’ olarak röportajlar yapan ve daha önce saldırıya uğradığını paylaşan biri; Üsküdar’da böyle bir röportajla ortaya çıktı!..

Röportajdaki tavır ve hakaretleri dikkat çekince sosyal medyada gündem, basında haber olup, tepki çeken ‘Sokak Kedisi’ Ebru Uzun Oruç hakkında RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin bir açıklama yaptı…

Şahin, “Toplumu kin ve düşmanlığa sevk eden, ayrımcılığı körükleyen bu tür içeriklere asla müsamaha gösterilmeyecek, sokak röportajlarına yönelik denetimlerimiz daha da sıkılaştırılarak, kararlılıkla sürdürülecektir” diyerek şunları söyledi: “Ancak üzülerek görüyoruz ki, bazı çevreler toplumumuzun hassasiyetlerini hiçe saymakta, insan onurunu ayaklar altına alan, belirli kesimleri hedef gösteren ve nefret söylemini körükleyen yayınlarına ısrarla devam etmektedir.

Son olarak, bir vatandaşımıza yönelik gerçekleştirilen, ahlaki ve hukuki sınırları aşan, ağır hakaret ve saygısızlık içeren sokak röportajı, basın meslek ilkeleri ve ifade özgürlüğü kapsamı dışında kalan açık bir hak ihlali niteliği taşımaktadır!..

Sokak röportajı adı altında vatandaşımızın eğitimini, kültürünü, kişiliğini bilmeden, tahkir ve aşağılamalarda bulunarak hakaret eden bu kişi hakkında gerekli hukuki süreç başlatılmış olup, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu olarak, vatandaşlarımızın onuruna, itibarına ve kişilik haklarına yönelik her türlü ihlale karşı hassasiyetle yaklaşmaya ve görsel-işitsel medya alanında hukukun ve etik ilkelerin korunması için gereken adımları atmaya devam edeceğiz.”

Bu açıklamanın ardından ‘Sokak Kedisi;’ ‘KAMUOYUNA AÇIKLAMA’ başlığıyla yaptığı paylaşımda; “Ebubekir Şahin’in, sahip olduğu kamu gücünü kullanarak şahsımı kamuoyunda hedef gösteren, ifade ve basın özgürlüğümü açıkça kısıtlama amacı taşıyan açıklamaları nedeniyle gerekli hukuki süreci başlatıyorum... Bu organize linç kampanyasına destek veren tüm kişi ve kurumlar hakkında da ayrı ayrı hukuki haklarımı kullanacağım” dedi.

Hukuki süreç başlatabilirsiniz fakat siz gazeteci değil, fanatik bir taraf olarak soruyorsunuz. Gerçekten meslekten anlasaydınız, bu kadar büyüklenmez, hata yaptığınızın farkına varır, insanları suçlamaz ve özür dilerdiniz!

Karşınızdakine, “İddianame nedir biliyor musun diyemezsin?” Konu hakkında bilgisi olmadığını düşünüyorsan, hiç konuşmazsın!

Kaldı ki, 2 fakülte bitirdiğini açıklamak zorunda bıraktın… “Suçlu olduğuna dair belgen var mı?!” diyorsun… Suçlu olmadığına dair senin belgen var mı?!.

Yok!..

Savcılık, elindeki delillerle suç işlediğine kanaat getirmiş ve şüpheli olarak tutuklanması talebinde bulunmuş!.. Yargılanır, ortaya çıkar!..

Ben gazeteciyim” diyerek, kimseye hakaret etme, küçük düşürme, aşağılama hakkına sahip olmadığınız gibi, haddinize de değil!..

Farzet ki, sarı basın kartı sahibi gazetecisin!..

Bu sizi hukuki olarak haklı yapmayacağı gibi, insanlardan üstün ve büyük de yapmaz!

Yapmadı da…

Tavrınızla gazeteciliğe sığınarak küçüklüğünüzü gösterdiniz zaten!..

.

Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?