USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Gençliğin düşmanı deizm

Gençliğin düşmanı deizm
02-08-2022

Günümüzde gençliğin problemi ekonomi, hayat standardı veya iş dünyası değil, zihniyettir. 

İnsan, yaşadığı metropol toplumların içinde kendi benliğini tanıyamamış mamafih insana saygı çizgisinden çok aşağılardadır.

Yaradan’ını tanımak isteyen gençlik, en doğru ve yalın bilgilere ne şekilde ulaşacağından emin olmamakla birlikte, aracı mukabilinde insanı kendine muhatap tutmamaktadır. 

Sormalıyız ki neden?..

Dini ritüelleri esas alan bir uyanış, yani hurafelerden, sloganlardan, mezheplerden arındırılmış dini gelişmeler, gençliğin kafasını karıştırmakla beraber yaradanına karşı sorumluluklarını yerine getirmekten alıkoymakta olduğu kanısında gençlik. 

Birçok gençle istişareler sonucunda varılan üzücü ama gerçekleri mümkün olduğu kadar detaylı aktarmaya çalışacağım.

Belirli şuur ve anlayış düzeninden rahatsız olacak iç ve dış odakların nizami olarak hususi genç toplumları empoze edecek yeni akımlara teşvik ve sempati duyulması için büyük bütçeler ayırmaktadırlar. 

Bu bütçeler, uzun ama netice alınacak büyük projelerden oluşmaktadır. 

Dış sömürü, yeni dünya düzeninde toplumlarda ekonomik ve kültürel olarak subliminal biçimde devam etmektedir.

İnsanların akıl yürütme ve yorumlama becerelerini kullanmaları engellenmektedir. 

Gençlerin büyük çoğunluğunu şemsiyesi altında toplayan sebepleri gözden geçirecek olursak keyfiyet, rahatlık, serbestilik, sorumluluk almama, zaruriyet gerektirmeyen işler v.b belli bir süre devamlılıkla varlığı anlamsız hale getirilen dinsel inanışları da olmazsa da olmasın diye kabul edilir. 

Bilinmesi gereken; Hak bir olduğu gibi halk da birdir. 

En iyisini kendi bilen gençlik oluşturulmaktadır ki araştırmayan, incelemeyen, yaşanmışlıkları muhakeme edemeyerek sadece bilimsel sonuçlar içeriğinde inanılırlığı olunacağı inancı verilmektedir.

Semavi dinlerin, insanlığın yararına getirildiği ve bu kainatta yalnız bizlerin yaşamadığını kabullenmeyen zihniyetler, gençliği sömürebilmek babında sakinlikle, baharla, çiçekle, yeşillikle, sürekli pozitiflik cümleleriyle empoze ederek taraflarına taraftar kazandırarak Yaradan’ın varlığına ve aracı gerektirmeyip, kendilerinin emeksiz, zahmetsiz saklı cennetlerine girecekleri vaatleriyle yola çıkartmaktadırlar.

Bilinmeli ki insanın dini, üslubu ve tertibi yine kendinedir lakin insanın ihtiyaç içinde olmasına rağmen başkalarını kendi nefsine tercih etmesiyle, Yaradanı hakkında en doğru yola kavuşturacak elçiye sahip çıkmalıdır. 

İnsanların ruh ve şuur derinlikleriyle oynayan iç ve dış misyonların yegane hedefi, toplumun kafasını karıştırarak ananelerinden ayrıştırıp, bilahare sonu sonlanmayan ışık ideolojisiyle sürekli yaşamına etki edecek kitaplar, makaleler, söyleşilerle çabasızca arayışta bulunan zihniyetleri çıkmaz bir yola sokarak, dinsizlikten ziyade Yaradan’ını tanımamaya kadar gidecek iradeye sahip toplumlar oluşmasına destek vermektedirler.

Toplumlar da gençlerin zamane zaafı kayıtsızlık ve hırs olup, zaafı ve hırsı kırmak için vermek ve sevilen şeylerden az veya çok vermek gerekir. 

Burada mühim olanı, verilenin bizi ne ölçüde fedakarlığa zorladığıdır. 

Bu sebeptendir ki, imkanları yetersiz olanın verdiği, imkanları bol olanın verdiğinden daha üstün olabilir. 

Topluma malolmuş büyük kamu kurumları ve STK’lar gözle görülür şekilde artan bu yeni akıma müdahale etmekte geç kalmamalıdır. 

Elbet insanlar, Yaradan’ının huzurunda kendi yaptıklarının hesabını kendileri vereceklerdir. 

Yalnız buna sebebiyet verenler de bundan olumlu veya olumsuz istifade edemeyecekler mi?..

Kendimize bunu sormalıyız evvela…

Madde ve akıl, ruh ve beden kelimelerinin iç dünyasının olduğuna kanaat edebilecek zihniyetler oluşturulmalıdır ki, başka hiçbir faninin mazhar olamadığı uhrevi iradeye ulaşabilsinler.

Sürekli “Neleri bilebiliriz?”, “Neyi yapmalıyız?” şeklinde telkinde bulunan gençliğimize karşı yaradanımızın buyruklarına uymayı, hakkaniyet bazında metafizik spekülasyonlar yerine pratik ve pragmatik bir tavır izlenmelidir.

Mamafih yaratılış dinine, hayat gerçeğine ters düşmeyerek, onlarla çatışmaya girmeyerek inancının sergilediği o güzel ahlak anlayışının önemliliğine varmaktır!..

.

Volkan Yaşar Berber, dikGAZETE.com

-Araştırmacı Yazar, Tarihçi-

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?