Rektörleri hapse atıyorlar: Rusya’dan Türkiye’ye uzanan akademik deprem!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Rektörleri hapse atıyorlar: Rusya’dan Türkiye’ye uzanan akademik deprem!
20-08-2025

Rektörleri hapse atıyorlar: Rusya’dan Türkiye’ye uzanan akademik deprem!

Rusya’da 2025 yılı itibariyle 100’ü aşkın üniversite yöneticisi hakkında ceza davası açılması ve onlarcasının hapse atılması yalnızca bir yolsuzluk operasyonu değil, akademinin bizzat siyasi sistem tarafından yeniden dizaynı olarak görülüyor. Rüşvet, ihale yolsuzluğu, hibe fonlarının suistimali, hatta cinayete azmettirme gibi ağır suçlamalarla tutuklanan rektörler, “yükseköğretimde tasfiye dönemi”nin sembolü haline gelmiş durumda.

Nasıl gelmesinler?

Ülkenin önemli bir federal üniversitesinin eski rektörü, bir iş adamının öldürülmesini organize ettiği iddiasıyla 22 yıl hapis cezası aldı; başka bir üniversite yöneticisi ise milyonlarca rublelik ihale yolsuzluğu nedeniyle cezaevine gönderildi.

En çarpıcı olan ise bu davaların çoğunun yalnızca mali denetim amacı taşımadığı; siyasi merkezden gelen “sadakat testi” niteliğinde olduğu yolundaki yaygın kanaat. Bazı rektörlerin soruşturma sırasında hayatını kaybetmesi ya da intihar ettiği yönündeki iddialar, akademinin bir korku rejimi altına alındığını gösteriyor.

Komşuda pişer bize de düşer!..

Türkiye’de ise tablo benzer ama farklı biçimde ilerliyor.  İktidar kendi atadığı rektörlerden suça karışanlara Rusya'da olduğu gibi acımasız davranmasa da, son yıllarda üniversiteler ardı ardına soruşturmalar, görevden almalar ve skandallarla gündeme geliyor. Mesela bir rektör kadro atamalarında yakın çevresine görev verdiği gerekçesiyle görevden uzaklaştırıldı.

Başka bir yönetici, üniversiteye bağlı bir teknokent şirketindeki usulsüzlük iddiasıyla soruşturuldu. Bazı üniversitelerde döner sermaye gelirlerinin kişisel hesaplara aktarıldığı iddia edildi; kimi vakalarda tutuklamalar bile gerçekleşti. Bir devlet üniversitesinde rektör yardımcısı konumundaki kişi, zimmet iddiasıyla hâkim karşısına çıktı. Yine bazı vakalarda üniversiteler, ihaleleri belirli şirketlere yönlendirdikleri gerekçesiyle soruşturmalara konu oldu.

Bu ve benzeri olaylardan dolayı Rektörlerin ihaleye fesat, zimmete para geçirme, usulsüz atama, FETÖ iltisakı gibi nedenlerle görevden uzaklaştırılması artık istisna değil, neredeyse rutin hale geldi. Üniversite bünyesindeki teknokentler, döner sermaye sistemleri, vakıf bağlantılı gelirler ve özel şirketlerle yapılan ortak projeler milyonlarca liralık bütçeler oluşturuyor. Bu paraların kayıt dışı yöntemlerle dağıtılması, çoğu rektörü potansiyel sanık haline getiriyor. Kim ki Beyt ül Mal’a göz koyuyor tez zamanda hesabını versin.

Sahte diplomalar ve akademik çürüme…

Üstüne üstlük sahte diploma ve şaibeli akademik yükseltme skandalları, Türkiye’de yükseköğretim sistemine duyulan güveni yerle bir etti. Yurt dışında hiç okumamış kişilerin sahte denklik belgeleriyle doçent-profesör unvanları aldığı, bazı yöneticilerin eşlerini, akrabalarını göstermelik jürilerle akademik kadrolara yerleştirdiği ortaya çıktı. Bu durum yalnızca yolsuzluk değil, sistemli bir liyakat erozyonuna işaret ediyor.

Genç akademisyenler, hiçbir bilimsel çalışması olmayan isimlerin sırf bağlantıları nedeniyle yükselmesini izlerken, üniversite içi motivasyon hızla çöküyor. Birçok yetenekli araştırmacı, yurt dışına gitmeyi tek çıkış yolu olarak görüyor. Beyin göçü durup dururken yaşanmıyor.

Dünya sıralamalarında serbest düşüş…

Türkiye üniversitelerine dair uluslararası sıralamalarda ise tablo vahim: İlk 500’e giren üniversite sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, çoğu üniversite her yıl daha da geriye gidiyor. Bilimsel yayın kalitesi düşüyor, araştırma fonlarında kesinti yaşanıyor, yurtdışından öğrenci çekme kapasitesi dramatik biçimde zayıflıyor.

Üniversiteler siyasal tartışmaların içine mahkûm edildikçe, akademik özerklik ve bilimsel liyakat, sadece yönetmeliklerde geçen lafzi temennilere dönüşüyor; evrensel üniversite ilkeleri ise sembolik birer vitrin süsü olmaktan öteye geçemiyor. Bugün birçok öğrenci, diplomanın işsizliği sadece biraz geciktiren bir belge haline geldiği kanaatinde.

Rektörlük artık bilimsel liderlik değil, riskli bürokratik koltuk!..

Rusya ve Türkiye’de rektörlük makamı artık bilimsel vizyonla özdeşleşmiyor. Sanki şirket CEO'su gibi bir anlayış daha belirginleşiyor. Yönetici profili değişiyor: Yenilikçi ve özgürlükçü fikirleri olan kişiler değil, siyasi beklentileri okumakta usta, risk almayan, “idare-i maslahatçı” figürler ön plana çıkıyor. Akademi böylece negatif seçilim sarmalına giriyor.

Toplumsal yansıma: Güvensizlik ve umutsuzluk…

Bu süreç yalnızca üniversite koridorlarında kalmıyor. Toplumda üniversitelere duyulan saygı ciddi biçimde aşınıyor. “Diploma mı, torpil mi?”, “Gerçekten okumuş mu?” gibi sorular sıradan hale geldi. Siyasete yakın olanın kolayca unvan aldığına tanık olan öğrenciler, yetenek, başarı ve liyakate dayalı yönetim veya yükselme sistemi meritokrasiye dair inançlarını kaybediyor. Bazı üniversitelerde öğrenciler artık rektörü bilim insanı olarak değil, üniversitenin sahibi, vakıf/şirketin üst düzey yetkilisi görüyor.

Hem Rusya’da hem Türkiye’de üniversite yönetimleri, bilimsel başarının değil, soruşturma korkusunun ve siyasi sadakat dengelerinin belirlediği alanlara dönüşmesi her iki ülkenin iktidar elitlerinin müdahalesi nedeniyle yaşanan sürece işaret ediyor.

Eğer bu gidişat tersine çevrilmezse, yakın gelecekte üniversitelertutuklu rektörler”, “sahte diplomalar” ve “dünya sıralamalarındaki çöküş” başlıklarıyla anılan yapılar olarak tarihe geçecek.

Bilim,kutsal inek” değil. Üniversitelerin üst düzey yönetici kadroları öncelikle bilim ahlakı konusunda duyarlı olmalı. Kimse unutmasın; keser döner sap döner ve bir gün kim yanlış yaptıysa yüce Türk Adaleti önünde hesap verir.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

омюр челикдёнмез, Дикгазете

Seçilmiş Kaynakça

https://theins.ru/news/284141

https://m.business-gazeta.ru/article/679799

https://www.yok.gov.tr/gundem/haberler/1093

https://cisrus.org/academic-freedom-violation-2023/

https://www.aacrao.org/edge/emergent-news/fake-diploma-scammers-in-turkey

https://meduza.io/en/feature/2022/07/01/the-rector-who-did-everything-right

https://www.moscowtimes.ru/2025/08/20/v-rossii-v-tyurmu-posadili-pochti-sto-rektorov-a172125

https://marksist.org/boris-kagarlitskinin-cezaevinden-yazdigi-mektup/?utm_source=chatgpt.com

https://vfokuse.mail.ru/article/chistka-v-vysshem-obrazovanii-ugolovnye-dela-protiv-rektorov-66572183/

https://www.tagesanzeiger.ch/tuerkei-skandal-um-gekaufte-uni-abschluesse-erschuettert-das-land-569185351435

https://tr.euronews.com/2025/08/04/sahte-diploma-olayi-hakkinda-su-ana-dek-neler-biliniyor?utm_source=chatgpt.com

https://www.inform.kz/ru/falshivie-diplomi-ipoddelnie-prava-vturtsii-raskrit-masshtabniy-skandal-se-podpisyami-a4ec74

https://www.rfi.fr/fr/europe/20250814-turquie-un-scandale-de-fausses-signatures-ectroniques-plonge-le-pouvoir-dans-l-embarras

https://www.themoscowtimes.com/2024/03/19/russia-sentences-ex-education-deputy-minister-rakova-university-head-zuyev-for-fraud-a84533

https://www.paturkey.com/news/2025/fake-diploma-ring-in-turkey-uncovered-luxury-academy-identity-theft-and-exam-manipulation-exposed-22647/

https://www.spiegel.de/ausland/tuerkei-skandal-um-gefaelschte-uniabschluesse-dr-dr-dr-dipl-ing-auf-bestellung-a-9670dbf5-e43c-4780-91d0-f6246942fee5

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?